Haziran Ayı yarışma Sonuçları.

Kayıt
7 Temmuz 2008
Mesaj
209
Tepki
5
Selam,

Söz sırası bana geldi sanırım. Öncelikle yarışma ve koşullarından söz etmek gerektiğini düşünüyorum. Bu tür bir yarışmanın bu sitede yapılacağını Ömer arkadaşımızdan öğrendiğim ilk an kendisine şunu söylemiştim.

- Ömer güzel bir düşünce yalnız bu düşünce, katılacak kişilerin konuya ciddi olarak yaklaşmaları ve gönderilen çalışmaların titiz aynı zamanda nitelikli hazırlanmasıyla siteye anlamlı bir katkı sağlar. Aksi durumda hiçbir işe yaramaz.

Ömer arkadaşımıza o an söylemediğim ama o konuşmamızdan sonra sürekli kafamda duran bir soru işaretine yarışmaya katılan çalışmaları gördüğüm zaman cevap buldum. Çalışmaların tümünü bilgisayarıma indirdikten sonra her birinden kağıt çıkışı aldım. Çalışmalara yorum yazıp yazmama konusunda oldukça uzun düşündüm. Çalışmalardan aldığım kağıt çıkışlarını çalışma odamın duvarına kategorize edip astım. Karşısına geçip saatlerce oturdum ve hazırlanan çalışmaların her birini ciddi bir şekilde ve jüri üyesi olmanın sorumluluk bilincinin ağırlığını hissederek en önemlisi de bu tür bir çalışmanın sunulacağı müşteri bakış açısı yaklaşımıyla ele alıp değerlendirmeye çalıştım.

Sağlıklı temele oturmuş yarışma koşullarını oluşturmadan ortaya çıkacak çalışmaların da o oranda sağlıklı olmayacağı düşüncesiyle öncelikli olarak ayrıntılı ve net bir brif hazırlanması gerektiğini ve bu brifte yarışmanın konusunu ve bu kapsamda hazırlanması gereken POP malzemelerinin neler olması gerektiğini bölümleyerek ve herhangi bir ajansta bir Müşteri Direktörünün ya da Müşteri Temsilcisinin bakış açısı, görev sorumluluğu çerçevesinde, yaşanmış deneyimlerden hareketle sunmaya çalıştım.

En önemlisi de yarışmaya katılan arkadaşların tasarımlarının biz jüri üyelerine kim ya da kimler tarafından hazırlandığının kesinlikle bildirilmemesini özellikle rica ettim. Aslında yarışmaya katılan arkadaşların kimler olacağını bilmememize karşın yine de herhangi bir etkilenme durumunun ortaya çıkmasına engel olmak amacıyla ve her şeyden önce jüri üyelerinin kişisel etkilenmesini ortadan kaldırmak için bu düşüncemi Ömer arkadaşımıza belirttim.

Kağıt çıkışını alıp duvara astığım yarışmacıların kurumsal kimlik çalışmalarına 5 gün süresince her akşam en az 1 saat baktıktan sonra kendimce gönderilen çalışmaların konsepte uygunluğu, brifle olan yakın ilişkisi, grafik ögelerin hazırlanan çalışmada görsel, tipografik dengesi, grafik bakış açısı ve yetkinlik düzeyi başta olmak kaydıyla işin hem grafik tasarım yönüne ait temel kriterlerini hem de müşteri bakış açısını kendimce ele alıp değerlendirmelerimi yapmaya çalıştım. Ortaya sizin şu an okuduğunuz kişisel değerlendirmelerim çıktı.

Şimdi gelelim bu kişisel değerlendirmelerimin eleştirisine…

Yarışmaya sunulan 17 çalışmanın içerisinde dikkatimi çekenden tutun da çekmeyene kadar sıraladığım ve sonuçlara yorum yapan arkadaşların itirazlarını da dikkate aldığımızda ortaya jüri üyesi olan öncelikle benim konuya ciddiyetsiz yaklaştığım, değerlendirme kriterlerini neye göre ve nasıl yaptığımın belli olmadığı hazırlanan ve adına eser denen aslında bence grafik tasarım olan bu çalışmaların hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmediği eğer değerlendirilseydi çalışma gönderen arkadaşlara yapılan değerlendirmelerin bu şekilde olmayacağı yazıldı.

