Bana yaratıcılığı öğretenin kırk yıl kölesi olurum...

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Bir de şu tarafından bakalım; hemen hepsi birbirinin kopyası, bazıları döküntü, hatta sağlığa cidden zararlı ürünleri "bulunmaz hint kumaşı" gibi göstermeye çalışmak da bir üçkağıtçılıktır.
Yani insanların çoğunun gerçekten aklı başında olsaydı, endüstriyel ürünlerin bir çoğu satılacak raf bulabilir miydi?

İşte, fikir şahane, en hasından bir grafik tasarım çalışması ama neyi pazarlıyor?
http://adsoftheworld.com/media/print/bold_tomato
http://www.sadehayat.com/saglikli-bir-eviniz-olsun-ister-misiniz/

Hangi birini saymalı bilmem ki; birçok insanı intihara kadar sürüklemiş "pek neşeli" kredi kartı reklamlarını mı,
http://www.cekmagdurlari.com/2012/02/kredi-kart-borcu-ve-ev-hacizleri.html

yoksa dakka başı yenisi geliştirilen diş macunu reklamlarını mı:

19. yüzyılda yaygın deyimle ‘’şeytan zehiri’’ olarak bilinen sodyum florid fare zehiri olarak kullanılıyordu< bir çok endüstri kolunun atık ürünü olan ve sodyum silikoflorid ile birlikte elde edilen alüminyum üretimi endüstrisinin bir atığıdır. Depolanması oldukça güçtür. Denizlerin dibinde depolandığında milyonlarca balığın ve deniz canlısının ölümüne neden olmakta, eğer toprağa depolanırsa nehirlere ve yeraltı sularına karışmakta ve toprağı zehirlemektedir. Metali yeme özelliği de bulunduğu için sodyum floridin depolanması için üretilen konteynırlar oldukça pahalıya mal olmaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısında kapitalizmin bu zehirli atığın depolarına maliyetinden kurtulmak için ‘ floridli diş macunları’ masalını ortaya atmış, başta ABD olmak üzere dünya çapında bir dizi üniversitenin diş hekimliği ve halk sağlığı bölümlerinde diş sağlığı için floridin faydaları üzerine araştırmalar yönlendirmiş ve sonuçta her ülkede floridli diş macunları diş hekimleri kuruluşlarının onayını almıştır.
http://www.gidahareketi.org/NewsPrint.aspx?Id=532&ModuleName=haberleri
(çok dikkatle incelenmesi gereken bir site)

Ne olur çocuklarınızı mısır şurubundan uzak tutun.
Hem şekerden uzak tutun ama özellikle de yani gofret, bisküvi kek
dışardan alacağına az şekerli bir keki evde kendin yap.
Yani ambalajlı bir ürün sunmayın çocuklarınıza.


Bugün gıda sanayisinde
sadece ve sadece
aksi belirtilmediği takdirde
mısır şurubu kullanılıyor.
Dondurmalarda o kullanılıyor,
hazır aldığınız baklavanın şerbeti
bile mısır şurubundan.

Kartal’da onun fabrikası var Ülker’le Cargill firmalarının ortak kurdukları bir fabrika. Baklava şerbeti bile oradan geliyor. Çocuklarınıza illa tatlı bir şey yedirecekseniz, ne olur evde kendiniz yapın ve olabildiğince az şekerli yapın.
http://dogader.org/index.php/sagligimiz-icin/650-kansere-neden-olan-beslenme-aliskanliklarimiz
http://www.kemalozer.com/gidamizla-kim-nasil-oynuyor-391h.html
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
@muratamam

Araştırmacılar ölü kuş ve balıkların midesinde her geçen gün daha fazla plastik parçaları buluyor. Bu durum denizlerdeki sentetik madde atığının artığı yönünde bir işaret olarak görülüyor. AB ise çözüm arayışında.

