- Kayıt
- 29 Temmuz 2007
- Mesaj
- 2.320
- Tepki
- 92
Bir de evli bir kadın olarak grafik tasarım alanında çalışmak, evli ve çocuklu bir kadın olarak çalışmak; günlük koşuşturmacanın içinde, kendine zaman yaratamamak. Bu zamansızlık döngüsünde çok isteyip de yapamadıklarını düşünerek hayıflanmak ve böylece yaşlanmak... İşin asıl çileli tarafı da bu olsa gerek.
Aile kavramının öneminin her geçen gün biraz daha arttığı günümüzde, kadının aile üzerindeki etkisi tartışılmazdır. Her alanda olduğu gibi bizim çalıştığımız sektörde de, yaptığımız iş ile birlikte aile olma sorumluluğunu bir arada yürütmek zorundayız. Hele ki yaptığımız işi gerçekten seviyorsak, müşteri memnuniyeti kavramını önemsiyorsak daha fazla çaba harcamak durumundayız. Diğer taraftan aile olma sorumluluğunun aksaması da sözkonusu ama mücadeleye şartlanmamız gerekir. Oysa ki makina değiliz, her yaratılmış gibi bizim de sınırlarımız var. Birbirinden farklı kavramları aynı anda yürütmek, bir koltuğa çok karpuz sığdırmak görevimiz var ve bunun bilincinde olmak mantığını tam almalıyız.
Bir çoğumuz çalıştığımız işyerlerinde, işyerinin temizliğinden tutun da, sekreterya hizmetlerine kadar bizi aslında hiç ilgilendirmeyen bir takım işleri üstlenmek durumunda bırakılıyoruz. Oysa bir haftanın nasıl başladığını ve sonunun nasıl da çabuk geldiğini anlayamıyoruz bile. Üstelik bir evimiz var onun temizliği de bizi bekliyor...
Müşterilerin, yoğun çaba harcayarak, kafa yorarak oluşturduğunuz tasarıma yaptığı müdahaleler sonucunda, işimizi tanınmaz hale getirdiğinde vereceğimiz sinir harbine de hazırlıklı olmak, sektörün hareketli olması sebebiyle, yaptığımız planların alt üst olmasına, tam işin ortasında yapmak mecburiyetinde bırakıldığımız işlere de aynı pratiklikle hazırlıklı olmak zorundayız. Bu plansızlık anlayışı hayatımızı etkiliyor. Şöyle ki, akşam evimizde uğrayacağınız bir plansızlığa tahammülümüz kalmıyor ama yine de yaptığımız iş gereği müşteriye karşı güler yüzlü olmalıyız çünkü onlar bizim herşeyimiz. Onlar olmazsa para olmaz, para olmazsa kadının maddi ve kişisel özgürlüğü de dolaysıyla kalmaz. Bütün bunların ortasında zaman zaman kendimizi boğuluyormuş gibi hissetsek de bu gerçeği düşünerek her daim mutlu olmalıyız (?) Bu buhran anında kesinlikle düşünmeniz gereken bir şey daha var;
- Akşam yemeğine ne pişirsem acaba? Eyvah markete gitmem lazım malzeme eksik..!
Hem evli hem de çocuk sahibi kadınların bu anlamda işleri biraz daha karışık. Çocuk sahibi arkadaşlarımızın birçoğu, çocuklarını evlerinde yada bakıcılarına bıraktıklarında çoğunlukla suçluluk duygusu içine girerler. Çocuklarının eğitimi çoğu zaman işin önüne geçebilir ama kadın aslında bunu istemez çünkü işi de önemlidir. Buna rağmen zaman yoksunluğunun içinde çocuğuyla kaliteli ve verimli vakitler geçirmek için çaba sarfetmelidir çünkü bir kadın belki işinden vazgeçebilir ama annelik görevinden vazgeçemez. Bu bağlamda evli ve çocuklu grafik tasarımcıların bitmek bilmeyen bir enerjiye sahip olmaları gerekir. Böyle dönemlerde eşin kadına olan desteği de çok önemlidir, belirtmeden geçmeyelim.
Biz gülen yüzümüzle müşteriyi karşılarken, " işi yapacak olan da kadınmış. Hay Allah. Olmaz ki " fikrini çoktan kafasına yerleştirmiş olan, örümcek beynine yeni örümcekler eklemiş erkek müşterilerle uğraşmak var bir de. Nedense kadının evde oturması gerektiğini, çalışma hayatının içinde bulunmasının sakıncalı olacağını düşünen, sırf böyle düşünüyor diye yaptığımız tasarımı hallaç pamuğuna çeviren müşteriye, yaptığımız işin aslında ne kadar estetik durduğunu kanıtlamaya çalışmak isteriz ama yapamayız. Çünkü müşterinin beynindeki örümcek ona azap çektirmektedir. Sevgili işverenimiz için mühim olan zaten paranın gelmesidir o yüzden bu çabamız yarım kalır. Pamukları toplar filme göndeririz. İşi kendisi tasarladığı için müşteri hayatından memnundur artık. İşveren de memnun. Bu arada bizim psikolojimizin ne durumda olduğunu ise sorgulayan yoktur.
