Öylesine Bir Mektup

Kayıt
19 Nisan 2008
Mesaj
31
Tepki
0
Öyle
içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların.
Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha
yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna
bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de
sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor.
Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.




Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir
şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık
gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine
buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?



Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla
açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar
seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere
koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği,
bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana
sakladım. Derine, hep daha derine.


Seni
yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana
ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan
oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim
duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin,
gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.



Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen
sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor.
Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum,
yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis
kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış yapış, vıcık vıcık bir
yalnızlık bu. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.


Seni
sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı.
Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var.
Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her
şeyin başı içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki.
Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.


Çok
mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu
olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve
beklenmedik olduklarını yazdım.


"Yine
zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş
ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek,
bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu.
Başından sonuna kadar okudum da.


Neler yazmışım diye merakımdan.


Sonra
çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca
adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde.
Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup
sende.
 
Yukarı Alt