- Kayıt
- 19 Haziran 2008
- Mesaj
- 1.140
- Tepki
- 456
şimdi akşam...
güneş topladı tasını tarağını burdan,
yalpalanarak gitti kızıl ufuktan,
ılımlı, ılık bir rüzgar dağıttı yaprakları...
bam teli de ne? derken,
bam telime vuran türküler yükseldi ,
plakçı kazım abiden...
komşunun oğlu ali,
akşam ekmeklerini almış fırından,
ımmm dumanıda tütüyor!!!
duyuyorum kokusunu taa burdan...
ayşe abla yine merdiven silmekten geliyor,
kör olası kocası kör olamadı gitti,
oğlu ali ise arka mahallede top peşinde.,,
samsun cigarasını ciğerlerine çekerek,
mehmet dayı göründü köşeden,
eser kalmamıştı
seyrü-sefa sürdüğü hayatından
vazgeçemediği samsundan başka...
kala kala fena bir gelinin eline kalmıştı
oğlu desen hayırsıızın teki...
ufak evimizin penceresinde,
bir dünya idi mahallemiz,
açınca perdeyi,
dört kıtayı birden görürdüm,
arnavut kaldırımları kırık sokağımızda...
kırık mı? dedim bak dilime dolanmış
bu başkanı kimse sevmedi zaten
ne yapacam dediyse,
iki mislini yapmadı,
babamda söver durur arada,
ayağı her kösteklendiğinde,
açık kalmış kanalizasyon kapağına.
küçük dünyamda
büyük umutlar besledim ben
fatma ananın elinden düşürmediği
örgüsü gibi ilmek ilmek işledim
şehrimin kokusunu içime
umutsuzda oldum ama
vazgeçmedim hersabah bu pencerede
durup insanları seyretmekten
şimdi akşam ...
babam neredeyse gelir
kese kağıdında üç beş portakal
ve eksik olmayan 70'lik ile
haydi dedim kendime
sevdiğin dizi başlamak üzere
annem de sesleniyoo zaten
kalk artık bıkmadın o pencereden...
bahtınur 06/02/2009
güneş topladı tasını tarağını burdan,
yalpalanarak gitti kızıl ufuktan,
ılımlı, ılık bir rüzgar dağıttı yaprakları...
bam teli de ne? derken,
bam telime vuran türküler yükseldi ,
plakçı kazım abiden...
komşunun oğlu ali,
akşam ekmeklerini almış fırından,
ımmm dumanıda tütüyor!!!
duyuyorum kokusunu taa burdan...
ayşe abla yine merdiven silmekten geliyor,
kör olası kocası kör olamadı gitti,
oğlu ali ise arka mahallede top peşinde.,,
samsun cigarasını ciğerlerine çekerek,
mehmet dayı göründü köşeden,
eser kalmamıştı
seyrü-sefa sürdüğü hayatından
vazgeçemediği samsundan başka...
kala kala fena bir gelinin eline kalmıştı
oğlu desen hayırsıızın teki...
ufak evimizin penceresinde,
bir dünya idi mahallemiz,
açınca perdeyi,
dört kıtayı birden görürdüm,
arnavut kaldırımları kırık sokağımızda...
kırık mı? dedim bak dilime dolanmış
bu başkanı kimse sevmedi zaten
ne yapacam dediyse,
iki mislini yapmadı,
babamda söver durur arada,
ayağı her kösteklendiğinde,
açık kalmış kanalizasyon kapağına.
küçük dünyamda
büyük umutlar besledim ben
fatma ananın elinden düşürmediği
örgüsü gibi ilmek ilmek işledim
şehrimin kokusunu içime
umutsuzda oldum ama
vazgeçmedim hersabah bu pencerede
durup insanları seyretmekten
şimdi akşam ...
babam neredeyse gelir
kese kağıdında üç beş portakal
ve eksik olmayan 70'lik ile
haydi dedim kendime
sevdiğin dizi başlamak üzere
annem de sesleniyoo zaten
kalk artık bıkmadın o pencereden...
bahtınur 06/02/2009