Hayal Gücü Nasıl Gelişir?

Kayıt
12 Aralık 2008
Mesaj
141
Tepki
2
Herkese iyi günler ben bu işte daha yeniyim hala öğrenciyim,hayal gücünün bu işte çok önemli olduğunu biliyorum peki hayal gücümüzü geliştirmek için yapabileceğimiz şeyler varmı bu işin içinde olan büyüklerimden tavsiyeler bekliyorum.Teşekkürler.
 
Kayıt
8 Eylül 2008
Mesaj
2.540
Tepki
31
emre bey boş vaktinizde yapılan örnekleri incelemenizde fayda var bu sayede bir işe başlarken aklınızda daha fazla fikir olacaktır.

özellikle film afişleri televizyondaki reklamlar, yerli yabancı çalışmalar,
yapacağınız iş ne ile ilgiliyse internette o iş için yapılmış çalışmalara bir göz atın fikir edinin

sadece güzel görünsün diye değil amaca hizmet edecek çalışmalar yapmaya özen gösterin

tipografi çalışmalarının hayal gücünü beslediğini düşünüyorum tipografiye bir el atın

yaptığınız çalışmaları paylaşın ve fikir alış verişinde bulunun beyin fırtınası sizi kesinlikle daha iyi yapacaktır.



bir işe başlarken onunla ilgili tüm bilgiler ekranınızda olsun ve biraz ara verin sonra açın bilgisayarı başlayın bir örnek hazırladınız koyun kenera sıfırdan gene başlayın yaptığıınız örnekleri birleştiripte yeni bir örnek ortaya çıkartın özellikle yaptığınız işi mutlaka çıkış alın ve elinizde görün

karamsarlığa düşmeyin kimse ilk başlarda harikalar yaratmış değildir deneyin tekrar deneyin
yapacağınız işe farklı yönlerden de bakmayı deneyin

özellikle bol bol araştırma yapmalı etrafdaki bütün görsellere dikkat etmelisiniz

ben gittiğim bir yere 5 sene sonra dahi gitsem dükkan tabelalalrı değişmediyse orayı gene bulurum yolda giderken bilbord tabela bunlara göz atın başkaları neler yapmış araştımacı olmaslısınız.

altın anahtar bu bence araştırmacı ve iyi bir gözlemci olamalısınız
 

Hakan D

Yönetici
Yetkili Kişi
Yönetici
Kayıt
20 Haziran 2008
Mesaj
3.382
Tepki
716
Aslında bu konuda forumumuzda benden daha bilgili ağabeylerimiz yok değil, fakat ben de konuya kendimce yaklaşmak , birkaç beyanımı eklemek istiyorum.
Sanırım burdaki "Hayal Gücü"nden kastınız Grafik Tasarımında Hayal Gücü.
***

Tasarım ya da Hayal Gücü'ne karşı (hem zaten ayaklar altında çiğnenmeye çalışılan bu , adına "Grafik Tasarımcılığı" denilen meslek..."Buzamana kadar ortalıkta laf ebeliği yapanları değerlendirirsek!" ) genelde yapılan tahliller bence yanlıştır.