Yorum yazan her arkadaşın düşüncesine saygılıyım. Yarışma sonuçlarının değerlendirilmesinde hangi kriterlerin ele alınması gerektiğini belirleyecek olan yalnız yarışmanın jürisini oluşturan kişilerdir. Yarışmaya katılan arkadaşlar bu jüri üyelerinin öncesinin ve sonrasının ne olduğunu ve bu kişilerin düşünce yapılarını, yaklaşım biçimlerini ve davranış tarzlarını biliyor olmaları gerekir.

- Biliyorduk ama bu kadarını da beklemiyorduk…

demek aslında sizlerin bizim grafik tasarım bakış açımızı tam olarak kavramadığınızın önemli bir göstergesidir. Bu tür kesin kurallarla çerçevesi oluşturulmuş bu türden hiçbir yarışmada (hatta katılanların kimi olduklarının bile bilinmediği) jüri üyelerinin yanlı bakış açısına sahip oldukları veya konuyu ciddiye almadıklarını söylemek ortaya çıkan sonuçtan memnun olmamanın ötesinde bizlere haksız eleştiri yönlendirmekten başka bir sonuca varmaz.

Arkadaşlar bakın,

Kimsenin hazırladığı bir çalışma olması gerekenin üzerinde bir değere sahip değildir. Eğer çamur gibi renkler seçilmiş yorumu yapıldıysa (ki o tür bir yorumu ben yazdım) ve siz bu yorumu beğenmediyseniz o zaman hazırlanan bu tasarıma ait renkleri kendinizce bir kez daha değerlendirin. Brifi hazırlarken 5 yıldızlı ve uluslararası bir niteliğe sahip “ Resort “ tanımlamalı bir otelin üstelik adını da “ SunLife “ olarak belirlemiş bir kişi olarak bu tür bir otelin kurumsal kimliğinin önemli ve temel belirleyici niteliği olacak bir logotype (diğer adıyla alemet-i farikasının) tasarımında bu tür renklerin seçimini doğrusunu söylemek gerekirse kesinlikle onaylamam. Kimse kusura bakmasın.

Vasat yorumu bence sıradanlığın herhangi bir grafik tasarım ögesinde bulduğu karşılıktır. Bu kelimenin kendisine takılıp,

- Aslında ben nitelikli bir grafik tasarım konsepti sunmuştum ama hakkımı yediler bir de üzerine çalışmalarıma “ Vasat “ tanımlaması yaptılar…

şeklinde bir serzenişte bulunmanın bence herhangi bir mantığı olamaz. Vasat kelimesi sektörde uzun yıllardır kullanılan bir deyimdir. Bu kelimeye karşı çıkan arkadaşların öncelikli olarak bunu bilmeleri gerekir. Ömer arkadaşımızla yarışma başlamadan önce yüzyüze yaptığımız konuşmada olsun, yarışma sürecinde yaptığımız diğer konuşmalarda olsun öncelikli olarak şu düşüncemi kendisine vurgulayarak belirtmeye çalıştım.

- Yarışmaya katılacak arkadaşları reklam ajanslarında yıllardır uygulanan ve neredeyse gelenek haline gelmiş bir iş akışı mantığının ne olduğunu ve bundan sonraki yaşamlarında eğer herhangi bir çizgi üstü ( Above the Line ) ajansta çalışma olanağını bulacaklarsa karşılaşacakları iş akışı ortamının havasını solumalarına ve bu tür bir çalışma eğilimine yaktın hale gelmelerine hazırlamak gerekiyor. Bu tür niteliğe sahip bir ajansa giren kişinin sudan çıkmış balık durumuna gelmemesi için yarışmaya katılacak kişilerin bu tür çalışma eksersizleriyle ilgili sürece hazırlanması onlar açısından büyük kazanç olabilir…

şeklindeki düşüncelerimi kendisine aktarmıştım. Bu yarışma sıradan gibi görünüyor olmasına karşın önemli bir birikim süreci yaşayıp hazırlanan sağlıklı bir brifle siz katılımcılara açıldı.

