BENZER ya da KOPYA TASARIMLAR

Kayıt
17 Mart 2009
Mesaj
18
Tepki
0
Evet ben kendime grafiker demiyorum.Zaten tam anlamıyla degilim.Photoshop'dan iyi derece anlar olmak,grafiker olmak değil.Eğer grafiker olmadıgım halde,grafikerim dersem bu işini hakkıyla yapan arkadaşlara haksızlığın en büyüğü olur.Örneğini yazınızdaki resimlerde de gördük hocam.
Teşekkürler.
 

PanterA

Üye
Kayıt
9 Haziran 2009
Mesaj
13
Tepki
0
Bana göre hiçbir zaman insan ben buyum ya da şuyum dememeli. Örneğin sanatçı olan bir insan sanatçıyım dememeli ya da grafiker olan veya başka bir mesleğe sahip olan insanlar her yerde ben şuyum ya da buyum dememeli. Önemli olan siz ne iseniz bunu çevrenizdeki insanlara hissettirmeniz ve siz söylemeden sizin ne olduğunuzu onların söylemesidir. Herneyse grafiker olmak için belli okulları okumak gerekli midir değil midir tartışması uzadıkça uzar her kafadan bir ses çıkar, zaten gerçekten grafikerlik özelliği sizde varsa zaten diğerleri arasından sıyrılıp kendinizi belli edersiniz, çevredeki insanlar bunu farkedebilir. Benim düşüncelerim bunlar fazla kastırılacak bir konu olduğunu düşünmemekteyim, saygılar...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@PanterA

Her halde konu başlıklarını karıştırdınız;

Burada;
"grafiker olmak için belli okulları okumak gerekli midir değil midir tartışması"
yapılmıyor.

Benzer ya da kopya tasarımlar konusu tartışılıyor.

Kastırma meselesine gelince;

Her kafadan ses çıkmasına karşısınız.
Forum demek her kafadan ses çıkması demektir, forum bunun için vardır, yoksa bu site sadece "filanca font kimde var" sitesi olur.

Grafik eğitimine veya okullarına da karşı olduğunuz anlaşılıyor. Eğitimin kime ne zararı olmuş ki?

Eğitimsiz yetenek ile eğitimli yetenek... Hangisi iyidir?

Sen kendini asker olarak görüyorsan ve iyi bir asker olduğuna inanıyorsan hiç orduya girmeden orduda eğitim almış askerlerden daha iyi askersin gibi palavralara inanıyorsanız, grafik eğitimi konusunda dedikleriniz doğrudur.

Lütfen fikirlerimizi ilgili konular altında yazalım.
Mesela siz kopya veya benzer tasarımlar konusunda ne düşünüyorsunuz onu yazarsanız memnun oluruz.
 

M.Vehbi

Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
55
Tepki
0
benim merak ettiğim şey şudur,

grafiker veya mac ve pc operatörleri bunlar eğitimli olmak zorundamıdır?
illa bu işin okulunu okumak zorundamıdırlar?
bu işin mekteplisi olcakta alaylısı olamaycakmı?
hedef grafiker yetiştirmek mi yoksa operatör mü yetiştirmek?
Amaç alaylı grafikerleri imha etmek mi yoksa onları bilgilerimizle geliştirmek mi?
ben bu işi cok değil 2 yıldır yapıyorum ve çok usta bir grafiker veya tasarımcıyım iddiasında da değilim. Sayın Faruk beyin kendisinede saygım var ama yazdıklarını okurken sanki kendimi o yazılanlardan dışlandıgımı hissettiren bir yazı tarzı var...
dediğim gibi cok usta değilim ama çıraklıktan da cıktıgımı düşünüyorum...

hersey bu işin eğitimini almakla olmuyor birazda halkın içinden gelip kendinizi basit esnafların yerine koyup onların neler istediğini kavramalaısınız. zira, sonuçta bu işi her ne olursa olsun onlar kabul edecekler.
herkes profesyonel olamaz ama garçekleride görmezden gelemeyiz...
ben bu işi genel olarak burada öğrendim sırf eğitimini almadım diyede bırakamam.
çalışmalarımın yarısı esinlenme olabilir ama geri kalan yarısı bana ait şimdi ben size göre neyim

kopyacımı yoksa başka bir şeymi???
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@M.Vehbi

Vehbi bey,
Öncelikle içten sorularınız teşekkür ederim.

Konu karışık ve iç içe görünmekte fakat aslında çok basittir.

