Çatışmalar, çakışmalar…

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Yeni nesil hiç eskimeyen bir sözcüktür, her eskimekte olan nesil için, her zaman diliminde, mutlaka yeni nesiller bulunmaktadır, aslında eskimeyen bir yeni nesilden söz ediyoruz. Bana göre yeni bir nesil varken, başkaları için, ben yeni nesil sayılır ve kabul edilirim.

Yeni nesil erkekler, yeni nesil kadınlar, yönetmenler, öğretmenler, teknik direktörler, yeni nesil yazıcılar, buğdaylar, yeni nesil kuaförler diye uzayıp gidecek bir listemiz var önümüzde. Yeni nesil gençlik bunlar arasında sanırım en yaygın kullanılanı olsa gerek. Eski nesil zamanında yeni olan nesiller, şimdinin eski nesilleri.

Yeni nesil grafikerler’e ne demeli? Yani, yaşı eskiyen grafikerler dinozor sınıfına terfi ederken, arkadan yetişenler yeni nesil olarak adlandırılmakta. Doğru mudur, değil midir, bu ayrı bir konu.

Grafik sanatının belli başlı kuralları vardır ve bu kuralları uygulayanlar başarılı grafikerlerdir, uygulayamayanlar grafiker değil, grafikerlik yapmaya çalışanlardır. İyi bir grafikerin eskisi, yenisi olur mu? Olur diyenlerimiz olduğu kadar, yok canım ne alakası var, eskisi de iyidir tasarım kurallarını bildiği ve uyguladığı sürece, şimdiki zamanda bulunan da, diyenlerimiz ve düşünenlerimiz olacaktır, olmalıdır da zaten.

Grafikerliği çok fazla ciddiye alan bir tüketici gurubu olduğunu düşünmüyorum, hizmet verilen kişileri göz önüne getirdiğimde. Yani grafikerlik, oradan buradan resimleri toplamak, yazıları derlemek, müşterinin istediği şekilde yapılacak işi uygulamak şeklinde yorumlanmaya başlamış durumda. Bunu abarttığımı düşünenleriniz mutlaka olacaktır aranızda, fakat birkaç gün öncesi yaşadığım ve karşılaştığım eski bir müşterimle aramızda geçen diyalogdan bunları anladım. Uzun zamandır mesleğimle ilgili çalışmalar yapmadığımı, sadece kıramadığım insanlar için bazı işleri yaptığımı belirtmek istiyorum.

Bahsettiğim müşterimin bir at çiftliği var, oldukça büyük ve güzel bir yer, bazı tanıtım çalışmalarında birlikte çalışmıştık, başarılı ve güzel sonuçlara da ulaştığımızı biliyorum. Benim işim, bir işletmeye para kazandırmaktan daha çok, o işletmeyi markalaştırmaktır ve ben bunu sağlarım, para kazandırma konusu, ayrı bir projedir ve ayrı çalışmalar gerektir.
Gerçi, reklamcılık genel anlamda işletmelerce, hem geniş bir tanıtım ve markalaşma, hem para kazandırması gereken bir meslek gibi algılanır, yani müşteri bir taşla, iki kuş vurmayı düşünür, ben bu ikisini daima ayrı tutanlardanım. Yani, hem tanıtım ve markalaşma, hem para kazanmak isteyen bir işletmeye, iki ayrı çalışma ve proje üretilmelidir. Bu işletme, benimle çalıştığı dönemde “marka” olmayı istemiş, ben de bu yönde kendilerine gerekli çalışmaları yapmıştım. Sonuç olarak yaptığımız çalışmalar karşılığında istediğim sonuca ulaştım, dolayısıyla, işletme de istediği marka değerine ulaştı.

Eski müşterimin elinde yaptırdığı flayerleri görünce, işletme için yapmış olduğum çalışmalarımın, harcadığım mesainin de ne kadar boşa gittiğini görmüş bulundum. O işletmeye kazandırdığım marka değerini alt üst eden berbat bir çalışmaydı. Nerede yaptırdığını sorduğumda, böbürlenerek, her şeyi ile ben ilgilendim, resimleri, yazıları vs. ne gerekiyorsa ben yaptım dedi. Kendin mi, hazırladın yani dedim. Yok canım, iyi bir grafiker var, ben tarif ettim, o istediğim gibi yaptı dedi. Gülümsedim, gerçekten çok güzel olmuş, sen bu işlerden de iyi anlıyormuşsun dedim.

Yeni nesil grafikerlerin hepsi, umarım bu yolda yürümüyordur, yoksa sektörün eski nesilleri olarak, yok olmaktan kurtulamayacağız. Çünkü eski nesil grafikerler yaptıkları işlerin sadece kendilerine ait olmasına özen gösterirlerdi. Şahsen ben öyleyim, benim gibi düşünen birçok eski, nesil tasarımcı da aynı düşüncede olsa gerek…


Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org
 

Hakan D

Yönetici
Yetkili Kişi
Yönetici
Kayıt
20 Haziran 2008
Mesaj
3.382
Tepki
716
Yazi icin tesekkurler Ozan Bey, bu arad sizi yeniden gormek guzel.
 
Yukarı Alt