- İş olsun torba dolsun hadi bizim de bir yarışmamız olsun...

bakış açısıyla yola çıkılması durumunda öncelikle olarak benim bu tür bir yarışmanın jüri üyesi olmam mümkün olamaz. Yaşama genel anlamda ciddi bakan bir kişinin katıldığı bir yarışmanın jüri üyesi olması aslında konuyu bilinçli olarak ele alması ve sonuçlarına da katlanabilme becerisine sahip olmasıyla mümkündür. Değerlendirmelerimi geçiştirme düşüncesiyle değil aksine ince eleyip sık dokuma şeklinde bir bakış açısıyla yaptığımı açık bir şekilde belirtmek istiyorum. Yarışmaya katılan kişilerin hazırladıkları grafik tasarım çalışmalarına verdiğim her puan bir anlam, bir değer ve bir katkı sağlamaya yöneliktir. Konunun bu yönünü kavrama noktasında olmayan arkadaşlara söyleyecek sözüm olamaz. Yalnız jüriyi oluşturan kişilerin değerlendirme öncesinde birbirleriyle görüşmemiş olmalarına karşın sonuçta hemen hemen aynı değerlendirmeyi yapmış olmaları da üzerinde durulması gereken önemli bir ayrıntıdır.

İş yaşamının acımasızlığı yanında yarışmaya katılan kişilerin çalışmalarına yönelik olarak yapılan bu değerlendirmeler aslında çok masumane kalmaktadır. Günlük iş akışında önünüze gelen brifi sağlıklı bir bakış ve yorumlama yeteneğinizi kullanmadan hazırlayacağınız her tasarım sonrasında bundan daha ağır eleştirilere kim olursanız olun gögüs germek zorunda kalacağınızı anlamanız gerekiyor. Ukalalık veya konuyu hafife alma, küçümseme anlamında ele alınan bu bakış açısı ve yaklaşım biçiminin reklam ajansında günlük çalışma sürecinde herhangi bir firmayı kazanmaya yönelik olarak katılınan konkur sürecinde work group’un bir parçası olarak size nasıl yansıyacağını isterseniz oturup enine boyuna bir düşünün.

Saygılar…
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Faruk bey size ve düşüncelerinize saygım sonsuz ve düşüncelerinize önem veriyorum. Fakat ,duygusallıkla alakası olmadan ve göze ve nizama bakabilecek kabiliyette olduğumu düşünerek bu yarışmadaki sonuçların ve puanlamanın çok adil olduğuna inanmıyorum. daha önce bu sitede çok fazla bulunmadım. yarışmanın ciddiyetine istinaden nacizane çalışmamı sundum. Fakat ''vasat'' kelimesi hiç bir emeğin karşısına benim getirebileceğim bir tabir değil. halk dilinde vasatın anlamı kırk çöp olarak nitelendirilmiyor. sözlük anlamını bende biliyorum.bir çalışma kötü olabilir fakat kötünün kötüsü olamaz ve benim kelime daarcığımda bu kelime bulunmaz. Bu nedenle bu yorumların çok hoş olmadığını düşünüyorum. yarışmaya katılan her arkadaşın emeğini düşünerek düşüncemi belirtmek istedim. Bu arada yazınızda da belirttiğiniz gibi kol gücü beyin gücü ve ya diğer emeklerin hepsine saygım sonsuz ve bu nedenle emeğe saygılı kişilerin hele ki böyle bir paylaşım platformunda daha yapıcı ve eğitici ,yönlendirici ve teşfik edici yorumlarda bulunmalarını tercih ederdim.(emeğe saygı..)
saygılarımla..

Özlem hanım,
"puanlamanın çok adil olduğuna inanmıyorum" diyorsunuz. Bir önceki Sabahattin beye yazdığımı size de yazayım;

Madem puanlama adil değil, adil puanlamayı siz yapınız... siz olsaydınız kime kaç puan verirdiniz, niçin verirdiniz, verdiğiniz yüksek puanlar ile verdiğiniz düşük puanları neye göre verirdiniz, gerekçeleriyle birlikte EMEĞE SAYGIYI gözeterek ve emek verenleri TEŞVİK EDEREK lütfen açıklayınız. Saygılar.
------------------------------------------

Zorunlu Notlar;

( Vasat, 40 çöp değildir. Vasati 40 çöp, ortalama 40 çöp demektir. Vasati; ortalama demektir. Yazdıklarımı iyi okuyunuz.)

( Göz var nizam var denmez, göz var iz'an var denir. Nizam başka, iz'an başkadır. Göz var izan var demek, göz var idrak var, şuur var demektir. Gözün gördüğünü akıl değerlendirir demektir. Nizam ise sıraya koymak demektir. Gördüğümü idrak edip, mukayese edebilecek kaabiliyetteyim demek istiyorsunuz ama izan kelimesi yerine nizam kelimesini halkın kulağında kaldığı şekilde kullanıyorsunuz. Halkın dilini savunmak her zaman doğru sonuçlar vermez. Halk her zaman doğruyu bilmez. Halk doğruyu bilseydi ulema denilen bilgin sınıfı olmazdı, hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ayeti olmazdı.)