Ancak benzetmelerle anlatılırsa anlaşılabilir. Fakat benzetme yaptığımızda da doktorlukla, otomobil tamirciliği ile grafikerliğin ne ilgisi var diye karşı çıkılmaktadır. Bunlar mevcut karşıklıktan çıkar sağlayan kişilerin çarpıtmalarıdır.

Vehbi bey; herkes doktor olmak zorunda değildir... Hemşireye, hastabakıcıya, röntgen teknisyenine de ihtiyaç vardır. Herşeyi doktor yapamaz.

Oto tamirhanesinde herkes usta olacak diye kural yoktur. Herkes usta olsa çekici ustaya kim getirecek?

Bizim karşı çıktığımız şudur;

Öyle bir silindir gelmiştir ve grafik piyasasını öylesine dümdüz etmiştir ki; , kimin profesör, kimin doçent, kimin asistan, kimin uzman doktor kimin hemşire, kimin hastabakıcı olduğu belli olmaz hale gelmiştir. Herkesin beyaz gömleği vardır. Ya da otomobil tamirhanesinde kimin çırak kimin kalfa kimin usta olduğu belirsiz hale gelmiştir.

Bu gün bilgisayar önüne her oturan grafikerdir. Beyaz gömleği her giyen doktor, mavi tulumu her giyen usta olmuştur.

Burada diploma, sertifika, uzmanlık belgesi, eğitim, tecrübe vs. önemsiz hale gelmiş, tek ölçü "yeteneğin varsa grafikersin, gerisi hikaye" noktasına gelinmiştir.

Bunları yazmaktan amacım alaylı grafikerleri imha etmek filan değil, aksine alaylı grafikerlerin mektepli grafikerlere olan haksız rekabetine dikkat çekmektir.

Ama elbette haksız rekabet yapanlar, "evet biz mektep medrese görmedik, görenler kadar iyi tasarım bilemeyiz" deme dürüstlüğünü gösterememektedirler. Aksine "biz mekteplilerden daha iyiyiz, daha hızlı ve ucuza çalışıyoruz, hem piyasa da bizi tercih ediyor, hem tasarımı da müşteri söylüyor, alan memnun satan memnun, sen bize düşman mısın?", yaklaşımı içindedirler.

Bütün bunların nedeni serbest piyasa değil, serbest hukuk, yani hukuksuzluktur.

Kanunun olmadığı yerde orman kanununun hüküm sürmesidir.

Evet iddia ediyorum; bu gün grafik piyasasını yönlendiren dersaneler ve kurslar grafik tasarımcısı değil grafik operatörü yetiştirmeye yöneliktir.

Bunda en büyük suç devletin, milli eğitim bakanlığının ve üniversitelerindir. Çünkü onlar piysayı başıboş bırakmışlardır ve boşluk da zararlı bir biçimde doldurulmuştur.

Durum şuna benzemektedir;
Avukatlık eğitimi görmeyen ancak dilekçe yazan kişilere arzuhalci denir. Bu arzuhalciler Avukat cübbesi giyip duruşmalara çıkmakta, hakim cübbesi giyip mahkeme yönetmektedirler.

Siz ameliyathaneye girdiğinizde herkesin yeşil önlüğü dolayısıyla kimin doktor kimin hastabakıcı olduğunu anlayamazsınız. Yeşil önlük giydi diye hastabakıcıya ameliyat yaptırılırsa orada meslek kuralları yok demektir.

Doktorluğa yeteneği var diye kişilere doktorluk yaptırılmaz, ancak doktor yardımcılığı yaptırılır, ona da yardımcı tıp personeli denir.

Avukatlığa yeteneği var diye avukatlık yaptırılmaz, mübaşirlik veya zabıt katipliği veya arzuhalcilik yaptırılır.

Askerlik eğitimi almadan asker elbisesi giyen kişi asker değil milis veya gerilla olur, gerillanın bile eğitimi vardır.Subaylar yıllarca okur, erler 4 aylık eğitim alır. Erler elbette lazımdır ama erlere albay muamelesi yapılırsa albaylar kızar. Orduda 20 yıl erlik yapan er, artık komutan olur ve bu komutana da mektepli değil, alaylı denir. Bir ordu alayında bile 2 sene erlik yapan öyle kolay kolay alaylı olamaz. (Alaylı terimi ordu kültürümüzden gelmiştir, alayda yetişen pişen ve mektep görmeden subay olan tecrübeli komutan demektir. Şimdi bunu duyduktan sonra ben alaylıyım lafını kolayca edebilecek misiniz?)