Bunun örneğini geçmişte birçok yerde gördüm, örn anımsadığım kadar Grafikerim(!) diyen bir arkadaşımız,çalışmasına belki 10günlük bir PS deneyimiyle, tamamen sabice ve masumca
-Aaa bu tasarımı nasıl yaptın?
diyen 15 yaşındaki birbaşka arkadaşımıza demişki:
-Tasarım yapmak aslında çok basit ,istersen bana PM ile ulaş sana yardımcı olayım(!)
Bu zamana kadar edindiği bilgi birikimini , varsa deneyimlerini ya da gözlem gücünü bir PM ye nasıl sığdıracak tabiki bir muamma.
Bu ve hemcinsi yaklaşımları , ben de bu işe ve bu işin değerine sahip çıkanlardan biri olarak kesin olarak reddediyorum.
Yine olaya böyle içleracısı bir zihniyetle yaklaşmak bence açık bir acizliktir.
***
Aslında Hayal Gücü daha önce de forumumuzda ağabeylerimizin de bildirdiği gibi herhangi biryerde öğretilemez,herhangi bir kursu da yoktur .Zira duygular tamamen maveni olacağı için aşırı görecelidir, ve bu noktada tamamen kişinin bilgi birikimi , kültürü , yaşadığı çevre ve gözlem gücü ile doğru orantılıdır.
İlk insanları hatırlarsak mağara duvarlarına, tamamen içinde bulundukları yaşam tarzını çizmişlerdir .Örn:Avladıkları hayvanların şekilleri veyahut kendilerine ait olan av araçlarını, av anlarını,av sonrası anlarını vs...
Şimdi İstanbul Boğazı ya da İkiz Kuleler çizilebiliyor.
Bu durumu değerlendirirsek yukarda neyi kastettiğimi daha iyi anlayabiliriz sanırım.
***
Hayalgücü, "şöyle kazanılır böyle kazanılır ,şurda satılır , şukadara satılır ,gidip şurdan alınır, diyebileceğimiz kadar objektif bir güç değildir, fakat düşünebilen ,idrak kaabiliyeti olan her canlıda mevcuttur.
Yine bu güç her insanda mutlaka vardır,örneğin bir seri katil dahi kurbanlarını hayalgücünde değişik öldürme yöntemleri tasarlayarak öldürebiliyor.En açık örneği "saw" serileri.
Durum çok trajik ve dramatik olsa da neticede hayal gücü.
Buradan "Hayal Gücü'nün" tamamen kişinin psikolojisine,eğilimine ve amacına hizmet ettiğini anlayabiliyoruz yine.
Hayal Gücümüz'ü önümüzde dizçöktürmek, hatta ona havada taklalar attırmak istiyorsak bence evvela içimizdeki saklı bu güce Sadık Olmalıyız ,Ona Sahip Çıkmalıyız!

Örneğin ben kendimi esasen tasarıma adamış bulunmaktayım,bu sebeple yukarıdakileri alalen yazmaktan da çekinmiyorum.
Birçok , tabir-i caizse "bu işin ehli" ağabeylerimiz de bu zamana dek bu bahsettiğim durumları, yani bu konudaki bilmez yaklaşımların yanlışlığını savunmuş, fakat görebildiğim kadar bunu halen temin edememişlerdir.
Ne acı!
Fakat akli irademizle olayları değerlendirir, ve neticeyi incelersek verenden çok alma durumunda inatla bir isteksizlik olduğuna da şahit olmamız kaçınılmaz olacak.
Bu bilirkişi ağabeylerimizin pek de bir kabahati yok gibi.
En açık örneğine geçenlerde herhangi biryerde şahit oldum.
Adı lazım olmayan bir arkadaşımız çalışmasını paylaşmış ve eksiklerinin bildirilmesini rica etmiştir.Çalışmaya yapılan eleştriye karşı ise uygunsuz bir ifadeyi "smiley"i yerleştirmekten yine kendisi çekinmemiştir.Ne hoş! Elini sıkıp tebrik etmek isterdim kendisini. Buradan tüme varırsak işin içinden çıkamayız?
Aynı arkadaşın , içindeki Tasarım Gücüne nedenli sadık davranacağı pek aşikardır yine.

Bu yaklaşım kesinkes yanlıştır,hatalıdır.
Bence grafikerim diyebilen bir insan içindeki tasarlama gücünü, yani bu silahı, kendisine ya da çevresine karşı bu örnekte olduğu gibi böyle etrafına gelişi güzel ve yanlış şekilde, mermiler saçarak kullanmamalıdır.Kendi mesleki sorumsuzluğunu başka biyerlerin üstüne yüklemek yine yanlış olacaktır.
Grafiker içindeki bu gücü ancak amacına hizmet için kullanmalıdır.Tüketime maksimum teşvik ettirebilecek,talep arttıracak şekilde kullanması yine ileride adının en saygın platformlarda anılması, hakettiği makamda olması açısından sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

Öteden beri arzetmiş olduğum gibi insan içinde gizli olan bu güce ancak ciddiyetle "Sahip Çıkarsa" işte ozaman bence GÜÇ ONDADIR.

Tasarlamaya başlarken:Üfff bu uzun sürücek, offf sıkıldım, şurasını böyle değilde şöyle yapayım kısa yoldan oluverip çıksın" dediğimiz vakit daha baştan 1-0 mağlubuz demektir ve bu yaklaşım içimizdeki Tasarlayabilme Gücünün minimuma inmesine , çürümesine ve zamanla yok olmasına yeterli olacaktır.İnsanın içindeki Tasarı Gücüne böyle yaklaşması, yine kendi içindeki Tasarım Gücünün kellesini istemekle denktir.
Ben buna da karşıyım, buna bu sanat dalı da karşıdır, hocalarımız da karşıdır,ve herhalde GMK'da karşıdır ve bence bunun aksini idda edenler Tasarım Hainleridir.

Oysaki elimizden geldiğince geniş tutmalıyız tasarım yelpazemizi ki her birinde diğer tasarımımıza eklenmek üzere 1 yelpaze baklamız daha olsun elimizde.

Tarihimiz daha önce bunu başarabilenleri bugün bize nasıl saygıyla andırabiliyorsa bugün bunu başarabilenler de gelecekte bu meslektaşları gibi anılacaktır, ve bu kişiler yine zamana yenilmeyeceklrdir.Buna da inanıyorum , bundan kuşkumuz olmasın.
Lafa gelince ,bu gücü kendimizle dış dünya arasında paravan yapıp uygulamada karava yapmayalım.
Bunlar hepimiz için geçerli, başta benim için.


Kendimizden fazla birşey istemiyoruz.Sadece içimizdeki bu güce sahip çıkalım ona sadık olalım.Ötede durumu böyle beyan ederken uygulamada aksi davranmak yine bence gülünçtür.

Konu konuyu açtı ve başlıktan çok uzaklaştım sanırım fakat hep bunları yazmak istemiş uygun fırsatı bulamamıştım.

***
Önemli bir konuya değinmişsiniz Emre Bey!

İkt. İdr.Blm. Fak. mezunuyum ben, ama bu tasarlayamayacağım anlamına gelmiyor.

Tasarlamaya Başlarken:

-Tasarım senin için nedir Hakan?

-Kafamdaki Çizgilere Hükmedebilmektir.

- Ya Dizayn?

-Kafamdaki
Çizgilere Hükmedebildiğim Kadarıdır.

Başlayalım Tasarlamaya!

hazırladığım bir tablo:


Ana Tema:
Örneğin:Öncelikle kendimize bir dışgirdi ararız.

Dışgirdimizi seçtik, "su" şimdi bu dışgirdimizi içgirdilerlerimizle güçlendirmeye başlayalım.

"Dalgalı bir su."(bu neden iç girdi anlatayım,belki bizim ilk gördüğümüz ya da aklımıza gelen ilk su durağan bir suydu,ama biz dalgalanmasını istedik
sonradan,yani kendimiz istedik böyle olmasını)

Şimdi dizayn kalıbımız yavaş yavaş oluşuyor.
Burada hemen dalgalı bir su çizersek yaratıcılığımızı öldürmüş oluruz.Örneğin ben çizim yaparken gayet sakin davranırım,çok düşünürüm,gider başka şeylerle oyalanır gelir geri oturur çalışmama 1 şey daha eklerim ,3 dakika daha düşünür çalışmama uzaktan,yakından bakar düşünür düşünür 1 şey daha eklerim.

Şimdi Ana materyalimizi seçmiştk "su"
Dizayn kalıbımıza dış ve iç girdileri eklemeye devam etmeliyiz ki bu kalıp iyice dolsun.Ama bu eklemede ana temamızı öldürmüyoruz."Su"
Çalışmaya bakanda ana tema "SU" olmuşsa ozaman başarılı olmuşuz demektir...

Devam ediyoruz.
"Bardakta ,dalgalanmış, içinde kabarcıklar olan bir su"
Devam ediyoruz.

"Masanın üzerinde duran bir bardakta içinde kabarcıklar oluşmuş dalgalanarak duran bir su."

Dikkat edersek Dizayn kalıbımızı doldururken bir yandan da Tasarım evremiz oluşmuş oluyor.
Devam edelim.

"Masanın üzerinde,içinde kabarcıklar oluşmuş bir bardakta, dalgalanarak duran bir limon suyu."

Devam ediyoruz.

"Masanın üzerinde, ağız kısmına ,kesilmiş yarım dilim limon sıkıştırılmış ve içinde kabarcıklar oluşmuş bir bardakta , içerisinde dalgalanmış halde duran bir limon suyu."

Hemen bu limona bir , süs şemsiye saplayalım(çizelim)
Limonun dış sarısına ve iç sarısına canlı renkler verelim.
Bardağı şampanya bardağı düşünüp çizersek, arka planda mavi renkler, bir havuz başı vs düşünebiliriz

Fakat ben viski bardağında düşünüyorum tasvir ettiğim şekildeki limon suyumu.
Viski bardağımı da seçtim.Şimdi bu bardağımızın dışına hemen buğu verelim.

Tasvirimizi buraya kadar çizdik, iyi ne hoş.
Devam edelim.
Görelim , ürünümüzü nasıl ön plana iteceğiz.
Şimdi limon suyumuz ferahlığı , serinliği temsil edecek.
Arka plana ya bir çöl ya da bir güneş sıcağı rengi verebiliriz.
Ben çöl ortasını düşünüyorum.Bir buzul Bir Kum çölü.
Mesela Amerika'daki dikitli çöller gayet uygun çalışmama,renkleri ve görünümü itibariyle.
Bir de buzul çölü bulalım kendimize.Mesela Antartika Buzul Çölleri.

Hemen alıyorum arka plana bu iki çölü.
Sonra masamı buraya çölün ortasına tam kum çölü ve buzul çölünün arasına alıyorum.Üzerinede tasvirimdeki limon suyunu.Masamıza bir de mont koyalım!
Şimdi esprimizi verdik , ürünü de sunduk.

Şimdi marka bulalım. Hemen yine gözlem gücümüze başvuralım.
Marka öyle bir marka olmalı ki ,
ürün üzerinde markayı okuduğumuzda:"Bu marka, limon suyu markası"şeridi beynimizden sorunsuz geçmeli.
Düşünüyoruz...

Doğayı taklit edelim.Kendimize bir Yansıma Ses seçelim mesela.
Şlapsss.
Evet ,artık elimizde sıcaktan alnımızın ar damarının çatlayabileceği ve hatta dilimizin damağımızın kuruduğu bir yaz gününde reklamını gördüğümüz vakit bizi ürünü almaya teşvik eden bir marakamız var.

Hemen masaya ürünümüzün satışa sunulacak halini çiziyoruz.
Ne mi?
Üzerindeki etiketinde "Şlapsss" yazan bir şişe .(Etiket ayrı bir konu ve farklı bir çatıda tartışılmalı)
Sonra hemen bu şişemizin üzerini de buğulandırıyoruz ve üzerine birkaç akmış su damlası yerleştiriyoruz.
Bu da tamam diyelim.
Hemen masamızı arka palandan öne doğru yaklaştırıyoruz.
Yani masa üzerindeki ürünümüz açık ve net görülecek kadar.

Şimdi bize bir de slogan lazım!
Düşünelim ne olabilir...
Hemen oluşturduğumuz tüm materyalleri olduğu haliyle karşımıza alalım, ayağa kalkalım , biraz uzaklaşalım ve ekrandan başka biryerlere bakalım.
Sonra dönüp ekrana bakalım uzaktan.
Burda hemen çalışmaya verdiğimiz esprimizi aklımıza getirelim.

