İstanbul 4 nolu FSHM Dosya no: 2008/113

Durum
Konu kapatılmıştır.
Kayıt
14 Ağustos 2008
Mesaj
40
Tepki
0
Ömer Bey, kişilerin isimlerinin geçmemesini rica ettiğinden, aşağıdaki açıklamamda, ilgili kişiye, “Piyer Lermit” ismini takarak yazacağım. Ayrıca, bu başlık altına cevap yazılmamasını istediğimden, forum yöneticilerinden, konuyu kilitlemelerini rica ediyorum. Konu kilitlenmeyip, yine de cevap yazılacak olursa, kesinlikle cevap verilmeyecektir.

İstanbul Dördüncü Fikrî ve Sınaî Haklar Mahkemesi’nde, bu “Piyer Lermit” aleyhine açtığım ve 2008 / 113 dosya numarası ile görülen davanın bugünkü duruşmasına, davacı olarak katılmadığım için, dava, düşmüştür.

Her ne kadar gripten yatıyor isem de, davaya kasıtlı olarak katılmadım ve düşmesini sağladım. Çünkü, artık Piyer Lermit ismini taktığım kişi dolayısıyla, yaşamış olduğum kötü dönemin sona ermesini ve herkes için yeni bir dönemin açılmasını istiyorum.

Açmış olduğum davanın açılmasının da, düşmesinin de, aslında grafik tasarımcıların sorunlarının çözümü ile hukukî meselelerinin yoluna koyulması açısından hiçbir önemi bulunmuyor. Fakat, Piyer Lermit ismini taktığım kişinin, özellikle bu forumda şahsımı, açtığım bu dava dolayısıyla ismimi de vermeden, grafik tasarımcıların sorunlarının çözümünü sağlayacak birlik oluşumunu engellemekle suçlaması, beni son derece rahatsız etmektedir.

Bu itibarla, bu açıklamayı yapmak ve davanın düşmesi dolayısıyla, bundan sonra, kendisinin kuracağı veya öncülük edeceği herhangi bir birlik oluşumu yolunda hiçbir engel kalmadığını duyurmak ihtiyacı duydum.

Ayrıca, kendisi hakkında, Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı’na yapmış olduğum hakaret ve tehdit şikâyetleri de, savcılık tarafından dikkate alınmamış ve Piyer Lermit hakkında, hakaret ve tehdit suçlaması ile kamu davası açılmamıştır. Savcılık, hakaret suçlamalarım hakkında, geçen yılki söz konusu birlik oluşumuna katılan kişilerden, sadece “Black Wolf” ismini taktığım kişiyi suçlu bulmuş ve hakkında kamu davası açmıştır. Black Wolf’un duruşması, 29 Nisan 2009 günü, Üsküdar Üçüncü Sulh Ceza Mahkemesi’nde saat 9.30’da yapılacaktır.

Sayın Piyer Lermit, artık hakkınızda hakaret ve tehdit suçlaması ile açılmış bir kamu davası veya şahsınız aleyhine izinsiz fikir ve sanat eseri kullanmak suçlaması ile açılmış bir hukuk davası da olmadığına göre, önünüzde hiç bir ENGEL kalmamıştır. Ben sizin önünüze çıkmıyorum. Bundan sonra, kuracağınız birlik, sendika veya oda gibi herhangi bir oluşumun başarısızlığa uğraması ile ilgili olarak, lütfen, bir daha benim engel olduğumu imâ dahi ederek, hiçbir suçlamada bulunmayınız. Buyurun, birlik mi kuracaksınız, sendika veya oda mı, ne kuracaksanız, gönül rahatlığı ile kurun. Bugüne kadar çoktan kurabilecek iken boşuna beni bahane göstererek beklediniz ya, neyse…

