Seni bana sormasınlar...
Sorsunlar hep yürüdüğün asfalt kaldirimlara
alsinlar ellerine bir zincir vurunsunlar gövdelerine
seni bana sormasinlar ....
Sorsunlar hep peşinde koşan ekmek attiğin sokak kedilerine
bir güvercin tutsunlar baktiğin denizden tutabilirlerse
bir...
geçiriyorum her geçen gün başka bir şeyini gözlerimin önünden
isteyerek yazmadım adını kalbime bana sormadı hayat seni öylece
karşıma çıkarırken....
suretini çizmiş marmara denizine, gözlerinin parlaklığından çalmış gökyüzü ise
utanmamışlar çekinmemişler gülümsüyorlar öylece...
seni kaybedeli ne kadar vakit oldu
ağıt yaktığım günler dün gibi ...
bir haykırışla uyandım
aralıktı kapı .....
ve içeride sen yoktun....
ne boş geliyor bu sokak sensiz
ne amaçsız gidiyor tarmway
ne sessiz vagonlar anlamsız bir yığıntılar...
o soğuk banklar ısınmış hava artık...
rüzgara eşlik eden bir yelkenli misali açılmışken ruhum aşkına
bıraktım kendimi bıraktım o güvendiğim denize
vuracak bir liman ararken dağıldı güvertem
yıkıldı sancağım gömüldü öylece
usul usul yandı yüreğim....
çakacak şimşek kalmadı sanki celallendi gökyüzü
bir fırtınaya kapılıp...
ne nalet bir şey ne kadar anlatılmaz
ve ne kadar çaresiz bilemezsin...
lisanım yetmez kelimeler eksik kalır yaşaman lazım....
susuz yaşamayı denemen lazım bir nilifer kadar suya muhtaçken
güneşsiz kalman lazım ona aşık bir sardunyayken...
unutman lazım aklını yitirip yaşamayı...
Bu site, giriş yapmanız veya kayıt olmanız durumunda deneyimlerinizi uyarlamak ve içeriği kişiselleştirmek için çerezler kullanır.
Bu siteyi kullanarak, bahsettiğimiz çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz.