Algılamak ve tasarlamak üzerine

Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.270
Tepki
100
İnsanda beş duyu organı vardır. Duyu kelimesi her ne kadar hissiyat ile bağlı olsa da
fiziksel bir kavram için kullanılmıştır. İnsanoğlu yaşadığı şu fiziksel ortamda iletişim
kurabilmek için bu beş duyu organına ihtiyacı vardır.
Örneğin bir tablo sergisini geziyorsunuz.
Hayranlıkla baktığınız bir tablo karşışında büyüleniyor "muhteşem" diye haykırıyorsunuz.
Duyu organımız "göz" aracılığı ile sinirlere ulaşan bilgiler beynimize aktarılır. Bu olaya kısaca algı diyoruz.
Şimdi uzun uzadıya beş duyu organlarımızı sayacak değilim. Ne var ki yazı başlığımızdan da
anlaşılacağı üzere biz grafikerler ya da tasarımla uğraşan tasarımcılar bazı bilimsel gerçekleri de
göz ardı etmemelidir.

Algı, çeşitli zihinsel işilevlerin birleşmesi ile meydana gelen ve son derece karmaşık bir olaydır.
Algının gerçekleşebilmesi için bir takım uyaranlar olması gereklidir. Çevreden gelen uyaranların
şiddetine göre, duyu organların alıcı uç sinirlerini uyarması, uç organların ise değişen düzey ve
sayıda elektrik akımı dalgası şeklinde algılayıcı nöronlara iletilmesinden sonra, bu sinyaller
özel sinir ağı aracılığı ile refleks hareketlere yol açan omurilikten kaslara gider. Bir alıcıya devamlı
uyarım yapıldığı zaman, algı sinirleri bunu hemen algılayarak gerekli mesajı iletir.
Algıyı karmaşık kılan bunca basedilen işlerin bir anda vuku bulmasından dolayıdır.
İşte asıl can alıcı noktada burasıdır. Bütün arkadaşlar bilirler ki,
tasarım yaparken ya da bir kompozisyon üzerinde mütala ederken tek bir ana fikir vardır.
İstenileni verebilmek. Ya da diğer bir deyişle amacına ulaşmak.
Çalışmaya, şöyle bir göz ucu ile baktığınızda ilk neyi gördünüz, ne düşündünüz?
Eğer bu sorular karşılık bulabiliyorsa çalışma amacına ulaşmıştır.

Algılama İnsanoğlunun karakteristik yapılarına göre değişmektedir. Algılamalar neticesinde
tepkileri de bu doğrultu da değişkenlik gösterir.
Yaş, yorgunluk, cinsiyet gibi karakteristik özelikler, tasarım yapılırken dikkat-i nazara alınmalıdır.
Tabi ki yorgun bir insanı düşünerek bütün bir tasarımımıza yön vermeyeceğiz.
Ama, cinsiyet ya da yaş gibi çok ciddi kriterleri gözardı etmek mümkün değildir.
Hedef kitlenizi çalışmanız boyunca unutmamalısınız.
Örneğin, bir spor salonunda şampuan ya da kişisel bakım ürünlerinin reklamları ne kadar
uygunsa bir lastik firmasının reklamının spor salonunda bulunması bir o kadar abestir. Değil mi?

Sağ göz daha iyi algılar ve sağ tarafı algılar.
Son yıllarda sağ beyin sol beyin kavramını sıkça duymaktayız.
Dilerseniz bu yazımızın devamını da başka bir makalede aktaralım.

Kalın sağlıcakla...
Emine ŞAHİN
 

VaraKA

Üye
Kayıt
23 Mart 2010
Mesaj
133
Tepki
2
Emine hanım çok teşekkür ederim yazınız için fakat, ben yazınızdan bişey anlayamadım. Finali olmayan film gibi. Okudum ve askıda kaldım bana hiç bir şey vermedi.

"Yaş, yorgunluk, cinsiyet gibi karakteristik özelikler, tasarım yapılırken dikkat-i nazara alınmalıdır." demişsiniz, yorgunluktan kastınız nedir, bu yorgun kitle şehrin ya da ülkenin yaşlı kesimi mi oluyor? Dilinizi biraz daha anlaşılır kılabilirseniz çok sevinirim.