HUKUKÎ SÜREÇ HAKKINDA ÖZET BİLGİ

Piyer Lermit, eski bir karikatürcüdür. Dolayısıyla, herkese açık olan çizgi filmcilerin üye olduğu e-posta grubumuza kayıt olup, çizgi filmcilerin meslek birliğini kurması için attığım adımları izlemiş olmasını garipsemedim. 2008 Nisan ayında, benimle iş arama amacıyla bizzat temas kurduktan sonra, birlik olunması konusunda da arayıp konuşmaya başladı. Kendisinin karikatürist hakları ile ilgilendiği düşüncesi ile daha çok karikatüristlerin birlik olmasına yönelik önerilerde bulundum. Kendisi de karikatürcülerin e-posta grubunda, karikatüristler için bir birlik kurulması yönünde defalarca yazı yazdı, bazı karikatür ustaları nezdinde bir takım girişimlerde bulundu. Ancak bu girişimlerden çok ama çok kısa bir süre sonra, kendisine karikatürcüler birliği için vermiş olduğum örgütlenme önerilerini, aynen, grafik tasarımcılar için hayata geçirmek üzere harekete geçtiğini gördüm. Grafikerlerin üye olduğu bir e-posta grubuna, birdenbire, grafikerlerin birlik olması ile ilgili bir mesaj atmış ve reyting almaya başlamıştı. Bu yazışmaları bana iletince, şaşırdım ama yine de hayırlı bir iş yaptığını düşünerek, destek olmaya karar verdim.

Haziran 2008 başlarında, grafik tasarımcılar için bir meslek birliği kurulması yönünde adımlar atılmaya başlandı. Bu oluşumu, kesinlikle, dernek, sendika veya meslek odası ile karıştırmayınız. Bu oluşum, Kültür Bakanlığı’na bağlı bir fikir ve sanat eseri sahipleri meslek birliği olacaktı. Dediğim gibi, daha önce sinema alanındaki Canlandırmacılar Meslek Birliği girişimini yürüttüğümden, oradaki tüzük taslağını, grafik tasarımcılar oluşumuna monte ederek ve grafik tasarımcılar için yeni özgün tüzük maddeleri yazarak bir tüzük metni oluşturdum ve arkadaşların onayına sundum. Birlik için yapılan ilk canlı toplantıda da, bu hazır tüzük taslağı, sevinçle karşılanarak hemen benimsendi ve çalışmalar, bu tüzük taslağı ile beraber, âniden, büyük bir hız kazanmaya başladı. Meslek birliği için, “Black Wolf”un domain sahibi olduğu grafikerlermeslekbirligi.com isimli bir site alınıp, üzerinde çeşitli taslak çalışmaları yapılır vaziyette, yayına kondu. O sitede yayına konan bu çalışmaların içinde, hazırladığım tüzük metni de vardı.