( Halk kuyrukçuluğu; popülizm
Emek fetişizmi; sadece emeğe tapınma, diğer üretici güçleri görmezden gelme.
Bunlar yanlış şeylerdir)

(Daarcık değil, dağarcık, teşfik değil teşvik yazılmalıydı. Türkçeyi de doğru kullanalım.)

( Yarışma ve eğitici öğretici teşvik;
Her galibiyet veya mağlubiyetten elde edilecek dersler kuşkusuz ki vardır. Her yarışmadan kuşkusuz ki bir şeyler öğrenir veya ders alırız. Ama esas olarak yarışmalara katılan kişi ödül kazanırsa teşvik edilmiş olur. Yarışmaya kazanmak için katılırlar, öğrenmek ve eğitilmek için değil. Yarışmalar; eğitilmiş ve yeterince öğrenmiş kişilerin er meydanıdır.

Ayrıca yarışmalardan eğitici, öğretici ve teşvik edici özellikler beklemek, şampiyonluk maçlarını antrenman gibi görmeye benzer. Boksör veya güreşçi; şampiyonalarda ringe veya mindere okulda ders öğrenmek için değil mücadele edip kazanmak, hünerlerini göstermek için çıkar. Mindere çıkan yarışmacı daha önceden eğitim görüp, kendini yeterince hazır hissettiği için karşılaşmaya çıkar. Kazanan elbette sevinecektir, kaybeden de üzülecektir. Kaybeden teşvik edilmez ancak teselli edilir.

Ayrıca bu yarışmadaki gerekçeli kararlarda böyle yapmayıp şöyle yapsaydı daha iyi puan alırdı denmiştir. Bunlar da yeterince eğiticidir.

Ama burada yarışma yapılmıştır. Ders anlatacağız diye duyuru yapılmamıştır, yarışma yapılacak diye duyurulmuştur.

Her yarışmadan çıkartılacak dersler vardır ama, yarışma ayrı, ders ayrıdır. Kaybedenler haksız yere kaybettiklerini düşüneceklerine, neticeden ders almaya , nerede ne yanlış yaptıklarını, bir dahaki sefere nasıl yapmaları gerektiğini düşünmelidirler. Bu da bir derstir. Geniş düşünülürse aslında hayat bir sınavdır, yarışmadır ve tecrübelerimiz aldığımız derslerdir.

Ama illa da ders isteyenler için; Dersler sitemizin ders bölümlerinde verilmektedir.

Bu yarışmada her yarışmacıya kimse kırılmasın diye eşit ödül verme imkanı da yoktur.

Dediğim gibi puanlamayı beğenmeyen daha doğru puanları verir biz de öğreniriz.

Gerekçelerdeki ifademizi beğenmeyen de daha eğitici ve teşvik edici tarzda yazar, biz de örnek alırız.)

(Özlem hanım hoşlanmayacak ama, BU MEKTUP DA EĞİTİCİ BİR MEKTUPTUR.)
 

polateray

Marka Yönetmeni
Kayıt
7 Nisan 2009
Mesaj
22
Tepki
0
Merhabalar...

Öncelikle Haziran ayı SUNLIFE LogoType & Kurumsal Kimlik yarışmasında, derin bir rakip analizi sonrası yapmış olduğum çalışmanın, siz değerli jüri üyelerince 1.lik ödülüne layık görülmesinden duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim!

Açıkçası bu cevabı ilk gün yazmayı planlamıştım... Ardı ardına sonuçla ilgili yorumları gördükçe, cevabı yazmaktan bir süre daha alıkoydum kendimi! Aman dedim kendime, "-Yazıpta birilerinin kalbini kırmayasın sakın" diye içten içe konuştum kendimle! Amaç asla ve asla kalp kırmak değil! Sadece bir hatırlatma yapmak!
Sonuçta insan tabiki en doğal hakkı olan hakkını arama eylemini gerçekleştirmeli, lakin kişi kendini bilir...

Mahal vermeyelim arkadaşlar minicikte olsa kalp kırıklıklarına!


Sözün özü...

