Nasıl Para Kazanılır?

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Bugün aslında yazmak istediğim şeyler farklıydı ama bir arkadaşımızın da para konusuna değinmesi, yazmak istediklerimin yönünü birazcık değiştirdi Vaktim olursa, asıl yazmak istediklerimi, ayrıca yazacağım.

Para nasıl kazanılır ve hırs konusunda, size bazı bildiklerimi aktarma gereği hissetim ve konumuz, para kazanmak ve hırs oldu.

Bu kısa açıklamanın ardından, dilerseniz konumuzu birazcık eşeleyelim ve bakalım para gerçeğinin ardında, neler yatıyormuş, birlikte göz atalım.

Tarihteki ilk madeni para basımı, bilindiği kadarıyla, Anadolu’ da Lidyalılar tarafından gerçekleştirildi. Dünyanın ilk büyük darphanesi Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul Simkeşhane’ de kuruldu. Deri para kullanan Çinliler, sonrasında ilk kağıt parayı icat ettiler, burada, son yıllarda, bu Çin’de nereden çıktı, diyenlere sanırım, en iyi bir cevap bu olsa gerek.

İlk kağıt para’nın ABD ve İngiltere hükümetleri tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, İngiliz Merkez Bankası ve diğer ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı biliniyor. Paranın tarihsel geçmişi ve öyküsü, özetle bundan ibaret.

Osmanlı İmparatorluğunda kağıt paralar, Tanzimat Döneminde tedavüle çıkarılmıştır. Matbaada basılmayan ve elle yapılan bu paraların her birine, resmi mühür vurulurdu. Para değer olarak, o dönemlerde gerçekten de değerliydi, çünkü paranın “sanatsal” bir yönü bile vardı.

Bu gün bile, tüm kaçakçılar ve define avcıları o paraların peşindeler. Bu işi yapan bazı devletlerin de olduğu, tüm dünya tarafından bilinmektedir. Yani, devletler bile, bu işi kendilerine bir gelir kaynağı olarak görmekteler.

Peki, nedir bu kağıt parçasında saklı olan sihir ve gizem? Neden tüm insanlar bunun peşinden koşturmakla tamamlarlar ömürlerini? Neden insanların tek amacı haline getirilmiştir? O olmadan, yaşam olmaz mı? O olmasaydı, dünya anlamsız mı olurdu? Şimdi, tüm bu sorulara yanıt ararken, paraya sahip olabilmenin yolu nedir, para kazanmaya çalışırken hırsımızdan kurtulmak mümkün müdür, bu sorularında yanıtını bulmaya çalışacağız.

İşte o sihirli kağıt parçasına sahip olabilmenin cevabı “ona sahip olmayı çok arzulamayın, o peşinden koşturup, asla aşkınızı anlatamadığınız ve kalbinizdeki sevginizle, sizi yalnız yaşamaya mahkum eden sevgili gibidir”

Peki, nasıl sahip olunacak, bu para denen kötü icada, sadece çalışmak yeterli midir? Çalışıldığı zaman sahip olunabilir mi? Hırsı olmayan insanlar, paraya sahip olabilirler mi?

Birçok insan tanıdım hayatımda, genel olarak hepsi para kazanmaya çalışan insanlardı. Ben de o tanıdığım insanlardan birisiyim. Birçoğu için de, para kazanmak her zaman ilk amaç olarak yer aldı hayatlarında. Peki, bunlardan amacına ulaşanlar olmuş mudur? Oldu tabi ki, fakat onlar için kazanılan yeterli miydi? Değildi, hiçbir zaman yeterli olmadı kazandıkları, insanoğlu, yaratılışından bu yana asla elinde olanla yetinmediği gibi, para konusunda da asla tatminkar olmayı başaramamıştır.

