Sıra kimde?

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Ortadoğu’dan haberler izlemekten ve oradan gelen görüntülerle avutulmaktan oldukça usandığımı belirtmek istiyorum, belki birçoğunuz da aynı dertten muzdariptir. Bir zamanlar İngiliz, Fransız ve birkaç devletin birleşerek ortaya çıkardığı diktatör rejimler şu an yıkıldı veya yıkılmak üzere. Sırf Osmanlı’yı yıkmak ve ondan artakalanları ortadan kaldırmak üzere koltuğa oturtulanlar, şimdilerde sallanan saltanatlarının şaşkınlığı içindeler.

Oysa daha birkaç ay öncesine kadar, kendilerini çok güçlü ve kudretli gördüklerinden eminim. Otuz, otuz beş yıldır bu diktatör rejimlere ses çıkarmayan, yaptıkları hakkında hiçbir yorumda bulunmayan, tüm sözüm ona gelişmiş ülkeler, bir anda özgürlükçü düşünce sahibi halka sahip çıkan demeçler vermekteler. Bu demeçler bazen düşünce veya tavsiye ötesinde kesin uyarı sayılabilecek söylemleri de içinde barındırmakta.

Amerika’dan, Ankara’dan, Paris’ten ve birçok başkentten “halkın, sesini duyun ve ona göre hareket edin” diyorlar. Bugüne kadar hiçbir şekilde ilgilenmedikleri Arap asıllı halk, onlar için değerli ve özgür düşüncelere sahip birer birey olarak koltuklarının altında artık. Çıkıp bir meydanda bağırmak istiyorum “haydi, iyisiniz, Amerikalı dostlarınız sizi çok seviyor” diye. Ortadoğu tüm batılı güçler tarafından daima korunup, kollanmış ve himaye edilmiş bir alan. Bu konularda çokça kitap, makale ve yazı okudum. Ulaştığım sonuca gelince, aldatılmış, kandırılmış, sindirilmiş ve birer kukla olarak yaşamını devam ettiren zavallı topluluklar olduklarını gördüm.

Dün her türlü gücü, kudreti verenler, bugün, çekilin zamanınız doldu demekteler. Haklılar, kim olsa aynı şeyi yapardı. Küçük bir işletmede bile, bir patron vardır ve o ne derse, işler o şekilde yapılır. Şimdi patronlar şekil ve kişi değiştirmek istiyorlar, durum böyle olunca da, güçlü, kudretli diktatörler emekliye ayrılacaklar. Burada dikkatimi çeken en önemli konu, bu diktatörlerin dün her şeye sahipken, bu gün hiç bir şey olmaları, işleri ne kadar zor ve ne kadar acınası haldeler. Bu önceden yazılmış senaryoları, bu günlere gelmeden çözememiş olmaları gerçekten çok üzücü. Şimdilerde orada yaşayan halklar ve toplumlar da, en az o eski yöneticileri gibi acınası haldeler. Eğer demokrasi diye tanımlanan rejimlerin, bir diktatörden bile daha acımasız ve sömürgeci olduğunu bilselerdi, hiç birisi bu gün yaptıkları eylemleri ve boykotları yapmazlardı.

Çok yakın zamanda, kendilerine ait batmakta olan şirketlerini ve ticari omurgalarını, bu halkların üzerinden kurtarmayı isteyen sevgili demokrasi simsarı ülkelerin, acaba farkındalar mı?

Benim bir diktatör yanlısı olduğumu filan düşünmeyiniz, ben demokrasi kisvesi altında saklanan, insaftan, insanlıktan, medeniyetten uzak diktatör ve yandaşlarından korkuyorum. Hele ki, bunun bir diğer adına özgürlükçü düşünce denmesi kanımı donduruyor.

Onların bu söylemlerinden, yakında kardeşi kardeşe kırdırmaya, komşuyu komşuya düşman etmeye, aç kalan insanların, tok olanlardan kat ve kat daha çok olacağını anlıyorum. Dün Irak’ta yaşayanlar, bugünkü Irak’tan çok mu, memnunlar? Bu düzeni kuran, bu senaryoları istediği şekilde yazan, zamanla değiştiren düzenin kurucuları hangi hesaplar içindeler? Neyin peşindeler?

Sanırım, şimdilerde, Ortadoğu, Asya ve çevrelerinde herkes birbirine “şimdi sıra kimde” sorusunu sormaktadır. Günümüzde bu güçler kitle ayaklanmalarının, sadece bu ülkelere ait olduğunu ve hep böyle devam edeceğini düşünme ayvazlığı ile avunmaktalar. Bir gün sıra onlara da gelecek, bakalım o zaman ne yapacaklar. Bu demokrasi diye tanımladıkları acımasız dişlinin çarkları arasında ezilirlerken görmeyi çok arzu ediyorum.

Benim kitlesel hareketlerde tek bildiğim, insanların hiç beklenmedik bir zamanda “dur” dediği gündür.

Gerçek özgürlük, yönetimlerin baskıları ile oluşturulmuş düzenlerde değil, bireylerin istediği şekilde yaşaması ve nefes almasıdır…

Hoşça kalın…


Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org
 
Yukarı Alt