Allahın her verdigine şükretmek lazım

Serap MOT

Üye
Kayıt
4 Ekim 2008
Mesaj
66
Tepki
7
Bağdat'ı kıtlık kırıp geçiriyordu. Herkesten önce de hamallar açlık çekiyordu. İçinde ekmek piştiği, sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin kapısından seslendi hamalın biri:
- Allah rızası için birazcık ekmek. Günlerdir lokma girmedi ağzımdan.
Tandırın başındaki kadın taze ekmekleri kızına uzattı. "Ver şu adama" dedi. Kızcağız ekmekleri güzelce katlayıp verdi aç hamala.
Hamalın sevincine sınır yoktu. Evine doğru hızlandı. Kim bilir kaç günlük açlığını giderecekti? Tam bu sırada karşıdan gelen birinin sert ikazı durdurdu onu:
- Çabuk söyle, bu ekmeği hangi evden aldın?
Geriye bakıp eliyle işaret etti:
- İşte şu evden.
Adam kızgın şekilde salladı başını:
- Yanılmamışım, böyle zamanda başka kimin evinden alınabilir ekmek? diyerek eve doğru ilerledi.
Kapıyı açar açmaz da sordu:
- Kim verdi ekmeği hamala?
Hanım korkudan kızını gösterdi. Güya kızına acır, bir şey yapmaz diye düşünmüştü. Halbuki adamın şükürsüzlük ve cimrilik içine işlemişti. Elindeki sopayı hızla havaya kaldırdı, kızının ekmek veren eline öyle bir indirdi ki bilek zedelenip burkuldu, el çarpık kaldı. Söyleniyordu kendi kendine:
- Ben herkese ekmek versem bu evde ekmek kalır mı? diye.
Halbuki nimet şükür isterdi. Şükürsüzlük nimetin gitmesine sebepti. Nitekim bu şükürsüzlüğün akibeti de öyle olacaktı. Olmaya başladı bile. Kısa zamanda işleri bozuldu, çarşının en işlek yerindeki dükkanını satması da onun bozulan işlerini. Bir ara o hale geldi ki, evine ekmek alamaz duruma bile düştü. Nitekim bir akşam eve gelmiş, kızcağızına da acı sözü söylemişti;
- Artık benden ümidinizi kesin. Çünkü bu akşam ekmek alacak kadar da olsa elime para geçmedi. Çarşıya in, ekmek parası iste.
Kızcağız çarşıya inmiş, utana sıkıla sattıkları dükkanın karşısına geçerek bir tanıdık görürüm diye beklemeye başlamıştı. Kendisini gören dükkandaki adam hemen yanına gelerek:
- Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada? diye sormuştu. O da anlatmıştı gerçek durumu:
- Ekmek alacak paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemek üzere bekliyorum burada.
Hemen elini cebine attı adam. Hatırı sayılır bir miktar parayı uzatarak "Al" dedi. "Bununla istediğin kadar ekmek alabilirsin. Ben de nimetin şükrünü eda etmiş olurum böylece."
Kızcağız elinin birini arkasına saklamış, ötekiyle parayı alırken adamın dikkatin çekti bu saklayış;
- Elinde bir yara bere varsa tedavi ettireyim, niçin saklıyorsun? Allah bana nimet verdi, şükrünü eda etmek için iyilik yapmam gerek, dedi.
Kızcağız önce açıklamak istememişse de adamın ısrarı üzerine anlattı elinin durumunu:
- Ben bir yoksula ekmek vermiştim. Babam yolda rastlayıp sormuş, o da evi gösterip 'İşte oradan aldım' demiş, bizi haber vermiş. Babam eve gelince elindeki sopayla ekmek veren elime öylesine bir darbe indirdi ki, elim böylece çarpık kaldı. Göstermekten utanır oldum. Bu yüzden de evde kaldım.
Bu açıklamayı dinleyen adam bağırmaya başlar:
- Komşular! Çabuk buraya gelin, ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum, hayat arkadaşım işte karşımda, siz de şahit olun... diyerek başlar anlatmaya:
- Ekmeği isteyen fakir bendim. Ben o gün üç bir hamaldım. Demek ki elinin çarpık kalmasına ben sebep olmuşum. Hem sebep olayım hem de seni bu halinle baş başa bırakayım. Buna Allah razı olmaz. Seni görünce içimden bir sevgi selinin koptuğunu anladım, bana ekmek veren kıza ne kadar da benziyor diye düşünmüştüm. Yanılmamışım. Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkanını elinden alıp bana nasip eyledi. Şimdi ise imtihan sırası bana geldi, ben de aynı şükürsüzlüğe düşmek istemem. Haydi gel, nikahımızı yaptırıp birlikte babanı sıkıntıdan kurtaralım.
Yola koyulurlar, ekmek veren eli sakatlayan şükürsüz babaya doğru...
"Şükrederseniz çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır şükredene veririm. Şükürsüze de azabım şiddetli olur..." (Kur'an-ı Kerim, 14/7)

KAYNAK: Şahin, Ahmed, Yaşanmış Örnekleriyle Aradığımız İslam, Zaman Cep Kitapları 3, Feza Gazetecilik, İstanbul 2001
 
Kayıt
8 Eylül 2008
Mesaj
2.540
Tepki
31
önce duraksadım sonra acıdım sonra şükrettim sonra tebessüm ettim mutlu oldum

teşekürler serap hanım
 
Kayıt
25 Ekim 2008
Mesaj
80
Tepki
0
bize Allah'ın ihsan ettiği daha birçok nimeti biz elimizden kaçırdık.ve kaçırmayada devam ediyoruz ; yalnız o nimetleri değil o nimetlerle beraber gelen güzellikleride kaçırdık ve kaçıyoruz.çünkü şükretmeyip kıymetini bilmiyoruz...biz ne kadar maddi ve manevi değerlerimize inancımıza şükretmeyip yaşamazsak ve küçümsersek o kadarda küçülür ve kaybederiz...avrupa ve amerikalılar bizim manevi değerlerimize sarılıyor yanı müslüman oluyor; ki bizden teknoloji ve tıpta ilimde o kadarda ilerdeler...bizde onların değerlerini sarılıyoruz hal ortada...onlar çektiler kurtuluyorlar bizse onlara benzemeye çalışıyoruz.(özellikle eğlence içki kumar gibi.)sıkıntılarda ortada.benım yakınımda iki kişi genç intihara kalkıştı.biri öldü birisi yaşıyor...biz avrupanın çektiği sıkıntılar çekmek istiyoruz galiba.bakalım avrupaya daha ne kadar benzemeye devam edceğiz...
 
Kayıt
15 Ağustos 2008
Mesaj
21
Tepki
0
tesekurler guzel ve ozlu bı anlatım aynı zamanda ınsanın ırkılıp kendıne gelmesi yaratanını tanıması ve onun nımetlerıne şukretmesı bakımında cok mukemmel bır yazı elınıze saglık
 

Yaşar Karadeniz

Grafikerler.org
Altın Üye
Kayıt
7 Eylül 2008
Mesaj
3.274
Tepki
75
Serap hanım ders çıkartılması gereken, günümüzde yaşantılarının çok olduğu önemsiz gibi görünen lakin Allah katında çok önemli olan bu hususu bizimle paylaştığınız için teşekkürler, hepimizce ibret alınması gereken bir husus şu an duygularımı anlatmakta zorluk çekiyorum. Günümüzde de Allah bizleri gerçek ihtiyaç sahipleri ile karşılaştırsın, demektende kendimi alamıyorum. Emeğinize sağlık.
 
Yukarı Alt