Sebebi çok basittir, hırs! Aslında bana sorsanız, insanların en zayıf noktaları, yani, yumuşak karınları neresidir diye, hiç düşünmeden vereceğim yanıt, hırs olacaktır. İnsanlar akıllıdır, düşünebilme gücüne sahiptir, yaratılmış olan tüm canlılar içerisinde beklide en öne çıkan yanıdır, insanın düşünüyor olabilmesi. Peki, hangimiz yeterli derecede düşünmemiz gerekenleri düşünmekteyiz?

İnatçı bir insan mısınız? İnandığınız bir konu hakkında, ne kadar ısrarcı davranırsınız? Hırslı mısınız? Yapacağınız bir iş veya eylem için birilerinin söylediklerini, dinler misiniz? Peki, ya yapacaklarınız yanlış ve size zarar verecek sonuçlar doğuracak olursa? Yine de, bildiğinizi okuyan bir yanınız var mıdır? Bu soruların tümüne “hayır” cevabı veriyorsanız, siz kocaman bir yalancısınız!

Her insan kendi çapında inatçıdır, yine, kendi çapında inandıklarının arkasında durma gereğini hisseder, hırs konusuna gelince, hayır değilim diyenler, aslında en büyük hırs sahibi kişilerdir. Yaşadıklarım ve gördüklerimden, bu gerçeğe birçok kez şahitlik etmişliğim vardır.

Bir keresinde, yakın bir dostumla akşam yemeğinde bir araya gelmiştik. Konu çok çalışmaktan, başarmaktan, sahip olmaktan ve hırstan açıldı. Her seferinde, hiç hırslı davranmadığını söyleyen ve bunu iddia eden bir arkadaşımdı kendisi.

Dedim ki, bana nelere sahip olduğunu sıralamış olsaydın, acaba kaç maddelik bir yazı çıkardı karşımıza. İstersen sayalım dedi, kabul ettim, saymaya başladık, otuz üç maddelik bir sonuçla karşılaştık. Peki, yine de, hırsın olmadığını iddia edebilir misin, dedim. Evet, cevabı verdiği zaman çok şaşırmıştım, oysa daha birkaç dakika önce, yeni alacağı arabayı ve sahip olmak istediği yazlığı anlata, anlata bitirememişti. Fazla üzerine gitmedim ve konuyu kapatıp, sohbetimize başka yerlerden devam ettik.

Çoğu zaman düşünmememiz gereken, o kadar çok şey düşünürüz ki, asıl düşünülmesi gereken noktaları daima unuturuz. Bir insan hayatta başarıyı ve mutluluğu yakalayabilmesi için, içindeki en büyük düşmanı, yani hırsı mutlaka yenmeli, kafasını bir güzel ezmelidir. Hırstan daha çok, şükretmesini bilmelidir, şükreden insanlar da, paraya yeterince sahip olabilirler.

Siz hırsınızı yenmediğiniz ve ona karşı üstünlüğünüzü ilan etmediğiniz sürece, o daima galip gelecek ve siz o çok arzuladığınız, sevdiğiniz, ihtiyaç olarak gördüğünüz paraya ulaşamayacaksınız. Ulaşsanız bile, hep daha fazlasına ihtiyaç duyacak, bir tazının tavşanı kovaladığı gibi, peşinden koşturup duracaksınız. Bir gün gelecek ulaştığınız ve sahip olduklarınıza bakıp, hayatı, mutluluğu ve daha birçok güzelliği, onun peşinden koştururken kaçırdığınızı göreceksiniz.

Peki, şimdi size bir soru sormak istiyorum, para gerçekten de, hayatın güzelliklerini ve paylaşılması gereken yanlarını kaçırmaya değer mi? Durumu iyi olmadığı için terk ettikleriniz oldu mu? Mutlaka olmuştur, ben bu kadar kötü değilim demeyin sakın, çünkü çoğu insan, durumu iyi olmayanlarla yakından ilgilenmekten ve birlikte olmaktan hoşlanmazlar.

Birçoğunuzun, bu soruya vereceği yanıt, eminim ki hayır olacak, fakat biliyorum ki, bu cevabı verirken bile, kendinize karşı dürüst davranmıyor olacaksınız. Çünkü içinize yerleştirilmiş olan para kazanma arzusu ve hırsı, öyle çok kolay yok edilecek cinsten değil, bunun farkındayım.

