Kukuriku/Kadın Krallığı Çekimleri | Sinema Haber |

idris gümüş

Bronz Üye
Bronz Üye
Kayıt
14 Mart 2010
Mesaj
401
Tepki
5



Bolu'nun Göynük ilçesinde, bir masal diyarı gibi duran Çubuklu gölünün kenarında bir süredir bu düşsel atmosfere çok yakışacak bir filmin çekimleri devam ediyor: Kukuriku / Kadın Krallığı...

"Kukuriku..." sözcüğü bana 80'lerin Gırgır dergisinde popüler çizgiroman karakteri olan En Kahraman Rıdvan'ın nidasını hatırlatıyordu sadece ama, nedir, ne değildir, hepsini filmin yapımcı, yönetmen, senarist ve oyuncularından oluşan oldukça samimi, bir o kadar da neşeli bir ekipten dinleyerek aydınlandık ve beyazperde.com okurlarını da bu samimi çabadan haberdar etmek istedik.

Öncelikle çekim platosundan biraz bahsetmek gerek. Bundan bir kaç yıl önce iddialı bir dizi olarak başlayan fakat "reyting"tanrılarına kurban edilen "Rüzgarlı Bahçe" dizisi için olağanüstü bir çaba ve para harcanarak, ki bu çalışmalar sırasında yaşanan kazada bir vinç operatörü yaşamını yitirmişti, inşa edilen 5 adet yeldeğirmeni elden geçirilerek ve yenileri eklenerek fantastik bir çekim ortamı yaratılmış. Açıkca görülüyor ki, bir set olmaktan çok yaşayan bir mekan burası... Dübürük'ün atölyesine, Zambak'ın evine girdiğinizde bu yaşanmışlık duygusunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. O yüzden ortaya düş gibi ama bir yandan da çok gerçek duran bir iş çıkacak diye umutlanıyorum hemen. Bu alanın filmin çekimlerinden sonra bir turizm tesisine dönüştürülmesi düşünülüyor ki, burada geçirilen bir günde bile insanın tüm ruhunun arınacağını hissediyorum.
Adem ile Havva’dan bu yana uğruna kavgalar edilen, destanlara, edebiyatın unutulmaz yapıtlarına konu olan, sinemada her türlüsü işlenen kadın ve erkek cinsinin aralarındaki iktidar savaşı, filmin ana temasını oluşturuyor. Bu savaşın traji-komik taraflarıyla ilgilenen film, hicivsel bir komedi olmanın peşine düşmüş... Anladığımız kadarıyla kahkahaların eksik olmayacağı filmde, büyük bir dram da var ama Serap Aksoy ve Levent Ülgen başta olmak üzere tüm oyuncular haklı olarak bu duygusal sürprizleri bilet alıp filme giden sinemasever seyirciye saklamak istediler.




Kukuriku/Kadın Krallığı'nın yönetmeni, ilk filmini çeken Serkan Ok. Filmde, Levent Ülgen, Didem Erol, Ali Düşenkalkar, Serap Aksoy, Necip Memili, Ceren Soylu, Hüseyin Akşen, Çağıl Taşbaşı gibi oyuncular rol alıyor. Ayrıca oyunculara çekimlerde eşlik eden 4 güzel at, biz söyleşileri yaptığımız sırada hayatlarından memnun bir şekilde ahırlarında keyifle dinleniyordu. Ali Düşenkalkar'ın da özellikle belirttiği üzere filmlerde kullanılan hayvanların set ortamlarında gördüğü kötü muameleden dolayı eziyet çekmeleri ve hatta ölmeleri gibi sıklıkla rastlanan bir duruma bu sette asla rastlanmayacak belli ki. Çekimleri Ağustos’ta bitecek filmin gösterim tarihi Ocak 2011 olarak belirlenmiş. Film, Türk sineması için büyük bir bütçe sayılabilecek, 2 milyon 225 bin TL gibi bir yapım maliyetine sahip... Yapımcı Bahattin Doğan, bütçenin bir miktar daha yukarı çıkabileceğini belirtti. Senarist Hasan Özsoy ise yazdığı hikayenin filme çekilmesinden dolayı çok mutlu ve bunu "yazdığım, kafamda hayal ettiğim şeyleri şimdi karşımda oynanırken görüyorum ve bu bazen fazlaca duygusallaşmama sebep oluyor..." diyerek ifade etti. Çevresi yüksek dağlarla çevrili platonun bir sürü derdi de var elbette... Güneşin erkenden dağların ardına saklandığı set, iklim ve hava şartlarından kaynaklanan doğal engeller yüzünden pek çok sıkıntı yaşıyor ama yine de ekibin yaptığı işe inancı yüzünden yüzler gülüyor.