Zaten içindeyse başarının madeni, birileri gelmiş üstünü kapatmış kime ne! Kurumaz o maden, sen hedeflerinde ısrar ettikçe!

Hz.Mevlana Demiş ki;
Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek!
Hadi bugün yeni sözlerle, yepyeni güzelliklerle başlayalım!
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Merhaba;
Öncelikle ilk başta belirttiğim bir konunun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum...
" Burada yapacağım puanlama ve değerlendirmeler hiçbir eserin kötü olduğu anlamını taşımamakla beraber çok başarılı çalışmalar olduğu anlamını da taşımamaktadır. Bu nedenle, yarışmacı arkadaşlarım verdiğim değerlendirme puanları için ne çok başarılıyım, ne de çok başarısızım sonucuna ulaşmasınlar "

Yazılan yorumlardan ortak bir yanlış düşüncenin türediğini gördüğüm için yazmak gereği hissettim. Sevgili arkadaşlar, evet bu yarışmada jüri üyeliğini Ömer beyin de isteğiyle kabul etmiş bulundum ve bu görevi üstlendim. Bu konuda şikâyetçi miyim? Cevabım, hayır. Bu konuda yanlış yaptığım bir yer var mıdır? Cevabım, yine hayır. Bu konuda haksız bir sonuca imza atmış olabilir miyim? Bu konudaki cevabım da hayır. Şu durumda ben yaptığım değerlendirmelerin yanlış olduğunu düşünmüyorum. Dün yaptığım değerlendirmelerin tamamen ardındayım, aynı çalışmalar tekrardan karşıma konulmuş olsa, bu sonuçlar yine değişmezdi vereceğim puanlamalar açısından. 17 adet çalışmayı yaklaşık olarak üç gün süre ile inceledim ve değerlendirme yapmaya çalıştım. Üstelik çok yoğun iş trafiğim arasında buna zaman ayırdım. Her gece oturup bilgisayar başına, saatlerce baktım yapılan çalışmalara. Hatta bu konuda birkaç arkadaşımın “boş versene bunları çalışma olarak mı, değerlendiriyorsun” eleştirilerine bile kulak asmadım. Bundan şikâyetçi miyim? Hayır değilim ama yazılanları okuyunca bu bende birazcık hayal kırıklığı yarattı dersem yalan söylemiş olmam. Neden derseniz ben burada "vasat" kelimesini kullanırken herhangi bir yerme veya küçük düşürücü bir davranış içerisinde olduğumu sanmıyorum. Bir işi değerlendirmek için gerçekten de o işin değerlendirilecek bir yanı olmalıdır diye düşünüyorum. Şimdi size soruyorum, bir restaurantta yemek yeseniz ve size şef gelip nasıl buldunuz yemekleri derse, ne dersiniz? Beğenmişseniz memnuniyetinizi dile getirir ve hatta övgüler içeren cümleler kurarsınız. Doğru mudur? Sanırım doğrudur. Peki, yediğiniz yemek hiç hoşunuza gitmezse yine de çok güzeldi, bayıldım der misiniz? Demezsiniz. Ben şimdi "vasat" bulduğum çalışmalar için başka ne diyebilirim? Çok berbat mı deseydim? Dalga mı geçiyorsunuz, deseydim! Aklıma bir küçük bir hikâye geldi, musade ederseniz onu paylaşayım sizinle. Öğrencinin birisi hocasına der ki, hocam kültürlü olmak için ille de üniversite mi okumak gerek? Hocası, evet ama en az üç üniversite bitirmek gerek, der. Aradan yıllar geçer bir cafede karşılaşırlar aynı öğrenci ve öğretmen. Hocam, tavsiyenize uydum ve üç üniversite bitirdim, şimdi ben artık kültürlü müyüm diye sorar. Öğretmen gazetesini okumaya devam eder ve birkaç dakika sonra kafasını kaldırıp, cevap verir. Evet, sana üç üniversite bitirdiğinde kültürlü olabileceğini söylemiştim, hatırlıyorum, der. Fakat önce deden, sonra baban ve son olarak da sen bir üniversite bitirmeliydin ki kültürlü olabilesin, der. Buradan çıkarılması gereken dersi umarım tüm katılımcı arkadaşlarım çıkartabilirler. Eğitim şart! Bu konuda hala daha bir ders çıkartamayan olursa eğer, onlara da Konfüçyüs’ün meşhur bir sözü ile yanıt vermek istiyorum “ Ben anlamak istemeyene, hiçbir şey anlatamam” …