Yine sektördeki hareketliik sebebiyle, gece geç saatlere kadar çalışmak ve bu çalışmanın takibinde eve gidip biraz da evde çalışmamız gerekir çünkü evimizin bize ihtiyacı vardır. Ama çoğu kez kendimizi evimizde gibi hissedemeyiz, tuhaf! Daha çok oteldeymişiz hissi uyanır. Benim burda ne işim var düşüncesi ister istemez belirir. Mekan karmaşasına düşen çok kadın vardır zannediyorum en azından belli bir süre. Yada evliliğin ilk yıllarında rol karmaşasına da düşmek de mümkün.
Çalıştığımız alanda çocuk, evlilik ve işyeri yoğunluğu karmaşasını kaldıramayan ve bu yüzden çalışma hayatını terk eden çok sayıda kadın vardır. Oysa tek hedefleri yeteneklerini gösterebilecekleri bir işi yapmak ve bunu yaparken de para kazanmaktır. Alternatifleri düşünerek, oluşacak sorunlara çözümler üreterek bu karmaşanın içinden çıkmaya çalışan ve başarılı olanlar da az değildir. Ancak yoğun tempo, işverenin insafına kalmış kadınların yasal haklarına ulaşamaması ve bu sorumluluk yükünün altında ne yazık ki iş bırakma, evine dönüp çocuğuna eğitimi kendisinin verme isteği yada başka bir sektöre geçiş yapma gibi tercihler arasında gidip geldiğimiz bir gerçektir.
Hal böyle ama gönlümüzün istediği bu değil.
Herşeye rağmen grafik tasarım sektörünün içinde bulunmak güzel. Zevkle üretmek, ürettiğini müşteriye sunmak, çalışırken kendini bulmak ve farklı olanları keşfetmek de güzel. Her gün yeni kavramlar öğrenmek, öğrendiğini uygulamak, hayatı ezbere yaşamamak... Herkes için olduğu gibi evli yada evli ve çocuklu bir kadın için de grafik tasarım sektörünün beyninde olmak güzel.
Saygılarımla.
Kezban Turan
Yazar: Kezban Turan
Kaynak: bizimelma.com
Aile kavramının öneminin her geçen gün biraz daha arttığı günümüzde, kadının aile üzerindeki etkisi tartışılmazdır. Her alanda olduğu gibi bizim çalıştığımız sektörde de, yaptığımız iş ile birlikte aile olma sorumluluğunu bir arada yürütmek zorundayız. Hele ki yaptığımız işi gerçekten seviyorsak, müşteri memnuniyeti kavramını önemsiyorsak daha fazla çaba harcamak durumundayız. Diğer taraftan aile olma sorumluluğunun aksaması da sözkonusu ama mücadeleye şartlanmamız gerekir. Oysa ki makina değiliz, her yaratılmış gibi bizim de sınırlarımız var. Birbirinden farklı kavramları aynı anda yürütmek, bir koltuğa çok karpuz sığdırmak görevimiz var ve bunun bilincinde olmak mantığını tam almalıyız.
Bir çoğumuz çalıştığımız işyerlerinde, işyerinin temizliğinden tutun da, sekreterya hizmetlerine kadar bizi aslında hiç ilgilendirmeyen bir takım işleri üstlenmek durumunda bırakılıyoruz. Oysa bir haftanın nasıl başladığını ve sonunun nasıl da çabuk geldiğini anlayamıyoruz bile. Üstelik bir evimiz var onun temizliği de bizi bekliyor...
Müşterilerin, yoğun çaba harcayarak, kafa yorarak oluşturduğunuz tasarıma yaptığı müdahaleler sonucunda, işimizi tanınmaz hale getirdiğinde vereceğimiz sinir harbine de hazırlıklı olmak, sektörün hareketli olması sebebiyle, yaptığımız planların alt üst olmasına, tam işin ortasında yapmak mecburiyetinde bırakıldığımız işlere de aynı pratiklikle hazırlıklı olmak zorundayız. Bu plansızlık anlayışı hayatımızı etkiliyor. Şöyle ki, akşam evimizde uğrayacağınız bir plansızlığa tahammülümüz kalmıyor ama yine de yaptığımız iş gereği müşteriye karşı güler yüzlü olmalıyız çünkü onlar bizim herşeyimiz. Onlar olmazsa para olmaz, para olmazsa kadının maddi ve kişisel özgürlüğü de dolaysıyla kalmaz. Bütün bunların ortasında zaman zaman kendimizi boğuluyormuş gibi hissetsek de bu gerçeği düşünerek her daim mutlu olmalıyız (?) Bu buhran anında kesinlikle düşünmeniz gereken bir şey daha var;
- Akşam yemeğine ne pişirsem acaba? Eyvah markete gitmem lazım malzeme eksik..!