Evet.
"Bir bardak buz gibi Şlapsss ister misiniz?"(sadece kum çölü kullanırsak)
Evet , sıcaktan kavrulan çölün ortasında böyle bir soru nekadar teşvik edici?
Ya da.
Bir bardak buz gibi Şlapsss ile nerede karşılaşacağınızı tahmin edemezsiniz!(Sadece kum çölü kullanacaksak)

"Bir bardak buz gibi " neden altını çizdim?

Bu sıfat tamlamasındaki kasıt şudur:Bu ürünü kullanın!(Tüketime teşvik politikası)

Ya da arka planımızın yarısının kum yarısının buzul çölü olduğunu düşünürsek:
Bakış açımız çöl tarafından olmalı kameraya tabiki.
Masa yanına bir ayaklı tabela,tabelamıza şu notu düşelim.
"Şlapsss" ınızı içtikten sonra montunuzu almayı unutmayın!
Çünkü burada masamız, kum ve çöl kesişim noktasında.Kameraya bakış açımız ise kum çölü, dolayısıyla gidiş yönü buzul çölü olacak, sıcak çölden sonra buzul çölünde bize bir mont hiç de fena fikir değil :)

Böylece sloganımızla ve esprimizle tüketiciyi, maksimum ürün kullanımı teşviğene yönlendirmeye çalıştık.


Evet şimdi naptık bakalım.

Yarısı koyu kahverengi , içerisinde dikitleri olan, bakıldığında sıcaktan kavruluyor izlenimindeki bir çöl, yarısı soğuktan su bile barınamayan çölde her ikisinin ortasında duran bir masamız var. Masamızın üzerinde bir adet dışı buğulu viski bardağımız var.Bardağımızın kenarında kesilmiş bir dilim,canlı renkli limon var,bu limona saplanmış bir de rengarenk süs şemsiye var.Bardağın içerisinde ise limon suyumuz var.

Masanın hemen yanında üzerinde marka etiketi olan , içinde bardaktaki limon suyu olan ürünümüz var.Yine masamızın üzerinde bir adet montumuz var.
Markamız:var
Sloganımız:var
Esprimiz:var

Gördüğümüz gibi tamamen doğayı tasvir ettik.
Dikkat edersek doğadaki basit bir "su" dan nerelere geldik!
İşte bir tasarım oluştu!
Fikir tabiki tamamıyle bana ait bu örnekte.
Sizinkisi de tamamıyle size ait olmalı, en azından en fazla esinlenin.Artık bunu gerekli programla, nerede kullanılacaksa ora için çıktı haline dönüştürebiliriz.

Uygulamada başarılı olma durumumuz 1: Doğayı gözlem gücümüzle 2: Bu gözlemlerimizi aktaracağımız programa hakimiyetimizle doğru orantılıdır.

Cezbedici bir reklam ha!
Böyle bir reklamı yazın örn bir Bilboard'da görsem, önce üründe kullanılan espriyi düşünürdüm ve sonra sloganı değerlendirirdim.
Hmmm adamlar iyi bir fikir yakalamış...
Sonra belki de alırdım.

Yararlı olması dileğiyle...
Dağdeviren...
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Slm emre ;

Öncelikle, işin hiç kolay olmayacak, bunu belirteyim.

Hakan bey zaten detaylarıyla ve bir çok ince ayrınıtısına da girerek irdelemiş mevzuyu ve gayet açık bir biçimde anlatmış, kendisine tşk ediyorum. Bir defa bu işi meslek olarak kendine kabul etmişsen ve benimsemişsen, en başta yapman gereken bir kaç ayrıntıyı sana aktarayım.

Birincisi; kesinlikle olduğun gibi kalmamayı kendine felsefe edinmek zorundasın. Sürekli kendini yenilemeli ve yenilikleri çok yakından takip etmelisin. Bu sadece mesleki anlamda bir yenilenme değil, her konuda...