Grafik tasarımcılar için meslek birliğinin kurulması amacıyla, tam da, internet üzerinden değişik şehirlerden katılan arkadaşlarımızın da görüşlerini yazabildikleri interaktif tartışma ortamı oluşturulmuşken, birileri, bu nazik interaktif ortamı sabote etmek istedi. Başta, kendi takma ismini, “Esme” olarak lanse eden kişi ile arkadaşı “Ares” takma ismini taktığım kişinin çıkardıkları bir “arıza” ile başlayan tartışma, “Black Wolf”un, özellikle bana yönelik sert ve şiddet dolu cümleleri ile giderek çözümsüz bir çatışmaya sürüklendi. İnternet üzerinden yapılan yazışmalarda dahi yeteri kadar kötü niyet unsurunun toplandığını görmem üzerine, ilgili oluşumdan çekilmek istedim. Bu amaçla, tüzük metni de dahil olmak üzere, grafik tasarımcılar birliği için hazırladığım bütün çalışma materyallerinin kullanılmamasını isteyip, birlik oluşumundaki sorumlu kişi olan Piyer Lermit ile yardımcısı “Honore” ismini taktığım kişiye e-posta ile bildirdim. Honore, tüzük metni dışında birlik için yapmış olduğum bütün çalışma materyallerimi siteden kaldırdı. Tüzük metninin de kaldırılacağını bildirerek, söz verdi. Ancak bu yazışmaların cereyan ettiği aynı akşam, Sayın Piyer Lermit, grafikerler birliği için kurulmuş e-posta grubuna, hakkımda çeşitli suçlamalarla dolu bir ileti gönderip, beni, birlik için yola çıkan grafikerleri aldatmakla itham ederek, üstü kapalı şekilde bir tür dolandırıcılık yaptığımı imâ etti. Yine aynı iletisinde, Bay Lermit, hazırladığım tüzük metninin de ilgili siteden kaldırılacağına söz vermekle birlikte, bana, bütün yazışma grubunun önünde, kendisinin de cevabını çok iyi bildiği bir takım garip sorular sorup, cevaplamam için sıkıştırmaya başladı. Halbuki, ortada bu sorulara cevap vermemi gerektirecek bir durum olmadığı gibi, bir oluşumdan çekilmek hakkımı kullanmam da gayet doğaldı. Fakat Bay Lermit, elinde hazır bir tüzük olmadan birlik başvurusu yapamayacaklarını gayet iyi bildiği için, gerekirse KÖLELEŞTİRİLMEM pahasına, beni zorla oluşumun içinde tutmak ve bu şekilde de, aslında Canlandırmacılar için hazırlamış olduğum tüzüğün üzerine konmak istedi. Ne dostluğa ne de meslek ahlâkına yakışmayan bu âni ve mütecaviz davranışından rahatsız olduğum Bay Lermit’e karşı daha o akşam, hem hukukî süreci başlatmaya hem de ilgili oluşumdan çalışma materyallerimi çekmiş olsam dahi inadına, istifa etmemeye karar verdim. Birkaç gün, tüzük metnimin, söz vermiş oldukları gibi, siteden kaldırılmasını bekledim. Hiçbir hareket göremeyince de, hem o e-posta grubunda bana hakaret edenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum, hem de fikrî ve sınaî haklar mahkemesinde, tüzük metnimin izinsiz kullanımı ile ilgili hukuk davası açtım.

Bu gelişmelerin, dava açılan ve şikâyet edilen kişilere tebligatlar halinde ulaşması ile birlikte, grafik tasarımcılar birliğini –bensiz- kurma girişimi içinde bulunanlar arasında bir karışıklık yaşandı. Yapmış olduğum hukukî girişimlerde ve savunduğum görüşlerde ciddi olduğumu gören arkadaşlardan bir kısmı, bana hak verip, Bay Lermit’in başını çektiği oluşumdan çekilmeye başladı. Kopmalar o dereceye vardı ki, grafikerlermeslekbirligi.com sitesinde yayınladıkları künyede yer alanlar, her gün birer ikişer eksilmeye başladı. Sonunda Bay Lermit’in kendisi de, o künyeden adını sildirdi. Sonradan öğrendiğime göre, beni ihraç ettikleri birlik e-posta grubunda, defalarca istifa mektubu yayınlamış.

Bütün bu gelişmeler, 30 Temmuz 2008’de, Black Wolf’un, grafikerlermeslekbirligi.com sitesinin sahibi olarak, domain’i yayından çekmesiyle sonuçlandı. Dolayısıyla, açtığım hukuk davasındaki en önemli delilim de ortadan kalkmış oldu. Zira, davayı açarken, delillerin kaybolmaması açısından, ilgili siteye ihtiyatî tedbir uygulanması isteğimi, mahkeme reddetmişti. Bu durumda, ortada olmayan şikâyete konu site üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması da imkânsız hale geliyordu. Mahkeme, buna rağmen, benden bilirkişi incelemesi yapılması için gereken ücreti yatırmamı istedi.

Birkaç ay boyunca, mahkeme ile aramda bu yüzden karşılıklı itiraz yazışmaları yaşandı. Bu arada, 11 Şubat’taki duruşmaya gelen Bay Lermit, hakkımda ilginç suçlamalarla dolu itiraz dilekçesini veriyor, buna karşılık hâkim, duruşmada beni susturuyordu.

İşte hukukî sürecin geldiği bu aşamada, artık davayı sürdürmenin de bir anlamı kalmıyordu.