Sayın Vehbi,
Ben 3 yaşımdan beri resim yapıyorum.İlk çizgi romanım 1970 yılında Hürriyet Gazetesinde yayınlandı. 1973 yılında Cumhuriyetin 50. yılı nedeniyle yaptığım afiş Istanbul liseler arası yarışmada ödül aldı ve gazetelere basıldı. Ben o zamanlar güzel sanatlar eğitimi almamıştım ama yetenekliydim.

Ama gördüm ki yetenek, kesinlikle eğitimle birleşirse çok daha verimli olmaktadır.

Sonra kader beni eğitim almaya itti ve 35 yıldır bu meslekteyim.(Ben hem alaylı hem mektepliyim.)

Hep kendi açınızdan bakmayınız, bir az da benim ve benim gibilerin açısından bakmaya çalışınız. Yılların usta grafikerleri artık 2-3 yıllık grafikerlerle bir tutulmaya başlanmıştır.

Çırak düzeyindekilere ustasın gazı verilmekte ve piyasanın (sanatın-mesleğin) değeri düşürülmektedir.

Genç kardeşlerimiz bu gaza inanmakta, gaza gelmekte ve bize siz alaylıların düşmanısın demektedirler.

Oysa kendileri bilmeden ustalara düşmanlık etmektedirler, bunun farkında değillerdir ve hatta bunu da savunmaktadırlar.

Bütün mesele yetenek, serbest piyasa vs değil, hukuksuzluktur. Mesleğin kuralsız ve disiplinsiz hale gelmesidir.

Yani ordunun disiplini bozulmuştur. 2 yıllık asker, 20 yıllık komutanla eşit hale getirilmiştir.

Ben yetenekli doktorun yerime geçmesinden ve bana rakip olmasından gocunmuyorum. Aksine tıp eğitimi almış genç doktora yardımcı oluyorum. Benim üniversitede 110 tane öğrencim var. Bu yıl mezun oldular ve onlara halen yardımcı oluyorum.

Ama tıp fakültesi mezunu öğrencileri küçümseyen hastabakıcıların kendilerini yetenekli doktor olarak gösterme niyetlerine ve kötü niyetli hastane patronlarının desteğini alarak doktor önlüğü giymelerine karşıyım.

Ben ustasının yanında çıraklık ve kalfalık eğitimi almadan kendisini usta gibi gösteren çıraklara ve onlara usta tulumu giydirip oto tamir servisine ucuz eleman diye alıp oto sahiplerine usta diye yutturan tamir servisi sahiplerine karşıyım.

Yoksa ben karşı dükkanda bileğinin hakkıyla usta olmuş, ustalık sertifikasını duvarına asmış önüne gelen her aracı tamir edebilecek ustalıkta olan tamirciye saygı duyarım.

Vehbi bey, umarım bu yazdıklarımı anladınız ve kabul ettiniz.

Anlamadıysanız veya kabul etmediyseniz yapabileceğim bir şey yoktur.

Herkes kendi bildiği yolda gidecektir, ama kimse sanmasın ki bu bozuk düzen böyle gidecektir.

Haksızlık elbet bir gün hak dediğimiz o müthiş güç ile karşılaşacaktır.

------------------------------

Kopya tasarımlara gelirsek, elbette çıraklar ustaları kopya eder. Bu doğaldır ve eğitimin gereğidir.

Ama bir usta, usta olduktan sonra başka ustadan kopya ederse o usta başkasının malını çalmış gibi olur.

Bir usta sürekli kendi tasarımlarını tekrar eder ve kendi kendine kopya ederse, bu kez A müşterisi için yaptığını B müşterisi için yapar hale gelir ki, bu kez A müşterisinin malını çalmış gibi olur.

Kısaca; kopya eden yetersiz olduğu için kopya eder.

Ama kopya edilerek ekmek parası kazanmaya alışılmış bir grafikerlik mesleğini; ne yapalım müşteri böyle istiyor gerekçesi ile hoş göremeyiz.

Bu kuralsızlıktır, ahlaksızlıktır, ekmek parası kazanmanın hırsızlığa eşitlenmesidir. Hırsızın çalma eylemine ne yapsın garibim ekmek parası mücadelesi denmesidir.

Tasarım bilmeyenlerigrafiker diye piyasaya sürenler; kopya etmeyi bile normal hale getirmeye çalışılıyor. Bu meslek bu kadar ayağa düşürülmemeli...

-----------------------------------------------------------

Meslek bırakıp bırakmamaya gelince...

Siz elbette ekmek yediğiniz ve 2 yıl emek verdiğiniz bu mesleği bırakamazsınız. Grafik sektöründen menfaatiniz vardır. Kimse menfaatini bırakmaz.

Ama siz "ben grafikerim" diyorsanız başka, "yardımcı grafikerim" diyorsanız başkadır.

