Acıya Misafir

Kayıt
25 Haziran 2012
Mesaj
133
Tepki
19
Vakitsiz bir başlangıç
Zamanı gelmiş bir sancıyım
Terzi olup kesemediğimden atlası
Son tren geçişi içime batırır cam parçalarını

Alışılmamış bir korku seferi içimde
Bembeyaz umutların, kapkara taşıtı inler tünellerde
Soluk soluğa demir raylarının acı inlemeleri beynimde
Acıların davetindeyim kontrolüm başkasının elinde

Sonu gelen yol olmuş ömrüm
Dağları sırt sırta bir memleketim
Vakit tamam mutluluk mum eşliğinde erimekte
Bu gece bedenim karanlıklar ülkesi seferinde

Yağmur tanesi olmuş benliğim
Düşkünü olduğum gözlerinden düşmekteyim
Boşlukta kalmam çaresizliğim
Ardımdan kapatılan kapılar kadar suçsuz
O kadar da ayrılığın eşiğindeyim

Mutluluk anahtarı kayıp düştü ellerimden
Hiç bir kuvvet açamaz,
Huzur kapısı mühürlendi bile
Bedenimi saklayacağım bir avuç toprak belki denk gelir gün bitiminde
Gün yüzlüm aldın mutluluklarımı acıya misafirim bu gece

Sevinçlerim eski bir gelenek eski bir anane
Kendime yabancıyım bu şehirde
Aklım Fizan gibi bilmediğim bir yerde
Bilinmeyen bir yolun yolcusu olmuş yüreğim
Bedenim oturup kaldı bir köşede

Kimin adına alınmıştır böyle acı kararlar
İçimdeki duygusal çocuk, göz bebeklerimle beraber ağlar
Vazgeçtiğim gençliğim,
Gökyüzünde yıldız olmuş benden uzakta
Gençliğim kadar uzak mutluluk
Acıya misafirim ev sahibim bana kızılcık hoşafı hazırlar

Artık bana ayrılan sürenin sonundayım
Baba olma özlemi bir yana
Öpmediğim sevgililerimin dudaklarında kaldım
Yitirmişim kendimi karlar altında yaz uykusunu yaşamaktayım
Çocukluğumun tamamı kadar mutluluğu aramaktayım
Kimse beklemesin benden kahkaha atmayı
An itibarı ile Acının Misafiriyim yüzüstü yanmaktayım

İlyas ATMACA
 
Yukarı Alt