Bu arada, Bay Lermit ile grafikerlermeslekbirligi.com sitesinin kapanmasından sonra yapmış olduğum uzlaşma görüşmeleri de, kendisinin sürpriz çıkışlarla süslü uzlaşmaz tutumu yüzünden akamete uğramıştı. Arkasından, birliğin başından hiç ayrılmadığını beyan ederek, yeniden kuruluş çalışmalarına başlamıştı. Bütün bu çalışmaların ve özellikle bu amaca yönelik olarak, bu forumda ileri sürdüğü hemen hemen bütün argümanların, bana ve önceki oluşumdan bana hak vererek ayrılan arkadaşlarımıza karşı, bizim kendisine rakip olduğumuz anlayışı üzerine kurulmuş olduğunu gözlemlemekteyim. Bu son derece yanlış yaklaşım üzerine oturacak bir oluşumu, bu vesileyle de uyarmak istiyorum.

NASIL BİR ÖRGÜTLENME OLMALI?

Türkiye’de “grafikerlik” veya “grafik tasarım” ismiyle anılan güzel sanatlar dalı, artık pratikte bu özelliğini yitirerek, yaygın bir küçük sanayi üretimine ve endüstriyel bir dala dönüşmüştür. Bunda, grafik ile yapılan işlerin, çok sayıda teknik kısıtlama içermesinin de etkisi vardır. Örneğin, grafik tasarım, artık bilgisayar grafiği teknikleriyle ayrılmaz bir bütün oluşturmaktadır. Aynı zamanda, baskı tekniklerinin sayfa sayısı, sayfa ölçüsü, kullanılan kâğıdın boyutları, dört renk kullanım şartları gibi zorunlu kısıtlamaları yanında, artık internet sayfaları yayınlama standartları da bu endüstriyel üretim biçimini etkileyerek, gittikçe dönüştürmekte ve salt teknik bir boyuta indirgemektedir. Bu durumun kabulü, mümkün değildir.

Buna karşılık, bu tarz üretim biçiminin içinde çok sayıda çalışan insan toplanmıştır. Bunların sayısı, tahminen, onbinlerle, belki de yüzbinlerle ifade edilebilmektedir. Fakat onca insanın yaptığı işlerin çoğunluğu, sanat açısından özgün tasarımlar içermemekte, çoğunlukla, müşteri isteklerinin de etkisiyle, “taklit”ler veya intihaller yapılmakta, bilgisayar grafiği ile yapılmış çeşitli güzel sanat işleri, telif haklarına açıkça aykırı olarak, izinsiz kullanılmakta ve tüm bunlar, sanki gayet normalmiş gibi karşılanarak, bu onbinler veya yüzbinlerin oluşturduğu küçük sosyal arenada, olumlanmaktadır. Ancak, madalyonun öteki yüzü, bu kaygan piyasada hemen çirkin yüzünü göstermekte, inanılmaz düşük ücretler ve sosyal hakların hiçbir şekilde söz konusu edilmediği bir doldur-boşalt sistemi ile bu sistemden mağdur olan onbinler ve yüzbinlerce insan daha söz konusu ortama kontrolsüz biçimde dağılmaktadır.

Bu gibi örnekler ve yol açtığı sonuçlar, bu sitede defalarca konu edilmiştir. Bay Lermit’in de dikkat çektiği gibi, bu mesele, artık çok vahim bir hal almıştır ve kangrenleşmiştir.

Fakat bu gibi sorunlara Bay Lermit gibilerin sunduğu çözümler, baştan sona hatalıdır. Bu sorunları, tamamen sanatçı telif hakları düşünülerek kurulacak bir fikir ve sanat eseri sahipleri meslek birliği, çözmez, çözemez.

Sanat kaygısı olmaksızın bir araya gelmiş olan bütün bu teknik altyapıdaki insanların sorunlarının çözüm yerleri,

A) SENDİKA

B) ESNAF ODASI VEYA BİRLİĞİ’dir.

Grafikerlerin de üye olabileceği, Türk-İş’e bağlı bir sendika, hali hazırda mevcuttur: Türkiye Basın, Yayın, Grafiker ve Ambalaj İşçileri Sendikası (Basın-İş)

Bu sendika yeterli görülmüyorsa, herhangi bir konfederasyona bağlı bir başka sendika da kurulabilir.