Deniz araştırmacıları 10 yıldan uzun süredir ölü kuşlar aracılığıyla okyanuslardaki kirlenme konusunda bilgi edinmeye çalışıyor. Günümüzde daha ziyade kıyılara vuran ölü kuşların midesinde 31 plastik parçacığı bulunuyor. Bilim insanları bu veriler ışığında, her kilometrekarede yaklaşık 18 bin sentetik madde bulunduğunu tahmin ediyor. Bunların bazıları mikroskopla görülebilecek kadar küçük bazıları da büyük plastik poşetler.
http://www.gidahareketi.org/Dunya-Sona-Dogru-Yaklasiyor--Km-Karede-18-Bin-Sentetik-Madde-1836-haberi.aspx

@muratamam

http://www.gidahareketi.org/Meger-Dettol-Ve-Domestos-Temizlemiyormus-1783-haberi.aspx
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
http://www.uzmantv.com/iyi-bir-dizi-oykusu-hangi-unsurlari-icermeli

Daha önce tasarımcılar için yaratıcılık ve motivasyon üzerine bir kaç kelime etmiştim. Bu kez daha da efektif bir kaç yöntemle, çalıştığınız projeleri baharatlamanın ya da bloke olduğunuz zamanlardan kurtulmanın yollarına göz atalım.

Sınırlar Çizin


Daha öncekilerden farklı olarak düşünceleriniz, fikirleriniz için birer sınır oluşturun, bunun için basitçe bir liste çıkarıp, bu listedeki maddelerin dışına çıkmadan düşünmeye çalışın. Böylece elinizdeki işe daha çok odaklanarak farklı yollar ile kafanızı karıştırmadan, ortaya daha yoğun elementlerle dolu bir yaratıcı iş çıkarabilirsiniz.

Risk Alın


Daha iyi sonuçlar için daha yaratıcı ve farklı çalışmalar yapmayı deneyin. Kısacası risk alın, bir önceki yöntemin tam aksine, kafanızdaki sınırları kaldırın ve burada bu yöntemi kesinlikle kullanamam dediğiniz ya da diyeceğiniz stilleri bile denemeye çalışın. Ortaya güzel bir karışım çıktığını göreceksiniz.

Tersini Yapın


O ana kadar yaptıklarınızı karşınıza alıp, bir de çalışmalarınız tersten okuyun, ve tersini deneyin. Örneğin beyaz arkaplan çalıştığınız bir tasarımda, bu yöntemle siyah arkaplan deneyin. Köşeli elementlerinizi yuvarlaklaştırın mesela. Faydasını göreceksiniz.

Eğer Yöntemi


Yukarıdaki tersini yapın yöntemi ile ilişkili bir başka yöntemde eğer yöntemi. Tasarımınız sarı ağırlıklı, eğer mavi yapsaydım nasıl olurdu sorusuna yanıt arayın. Eğer bu kutular sağda değil solda dizili olsa nasıl olurdu gibi sorular türeterek tasarımlarınızı zenginleştirebilirsiniz.

Aklınızdakileri Görselleştirin


Daha önce burada da belirttiğim gibi, yanınıza bir moleskine ya da not alabileceğiniz malzeme ile kalemler taşıyın. Aklınıza gelen bazı şeyler not alın hatta o notları görselleştirin. Size dönüşü çok faydalı olacak!


Zihin Haritaları Kullanın


Mind Map yani zihin haritaları sadece çalıştığınız proje ile ilgili değil, tüm hayatınıza yön verecek bir çalışma yöntemi. Burada yer alan bir konferansımda zihin haritası oluşturmak üzerine örnekler vermiştim. Zihin haritaları kullanarak çok daha yaratıcı konseptler oluşturmak mümkün.​


Doğada Vakit Geçirin


Zihninizi açmak, daha yaratıcı fikirler bulmak için doğa eşsiz kaynaklardan biridir. Hem sizi sakinleştirir hem de izlediğiniz manzaralarda gördüğünüz detaylarda yakalayacağınız desenler size yepyeni bakış açıları sağlayacaktır.
http://www.hasanyalcin.com/yaraticiliginizi-koruklemenin-basit-yollari/
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
@muratamam



Kuş Kadar Beyninizle…
İnsanların çoğu maalesef asgari düzeyde bile finans okuryazarlığına sahip değil. Hele bu bankaların adeta her gün geliştirdikleri hileli araçları karşısında bilgi olarak çok savunmasızlar.