Kimse size "otomobil tamirciliği ile uğraşmayın, bu mesleği bırakın" diyemez. Ama siz "ben usta bir tamirciyim ve dükkan açacağım" derseniz o zaman başkadır, "ben oto tamirciliğini seviyorum, ilgim var bu mesleği öğrenip usta olacağım" derseniz başkadır.

Kimse size "tıpla ilgilenmeyin, hastanede çalışmayın" diyemez. Kimse size "hukukla ilgilenmeyin, adliyede çalışmayın" diyemez.

Ama siz "ben doktorum, ben hakimim, ben avukatım" diye ortaya çıkarsanız; bunu ispat etmek zorundasınız, bu ispat patronların veya müşterilerin demesiyle olmaz, dünyanın her yerinde bu ispat devlet veya meslek teşkilatlarından alınan belgelerle yapılır. O belgelerin üzerinde mesleğe yıllarını vermiş kişilerin onayı vardır.

Siz bu kişileri sizi imha edecek düşmanınız olarak görürseniz ve sanatınızı hiç bir yasaya bağlı olmadan ispat etmeye çalışırsanız hatta ispatlamaya mecbur değilim derseniz; bu ustaların size "benim ekmeğimle oynama" demeye hakkı vardır ve siz de o zaman "bizi imha etmek istiyorsunuz" diyemezsiniz.

Çünkü ustalar imha olmak istemiyorlar.

Her meslek erbabı, mesleğinin şeref ve haysiyetini korumak ve mesleğini geliştirmek zorundadır. Her meslek içinde belirli kurallar ve hiyerarşiler olmalıdır. Her meslek tek tip elemanlardan oluşmuş değildir, uzmanıyla, yardımcısıyla bir ekip çalışması içinde ahenkli olarak çalışmalıdır.

Bir orduda herkes albay değildir, bir adliyede herkes hakim değildir, bir hastanede herkes doktor değildir. Doktor hastabakıcıya, albay çavuşa düşman olamaz. Yeter ki hastabakıcı doktora, çavuş albaya düşman olmasın.

Herkes yerini ve görevini bilmelidir, bir alt görevden bir üst göreve geçmenin kuralları olmalıdır.

Asıl olan ekip çalışmasıdır. Şimdiki sistem BU EKİP ÇALIŞMASINI YOK EDİP ağır silindiriyle HERKESİ DÜMDÜZ ETMİŞTİR !
Bilmem anlatabildim mi?

Anlayana saygılar.
 

M.Vehbi

Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
55
Tepki
0
Faruk Bey Realist OLmak gerekirse sizn bu hayaliniz çok zor... kimse ne ben grafiker değilim der (kendine dahi söyleyemez) nede ben kopyacıyım falan der...
Ben size karşı değilim dediğim gibi usta bir grafikerde değilim ama bu yazdıklarınıza ve düşüncelerinize katılmayanların çoğunlukta olduğunun ve bu çoğunluğun değişmeyeceğinin farkında olduğunuzu umarım...
kendi payıma anlamam gerkeni anladım ama anlatamadığım bir nokta daha var
ben bingöldeyim burada bırakın bu işin eğitimini almışı normal eğitimini almış insan sayısı çok az ama birilerinin de burada bu işi ypması gerekiyor ve bulundugu yerde sayılı kişiler arsında yer alıyorsa o da ozaman grafikerdir
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@M.Vehbi


Sevgili Vehbi bey,

Çoğunluk her zaman doğruyu temsil etmez.

Benim görüşlerime katılmayanlar elbette çoğunluktadır, onlar bozuk sistemden beslenmektedir ve sistem onları durmadan üretmektedir.

Sistem onları üretiyor ve onlar çoğunluktadır diye ben susacak değilim.

Ben olması gerekeni söylüyorum. Bunu söylemek benim grafiker olarak görevim. İnsan olarak görevim. Görevin değil derseniz, hakkım... İnsan olma hakkımın içinde doğru bildiklerimi söyleme hürriyetim vardır.

Ben ve benim gibi bir kaç kişi eğer sivil toplum örgütü oluşturabilir ve yasal olarak devlete ve üniversitelere kendini kabul ettirebilirse bu kirli oyun çok çabuk bozulacak ve zulüm bitecektir. Emin olun bundan herkes mutlu olacaktır. Şimdilik bozuk düzene kimse dur diyemediği için bu kirli oyun sürmekte ve kimse sesini çıkartamamaktadır.

Bunu ben yapacağıma inanıyorum.