Bu yarışmada yarışmaya katılma amacınız nedir? Yani ne için katıldınız? Ben bu yarışmaya katılmış olsaydım eğer, tek amacım olurdu, mesleki anlamda kendimi sınamak ve neler yapabileceğimi görmek olurdu. Yani kendimle yüzleşmek olurdu. Grafikerim diye sağda solda konuşmak yerine, ortaya icraatlarımla çıkmak olurdu. Yarışacak olan çalışmaların birçoğunda gördüğüm ortak özellik, ne kadar uğraşıldığını elbette ki ben bilemem ama konuya ciddiyetle bakılmadığıdır. Yani burada ciddiyetsizlik jüri üyelerinde değil, bizzat yarışmaya iştirak edenlerdedir. Ben şahsen çok daha güzel çalışmaların geleceğini düşünüyordum fakat olmadı ama olsun bu ilk yarışmaydı ve gelecek yarışmalar için bir start niteliği taşımaktaydı. Üstelik bu yarışmada yarışmacılar jüri üyelerinin nelere dikkat ettiğini, neleri beklediğini, nasıl değerlendirme yaptıklarını görebilecekler ve gelecek yarışmalarda tüm bunlara özen göstereceklerdi. Oysaki tam aksine eksiklerini ve yapamadıklarını gelecek yarışmalarda düzeltip daha düzenli ve intizamlı çalışmak yerine, jüri üyelerinin noksanlarını veya yorumlarını eleştirmek derdine düştüler. Burada jüri üyeleri mi yarışmakta, yoksa yarışmacılar mı anlamış değilim! Yani jüri üyeliği yapanların sizin bu çalışmalarınıza çok mu ihtiyacı var sanıyorsunuz? Çoğu baştan savma yapılmış olan bu işlere tasarım gözü ile bakıp, birincilik mi bekliyorsunuz! Üst tarafta da belirttiğim üzere, bu yarışmada birinci olmak size bir artı kazandırmayacağı gibi, sizin kötü bir tasarımcı olduğunuzu da göstermez. Burada sadece bir yarışma yapılmış ve sonuçları da böyle neticelenmiştir. Bir gün gelecek beklide burada dereceye bile giremeyen ve hatta “vasat” bulunan çalışmanın sahibi, ülkenin belki de dünyanın en ünlü tasarımcısı olarak çıkacak karşımıza. Bugünü değerlendirirken, yarınların ne getireceğini hiç birimiz bilemeyiz, doğru mudur? Şu durumda bence boş yere kendinizi yıpratıyor ve boş yere üzülüyorsunuz. Hayatta her şeye hazırlıklı olmalısınız. Ben şimdi size hayatın ne derece zorluklarla ve çetrefilli yollarla dolu olduğundan bahsetmeyeceğim. Zaten birçoğunuz bunları tahmin edebiliyorsunuzdur. Ben size sadece şunu söylemek istiyorum; bir yarışmaya katılmışsanız her türlü sonuca göğüs gerebilmelisiniz. Kaldı ki burada bence son derece hakkaniyetli ve demokratik bir sonuç ortaya çıkmıştır. Diğer jüri üyesi arkadaşlarımla değil yarışma konusunda normalde bile hiçbir diyalogum olmadı bu güne kadar. Zaten çok uzun zamandır da aranızda olan birisi değilim. Olsaydı şayet bir şey değişir miydi? Pek sanmıyorum, şahsen ne ben, ne de diğer arkadaşlar bu yarışma sürecinde, yarışma hakkında ve çalışmalar hakkında tek kelime bile etmeyecek kadar deneyime sahip insanlar. Eğitimleri, kültürleri ve deneyimleri bunun için fazlasıyla yeterlidir. Çok daha fazla bu konu hakkında yazmaya gerek görmüyorum çünkü ortada konuşulacak bir konu olduğunu da düşünmüyorum. Biten bir yarışma süreci vardır ve katılan katılmayan herkes sonuçlara saygı duymak zorundadır. Yine bir atasözümüzle konuyu sonlandırmak istiyorum “ aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz”

Saygılar…
 

ŞENGÜL BOZKURT

anderin mastisi
Kayıt
22 Mayıs 2008
Mesaj
60
Tepki
0
@danisman

!!! lafı ağzımdan aldınız, benimde düşüncem bu açıkçası...

