Grafik eğitimi kursları...

Kayıt
3 Ağustos 2009
Mesaj
607
Tepki
74
Merhaba,

Biri forumdaşımız, "grafik tasarım kursu" ile "grafikerlik kursu" arasındaki farkı soruyor.
Konu, çok popüler bir konu olduğu için ayrı bir başlık altında detaylı olarak incelemek istedim.


Bu, benim de üstünde ciddiyetle durduğum bir konu. Yani Grafiker ile Grafik tasarımcı(sı) aynı kişi midir ki, eğitim de aynı olsun?

Evet, grafiker demek, grafik tasarımcısı demek aynı şeydir. Grafiker zaten tasarım yapar.

Durum böyle olunca, her iki isimle açılan kurslar arasında hiçbir tanım gereği bir fark yoktur. Ama hangi kurslarda tasarım eğitimi (de) veriliyor, işte burası tartışmalıdır.

Çünkü, bu forumda sık sık dile getirildiği gibi, bu kurslarda tasarım eğitimi verilmiyor. Grafik tasarım programları eğitimi veriliyor.
Bu ikisi aynı şey değil.

Peki bu kurumlarda tasarım eğitimi de verilemez mi?

Bu şimdilik biraz zor gibi görünüyor. Çünkü bu kurumlar arasında ölümcül bir rekabet var.
Eğitim kurumu arayan kursiyer adayı, maalesef önce kurs fiyatlarına bakıyor. Bu konuda haksız olduğunu da söyleyemem.
Cepten çıkacak sıcak parayı düşündükçe bu konudaki endişeleri yersiz değildir.

Fakat, ağırlıklı bir kitle konuya böyle yaklaştığı için, kurumlar fiyatı düşürmeye çalışmaktadırlar. En önemli kalem ise ders sayısının düşürülmesidir. Böylece sınıftaki öğrenci başına maliyet aşağı çekilmektedir. Bunun kursiyere yansıması, ucuz kurs ücreti şeklinde olmaktadır.
Bu durumda önemli bir kitle, internetten ucuz kurs arama derdine girmektedir.

Bu yüzden, tasarım dersleri, tipografi dersleri, renk bilgisi, leke bilgisi, sanat tarihi, güncel sanat sorunları, temel çizim.....gibi dersler verilmez!. Çünkü bunun için ders saati ayırmak demek, kurs maliyetinin artması demektir. Bunun sonucu olarak hem kurs süresinin uzaması... nihayet kursiyer için pahalı bir bütçe demektir..

Bu sorunu aşmak için sözünü ettiğimiz dersaneler iki ayrı yöntem izlemektedirler.

1-Maliyeti düşürüp, ucuz kurs ile çok öğrenci çekip "sürümden" kazanmak,

2-Büyük reklam bütçeleri harcayıp, bu bütçeyi maliyetler kaleminde kurs fiyatına bindirerek pahalı kurlar oluşturmak... Ayrıca sınıflara Macintosh bilgisayarlar koyarak göz boyama yöntemi (makyaj) ile kur fiyatını yukarı çekerek cilalı kurlar açmak. (Bunu bazı GSF'lerin bile yaptığını biliyorum. Photoshop'u Mac üzerinden öğrenmenin avantajı ne oluyorsa artık... Bunun macintosh'u küçümsek ile ilgisi yok.)

Fakat az ders sayısı, yetersiz eğitim olarak kursiyere yansımaktadır. Bunun sonucu olarak kursiyer, bırakın tasarım bilgisini, programları bile tam anlamıyla öğrenemeden kapı gibi bir sertifikaya sahip olmaktadırlar!

Örneğin, bir eğitmen olarak yalnızca Photoshop için 600 (altıyüz) saat ders anlatabilirim.. Bu benim yeteneğim değil, Photoshop çok detaylı bir program olduğu için söylüyorum. Bir o kadar Corel Draw ya da Adobe Illustrator... Siz Indesign'ın ne kadar büyük bir program olduğunu biliyor musunuz?

