Tasarımcılık...

Kayıt
19 Eylül 2008
Mesaj
42
Tepki
1
Tasarımcılık kişinin kendi özünde bulunan bir yetenekmidir yoksa eğitimin kişilere verdiği bir öğretimidir?
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Tasarım üzerine bugüne kadar birçok insan mutlaka, birçok kez konuşmuş ve yazmıştır. Benim burada yazacaklarım, bu yazıyı okuyacak olanlara fayda sağlar mı bilemiyorum. Bir şeyler yazmak için çok okumak, araştırmak, okuduklarınızı anlamak, daha sonra ise anladıklarınız anlatmak gerek, mutlu insan, bilgi paylaşımını seven insandır. Yani iletişimin üç “A” sı olarak nitelendirilen, anlama, anlatma ve anlaşma hayatın her safhasında gerçekleşmelidir. Tasarım konusunu bazı örneklerle harmanlayarak anlatmaya çalışacağım.

Bir insan ne kadar çok eğitimini alırsa alsın, ne kadar çok uğraşırsa uğraşsın, gerçekten istemedikçe içindeki gücü harekete geçiremez. Bu sadece tasarım konusunda değil, tüm meslekler için de geçerlidir.

Fakat burada karşımıza çok önemli bir detay çıkıyor. Her kes istediği şeyi yapabilir mi, başarabilir mi? Her hangi bir konu üzerine odaklanmış bir insanın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Güçten bahsetmişken bunu da atlamamak gerek diye düşünüyorum. Bir örnek vereyim dilerseniz, büyük bir orman yangını başlar ve yakınlarda bulunan köylerin boşaltılması gerekmektedir, fakat henüz yardım kuvvetleri olay yerine ulaşamamış ve yangın hızla evlere doğru ilerlemektedir. Yangın mahalline çok yakın olan evlerden birinde, evli bir çift yaşamaktadır, evin beyi önemli gördüğü eşyaları bahçeden kurtarma telaşındayken, evin çelimsiz ve cılız hanımı da ev eşyalarını kurtarmaya çalışmaktadır. Olayın ilginç yanı, her zaman güçsüzlükten ve ağır kaldıramamaktan muzdarip olan evin hanımının, en az iki erkek tarafından eve yerleştirilmiş olan eşyaları tek başına dışarıya çıkarması ve kurtarmasıdır. Burada sizce ev hanımının gerçekleştirdiği şey nedir? Evin hanımı eşyalarını kurtarmaya odaklanmıştır. Yaşanan bu olayda anlatmak istediğim “itici güç” konusudur. İnsanların bir kısmı farkında olmadan bu itici gücü zaman zaman kullanırlar.

Bazıları ise tamamen farkındadırlar ve bunu sürekli olarak kullanırlar. Bunun için herhangi bir olayın yaşanmasına ve bir şeylerin onları tetiklemesine gerek yoktur. Peki, siz doğuştan şanslı ve bu insanlardan birisi misiniz? Bunu ben bilemiyorum, bunu ancak siz bilebilirsiniz. Buradan şu sonuca ulaşmak elbette ki mümkündür “irade ve isteğiniz olduğu zaman, konunuza odaklanırsanız mutlaka çıkış yolunu bulur ve her işi başarabiliriniz” Gelelim arkadaşımızın sormuş olduğu soruya, “Tasarımcılık kişinin kendi özünde bulunan bir yetenek midir yoksa eğitimin kişilere verdiği bir öğretimidir?”

Hiç düşündünüz mü bugüne kadar bilmiyorum ama sanırım içinizde bu konu hakkında birçoğunuz düşünmüş veya araştırma yapmıştır. En azından merak etmiş olmalısınız. Belki çok detaylı araştırmalar, belki detayları olmayan araştırmalar okumuşsunuzdur. İnsanlar sahip oldukları mesleklere nasıl sahip olmuşlardır. Yani olayın başlangıç noktasına gidelim şimdi, insanlığın ilk var oluş zamanlarına.