Bir mağazada kredi kartlarıyla, senetlerle ödemeleri alan, her türlü alışverişi yapan bir bayana kendi kredi kartındaki asgari ödeme olarak tavsiye edilen rakamı değil tümünü ödemesi gerektiğini yoksa faiz ödemek zorunda kalacağını söylediğimde verdiği “asgari ödeme yaparsam faiz ödenmiyor diye biliyorum” cevabı çok düşündürücüydü.
Kredi alanlar üzerinde şöyle çevrenizde bir araştırma yapın. İnsanların pek çoğu minicik neredeyse karınca harfleriyle yazılmış sayfalar dolusu belgenin düşünüp akletmeden her sayfasına attıkları imzanın kendileri için nelere mal olacağından fazlaca haberleri yok.
Nasıl bir taahhüdün altına girdiklerinin, aslında kendilerinin attıkları imza karşılığı bankanın o miktar parayı havadan yarattığının ve bileşik faiz denen illetle ne kadar geri ödemeleri gerektiğinin, hangi ödeme planıyla ödeneceğinin, yarıda çıkmak istediklerinde başlarına ne geleceğinin, önce faizin büyük kısmını sonra anaparayı ödeyeceklerinin vs vs farkında değiller.
Okurumuzun yorumunda söylediği gibi adeta kuş beyinli gibi hareket ediyorlar.
Şaka değil. Yurtdışında üniversitede öğretim üyesi olan yabancı bir arkadaş “430 bin dolara krediyle ev aldım şu anda 600 bin dolar civarında diye seviniyordu.” Sorgulayınca aldığı evin ödeyeceği faizlerle kendisine maliyetinin borçlar bittiğinde 900 bin dolardan fazla olduğunu hatırlatınca yüzünün aldığı şekli düşünebilirsiniz.
Son beş dakika” yazısında anlatmıştık. İnsanlar bileşik faizin nasıl bir şey olduğunu kavramış değiller. Etkilerini hayal bile edemiyorlar.
Bildik bir örnek. Oğlu için 25 yaşındaki daireye talip olan bir vatandaş bankadan 120 bin lira kredi çekerek daireyi satın almak istiyor. Dairenin aylık kirası 400-500 lira civarı. Kendisi %1.3 gibi bir oranla (sudan ucuz gibi değil mi?) kredi çekmeyi düşünüyor. 10 yıllık kredi çekse yaklaşık geri ödemesi 240 bin lira, 30 yıllık çekse daire 460 bin liraya geliyor. 10 yıllık kredi çektiğinde ayda 1900 lira kredi ödeyecek. Yani 10 sene boyunca her ay yaklaşık 4 kira parasını bankaya ödüyor. Çocuğunun kirasını karşılasa 3 kirayı da köşede altın olarak biriktirse rahatlıkla evini alacak ve faiz belasına da bulaşmayacak.
Pek çok insan aylık %1-2 faiz oranlarının düşük olduğunu zannederek ayrıntılı hesap kitap yapmadan, bileşik faizin nasıl bir şey olduğunu fazlaca düşünmeden işin içine giriyor. Bu bir.
http://www.haber7.com/yazarlar/prof-bgultekin-cetiner/864947-banka-reklamindaki-mesaj
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Çalkala yavrum çalkala,

Ayakta uyu sen, daha "titret"enlerin çok olur:
https://www.youtube.com/watch?v=SQXPKw1nYk8

Ayran deyip geçmeyelim.
Beslenme uzmanlarının belirttiği gibi en faydalı içecektir.
Ama hangi ayran?
Marketlerde, bakkallarda, büfelerde satılan pet şişedeki, bardaktaki fabrikadan çıkmış ayran mı? O tıpkı fabrikadan çıkan yoğurtlar, yağlar gibi ilaçlıdır. Bir tadı vardır elbet ama bunun gerçek ayranla hiç alakası yoktur.
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MustafaKutlu/ayran/37704
 

Şener CANÖZ

Altın Üye
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
2 Nisan 2009
Mesaj
2.986
Tepki
1.588
[video=youtube_share;fGYJ2oTjjTc]http://youtu.be/fGYJ2oTjjTc[/video]
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
http://www.gidahareketi.org/Mcdonalds-dan-Personeline--sakin-Benim-Urunlerimden-Yeme--1851-haberi.aspx

Herif prof. olmuş, hâlâ "normal tarım"dan, ilaç kullanımından falan söz ediyor, üstelik devletin kanalında... Cemaat n'apar peki?