Bütün bunların eğitimini ve buna ek olarak temel tasarım derslerini, sanat tarihini.... ders uygulamalarını... Ödev analizlerini... hakkıyla yerine getiren bir kursun fiyatını tahmin edin lütfen!

Bunların toplamda ne kadar zaman alacağı ise ayrı bir maliyet..
Nihayet bütün bu maliyeti karşılayıp, kaydolmaya hazır kaç öğrenci bulabileceksiniz?

Maalesef, işverenler de, sözünü ettiğim gerekçeler yüzünden bu sertifikalara pek itibar etmemektedirler. Hatta konuya daha ciddi yaklaşan işverenlerin, bazı GSF diplomalarını bile ciddiye almadıklarını biliyorum. Çünkü, sözünü ettiğim kurslardan bile daha kötü eğitim veren GSF'ler var ülkemizde!

Peki ne yapmalı?

Araştırmalı!

1. Reklam unsurlarını bir kenara bırakın, kurumu ziyaret edin. Verdikleri dersleri, toplam ders saatini inceleyin. Özellikle kurs tutarını, toplam ders saatine bölerek bir katsayı edinin. Sonra ziyaret ettiğiniz bütün kurumları en basitinden bu katsayılar ile değerlendirin. Ama bu tek başına yeterli değildir.

2-Ders kalitesini, eğitmen kalitesini test etmek için mutlaka bir derse misafir olarak girmek için ısrar edin. Bu, size epeyce fikir verecektir. En basitinden, sınıfta öğrencilerin soru sorabilme, konuyu tekrar ettirebilme, konuyu anlama yönünde eğitmenin durumunu inceleyebilme fırsatını doğuracaktır.
Böyle bir şeye izin vermeyen kurumun, kalite konusunda ciddi sıkıntıları var demektir.

3-Bir sınıf ne kadar kalabalık ise, eğitmen, o kadar öğrenci ile ayrı ayrı muhatap olacak demektir. 6 kişilik bir sınıf yerine 15 kişilik veya 20 kişilik bir sınıfa kaydolduysanız, hele hele eğitmene soru sormakta sıkıntılarınız da var ise, kısıtlı ders saatleri yüzünden hızlı gitmek zorunda kalan eğitmene yetişemiyorsanız... başınız belada demektir. Eğitmenden biraz ilgi (bilgi edinme anlamında) istediğiniz anda diğer öğrencilerin zamana karşı ödedikleri bedel yüzünden homurdandıklarını göreceksiniz.. Demek ki, az öğrenci; yüksek kalite demektir. Ama bu durum, eğitmenin sınıfı ciddiye almaması şeklinde de yansımasına sebep olabilir. Bunları iyi analiz edin.

3.Bütün kurumlar, iş bulma konusunda birtakım sözler verebilirler. Bunların hepsini duymamazlıktan gelin. Çünkü böyle bir şey yok. Dersanelere personel ihtiyacı için başvuran kurumlar, genellikle stajyer olarak çalıştırmak isterler. Bunun Türkçesi ucuz işgücü elde etme isteğidir, emeğin sömürülmesi demektir.

Kendinizi iyi geliştirin. İş arama konusuna profesyonelce yaklaşın. Mutlaka iyi bir portfolio oluşturun. Bu portfolio'nun gerçek firmalar, gerçek markalar olması şart değildir. Ama sizin bilginiz ve yeteneğiniz hakkında ciddi fikirler verir. İşverenler bu işleri sizin yaptığınıza inanıyorlarsa, bu portfolio'yu çok ciddiye alırlar.

Yolgösterme adına, aklıma gelenler şimdilik bunlar.

Konuya sonradan devam edebiliriz.

Hoşça kalın.
Tuncer ÖZKAN
 
Yukarı Alt