Burada, size yazacaklarımla, sizlerin bu hırstan kurtulmanızı sağlayacak sihirli kelimelere sahip olan bir yazar da, değilim. Bunun da farkındayım, fakat anlatmak istediğim şudur, para her insan için yeteri kadar olduğu zaman insanı mutlu eder ve işine yarar.

Şu durumda, size tavsiyem, para kazanmak için çok çalışıp didinmeyin, sadece işinizi en güzel şekilde yapmaya özen gösterin. Siz, en iyisini yapın, bugün için arzuladığınız miktarlarda paralara sahip olamasanız bile, bir gün gelir, paradan çok daha değerli olan şeylere sahip olursunuz. Tüm bunları yaparken, şükretmeyi de, asla ihmal etmeyin, şükretmek, içinizde yer alan en büyük düşmanınıza karşı, yani, hırsınıza karşı kullanacağınız, en etkili silahtır.

Para kazanmak için paralamayın kendinizi ve çevrenizi, çünkü insanlar paradan çok daha değerlidir. Para kazanmak adına çevrenizdeki değerleri yitirmeyin. Parasız yaşanılamaz, kabul ediyorum, fakat para kazanmak adına da, hayatınızı bir hiç haline getirmeyin.

Yukarıda verdiğim arkadaşım örneğinden, anlayacağınız üzere, ne arkadaşım, ne bir başkası, asla sahip olduklarını düşünmeyecek ve sadece sahip olacaklarının hesabını yapacaktır. Çünkü şükür silahını yeterince kullanmayacak, erteleyecek ve bir gün hırsına yenik düşecektir.

Peki, tüm bunların hesabını yaparken, şükretmek aklımıza sürekli gelir mi? Bazen, arada bir, sürekli gelse bile, belki de bu yetersizdir. Ne dersiniz? Şükretmek, bir insan için, en gerekli ihtiyaçlardan birisidir. Bu ihtiyacınızı giderdiğiniz sürece, arzuladıklarınıza çok daha rahat ulaştığınızı göreceksiniz.

Hedeflerinize her zaman sahip çıkın, amaçlarınızın peşinden sürekli koşturun ama tüm bunları yaparken, hırsınızı da bir kenara bırakmayı sakın unutmayın. Burada bir soru aklınıza gelebilir, peki ama nasıl olacak bu iş. Ben hem paraya sahip olmak istiyorum, aynı zamanda da hırsımı bir kenara bırakmak istiyorum.

Açıklayayım, hırs denen duygu, insanı tepeden tırnağa esir alan bir güçtür. O sizi esir aldığı zaman, gözünüz hiçbir şeyi görmemeye, söylenenleri duymamaya başlarsınız. Sadece şükür gücünüzü kullanarak, ona karşı galip gelebilirsiniz, bunu aklınızdan çıkarmayın.

Peki, hırslı olup olmadığınızı nasıl anlayacak ve test edeceksiniz? Bu çok basittir, eğer çalan telefonunuzda sizi arayan insanlar, sadece iş için aramıyor veya arıyorlarsa bile, sizi sadece hal ve hatırınızı sormak için arayanlar çoğunluktaysa, siz hırsınızı bir kenara bırakmış olan insanlardansınız demektir. Yok, sizi, iş için arayıp soranlar daha çoğunluktaysa, işte o zaman, sizin adınıza, tehlike çanları çalmaktadır, kendinize en kısa zamanda, çeki düzen vermenizi önereceğim.

Hırslı olmak, sadece kendinize zarar vermez, ailenize, sevdiklerinize ve en yakın dostlarınıza da zarar verir. Ben size yeni bir soru daha sormak istiyorum, sizi aynı saatte ve aynı zaman diliminde iki kişi aramış olsa, birisi yakın bir arkadaşınız olsun “sana ihtiyacım var, konuşmamız lazım” desin, diğeri de “acele, filanca yerde buluşmamız gerek, şu işi mutlaka halletmeliyiz” demiş olsaydı, tercihiniz ne olurdu?