Çekim yapılmayan izin günlerinde kostümlü bir şekilde bizi karşılayan ve bundan hiç de mutsuz görünmeyen tüm ekibin film için söyleyecek sözü var, bunları derleyip sizlere ulaştırmak da bizim görevimiz. İşte Kukuriku / Kadın Krallı'ğının yapımcı, yönetmen ve oyuncularının proje hakkındaki düşünceleri...


Bahattin Doğan (Yapımcı ve oyuncu) : Güzel bir filme başladık. Bu filmi çekmeye bir yıl önce karar verdik aslında. Çıkış noktası Bulgaristan’daki bir Pers tiyatro oyunu. Senaryoyu Hasan Özsoy yazdı. Mesele iktidar ve sopa meselesi, iktidarın kadını erkeği yok. Sopa kimin elindeyse aynı vahşet yapılıyor. Filmin adı kadın argosunda olan cümleler. Filmde bunun yanında bir aşk hikayemizde var. Üçlü bir aşk hikayesi, filmin tek masum yanı bu belki de…

Serkan Ok (Yönetmen): Çok zevkli bir filmin içindeyiz. Önce tipler ve karakterler konusunda zorlanırız diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Mükemmel gidiyor. İnsan nefret ettiği şeye dönüşür. Bu filmde de kadınlar nefret ettikleri şeye dönüşüyor. Sopanın kimde olduğunun önemi yok. Hayatımızda var olan bir şey o. Egolarımız var ve o sopayı kenara koyamıyoruz. Ademoğlu’na kadında gördüğün şey senin aslındır diyoruz, kadına asla öyle olma…

Levent Ülgen (Kaldıray): Dünyada ve bizde erkekler kadını sadece meta olarak görür. Bizim filmimizde kadınlar öyle. Cinsel meta kısmı benim bu filmde. Yani benim filmdeki ismimden de anlaşıldığı gibi durum. Cinsiyet değil önemli olan, onun nasıl işletildiği yani iktidar kimin elinde çok önemli değil, önemli olan onun kullanılması… Komik ve trajik bir film.

Serap Aksoy (Zambak): Öncelikle bu masalın içinde yer alamktan çok mutluyum. Filmde acımasız ve sevgisiz bir anneyi oynuyorum. Eli sopalı ve dediğim dedik bir karakter. İlk defa böyle birini oynuyorum. Zor bir karakter. Burası büyülü, çok güzel bir yer. Bir masal dünyasının içindeyiz. Şiddet ve iktidar meselesinin filmin özü. Eğlenceli ama son derecede yorucu. Sinematografime keyifli bir film hediye ettim.

Ali Düşenkalkar (Dübürük): İnsanın içindeki yaratma duygusunu senaristimiz kendisinde buldu ve böyle bir film yazdı. Kara mizahla beraber filmde gülümsetecek çok yer var. Ben yapım açısından bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Mesela burada üç dört günümüz hava koşullarına kurban gitti. Ama bir set inşa edebilseydik bu sorunlar yaşanmazdı. Sanayileşmemesi sektörün bu tarz sorunları yaratıyor. Sinema zor zenaat, bunu bir kez daha anladım ama ben iyi para aldım. (gülüşmeler)




Didem Erol (Kodurgalı): Bir taraftan güldürürken bir taraftan da sorgulayacağız. Politikada yaşanan olayları mikro olarak aileye indirgiyoruz. Bugüne kadar oynadığım en zor rol. Önce altından kalkıp kalkamayacağımı bilemedim. Rolüme konsantre oldum. Kodurgalı isminin anlamına ilşkin aynı tarzda bir karşılık vermek istiyorum: ‘Kodum mu oturturum’ diyerek karakterimle benzer bir cevap verebilirim.

Hüseyin Akşen (Göbelek): Güleriz ağlanacak halimize. Güleriz ve bedellerini de öderiz. Film biraz da bunu anlatıyor. Ağlayan biraz da ben oluyorum. Zambak’ın kocasıyım, Zambak’ı Zambak yapan kişi. Aklı başına gelmeyen ama sonunda yaşanan finalle aklı başına gelen bir adamım. Sopalar yerine insan haklarını ve demokrasiyi getirebilsek keşke..

