danisman
Consultant
- Kayıt
- 27 Nisan 2009
- Mesaj
- 1.504
- Tepki
- 30
Herkes sevilmek istiyor, kocaman sevilmek, delice sevilmek, sınırsızca, sonsuzca sevilmek! Böyle düşünüyordum bir zamanlar ama günümüze göre şartlar azıcık değişti, ne sevilelim, ne sevelim, birazcık eğleşelim durumuna geçiş yapıldı gibi geliyor bana.
Sevginin kıymetini iyi bilir eskiler, yani eskitilenler dersem, daha doğru bir ifade kullanmış olurum…
Delikanlı, hemen arkamdaki sandalyede oturuyor, anlatıyor arkadaşına, ister istemez kulak misafiri olmak durumunda kalıyorum. Önceki gece sabaha kadar delice eğlendiklerinden, bilmem kaç bardak bira tükettiklerinden, kulaklarının hala duymakta zorlandığından filan bahsediyor, o ara dönüp ardıma “evet, kesinlikle haklısın, haydi beni boş ver, tüm kafeterya senin muhabbete ortak oldular” diyesim gelmediyse eşek olayım.
Artık ilişkiler, gürültülü, patırtılı, bol biralı ve ne yaptığını, ne konuştuğunu bilmeden yaşanır olmuş, bunu öğrendim. Adına da, sevmek, sevilmek deniliyormuş, şimdilerde! Sonra da, pişkin bir şekilde oturulur bir kafeteryada, gerinerek ve geğirerek anlatılır. Bu mudur, sevmek, sevilmek, aşk bu mudur?
Oh ne ala!
Kendimi, sevmesini iyi bilen ve bir o kadar da sevilmeye layık gören bir adam olarak, anladım ki bu sevgi, bu sevilmek, böylesi aşklar yaşamak, bana göre değil! Zaten yalnızlığımla birlikte imzaladığım 10.775 günden de bunu anlıyorum.
Gerçek sevgililer hayat doludur, eğlence onların kalplerinin içindedir, müzik oradadır, ses oradadır, aşk oradadır, sarhoşluk onun bakışlarından olur ancak, yuvarladığın bira bardaklarından değil!
Sevmek ve sevilmek işte budur…
Ozan Muhammet CANDAN
grafikerler.org
Sevginin kıymetini iyi bilir eskiler, yani eskitilenler dersem, daha doğru bir ifade kullanmış olurum…
Delikanlı, hemen arkamdaki sandalyede oturuyor, anlatıyor arkadaşına, ister istemez kulak misafiri olmak durumunda kalıyorum. Önceki gece sabaha kadar delice eğlendiklerinden, bilmem kaç bardak bira tükettiklerinden, kulaklarının hala duymakta zorlandığından filan bahsediyor, o ara dönüp ardıma “evet, kesinlikle haklısın, haydi beni boş ver, tüm kafeterya senin muhabbete ortak oldular” diyesim gelmediyse eşek olayım.
Artık ilişkiler, gürültülü, patırtılı, bol biralı ve ne yaptığını, ne konuştuğunu bilmeden yaşanır olmuş, bunu öğrendim. Adına da, sevmek, sevilmek deniliyormuş, şimdilerde! Sonra da, pişkin bir şekilde oturulur bir kafeteryada, gerinerek ve geğirerek anlatılır. Bu mudur, sevmek, sevilmek, aşk bu mudur?
Oh ne ala!
Kendimi, sevmesini iyi bilen ve bir o kadar da sevilmeye layık gören bir adam olarak, anladım ki bu sevgi, bu sevilmek, böylesi aşklar yaşamak, bana göre değil! Zaten yalnızlığımla birlikte imzaladığım 10.775 günden de bunu anlıyorum.
Gerçek sevgililer hayat doludur, eğlence onların kalplerinin içindedir, müzik oradadır, ses oradadır, aşk oradadır, sarhoşluk onun bakışlarından olur ancak, yuvarladığın bira bardaklarından değil!
Sevmek ve sevilmek işte budur…
Ozan Muhammet CANDAN
grafikerler.org