İkincisi ; Sıradan bir tasarımcı olarak kalmak istiyorsan, daima iyi olmak zorundasın. Bana göre bir tasarımcı, sıradan olabilmek için bile iyi olmak durumunda ...

Üçüncüsü; Başarılı bir tasarımcı olmak istiyorsan da, mükemmel olmak zorundasın. Hiç kimsenin göremediği şekilde görebilmeli, duyamadığı şekilde duyabilmelisin.

En önemlisi ise mesleğinde sürekli olmalı ve devamlılık sağlamalısın. Bu iş bir enstrüman kullanmaya benzer aslında, bir enstrümanı çok iyi kullanan birisi, belli bir süre ara verdiği zaman yabancılaşır, parmakları eski esnekliğini yitirir. Birgün bakar ki artık eskisi kadar iyi değildir. Bu mesleği yaparken asla ara vermemelisin, ara verdiğin takdirde, o bahsettiğin hayal gücünü, yaratıcılığını ve başka, başka pencerelerden, çalışacağın işe bakma yeteneğini yitirirsin. Bir de şunu asla unutma, sen herhangi bir meslekte çok iyi olan insanlara bile o konuda bilgi verebilecek kapasite de olmalısın. İşte belki de, bu mesleğin püf noktası burasıdır. Aklına gelebilecek her konuda ama her konuda bilgili olacak, aç kalmış bir insan nasıl yemeğe ve suya saldırırsa, sen de her gün, her rastladığın bilgiye ve veriye saldıracaksın. Tabi tüm bunları yaparken kendime nasıl zaman ayıracağım diye düşünebilirsin. Yaptığın çalışmaların ve eskizlerin değerlendirmelerini yaparken de, kendine zaman ayırmış olacaksın :)

Şimdiden hayırlı olsun, işin hiç kolay olmayacak ama sonuçta dünyanın belkide en keyifli mesleklerinden birisine sahip olacaksın. Bir gün tasarladığın herhangi bir ürünün marka olduğunu gördüğünde veya yaptığın çalışmaların senden çok uzakta, başka şehirlerde biolboardlarda sergilendiğinde, işte o zaman sen kendini dünyanın en mutlu insanı olarak hissedeceksin. Belki en çok sevdiğine, belki çok değer verdiklerine, işte bunu ben yaptım diyecek ve gururlanacaksın. Yetmeyecek, bu seni asla tatmin etmeyecek, çeşitli yarışmalarda ve platformlarda dereceler almak peşinde koşacaksın. Belki bir gün bu da gerçek olacak ve sen huzurlu bir şekilde verdiğin emeğin karşılığını almış olarak uyuyabileceksin. Hani baştan söylemiştim ya, işin hiç kolaydeğil diye.

Sende mükemmeller arasında olmak istersen, bu sürece şimdiden hazırla kendini...

saygılar...
 

GÜNEL AYVACI

Altın Üye
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
31 Mart 2009
Mesaj
714
Tepki
7
Yazdıklarınızdan çok etkilendim, iyi bir yazar titizliği ile güzel ve doğru cümlelerle çok güzel şeyler yazmışsınız. (Hakan Dağdeviren kalemin çok iyi, başka yazılarından da çıkardığım bir sonuç bu ).
Danışman'ın da dediği gibi işin kolay değil, yaptığı işe saygı duyan, işinin EN İYİSİ olmak için çaba gösteren insanlara saygım sonsuz.

Üniversiteye girerken rahmetli babam, "ne istiyorsan onu oku, ama çöpçü bile olacaksan en iyisi olmalısın" demişti. evet ben de senelerce öğrencilerime bunu söyledim.

Sizler gibi gençler görmek , özellikle "Garafikerler. org. sitesinde" beni mutlu ediyor.
Ne iyi etmişim de sitenize üye olmuşum.

Güzel bir gelecek diliyorum sizlere...
 
Yukarı Alt