Böyle bir sendika oluşumuna üye olmak için ille de bir iş yerinde çalışmak şartı aranmadığını belirteyim. Bireysel çalışan olarak da başvurmak, mümkün.

Esnaf odası veya birliği ise daha çok, işveren konumunda bulunanlar için düşünülecek ise de, yukarıda bahsedilen serbest çalışanların da bu oluşuma katılmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. Elbette, ticaret odasından, bu tarz bir iş kolunun nerede kurulacağını belirlemek için bilgi alınmalıdır.

HUKUKÎ BAKIMDAN, BUNDAN SONRASI İÇİN ÖNGÖRÜLER

Benden, bu kadar. Önerilerimin dikkate alınacağını ummakla birlikte, artık hiçbir şekilde Bay Lermit’in başını çektiği veya içinde olduğu bir oluşumun içinde olmak istemiyorum. Sanırım, fikir ve sanat eseri sahipleri meslek birliği fikrinden de vazgeçmek üzereler.

Yine de, bu sitede yazdıklarından edindiğim izlenim o ki, bu fikrinden kesin olarak vazgeçmiş değil. Yine de artık benim hazırlamış olduğum tüzük metnini bir daha kullanmayacağını da çıkartabiliyorum. Özellikle Ömer Bey’in tüzük hazırlanması ile ilgili yazdıkları ve Bay Lermit’in ısrarla avukat arayışı içine girmesi, bu kanaatimi pekiştirdi. Sanırım, bundan sonra, tüzük ile ilgili bana yansıyacak bir problem olmadan, artık hangi yolu seçiyorlarsa, oraya gidecekler.

Ancak, tüzük metnimin bir şekilde kullanıldığını gördüğüm anda, hukukî sürecin yeniden başlayacağını hatırlatmak isterim. Bunu hiç istemiyorum, elbette.

Bir taraftan da, yaşadığım bu süreç içinde, ciddi biçimde maddî ve manevî yıpranmam söz konusu. Dağ olsa, zor dayanırdı zaten. Allah, bir daha kimseye böyle bir süreç yaşatmasın, derim.

Levent Elpen

15 Nisan 2009
 

Ömer YILDIZ

Admin
Yetkili Kişi
Kayıt
29 Temmuz 2007
Mesaj
2.320
Tepki
92
Sayın Leven Elpen;

Siz konuyu açmadan önce: “açacağım konunun kilitlenmesini ve kimsenin cevap yazmamasını rica ediyorum” dediniz. Ben ise size: “forum kurallarına aykırı olmamak koşuluyla, kişi ismi belirtmeden ve hakaret oluşturmayacak şekilde yazarsanız konuyu kilitlememiz söz konusu olamaz” diye cevap vermiştim..

Şimdi görüyorum ki isim yerine “lakap” kullanmışsınız.. Lakap kullandığınız zaman karşı tarafa cevap hakkı doğmuyor mu?

Konunun kilitlenmesini neden istiyorsunuz? Ve kişilerin cevap hakkını kullanmasını neden engellemek istiyorsunuz?
 
Kayıt
14 Ağustos 2008
Mesaj
40
Tepki
0
Size günler öncesinde özelden yazdığım konuyu, ta ne zaman sonra, genelden, forum önünde cevaplıyorsunuz. Bu da pek dürüstçe olmadı.

Lakap başka, kod isim takmak başka bir şeydir. Burada geçen takma isimlerin hepsi, KODlanmıştır. Bu kişiler, hayatları boyunca bir yandan bu isimlerle mi çağırılmışlar veya ailelerinde bu isimlerle mi anılmışlar ki, onların HERKESÇE BİLİNEN lakaplarını kullanmış olayım? Laf!

Önce lakap nedir, kod ismi nedir bir öğrenin de ondan sonra bana sormadan buraya yazın.

Böyle hassas bir konuyu sırça köşke giren fil gibi dağıttığınız için teesssüflerimi gizlemeyeceğim.

Konunun kilitklenmesini istiyorum, çünkü bu konunun yeni bir polemik konusu, hatta yeni bir DAVA KONUSU olmasını istemiyorum. BARIŞ ORTAMININ, tedricen normale dönülerek tesis edilmesini istiyorum. Ancak görülüyor ki, barış istemeyenler var. İşlerine gelmiyor demek ki...

