Korkmayın, okuyun lütfen...

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
İnsan neden korkar, nelerden korkmalıdır? Korkularımız ortak mıdır, yoksa farklı şeylerden mi, korkarız?

Birçok şeyi ortak olan biz insanların, korkularının ortak olduğunu düşünmeye başladım son zamanlarda. Aslında ülke olarak, yani bu ülkede yaşayan insanlar olarak, daha hayata başladığımız ilk günlerden, ömrümüzün son günlerine kadar hep korku aşılanır bizlere. Nedendir bilmiyorum ama sanırım “korkularıyla yaşayan” bir toplumuz…

Küçük bir bebek bile, annesi tarafından baba korkusuyla yetiştirilir, babası onun için korkunç bir yaratıktır. Baba da, bu oyunun bir parçası olur ve çocuğu için olabildiğince korkunç olmaya çalışır. Durum böyle olunca, hayatın yollarında, zaten doğuştan şanssız olan milletimiz(bir inanışa göre) sırasıyla, baba korkusu, öğretmen korkusu, koca korkusu, sınıf korkusu, okul korkusu gibi daha da çeşitlendireceğimiz kalabalık bir listeyi heybesine koyar ve yürümeye çalışır.

Elbette ülke şartlarında bir gerçek daha vardır, bunun adına da ekonomi diyoruz. Her nedense, ülkenin başına yönetici olan bireyler, her seçim kampanyasında bunu düzeltmek bahanesiyle çıkarlar seçmen karşısına ama kimden veya kimlerden korkarlar bilinmez, bir türlü başaramazlar! Korkuları nedir ve neden başaramazlar hiç bilinmez!

Oysa hepsi okullarından başarılı bir şekilde mezun olmuş, siyasetin her kademesinde yer almış ve bununla da kalmayıp, halkın oylarını da alacak kadar marifetli insanlarken, neden başaramazlar?
Korkaklıklarından olmasın?

Bazı medyada yer alan yazar ağabeylerimiz, bas bas bağırırlar, korku cumhuriyeti diye. İstediklerini yazamaz kimseler, çünkü korkarlar. Neden korktuklarını tam olarak bilmeseler bile, bir korku kalkanı vardır ve onu delip geçmek hiç kolay değildir! Bu kalkanı kuranlar veya var olmasını sağlayanların da vardır elbet korkuları ama onların en kötü yönü, bu korkularını kimselerle paylaşamıyor oluşlarıdır.
Yani birisi çıkıp yiğitçe, kardeşim, sevgili halkımız, biz şu sebeplerden, şu olaylardan, şu durumlardan dolayı korkuyoruz dese, yeni bir kurtuluş savaşına girecek kadar da yüreklidir insanımız!

Ama ne ülke yöneticileri korkularını halkıyla paylaşır, ne halk biri biriyle paylaşır! Bu kadar korkunun olduğu bir memlekette başarı nasıl yakalanır?
Böyle bir şey mümkün müdür?

Yani yazımızın başından buraya kadar geldiğimizde, şunu görüyoruz, biz aslında korkularımızı yenmeye bile çalışmıyoruz. Korkularımızdan o kadar korkar olmuşuz ki, tırsık bireyler olarak yaşamımız tamamlamaya çalışıyoruz! Daha biz korkularımızın adını bile bilmiyoruz ama çok korkuyoruz!
Korkuları yenmek için, önce bunun adını koymamız gerekiyor. Biz neden korkuyoruz, nelerden korkuyoruz, ne sebeple korkuyoruz bu soruları yanıtlamalı ve ona göre bir yol haritası çizmeliyiz kendimize.

Petrol yataklarımız var çıkartamıyoruz, altın yataklarımız var çıkartamıyoruz, bor madenlerimiz var işletemiyoruz, tasarımcılarımız-mühendislerimiz var araba yapamıyoruz, NASA’da çalışacak yetenekte ve beyinde insanlarımız var AY’a gidemiyoruz, daha saymama gerek var mı? Gerisini siz nasıl olsa biliyorsunuz! Bütün bunları neden yapamıyoruz, biliyor musunuz?

Kor-Ku-yo-ruz…

Sorular ve yanıtlar ne olursa olsun, bir üstadımızın da dediği gibi “nasıl olsa, sağ çıkmayacağımız bu hayattan” ne diye korktuğumuzu anlayamıyorum. Bu, sorumsuzca ve korkusuzca yaşamak demek değildir, bu, korkularımızla yüzleşmektir.

Korkularımızla yüzleşir ve nelerden korktuğumuzu tespit edersek, bireyler olarak başlayacak yükselişimiz, yöneticilere de sirayet ederek bir çığ gibi büyüyecektir, buna inancım tamdır!

Korkulardan uzak bir yaşama merhaba demek için neyi bekliyoruz?


Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org
 
Yukarı Alt