Şimdi, dürüstçe yanıt vermenizi istiyorum, hangisini tercih ederdiniz? Ben cevabınızı duyamıyorum ama eminim birçoğunuz işi tercih edecektir. Oysa işi, birkaç saat sonraya, bir gün sonraya veya tamamen reddedebilirsiniz, doğru mudur?

Peki, gitmediğiniz arkadaşınızı veya tanıdığınızı sonraya ertelediğinizi farz edelim “yarın, bir daha, onu hiç göremeyecek olursanız” o yaşayacağınız pişmanlığı, kazanacağınız para telafi edebilir miydi?

Görüldüğü üzere, para kazanmak ve hırs bizim için yaşamımızda ilk hedef olmamalıdır. Çalışmayı ve başarmayı öğrenmiş olan insanlar, şükretmesini de öğrenmiş olan insanlardır. Para denen icada, yeteri kadar ve mutlaka sahip olurlar, yeteri kadar nedir derseniz? Yeteri kadar işte, kimin için ne kadarı yeterlidir, onu ben bilemem, onu ancak siz kendiniz tespit edecek ve karar vereceksiniz.

Yeteri kadarının ne kadar olduğuna karar verirken, dikkat edin, hırslı davranmayın…

Şükretmeyi öğrenmek için de, size küçük bir tavsiye, cüzdanınıza veya çantanıza herhangi bir cisim koyun, bir meyve çekirdeği veya başka bir şey, onu her gödüğünüzde, elinizi cüzdanınıza veya cebinize attığınızda, şükredin...

Böylece hırısnızı yenmek için, bir nedeniniz olacaktır...


Yeni bir konuda, yine buluşmak üzere, hoşça kalın…

Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler. Org
 

occw

Üye
Kayıt
6 Şubat 2008
Mesaj
78
Tepki
0
Elinize sağlık çok güzel bir konu olmuş. Bayadır foruma girmiyordum. Girdim ilk yazınızı okudum. Sanki bana özel yazmışsınız gibi. Son 2-3 senedir basit tabirle "parayı bulma" durumu kafamı sürekli kurcalar durur. Hayatımda "çok para kazanma arzusunun" hayatımı ve verdiğim kararları en fazla etkilediği dönemde; hayatımda en olmadığı kadar parasal konuda sıkıntılı olduğum ve nerde yanlış yapıyorum diye kendimi kurcaladığım zamanları yaşıyorum. Şimdide sizin yazınızı okuyunca ne yalan söyliyim ilk kabullenemediğim kısımlar oldu ama galiba gerçeklik payı var diye düşünmeye başladım. Çünkü gerçekten işim en iyi şekilde yapmaya gayret ederim. Hiçbir zamanda işimle ilgili yada bana verilen herhangi bir işi becerememek veya yapmamakla ilgili bir problem yaşamadım.Şimdi geriye bakınca iyi paralarda kazanmışım ama sanırım elimdekilerle yetinmeyi öğrenememişim. Çünkü gerçektende bu hırsın sonu yok ne kadar kazansam yetmez oldu.Fazla uzatmıyım yazınız eçin tekrar teşekkürler bazı şeyleri anlamama sebep olduğunuz içinde ayrıca teşekkürler...
 

yakan

Üye
Kayıt
15 Haziran 2009
Mesaj
232
Tepki
0
Kaleminize sağlık Ozan Muhammet Bey,

Sizin yazılarınızı okumaktan zevk alıyor vede yavaş yavaş hayatıma uygulamaya çalışıyorum.
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Sayın Hakan Yakan, beğendiğiniz için teşekkür ederim, hayatınızda uygulamaya başlamanız, beni son derece mutlu etmiştir, hayatta, herşey gönlünüzce olsun, neyin, nasıl olmasını isterseniz, öyle olacaktır, buna inanın, göreceksinizki yaşamınızda birçok güzellik sizi bekliyor olacak...
 
Yukarı Alt