Mahkemelerde görüşmek istiyorsanız, siz bilirsiniz beyefendi...

Benimle mahkemede bu diyaloğa devam etmek isteyen, cevabını yazar, cevabını da mahkemede alır.

Kullandığım onca kod isme rağmen, hâlâ burada geçen olayları üzerine alınan varsa da zaten SUÇLUdur.

Anlaşıldı mı?
 
Kayıt
8 Eylül 2008
Mesaj
2.540
Tepki
31
@Ali Tekin Çam


Ali bey, konuya ne kadar aşinasınız bilmiyorum ama sorun ne olursa olsun uygunsuz şekilde mesaj yazmamaya özen gösterelim ki biz de anılarımızla yad edilenlerden olalım.
 
Kayıt
18 Aralık 2007
Mesaj
465
Tepki
5
Levent Bey i tanımıyorum, bahsi geçen "Piyer Lermit" adlı şahsında kim olduğunu anlamış değilim.(sadece bu forum da da bulunan bir kimse olduğunu sanıyorum)... Levent Bey in bu konuyu kitleterek daha fazla polemik yaratılmamasını istemesini de anlıyorum... Bu süreçte bayağı yıpranmış sanırım, o yüzden de biraz agresif yanıtlar yazıyor(Ömer YILDIZ ın karşı tarafa da cevap hakkı vermek gerekir o yüzden de konuyu kitlemeyelim düşüncesine verdiği cevaptan ötürü agresif olarak nitelendirdim)
Sonuçta böyle bir birliğin köylü kurnazlığı yapılarak başkasının emekleri üzerinden kurularak, kendine mal edebilecek karakterde biri tarafından kurul(a)madığı iyi olmuş bence... Gerçi diğer tarafın bakış açısından da olayın değerlendirilmesini okumayı isterdim ama o zaman Levent Bey in istemediği polemik ortamı doğabilir...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Fatih Coşkun

@Ali Tekin Çam

Değerli arkadaşlar,

Ben ALi Tekin Çam adlı üyeyi yakından tanırım. Grafikerler Meslek Birliğini kurma faaliyetlerimiz sırasında tanışmıştık.

Çok iyi bir grafik tasarımcıdır, gerçek bir grafik ustasıdır. Ondan öğreneceğimiz çok şey vardır.

Ben onun uygunsuz ifadeler kullandığına emin değilim. Kültürlü, terbiyeli ve kibar bir beyefendidir.

Kimseye hakaret etmez, tehditler savurmaz. Çok sakindir. Sinirlenmez, öfkeye kapılmaz, agresif değildir. Akıl ve ruh sağlığı gayet yerinde olan yalan söylemeyen, dürüst bir kişidir, tam bir beyefendidir.

Bence yazdığı ifade ile herkesi iyilikle anılmaya davet etmek istemiştir.

Biliyorsunuz; dinimizde bir kişi vefat ettğinde hoca sorar "nasıl bilirdiniz" diye. Cemaat genellikle iyi biliriz der ama aslında sağlığında çok kötü olduğu bilinen kişilere de acıdığımızdan, son yolculuğunda onu af ederiz.

Çünkü bildiğiniz gibi, kul hakkı ile öteki tarafa gidildiğinde bunu Allah bile affetmez.

Fakat zaman geçtikçe, bu kötülük yapan kişiyi anmak veya yad etmek gerektiğinde ufak ufak eleştiriler ve şikayetler başlar.

Mesela sağlığında ona buna küfür eden kişiler için, "rahmetli iyiydi, hoştu ama ağzı çok pisti, önüne gelene küfür ederdi," derler. İşte bu hayırla yad etmemek demektir.

Mesela sağlığında ona buna çamur atan, iftira atan, çevresindekileri bezdirmiş kişi için, "iyiydi hoştu ama iftiracının biriydi, çok kişinin günahını aldı, Allah taksiratlarını affetsin" denir. Yani ben hakkımı helal ettim ama bakalım herkes de helal etmiş midir denilerek pek hayırla yad edilmez.