benim çalışmam için de "bir logo çalışması yapılırken özellikle açık hava uygulamalarında uygulanabilirliği bence en ön planda tutulması gereken konuların başında geliyor. Bu tür bir çalışmanın açık hava çalışmalarında, tabela, iç yönlendirme v.s. işlerde çok fazla kullanılır olduğunu düşünmüyorum. Örnek olarak bu çalışmanın bir krom çalışmada kullanılması oldukça zor görünüyor." yorumu yapıldı ilk aklıma gelen "evet yaa çalışmam ince çizgilerden oluşuyor işin bu tarafını düşünmedim!" oldu... bu jüri acaba baştan savma mı yorum yaptı, işi bilmiyormu diye düşünmedim.

bu tarz bir yarışmaya ilk defa katılıyorum, niyetim her nekadar kendimi denemek de olsa gerek yarışmaya katılım azlığı gerekse sonrasındaki yorumlara baktığımda keşke girmesemiydim diye düşünmeden edemedim...yoksa yanlış yerdemi kendimi deniyorum ?

temmuz ayı için biraz acele davrandım ama sonrasında böyle yapmayacağım kesin.

dereceye giren arkadaşları tebrik ederim, başarılar dilerim.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Sayın Danışman'ın
Şu sözleri çok anlamlıdır:

"Bu yarışmada yarışmaya katılma amacınız nedir? Yani ne için katıldınız? Ben bu yarışmaya katılmış olsaydım eğer, tek amacım olurdu, mesleki anlamda kendimi sınamak ve neler yapabileceğimi görmek olurdu. Yani kendimle yüzleşmek olurdu. Grafikerim diye sağda solda konuşmak yerine, ortaya icraatlarımla çıkmak olurdu."

Yarışmaya katılan, katılmayan ama kendine grafikerim diyen herkesin asla unutmaması gereken sözlerdir.

"Mesleki anlamda kendini sınamak" sözünün de altını çizin. Bunu da özellikle unutmayın.

Çünkü kendini sınamaktan ve sınava girmekten korkmayan kişi kendisini geliştirebilir ve meslekte belli bir yere geldiğini tescil edebilir.

Bu nedenle yarışmalar ve sınavlar kalite yükseltmek için gereklidir.

Diploması olmayan grafikerler için yarışmalar ve sınavlar diploma niteliği taşır. (Diplomalılar için de taşır, çünkü diploma yetmez, ilave başarılar da gerekir.)

Bakınız; aşağıdaki linkte;

https://www.grafikerler.org/grafiker-ve-egitim/13311-grafik-tasarimci-icin-diploma-belge-sertifika-new-post.html

grafik tasarımcının belge ve sertifika sahibi olmasının gerekliliği anlatılmaktadır.

Ülkemizde grafikerlik fakülteleri veya liseleri vardır ama okullara giriş zordur.

Bu nedenle yüzbinlerce genç grafik tasarım okulunda okumadan, ancak dersane veya bizim gibi siteler yardımıyla grafikerlik eğitimi almaya çalışmaktadır.

Böyle olunca da herkes grafiker olduğunu iddia etmektedir.

İşte; yarışmalar ve sınavlar bu herkes içinden daha başarılı olanları öne çıkarmak, başarılı olanları teşvik etmek, başarısız olanların da ders çıkarmasını sağlayarak ve rekabet ortamı oluşturarak; hem mesleki hem kişisel gelişimi hızlandırmak ve elbette sonuçta belge, sertifika, icazet veya kısmen diploma vermek için yani kazanan kişilerin kariyerine olumşu katkıda bulunmak için yapılmaktadır.

Arkadaşlar; yukarıda açıkladığı üzere grafiker tasarımcı olmak isteyenler okullara sığmayacak kadar çoktur.

Karikatürcülük de buna benzemektedir. Hiç olmazsa Grafikerliğin okulu, fakültesi, lisesi dersanesi vardır; ama karikatürcülüğün okulu bildiğim kadarıyla yoktur.

"Karikatürcülük lisesini veya fakültesini bitirdim" diyen hiç bir karikatürcüye raslamadım.

"Gazetelerde de filanca karikatür okulunu bitirmiş, çizgisi kıvrak, mizah yönü güçlü karikatürcü alınacaktır" diye ilan da görmedim.

Madem okulu yoktur; peki, bir çizerin iyi karikatür çizip çizmediğini nasıl anlayacağız?

