danisman
Consultant
- Kayıt
- 27 Nisan 2009
- Mesaj
- 1.504
- Tepki
- 30
Aşk hala aynı diyenlere şaşırıyorum…
Hele ki, bu zamanda aşklar asla “aynı” değil. Aşk’ın da zamanı olur mu, demeyin. Her şeyin bir zamanı var olduğu gibi, aşkın da gerçekten var olduğu ve sonradan deforme olduğu zamanlar vardır. Ben bu zamanlarda yaşanan birçok aşkın, deformasyona uğramış olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar sabırlı ve kanaatkâr “âşıklar” hala görülüyor olsa ve yaşanıyorsa da, bu zaman, aşkı da dişlerinin arasına almış ve geviş getirmektedir.
Gerçi bu tür âşıkların aşkları da “platonik” olarak değerlendirilerek, aslında aşk olarak kabul görmüyor da diyebiliriz.
Aşık bekleyen, sabreden, azimli ve sağlam yüreklidir. Öyle hemen kırılmaz, küsmez, darılmaz, bitti demez, sürdürülebilir bir mecradır onun için aşk, asla sonu gelmez. Elbette ki bunun karşılığında duran yürek sahibi de, kadir kıymet bilen birisi olmalıdır. Yoksa kıymetsiz birisine aşık olmuşsun, kırk yıl sabretmiş beklemişsin, hiçbir anlam ifade etmez o bekleyiş ve aşk!
Bir arkadaşım sormuştu aşk nedir diye “mektup” demiştim. Mektup, aşkın olmazsa olmazıdır, mektup yoksa aşk da yoktur. Hani aşkını göster dese birileri, çıkarıp tozlanmış mektupları atabilmelisin ortalığa!
Yazdığın mektupların yoksa aşkın da yok demektir! Daha kuvvetli aşklar önce mektupları yazdırır, sonrasında şiirleri. Yani mektup ve şiir varsa, aşk da vardır. Sizin için birileri birkaç satır mektup yazıyor, altına da size özel üç dört mısra karalıyorsa, biliniz ki, sizi gerçekten seven ve size aşık olan bir aşık var karşınızda!
Şimdilerde mektuplar unutuldu, şiirler de, yalnızca bazen karşılaştığınızda “vay be” diyebileceğiniz âşıkları ve aşkları konuşmaktan öteye gidemiyorsunuz, haksız mıyım?
Yemeklerin, yoğurtların, meyvelerin bile, tadının değiştiği, değerlerin yitirildiği günümüz dünyasında, aşkların sağlam kalacağını düşünmek, pek sağlıklı bir düşünce olmasa gerek!
Şimdilerde âşıklar akşama kadar mesajlaşıyor, yazışıyor, gülüşüyor, konuşuyor, eğleniyor. Size bir sorum olsa burada, acaba kaçımız buna cevap verebilir? Cidden, hepimiz yazışıyor, mesajlaşıyoruz, hangimizin aklında kalıyor yazdıklarımız, yolladıklarımız veya aldığımız mesajlar?
Demem o ki, her şeyin olduğu gibi, aşkın da suyunu çıkardık ve tadını kaçırdık! Aşktan geriye hiçbir şey kalmadı, sahte duygusallıklar, sahte sevgiler, sevgililer ve sahte düşünceler dışında! Oysa eskiden yazılan her satır bir değerdi, kaybolmaz ve yok olmaz yanları vardı yazılanların. Kişi unutsa, kâğıtlar ve kalemler unutmazdı, şahidi vardı aşkların, kalem ve kağıt gibi…
Ne zaman ki dijitalleştik, sevgilerimiz de, aşklarımız da, dijital bir şekilde saydamlaştı, monotonlaştı!
Bugün hayatımızda ciddi ve gerçek bir değişiklik yapalım mı?
Eşinize, sevdiğinize, çocuğunuza veya bir yakınınıza birkaç satır yazıp yollayalım mı? Bakalım nasıl bir tepki alacağız, bunu yaşayalım mı, ne dersiniz? İlla ki yollamak zorunda da değilsiniz, onların görebilecekleri bir yere bırakalım o bile yeter...