Kısaca, Ali Tekin bey herkesin hayırla yad edilecek davranışlar içinde bulunmasını, aksi takdirde kötülükle ve nefretle yad edilip anılacaklarını ifade etmek için, barış ve dostluk ortamına katkıda bulunmak için o deyimi kullanmış olsa gerektir. İfadesinde bir çeşit uyarı vardır: "hayırla yad edilenlerden olun", demiştir kanaatindeyim. Yoksa onun terbiyesi uygunsuz kelimeleri kullanmaya uygun değildir.

Değerli kardeşlerim; konuyu tatlıya bağlamak için bir fıkra anlatayım:

Adamın biri sağlığında herkese merkep dermiş. Selam verene merkep, hatır sorana merkep. Her iki lafından biri merkep. Bakkala girermiş, bakkal "hoşgeldiniz buyrun" dese, "şurdan yarım kilo pirinç versene merkep" dermiş.

Cemaatin canına tak etmiş. Dövseler bir türlü dövmeseler bir türlü. Dayak da yiyormuş ama akıllanmıyormuş.

En iyisi bu deliyi idare edelim demişler.

Bir gün bu deli ölmüş. Cenaze namazı kılınırken hoca sormuş; Ey cemaat-i müslümin, merhumu (meftayı, ölüyü) nasıl bilirdiniz?" diye... Cemaat yanıtlamış;
"merkep bilirdiiiik!"

Hoca dayanamamış; "bana da merkeplik yapmıştı, gömün ulan şu merkebi" demiş.

Herkese hayırla yad edilecek işler yapması için beden ve ruh sağlığı diliyor, saygılar sunuyorum.
 
Kayıt
7 Temmuz 2008
Mesaj
208
Tepki
5
Selam,

Yazılanların tümünü noktasına virgülüne kadar okudum. Adaletli bir bakış açısıyla değerlendirmeye çalışmanın ancak tarafların tümünü ortak platformda buluşturarak dinlemekten geçtiğini daha öncesinde başka bir yazışma ortamında da belirtmiştim bu alanda bir kez daha belirtiyorum.

Bu tür benzeştirmeli tanımlamalarla sonuca ulaşılacağını düşünmek düş görmekle eşdeğerdır. Ortaya çıktığı artık birçok kişi tarafından bilinen bu tür sorunların bir tip çözüm yolu vardır;

- Şeffaflık...

Sorunun çözümü noktasında kendisini sorumlu hisseden herkesin katılacağı bir toplantı düzenlemek. Bunun ötesinde sağlıklı başka bir çözüm yolu önerilmesi veya bu noktadan sonra anlansız ve tanımsız yazılar yazılması komik hikayeler üretmenin zeminini hazırlar o kadar. Okuyan güler, çok gülen bir süre sonra korkarım altına kaçirır.

Altımıza kaçırmayalım, kaçıracak olanları da uyaralım..

Saygılar...
 
Kayıt
10 Eylül 2008
Mesaj
15
Tepki
0
Sevgili Fatih Coşkun,

Size aynen katılıyorum "uygunsuz şekilde mesaj yazmamaya özen gösterelim ki biz de anılarımızla yad edilenlerden olalım." hatta bir ilave de ben yapayim, uygunsuz sekilde de davranmayalim ki anılarımızla yad edilenlerden olalım!..

Sadece bu uyariyi niye yaptiginizi anlamadim, yoksa "üzerine bir alinan mi var?"

Sevgili Burak Güzey

Manipülatörlere itibar etmeyiniz, Günün birinde isin gercek yüzünü görüp, suan yaptiginiz, yapacaginiz degerlendirmelerden dolayi utanip epeyce bir özür dilemek durumunda kalabilirsiniz.

Sevgili Faruk Çağla

Efenim iltifat buyurmussunuz, teşekkür ederim.

Sevgili Melih Yongaci

Uzunca bir aradan sonra sana da tekrar merhaba

Sevgilerimle

Ali Tekin Çam
 
Durum
Konu kapatılmıştır.
Yukarı Alt