En çok sen sevmiştin beni!

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Kalemimi ajandanın arasına bıraktım. Gün doğmak üzereydi. İçimdeki karanlıkları aydınlatmayacak olan bir güneş değil miydi, doğması beklenen! Doğsa ne olur, doğmasa ne? Radyoda onun yöresinden bir türkü fısıldarken kulağıma, onun sesini de anımsıyorum arada bir. Delilik ile akıllık arasında bir çizgide olan aklıma şaşıyorum! Anlaşılır gibi değil!

Nereden dönüp dolaşıp geldim aynı noktaya ve demir attım yine anlamıyorum. Ne zaman uzaklaşmak istediysem, başaramadım! Yazıklar olsun bana! Kendini aşağılayan insanlardan nefret ederken, kendisine en aşağılık biçimde davrananlardan olmuşum. Hiç farkında değilim! Koridorda adımlarken, yine karşılaştık, suratına okkalıca bir yumruk atasım geldi! Son zamanlarda ifrit oluyorum aynada gördüğüm bana!

Alttan alacağımı düşündüğüm, tüm kötü düşüncelerimi rafa kaldırıp, masamın başına geçtim yeniden. Yazmayı hayal ettiğim en güzel yazımın satırlarına yoğunlaşmaya çalışırken, tüm bunları düşünmenin bir anlamı yoktu!

Kesik öksürüklerimden birisi takıldığında özeğime, hayatın aslında, ne kadar da yaşanılası bir yanı olduğunu anlıyor insan. Bunu da öğrendim! Elim gayri ihtiyari çerez tabağıma uzandı. İçindeki fıstıkların kabuklarını değil, geçmişten gelen hatalarımı ayıkladığımı fark ettim. Şu çerezlerin kabuğu kadar, kolay ayıklansaydı hatalarım, ne vardı? Düzeltmek istediğim yanlışlarımın üstüne, yenilerini eklemek iyice çıldırtıyor beni! Hani bırakacaktım şu sigara denen illeti! Yakmışım, yine farkında olmadan! Dumanı sanki midemin içine gidiyor gibi. Herkesin ciğerine giderken, benim midemde mi, dolaşıyor acaba!

Mide bulantıma, baş ağrısı da eklenince, işkencenin en alasını yaşamaya başladım. Şeytan diyor…’neyse, boş ver şeytanı şimdi, diyorum!

İnsan kaybetmeye bir alıştırdı mı, kendisini, sonu gelmez mi, kaybetmelerin? Yani herkes böyle mi, düşünüyor? İstanbul sokaklarını dolaştığım bir gece geldi aklıma! İçimdekileri çıkartabilmek için gezmedik sokak bırakmamıştık! Ne geceydi! Aklıma daha birçok şey geliyor aslında. Çocukluğumda hayal ettiklerimi bile düşünüyorum bu günlerde. Düşündüklerinin birçoğunu yapamamış olduğumu fark ettiğimde, basıyorum en ağır küfürleri! Küfürbazda mı, olamadım! Oldum anasını satayım!

Oysa hep gülümseyen bir çocuktum ve gülümseyen hayaller kurmuştum! Ah Nihal Hoca, bunlar benim değil, aslında senin hataların! Sen öğrettin bana, gülümsemeyi! Her sabah gülümseyerek okşamasaydın saçlarımı, sormasaydın hatırımı, sever miydim, gülümsemeyi! Sırf senin hatırın için okumadım mı, hiç sevmediğim romanları! Sen istedin diye, yazmadım mı, ilk mektubumu! Bana bu kadar kötülük yapacak ne vardı?

Şimdi kıytırıktan yazılar yazmakla tükeniyor günlerim ve gecelerim! Ne yazdıklarımı okuyanlar var, ne de kitaplarım sıralı raflarda! Oysa, sen çok güzel yazıyorsun, aferin demiştin bana! Ya sen kandırdın beni, ya ben kandırdım kendimi!

Şimdi hep seni arıyor gözlerim. Saçlarım ellerinin şefkatini özlediler! Verdiğin kurşun kalemi hala saklıyorum ve inanmayacaksın belki, ne zaman birisi "seni seviyorum" dese, ben hep seni hatırlıyorum!

Bir tek sen sevmiştin beni! En çok sen sevmiştin!



Ozan Muhammet CANDAN
 

Ozgul

Üye
Kayıt
2 Eylül 2010
Mesaj
808
Tepki
57
Forumun bir yerlerinde razı olmak demiştim. En çok üstüste yığılan hata(?)ları gözümüz gördüğünde sarılacağımız bir şey belki de.:) Hep diyorum bakış açısı... Baktığımız yer gördüğümüz yerdir, gerçekliğimiz baktığımız yerle değişim içindedir diye. Razı olunca bir parça daha katlanılır oluyor tüm bunlar.

Ve hayatın kısır döngüleri hiç bitmez, birinden diğerine atlar dururuz. Değişen sadece döngünün kendisi olur, kısırlığı ve çıkmazlığı sabit kalır. Benim deneyimlerim bu yönde, sıçrayabilen varsa bana da öğretsin.

Kaleminize sağlık...:)
 
Kayıt
22 Şubat 2011
Mesaj
135
Tepki
1
Harika bir yazı....bence bir kitaba bile dönüşebilir ....eminim her yazı yazanın yada bir şeyler üretenin geçmişinde bir Nihal hocası vardır....seni seviyorum demese bile....
 
Yukarı Alt