Sorun; kültürel olarak da sömürge haline getirilmiş bir toplumun kendi içinden çağdaş grafik sanatçılarını ve reklamcılarını çıkarıp çıkaramama meselesidir.

Istanbuldaki bir avuç seçkin grafiker sadece ajanslarda iş bulabilmektedir. Geriye kalan geniş grafiker ordusu bilgisayar operatörü kültürü ile hayatın her alanında hizmet vermektedir. İşte bu kardeşlerimize çağdaş tasarım eğitimi ve kültürü verilirse onlar da memnun olacaktır, ufukları genişleyecektir ve bu kez sistem tersine dönecek onlar da müşterileri eğiteceklerdir. İyi tasarım yaptıran müşteri malını kolay satacak veya markası akıllarda daha çok kalacaktır.

Bu çok zor değildir.

Güneşi balçıkla sıvamak mümkün değildir. Her gecenin bir sabahı vardır.

Doğuda grafiker olmak meselesine gelince;
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.
Koyunlara da yaşama hakkı verilirse koyun koyunluğunu keçi keçiliğini bilir, koyun satın almak isteyen koyuncuya, keçi satın almak isteyen keçi satana başvurur. Çözüm; koyun üretim tesislerinin faaliyetine hız vermektir.

Ama müşteri "koyun da olsa farketmez, keçi de olsa farketmez, maksat et olsun, karnımız doysun" diyorsa bu kez sorun koyunda veya keçide değil, müşteridedir.

Müşteri şunu bilmelidir; her gördüğü sakallı babası, her bilgisayar önünde oturan grafiker değildir.

Müşteri kuzu eti ile oğlak eti arasındaki farkı bilmiyorsa, bunda kabahat koyunda veya keçide değildir.

Yarım doktor candan, yarım hoca dinden ve imandan ettiği gibi, yarım grafiker de kazançtan ve imajdan eder...

Kabahat grafiker olmadan grafikerim diyenlerde değil, onları eğitmeden bu fırsatı verip onları teşvik edenlerdedir.

Kör satıcının kör alıcısı olur derler.

Körlerin bol olduğu yerde kör tuttuğunu öper.

Maksat körlüğü övmek olmamalıdır.

Canlılar, hangi kaynaktan beslenirlerse o kaynağın özelliklerini yansıtırlar.


Saygıyla...
 

M.Vehbi

Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
55
Tepki
0
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.

Kim Bilir Belkide Abdurrahman Çelebinin eksikliğindendir belkide

Ben Sizin bu Katılmıyorum ama size sonsuz saygı duyuyorum
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@M.Vehbi


Aşağıdaki cümleye katılıyor musunuz?

"Kabahat grafiker olmadan grafikerim diyenlerde değil, onları eğitmeden bu fırsatı verip onları teşvik edenlerdedir."
 

M.Vehbi

Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
55
Tepki
0
@farukcagla


haklısınız sonuna kadar haklısnız. size katılıyorum ve hatta destekliyorum...
ama şu konununda altını Çiziyorum bu sitede anlatılan grafik videolarınında paylaşılan bilgilerinde bunda etkisi var o yüzden bu siteyide protesto etmeliyiz....

bakın faruk bey bu iş bazı insanlar için hobi bazı insanlar için ekmek kapısıdır... siz bu saatten sonra kimseyi okumaya tesvik edemessiniz ( bu işi yıllardır yapanlar için diyorum ). varsayalım ki dediğiniz gibi devlet bu işe el attı ve bu işi mühendis doktor ve avukatlar gibi diplomalı insanlar yapmaya basladı diplaması olmayan insanlar ne yapacaklar???

örnek veriyorum ben.. ben ne yapacam???

mütaahhitler ihaleye girerken şartnameleri aldıkları vakit o şartnamede yazan şudur iş yeterlilik belgesi.. kimden alıyorlar bunları mühendislerden yada bir teknik ressam proje çizdiği vakit sıradan bir mühendise imzalata bilme lüksüne sahip siz asıl şikayetleri ozaman edeceksiniz ama iş işten geçmiş olacak
belki yazdıklarım anlatmak istediklerimi anlatamadı ama olsun ben yinede sonuna kadar kendi fikrimi savunacağım ....

sorunuzun cevabına dediğim gibi ozaman eğitim amaçlı sitelerinde internet üzerinden erişimini durduralım belki ozaman dedikleriniz olur ;)

Not: Faruk Ağabey eger saygısızlık ettiğimi düşünüyorsanız özür dilerim
grafikerler.org sitesinide her iki tarafa da en yakın örnek olduğu için ve sitemize duygumuz saygıdan ve gösterdiği başarıdan dolayıdır...
 
Yukarı Alt