Lütfen cahilliğimi mazur görün..
 
Kayıt
31 Aralık 2009
Mesaj
478
Tepki
2
@VaraKA

Alın benden de o kadar :)
Kitap okumamamdanmıdır nedir banada finali olmayan film gibi geldi. tşkrler Emine hanım..
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.270
Tepki
100
Haklısınız. Henüz yazımız bitmedi. Ancak buraya kadar da bir şeyler verilebilmeliydi.
Çok detaya girmeden özetlemek istediğim bir yazı oldu. Burada yorgunluk da bir özelliktir.
Örneğin Bir futbol maçı seyrediyorsunuz bağırmaktan, tezahüratlardan nefesiniz kesilmiş...
Hatta çirkin sözler sarf etmişsiniz... :D Çok maça gittiğim için bilirim :)
Şimdi bir bakınız saha kenarındaki reklam tabelalarına. Ya bir banka ya da alakasız bir reklam tabelası...
Siz olsaydınız saha kenarlarına ne gibi reklamlar koyardınız?
Bence bir nane şekeri reklamı ne iyi giderdi değil mi?

Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Zaten burada tartışmak ve fikir alışverişinde bulunmak değil mi maksadımız?
 

VaraKA

Üye
Kayıt
23 Mart 2010
Mesaj
133
Tepki
2
Ben o stadta nane şekeri değil, o nefessizliğimde, ağız kuruluğumda eğer kış mevsimi ise (ki sporların büyük bir çoğunluğu kış mevsiminde yapılır) koyu sıcak bir kahve arardım, yaz mevsiminde ise bol asitli keskin herhangi bir içecek (enerji içeceği ilk tercihim olacaktır) tercih ederdim.

Şimdi görüldüğü üzere hedef kitle nane şekeri isteyenler ve soğuk/sıcak içecek isteyenler olarak iki guruba ayrıldı. Bu sonuç sadece sizin ve benim isteklerimden sonra ortaya çıktı. Bu durumda bence sadece hedef kitleyi değil duruma uygun hedef ürünleri seçmeliyiz. Burada sadece tüketim ürünleri sektörüne değil hizmet satan sektörlerede yer verilmesi gayet mantıklı. Bir banka reklamı saha kenarında olmayacakta nerede olacak. Milyonların izlediği bir final maçı düşünün. Bir bankanın hedef kitlesi tüm Türkiye değil mi zaten? Reklam vermek için daha uygun bir yer olabilir mi?
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.270
Tepki
100
Bunlar bir örnektir. Kesin böyle olacak diye bir kaide değildir.
Farkındaysanız yazımızın başlığı algılama ve tasarlamak üzerinedir.
Bu sebeple aklıma bir reklam geldi. Bilmem rastladınız mı?
Şimdi reklam yapmış olacağız ama... "Biri" çok güzel bir reklam yapmış.
Ticari taksilerin üzerine "Bak biri geçiyor" diye slogan atmış. Ne kadar güzel ve etkileyici değil mi?
Önünüzden geçen bir taksinin üzerindeki bu slogan yeterlidir. Bunun dışında kalan bütün her şey detaydır. Birde bunu şöyle düşünün slogan o kadar küçük yazılmış ki, okuyamıyorsunuz.
Kısaca anlatmak istediğim bir anda insana ne algılatabilirsiniz?
Evet burada hedef kitleniz herkestir. Ama bir maç esnasında veya bir spor müsabakasında
hedef kitleniz herkes değildir...
Bakın banka reklamı olmasın demiyorum. Sadece ana fikrimize destek niteliğinde bir örnektir.
 

Hakan D

Yönetici
Yetkili Kişi
Yönetici
Kayıt
20 Haziran 2008
Mesaj
3.386
Tepki
716
Bunu daha önce de okumuş fakat teknik sebeplerle size teşekkür edememiştim.
Bu yazınız için şimdi size teşekkür ederim Emine Hanım.
 
Yukarı Alt