İşte yine aynı yöntemle; Yarışmalarla ve sınavlarla !

Ben gerek karikatürcü olarak, ve gerekse fakülte bitirmiş grafiker olarak bunlarla yetinmeyip böyle yarışmalara katıldım ve az sayılamayacak kadar ödüller aldım.

Kazandığım yarışmalar olduğu gibi, kaybettiklerim de oldu ve hiçbirine kulp takıp, çamur atmadım.

Grafikerler.org sitesinin yaptıklarını beğenmeyenler, olur olmaz, ileri geri konuşmaktadırlar.

Bunlardan biri kendisinden başka yazarı olmayan ve kendisine ait web sitesinde grafikerler org site sahibi Ömer beyi ve beni hedef alarak isim vermeden bana hitaben şunları demiştir;

"Sor bakalım o yazdığın sitenin sahibi, "grafiker" miymiş?
Sor bakalım, kendine, ya sen "grafiker" misin?
Nerde senin "icazetin"?
Ustan kim senin?
Hani nerede ustalık belgen, TSE damgan?
Seni kim, hangi meslek odası tescilledi ve onayladı?"

Karikatürcü olduğunu belirterek grafikerlik sitelerine üye olan, yalan yanlış yazılarla milletin kafasının karıştıran, dün ak dediğine bu gün kara diyen bu şahıs; grafik tasarımcı olduğunu da iddia ettiği halde bunu tescil edecek herhangi bir diploma gösterememekte; orta yere de kendi yapmış olduğu grafik tasarım olarak dişe dokunur bir eser çıkartamamaktadır.

Buna rağmen; kendisine diploma sorulmasına gocunduğu için, sanki ben grafiker sitesi sahipleri kesinlikle grafiker olmalıdır demişim gibi, "grafikerler.org un sahibi grafiker olmalıdır" diye saçma bir görüş öne sürmektedir.

Kaldı ki Ömer bey, grafiker olmadığını her fırsatta belirtmekte, sanat ve tasarım konusunda olur olmaz demeçler vermekten akaçınmakta, sözü uzmanlara bırakmakta, sadece siteyi idare ve organize etmektedir.

Ben "hastane sahibi olmak için doktor olmak gerekir" demiyorum. Ben ona "doktorum diyenlerin, diploması olmalı... ustayım diyenin ustalık belgesi olmalı" diyorum.

Ya anlamıyor ya da kendi diplomasızlığının veya belgesizliğinin ezikliği içinde; güzel sanatlar diplomamı, aldığım onca ödülü görmezden gelerek benden de diploma, ustalık belgesi ve TSE damgası istemek gibi korkunç bir hata yapmıştır.

Yine Allah ayağına dolaştırmıştır. Cami duvarına toslamıştır.

Çünkü benim diplomam, onca ödülüm ve başarımın yanında bir de TSE belgesi niteliğinde TSE ödülüm vardır. Bir anlamda sanatçılığım TSE ile tescil edilmiştir.

Bu ödül belgesini de onun gözüne (yanlış anlaşılmasın z ile) sokmak için aşağıya alıntılıyorum.

Arkadaşlar; eğer mesleğinizde başarılı olursanız; belgeleriniz, sertifikanız , ödülleriniz konuşur.

Eğer başarılı olamazsanız sadece ağzınız konuşur.
(Sayın Emine hanımın ve Sayın Danışmanın dediği gibi; Ağzı olan konuşur.)

Hem ağzı hem başarısı olanın önce başarısı konuşur.

Sonuç; Danışman kardeşimizin dediği gibi; "aynası iştir kişinin lafa bakılmaz"

Belge, sertifika ve ödül de başarınızın aynasıdır.

Saygılarımla.

(Not bu yazı F.Çağla'nın reklamını yapmak amacıyla değil; yarışmaların, ödül ve sertifikaların bir meslek erbabının hayatında ne kadar önemli olduğunu belirtmek için; diplomasız, belgesiz ve sertifikasız grafikerlerin "meslek yeterlilik belgesi" niteliğindeki belgeye sahip olmalarının avantajını vurgulamak için ve Alman Grafik Tasarımcılar Birliğinin üye alırken bunlara dikkat ettiğini tekrar vurgulamak için ve son olarak; grafikerlerin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde bulunmalarının faydalarına işaret ederek birbirlerine çamur atmamaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmak için yazıldı.)

 
Yukarı Alt