Necip Memili (İmdat): Bu filmde ben Külkedisinin üç kardeşinden biriyim. Masumane ve annesini çok seven bir adamı oynuyorum. İlk sinema filmim. Ama dolu dolu bir şeyler yapabileceğim ilk sinema filmim…

Ceren Soylu (Ambar): Sözel şiddetlerin de can yakabildiğini görüyorum. İnsanın kaçtığı şeyle yüzleşmesi gerekiyor. Kocasını sevmeyen, aldatan, döven bir kadın karakteri, beni çok zorlayan bir rol yani…

Çağıl Taşbaşı (Kadife): İlk sinema filmi deneyimim. Onurlu ve mutluyum. Kadife karakteri teklif edildiğinde tereddüt etmiştim, düşündüm, yönetmenimiz beni çok destekledi. Dübürük ve Ambar’ın kızıyım. Köyün en mert ve delikanlı kızı. Abış’la temiz ve saf bir ilişki yaşıyolar. İmdat Karakteri de Abış’ı seviyor. Filmdeki en saf duygular bunlar aslında. İktidar sopayla yönetildiği sürece duyguların nasıl taşındığını görecek seyirci.

Oyuncularla yaptığımız bu basın toplantısının ardından Ali Düşenkalkar ve Didem Erol'la sohbet etme imkanı bulduk. Didem Erol, Ali beyin gönüllü olarak verdiği oyuncu koçluğundan dolayı mutlu... Gülen yüzü ve rahat enerjisi ile tüm gün boyunca kendimizi rahat hissetmemizi sağladı. Magazinsel kimliğinin aksine sinema yapmak için çok hevesli ve yetenekli olduğunu düşünüyorum. Oynadığı 4 Hollywood yapımının ardından, bu defa başrol oynayacağı, yine Amerika'da çekilecek filminden bahsederken de gözlerinin içi parlıyordu. Aslında pek çok kimsenin kıskandığı için görmezden geldiği bir başarı öyküsü bu. Ali Düşenkalkar usta ise yoğun iş temposuna rağmen oyunculuktan gram taviz vermeyen gerçek bir aktör olarak tüm set tarafından sevilen, sayılan, ağırlığı olan bir oyuncu ve kendini yaptığı işe adamış. Genç bir oyuncunun kendisinden alacağı o kadar çok feyz var ve o bunları paylaşmak için öyle hevesli ki... Ali Düşenkalkar, Serap Aksoy ve Ayşen Gruda gibi ustalarla birlikte oynama imkanı bulan genç ekip de bir tür oyunculuk eğitimi de içeren bu yapımda olmaktan dolayı çok mutlu görünüyor. Sette en ufak bir stres ya da anlaşmazlık söz konusu değil... Zaten bu Kaf dağının eteklerini andıran plato insanın sinirlerine o kadar iyi geliyor ki sanırım bu mümkün değil!

Tüm yapım ekibinin bir iş yapmaktan öte bir dostluk atmosferinde sanatsal bir üretim için çabaladığı Kukuriku/Kadın Krallığı setinden biz de Türkiye'de sinemayı "hap yapıp para kapmak"tan ibaret görmeyen insanların varlığıyla umutlu bir şekilde ayrıldık. Biz Göynük Belediye Başkanının misafiri olarak enfes künefelerimizi yerken filmin oyuncuları da bir TV kanalının canlı yayınında, yaratmak için onca uğraş verdikleri filmlerini, yine aynı büyük enerji ile tanıtıyordu. Ayrıca mutlaka bahsetmek gerekir ki Bolu/Göynük gerek dokunulmamış ve korunmuş mimarisi, gerek insanının rahat ve yardımsever yaklaşımıyla bir "yavaş şehir" olarak müthiş bir turizm potansiyeli barındırıyor. Beldenin genç Başkanı Kemal Kazan'ın yaşadığı bu şehre olan inancı ve güzel bir şeyler başarmak için gerekli olan azmi tam. Sadece set ziyareti için değil, doğası, mimarisi ve mutlaka tadılması gerekli tahıl özü marmeladı yüzünden de gidilip görülmesi gereken bir yer Göynük.

Murat Tolga Şen

Not: Yazıdaki tüm fotoğraflar Murat Tolga Şen'e aittir.
Kaynak İçin.
 
Yukarı Alt