İngiliz Vatandaşı (Sakız Hanım)

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Sabahleyin erkenden kalkardı, gözlerimi açtığımda beni izlerken yakalardım her seferinde, öyle hoşuma giderdi ki, seviyorduk bir birimizi…

Kolay değil di, onca emek vardı bu sevginin ayakta kalması için, karşılıklı özveri vardı, yeryüzünde, hiçbir şey karşılıksız olmadığı gibi, sevgi de karşılıksız olamazdı, büyüyemezdi bir başına.

Daha dün gibi hatırlıyorum, canım sıkılmış bir şekilde dolaşırken, karanlık bir caddede karşılaşmıştık. Gözleri öylesine güzeldi ki, gecenin karanlığında bile, renkleri belliydi, yeşilin en güzel tonuydu. İlk selamı ben vermiştim, öyle şirin, öyle sevimli, öyle güzeldi ki, o an, bu birlikteliğe evet demiştim, hiç düşünmeden.

Sanırım, aynı duygu ve düşünceler onun için de geçerliydi, kırmadı beni, gezdik bir süre birlikte, dolaştık sarmaş dolaş, tüm sokakları, sonra acıktık ve bir köfteciye gittik, bana yarım ekmek, ona da bir porsiyon köfte ısmarlamıştım, ne çok beğenmişti o köfteleri.

Zamanla, ne kadar alçak gönüllü ve her şeye razı bir karakteri olduğunu keşfetmiştim. En çok o yönünü sevmiştim aslında, tabi, bazen şımardığı olmuyor değildi ama belli sınırlar içerisinde oluyordu şımarmaları ve asaletinden hiçbir şey kaybetmiyordu.

Hiç unutmam, bir Pazar sabahı, yine erkenden uyanmıştık birlikte, önce kendimize gelmeye çalışıp, sonra bir güzel esnemiştik karşılıklı, yeşil gözleriyle göz bebeklerime bakarken, bakışlarından bana olan sevgisinin büyüklüğünü doyasıya hissettirmişti yine. Öyle kaprisleri ve takıntıları yoktu bu sevginin, tamamen doğal, içten ve samimice duygulardı.

Birlikte mutfağa gidip, dolabın kapağını açtığımda, dolapta yiyecek adına hiçbir şey olmadığını görünce, ikimizde çok şaşırmıştık. Neyse ki, imdadımıza kıyıda kenarda kalmış olan makarna yetişmişti. Sabahın köründe, makarna yemek bile keyifli gelmişti her ikimize de.

Kaç gün olmuştu eve kapanalı, tam olarak bilmiyorum ama uzun zaman olduğu kesindi, sadece arada bir canı çok sıkılınca gezmek istiyordu ve dolaşıp geliyordu. Her gelişinde sımsıkı sarılıyorduk bir birimize, sanki o kısa zamanlı ayrılıklar, koca bir ömür gibi geliyordu her ikimize de, hasret böyle bir şey, sevgi bu olsa gerek, derdim, her seferinde kendi kendime...

İlk kez çalıyordu kapımın zili, uzunca bir zaman sonra, çok şaşırmıştık ikimizde. Gelen kişi, İngiliz komşumuzdu. Biraz sohbet ettik oradan, buradan, sonra neden geldiğini anlattı bana. Benim kadar ev arkadaşımın da şaşkın bakışlarla komşumuza baktığını gördüğümde, anladım ki, haberi yoktu böyle bir durumdan.

Fakat ortada bir gerçek vardı ki, bizim bu güzel birlikteliğimizin yürümesi gerçekten de zor gibiydi. Çünkü bazen, evden çıktığımda, iki, üç hafta uğramadığım zamanlar oluyordu. Açıkçası bu birliktelik, şu an için güzel ve her şey yolunda gidiyor gibi görünse de, bir gün ayrılık kaçınılmazdı.

Komşum arkadaşıma çok iyi bakacağını ve asla onu üzmeyeceğini ve dilediğimiz zaman yine birlikte olabileceğimizi söylüyordu, gözlerine baktım, yeşil gözlerinde bir hüzün bulutunun dolaşmakta olduğunu gördüm, fakat hangi ayrılık mutlu bir süreç içinde gerçekleşmişti ki, bu ayrılık güzel olsaydı.

Önce kucaklaştık bir güzel ve durumu anlattım, içinde kopan fırtınaları, yüreğimin en derin noktalarında hissedebiliyordum, kalp atışlarını duyabiliyordum. İkimiz için de, en güzel seçenek buydu ve olmalıydı, ayrılık kaçınılmazdı. Arkadaşımın yabancı dili yoktu ama komşum gereğini yapar ve dil konusunu aşabilirlerdi, zaten ortada sevgi olduktan sonra, dile ne gerek vardı ki. Komşuma, bize biraz zaman vermesini istedim.

Tekrar oturduk birlikte ve saatlerce konuştuk birlikteliğimizi, iyi günlerimizi, kötü günlerimizi, mutlu anlarımızı, anılarımızı....