Emin olun, alabileceğiniz, en pahalı hediyeden bile daha çok mutlu edecektir o birkaç satırlık mektup, deneyin ve görün istiyorum…
Çocukken çok hevesli olduğunuz mektup yazma tutkunuzun ne büyük bir nimet olduğunu görecek ve şaşıracaksınız…
Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org
Hele ki, bu zamanda aşklar asla “aynı” değil. Aşk’ın da zamanı olur mu, demeyin. Her şeyin bir zamanı var olduğu gibi, aşkın da gerçekten var olduğu ve sonradan deforme olduğu zamanlar vardır. Ben bu zamanlarda yaşanan birçok aşkın, deformasyona uğramış olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar sabırlı ve kanaatkâr “âşıklar” hala görülüyor olsa ve yaşanıyorsa da, bu zaman, aşkı da dişlerinin arasına almış ve geviş getirmektedir.
Gerçi bu tür âşıkların aşkları da “platonik” olarak değerlendirilerek, aslında aşk olarak kabul görmüyor da diyebiliriz.
Aşık bekleyen, sabreden, azimli ve sağlam yüreklidir. Öyle hemen kırılmaz, küsmez, darılmaz, bitti demez, sürdürülebilir bir mecradır onun için aşk, asla sonu gelmez. Elbette ki bunun karşılığında duran yürek sahibi de, kadir kıymet bilen birisi olmalıdır. Yoksa kıymetsiz birisine aşık olmuşsun, kırk yıl sabretmiş beklemişsin, hiçbir anlam ifade etmez o bekleyiş ve aşk!
Bir arkadaşım sormuştu aşk nedir diye “mektup” demiştim. Mektup, aşkın olmazsa olmazıdır, mektup yoksa aşk da yoktur. Hani aşkını göster dese birileri, çıkarıp tozlanmış mektupları atabilmelisin ortalığa!
Yazdığın mektupların yoksa aşkın da yok demektir! Daha kuvvetli aşklar önce mektupları yazdırır, sonrasında şiirleri. Yani mektup ve şiir varsa, aşk da vardır. Sizin için birileri birkaç satır mektup yazıyor, altına da size özel üç dört mısra karalıyorsa, biliniz ki, sizi gerçekten seven ve size aşık olan bir aşık var karşınızda!
Şimdilerde mektuplar unutuldu, şiirler de, yalnızca bazen karşılaştığınızda “vay be” diyebileceğiniz âşıkları ve aşkları konuşmaktan öteye gidemiyorsunuz, haksız mıyım?
Yemeklerin, yoğurtların, meyvelerin bile, tadının değiştiği, değerlerin yitirildiği günümüz dünyasında, aşkların sağlam kalacağını düşünmek, pek sağlıklı bir düşünce olmasa gerek!
Şimdilerde âşıklar akşama kadar mesajlaşıyor, yazışıyor, gülüşüyor, konuşuyor, eğleniyor. Size bir sorum olsa burada, acaba kaçımız buna cevap verebilir? Cidden, hepimiz yazışıyor, mesajlaşıyoruz, hangimizin aklında kalıyor yazdıklarımız, yolladıklarımız veya aldığımız mesajlar?
Demem o ki, her şeyin olduğu gibi, aşkın da suyunu çıkardık ve tadını kaçırdık! Aşktan geriye hiçbir şey kalmadı, sahte duygusallıklar, sahte sevgiler, sevgililer ve sahte düşünceler dışında! Oysa eskiden yazılan her satır bir değerdi, kaybolmaz ve yok olmaz yanları vardı yazılanların. Kişi unutsa, kâğıtlar ve kalemler unutmazdı, şahidi vardı aşkların, kalem ve kağıt gibi…
Ne zaman ki dijitalleştik, sevgilerimiz de, aşklarımız da, dijital bir şekilde saydamlaştı, monotonlaştı!
Bugün hayatımızda ciddi ve gerçek bir değişiklik yapalım mı?
Eşinize, sevdiğinize, çocuğunuza veya bir yakınınıza birkaç satır yazıp yollayalım mı? Bakalım nasıl bir tepki alacağız, bunu yaşayalım mı, ne dersiniz? İlla ki yollamak zorunda da değilsiniz, onların görebilecekleri bir yere bırakalım o bile yeter...
Emin olun, alabileceğiniz, en pahalı hediyeden bile daha çok mutlu edecektir o birkaç satırlık mektup, deneyin ve görün istiyorum…
Çocukken çok hevesli olduğunuz mektup yazma tutkunuzun ne büyük bir nimet olduğunu görecek ve şaşıracaksınız…
Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org