Şimdi gülebiliriz...

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Kaç sefer yaşlanır insan? Yaşlanıncaya kadar kaç sefer gülebilir gerçekten?
Kaç sefer yaşlı olduğunu hisseder? Gençlik, hangi nokta yada noktaya ulaştığında yaşlılık sinyalleri yakmaya başlar?
Bu konuyla ilgili, bir çok soru var elbette beynimin kıvırcık yollarında!


Bizim bilmediğimiz bazı gerçekleri, Batı ve Avrupalılar çok daha önceden keşfettiler de bizim mi, haberimiz olmadı? Gerçi, Batı veya Avrupa keşiften daha çok sömürgecilik ruhu taşırlar. Sünger gibidir, ne bulursa çekmek ister içine, doyumsuzdur, ahlaksızdır!


Tarih boyunca buna defalarca şahit olmuşluğumuz var, tarih derken, eskiden bu güne ulaşan değil, bizzat yaşadığım
zaman diliminden bahsediyorum.


Şimdilerde demokrasinin en alasını uygulayan ve bilgi sahiplerine, sanata, sanatçıya verdikleri değerin en değerlisini sunan Batı ve Avrupa'nın aslında hala cehaletin tam ortasında yer aldığını görmezden gelemiyorum.


Bir kaç gün önce sevgili Kenan Işık'a yapılanları okuyunca, bu düşünce artık bende sabitlenmiş durumda!


Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, kendilerine has "o cehaletten" asla kurtulamazlar ve kurtulamayacaklar!


Avrupalı ve Batılılara göre gülmek insanı yaşlılıktan uzaklaştırıyor, aynı zamanda iyi hissetmemizi sağlıyor"muş".
İyi güzel de, her olur olmaz zamanda da gülemez ki insan, haksız mıyım?
Batı'ya göre bu böyle ama bize göre de tam tersi, olur olmaz gülene "deli"demezler mi?


Biz böyle gördük, böyle yetiştik, böyle yaşadık.

Bu sorunun cevaplarını aramak gibi saçma bir düşünceye kapıldım sabahın erken saatlerinde.
Gülümsemek ne kadar mutlu edebilir ki insanı veya yaşlılığına engel olur?
Cidden tezleri ve bu felsefeleri doğru ise, mutsuz insan kalmamlı yeryüzünde, haksız mıyım?
Canın ne zaman sıkılsa, bas kahkahayı unut! Paran bitti sorun değil bas kahkahayı, zengin ol!


Bu tezi savunan Batı ve Avrupa'lılar, nedense dünyadaki diğer insanlar için bu fırsatı hiç tanımıyorlar!
Ufaktan bir dünya turuna çıkmayacağım, merak buyurmayın, nasıl olsa herkes her şeyi biliyor, izliyor veya okumaktadır.


Düşüncesi bile korkunç geldi bana, beş yaşındaki bir çocuk günde 400 sefer gülümserken, aslında mutluluğun anahtarını sunuyormuş, bizlere...


Ya beş yaşındaki çocuk olacak, çevrendeki olup bitenlere kayıtsız kalacaksın, ya da "deli" olacaksın!

Ben deli olmayı tercih ederim!


Fakat, gülen bir deli değil, düşünen bir deli!


Şimdi dünya, ülke ve çevremizdeki insanlar bu durumdayken, ben nasıl gülebilirim? Asıl o zaman "deli" olmaz mıyım? Ben olaylara, yaşananlara, kayıtsız kalıp, sırf mutlu olayım veya mutlu olmayı hissedeyim diyerek gülmem!

Bunu da tercih etmem!


Ne zaman gülerim, çevremdeki insanlar, rahat ve huzurlu olduğunda, ekonomik sorunlarını aştıklarında, Dünyada can tehlikesi yaşayan insanların, bu tehlikelerden uzak yaşamaya başladığında, ağzım dolu dolu gülerim.

Gülmek şöyle dursun, basarım kahkahayı!

Yalnız Avrupa'nın ve Batı'nın bu son yaptıklarına gülmemek için de "deli" olmak gerekir diye düşünüyorum!

Biliyorum biraz karmaşık bir düşünce ve yazı oldu ama sizler ne demek, ne anlatmak istediğimi anladınız düşüncesindeyim, o zaman şimdi gülümseyelim ama kimseye değil, düştüğümüz ve düşürüldüğümüz durumlara!












Ozan Muhammet CANDAN
grafikerler.org
 
Yukarı Alt