Çok olgun karşılamıştı bu durumu, bu beni oldukça şaşırtmıştı ama bu zaten onun en büyük özelliği, değil miydi? Yine kendine yakışanı yapmış, en ufacık bir kötü davranış içerisine girmemişti.

Birlikteliğimiz biterken bile, bana karşı olan bu saygılı ve seviyeli tutumu gözlerimin dolmasını sağlamış, birkaç damla yaş süzülüvermişti yanaklarımın üzerine. Gizlice sildim, görmesin istedim bu hüzünlü halimi.

Teselli vermek için, bak artık, İngiliz vatandaşı olacaksın, sınıf atlayacaksın, üstelik onlar sana, benden çok daha iyi bakabilirler ve üstelik İngiltere’ye bile gidip geleceksin. Oralarda birçok arkadaşın olacak ve beni unutacaksın belki, dedim.

Bu sözlerim belli ki, kırmıştı onu, incitmişti, kalktı oturduğu yerden ve kapıya yöneldi. Kapının önünde son kez kucaklaştık, yeşil gözlerine baktım, gizlemeye çalışsa da, o da ağlamıştı, nemli gözlerine baktım son kez ve komşumun ziline bastım.

Ona çok iyi bakmasını tembihledim, gereken özeni göstereceğine dair söz verdi bana ve ayrıldık, Sakız hanımla…

Sonraki haftalarda ve aylarda bir daha karşılaşmadık kendisiyle, çünkü tahmin ettiğim gibi, İngiltere’ye gitmişlerdi.

Yaklaşık bir yıl sonra karşılaştığımızda, büyümüş ve anne olmuştu ve üstelik iki tane de kendisi gibi çok güzel bebeği vardı yanında.

Sakız olan isminin de, Famous olarak değiştiğini, boynunda asılı olan kolyesine baktığımda fark ettim…

Beni tanımayacağını düşünmüştüm ama o güzelim gözlerinden anladım beni unutmadığını, sarıldık hasretle, o anlattı kendince yaşadıklarını, mırıldanarak, belki İngiltere’yi anlattı, belki de, evliliğinden ve çocuklarından bahsetti.

Mutlu olduğunu gördüğüm için, çok mutlu olmuştum, mutlu olmak için ille de, bir arada yaşamak, dokunmak ve görmek gerekmezdi ki, hissetmek yeterliydi…


Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.Org
 
Kayıt
17 Ocak 2008
Mesaj
769
Tepki
6
yurek isitan bir oyku ellerine saglik...

ilk evden ayrilipta buraya geldigim zaman cok sey duydum bizi unutma, kendine cok dikkat et oralarda, ama simdi ne zaman eve gitsem birkac haftaligina abim yinemi sen geldin diyor, sakayla karisik :) 3 ay once gitmistim gecen ay yine gittim ve agustosta tekrar gidiyorum 2 hafta, simdiden ozledim onlari :(
 

GÜNEL AYVACI

Altın Üye
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
31 Mart 2009
Mesaj
714
Tepki
7
İki-üç hafta eve gelmediği zamanlar , onu da götürseydi...
Gitmek zorunda olmasını anlayamadım, göndermeseydi, sevgi fedakarlık ister.
Gitmesine razı olmak da fedakarlık ama...
Böylesi çok hüzünlü geldi bana, sevmek dokunmaktır bence...
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.270
Tepki
100
güzel ve hoş.
sıkılmadan sonuna kadar okuyabildim.
zira, çok uzun yazıları okumaktan her zaman sıkılmışımdır.
yalnız anlatılmak istenen çok şey var da "dilimin ucunda" der gibi bir yazı olmuş.
hatta bir ara konunun başka bir yere kayabileceğini hissettim.
okuyana göre değişebilecek, kişiye hayal kurma fırsatı tanıyabilecek bir yazı...
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Günel hanım, evet, sevgi dokunmaktır size katılıyorum ama bazen şartlar ayrılıkları getirebilir önümüze, ayrılıklarda dokunmak mümkün değildir ama hissetmek de, dokunmak kadar kıymetlidir böyle zamanlarda...

Okuduğunuz için teşekkür ederim...
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Emine hanım, sıkılmadan okuduğunuz için çok sevindim, beğendiğinizi düşünüyorum bu sözlerinizden, teşekkür ederim...
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Merhaba sayın Yakan,

Mutlu olmak için durumlara, ortamlara ve şekillere takılmamak gerek, mutlu olmak hissedebilmek demektir. Mutlu olmayı arzularsanız, mutlu olmayı başarabilirsiniz, elbette ki mutlu olmanın şartları vardır ama bu şartlar oluşmuyorsa eğer, en kötü durumlardan bile bir mutluluk payı çıkarmak lazım...
 

laQla

Üye
Kayıt
27 Temmuz 2009
Mesaj
1
Tepki
0
tek kelime ile gerçekten MÜKEMMEL olmuş.uzun yazıları gereçekten okumaktan sıkılırım ama sizin her yazınızı sıkılmadan sonuna kadar sürüklenerek okuyorum zevkle.tebrik ederim ve tşkler paylaşımlarınız için.Başarılarınızın devamını dilerim... Sevgiyle kalın :)
 
Yukarı Alt