GDO’larla ilgili küresel istatistikler, ağırlıklı olarak dev biyoteknoloji şirketleri tarafından finanse edilen International Service for the Acquisition of Agri-Biotech Applications (ISAAA) tarafından her yıl yayımlanmaktadır. Belli bir tarafın finansmanı ile yayımlanmalarından dolayıdır ki bu veriler çelişkilerle doludur. Gerek biyoteknoloji şirketleri gerekse ISAAA sürekli küçük çiftçiler üzerine yoğunlaşmakta, GDO’lu tarıma geçilmesi durumunda bu çiftçilerin çok daha fazla kazanacaklarından bahsetmektedirler.

ISAAA, 2008 yılı için yayımladığı son raporunda biyoteknoloji ekinlerini yetiştiren çiftçi sayısının 25 ülkede hızlı bir şekilde 13,3 milyona yükseldiğini, bunun %90’ının yani 12,3 milyonunun gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ve fakir çiftçiler olduğunu, bunun da tarihi bir olay olduğunu belirtmektedir. Birleşmiş Milletler Uluslararası Tarım Kalkınma Fonu dünyada 450 milyon küçük çiftçi olduğunu belirtmektedir. ILO ise çiftçilerin küresel ölçekteki sayısını 1,3 milyar civarında olduğunu tahmin etmektedir. ISAAA’nın tarihi bir olay olarak verdiği sayıları bu verilerle karşılaştırırsak 12,3 milyon çiftçi küçük çiftçilerin sadece %2,7’sini, GD ekin yetiştiren 13,3 milyon çiftçi de tüm çiftçilerin ancak %1’ini oluşturmaktadır. Dolayısıyla ISAAA’nın söylemleri son derece abartılıdır.

http://www.gidahareketi.org/NewsPrint.aspx?Id=287&ModuleName=haberleri

Geçtiğimiz hafta ise Rusya, Türk tarım ürünlerinin ithalatını durdurdu. Rusya Tarım Bakanlığı sözcüsü Alekseyenko, yasağın gerekçesini ‘Türk tarafının uyarılara rağmen defalarca güvenlik garanti şartlarını ihlal etmesi ve ürünlere aşırı derecede tarım ilaçları kullanmaları’ olarak açıklıyor.

Rusya, Türkiye'den gelen ürünlerde ‘yüksek dozda tarım ilacı’ kullanımını çok sık tespit ettiklerini ve üreticilerden üretim şartlarını içeren belge istedikleri halde bu belgenin de çoğu zaman gelmediğini belirtiyor.

Rusya bu ürünleri neden yasaklıyor? Türk tarım ürünlerinde sağlığa zararlı pestisid gibi kimyasal maddelerin bulunması imiş. Yasaklanan ürün miktarı sadece bu yıl için 4 bin ton.
http://www.gidahareketi.org/NewsPrint.aspx?Id=24&ModuleName=yazisi

Yapılan bilimsel deneyler sonucu tarım ilaçlarının zamanla damar genişlemesine neden olduğunun kanıtlandığını bildiren Prof. Dr. Turhan Yavuz, Avustralya'da bu tezin sadece gözlem aşamasında kalırken kendilerinin yaptığı araştırmanın uluslar arası kabul gören üç bilimsel dergide yayınlandığını belirtti.

http://www.gidahareketi.org/Aman-Mehdi-Eker-Duymasin--Tarim-Ilaci-Kalbinizi----1550-haberi.aspx

Tarım ilacı olarak kullanılan chlorpyrifosa maruz kalan 40 çocuğu 6-11 yıl boyunca takip eden bilim adamlarından Rauh, "Sonuçlar endişe verici" dedi.

Tarım ilacına yoğun şekilde maruz kalan çocuklarda önbeyin zarında bariz anomaliler tespit ettiklerini bildiren bilim adamları, beynin özellikle dikkat, duygu, dürtü kontrolü ve sosyal davranışlardan sorumlu bölgelerini çevreleyen zarın büzüştüğünü, altındaki beyaz maddenin ise arttığını bildirdi.

http://www.gidahareketi.org/Tarim-Ilaci,-Bebek-Beynini-Etkiliyor-1417-haberi.aspx
 
Son düzenleme:
Yukarı Alt