Hem evli hem de çocuk sahibi kadınların bu anlamda işleri biraz daha karışık. Çocuk sahibi arkadaşlarımızın birçoğu, çocuklarını evlerinde yada bakıcılarına bıraktıklarında çoğunlukla suçluluk duygusu içine girerler. Çocuklarının eğitimi çoğu zaman işin önüne geçebilir ama kadın aslında bunu istemez çünkü işi de önemlidir. Buna rağmen zaman yoksunluğunun içinde çocuğuyla kaliteli ve verimli vakitler geçirmek için çaba sarfetmelidir çünkü bir kadın belki işinden vazgeçebilir ama annelik görevinden vazgeçemez. Bu bağlamda evli ve çocuklu grafik tasarımcıların bitmek bilmeyen bir enerjiye sahip olmaları gerekir. Böyle dönemlerde eşin kadına olan desteği de çok önemlidir, belirtmeden geçmeyelim.
Biz gülen yüzümüzle müşteriyi karşılarken, " işi yapacak olan da kadınmış. Hay Allah. Olmaz ki " fikrini çoktan kafasına yerleştirmiş olan, örümcek beynine yeni örümcekler eklemiş erkek müşterilerle uğraşmak var bir de. Nedense kadının evde oturması gerektiğini, çalışma hayatının içinde bulunmasının sakıncalı olacağını düşünen, sırf böyle düşünüyor diye yaptığımız tasarımı hallaç pamuğuna çeviren müşteriye, yaptığımız işin aslında ne kadar estetik durduğunu kanıtlamaya çalışmak isteriz ama yapamayız. Çünkü müşterinin beynindeki örümcek ona azap çektirmektedir. Sevgili işverenimiz için mühim olan zaten paranın gelmesidir o yüzden bu çabamız yarım kalır. Pamukları toplar filme göndeririz. İşi kendisi tasarladığı için müşteri hayatından memnundur artık. İşveren de memnun. Bu arada bizim psikolojimizin ne durumda olduğunu ise sorgulayan yoktur.
Yine sektördeki hareketliik sebebiyle, gece geç saatlere kadar çalışmak ve bu çalışmanın takibinde eve gidip biraz da evde çalışmamız gerekir çünkü evimizin bize ihtiyacı vardır. Ama çoğu kez kendimizi evimizde gibi hissedemeyiz, tuhaf! Daha çok oteldeymişiz hissi uyanır. Benim burda ne işim var düşüncesi ister istemez belirir. Mekan karmaşasına düşen çok kadın vardır zannediyorum en azından belli bir süre. Yada evliliğin ilk yıllarında rol karmaşasına da düşmek de mümkün.
Çalıştığımız alanda çocuk, evlilik ve işyeri yoğunluğu karmaşasını kaldıramayan ve bu yüzden çalışma hayatını terk eden çok sayıda kadın vardır. Oysa tek hedefleri yeteneklerini gösterebilecekleri bir işi yapmak ve bunu yaparken de para kazanmaktır. Alternatifleri düşünerek, oluşacak sorunlara çözümler üreterek bu karmaşanın içinden çıkmaya çalışan ve başarılı olanlar da az değildir. Ancak yoğun tempo, işverenin insafına kalmış kadınların yasal haklarına ulaşamaması ve bu sorumluluk yükünün altında ne yazık ki iş bırakma, evine dönüp çocuğuna eğitimi kendisinin verme isteği yada başka bir sektöre geçiş yapma gibi tercihler arasında gidip geldiğimiz bir gerçektir.
Hal böyle ama gönlümüzün istediği bu değil.
Herşeye rağmen grafik tasarım sektörünün içinde bulunmak güzel. Zevkle üretmek, ürettiğini müşteriye sunmak, çalışırken kendini bulmak ve farklı olanları keşfetmek de güzel. Her gün yeni kavramlar öğrenmek, öğrendiğini uygulamak, hayatı ezbere yaşamamak... Herkes için olduğu gibi evli yada evli ve çocuklu bir kadın için de grafik tasarım sektörünün beyninde olmak güzel.
Saygılarımla.
Kezban Turan
Yazar: Kezban Turan
Kaynak: bizimelma.com