O tarihlerden bu zamana gelene kadar birçok değişim ve gelişim yaşanmıştır. Belki milyonlarca icat ve sayısı belli olmayan araştırmalar, eğitimler yapılmıştır. İnsanlık kendisini sürekli yenilemiş ve gelişime açık bir şekilde yaşamını sürdürmüştür. İnsan demek, gelişim ve ilerleme demektir. İlk doktor acaba nereden ve hangi bilgiler ile yola çıkmıştır? İlk marangoz nereden başlamıştır? İlk ressam, ilk demirci, ilk gazeteci bu ilkler o kadar çoğaltılır ki yazmakla sonu olur mu merak ediyorum. Vereceğiniz cevap muhtemelen, deneme yanılma yöntemi olacaktır. Haklısınız, sanırım tüm mesleklerin başlangıç noktası deneme yanılma yöntemidir. Peki, sizce bu insanlar nereden ve nasıl bir tüyo almışlardır ve harekete geçmişlerdir? İhtiyaçlar doğrultusunda harekete geçmişler ve içlerinde yer alan saklı gücü ortaya çıkarmışlardır.

Bütün arzularımızı gerçekleştirmek, insanın kendi gücü kapsamındadır, bir şeyleri gerçekleştirmek ise başarmak demektir. Başarılı olmak için düşünce gücünüzü çok iyi kullanabilmelisiniz. Her insanın başarıyı yönetme ve başarıya gitme gücü, o insanın içinde zaten yaradılıştan bu yana olan yetenektir. Yani insan olarak gerçekten çok yetenekli varlıklarız. Şu an bulunduğumuz şekil, konum ve mevki yine bizim düşüncelerimizin sonucu, başarı veya başarısızlığımız ile gelinen noktadır, buraya kadar sanırım hemfikiriz. Yakınlarınızdan birisi veya çok yakın arkadaşlarınızdan birisi kilo sorunu yaşıyorsa, şikayetleri ortaktır. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, genelde kilo sorunu olanların ortak buluştuğu tek nokta “su içsem yarıyor” cümlesidir. Oysaki bu onların sadece “düşüncelerine saplamış oldukları zehirli bir hançerdir” bu hançeri çıkarmak ve fazla kilolarından kurtulmak yine sadece onların elindedir. Bunun farkına varanlar, bir süre sonra fazla kilolarından kurtulmuş ve artık olması gereken şekilde yaşamlarına devam etmektedirler. Buraya geldiğimizde elimizde iki adet veri olduğunu görüyoruz. Birincisi “itici güç” ikincisi “irade ve istek” şimdi tekrar insanlık geçmişine döndüğümüzde bu iki durumun geçmiş nesiller tarafından ne kadar çok kullanıldığına dikkat edelim. Yapılmış olan tüm icatlar ve buluşlar her zaman başarma isteğinden ortaya çıkmıştır.

Çoğunlukla bu irade ve istek doğrultusunda hareket etmişler, hiç görmedikleri ve bilmedikleri birçok mesleğe, bilgiye bu sayede ulaşmışlardır. Bugün için değişen bir şey var mıdır? Şayet cevabınız var ise, sizin bu konular üzerinde yoğun bir şekilde düşünmeniz ve cevaplamanız gereken sorularınız var demektir. Gelelim şimdi tasarım konusuna, bahsettiğimiz tasarım becerisi, zaten her insanın içinde çok yüksek bir olasılıkla bulunan bir yetenektir. Fakat buradan şu sonuca da ulaşılmasın; tasarım yapmak için, eğitime lüzum yok, düşüncesine. Birazdan işin eğitim boyutuna da göz atacağız. Zaten içinizde olan bir yeteneği ortaya çıkarmanın yolu da eğitim dediğimiz yerden geçiyor. Bu çağda hala deneme, yanılma yöntemiyle meslekler öğrenmeye çalışmak ve bunları uygulamaya çalışmak herhalde çok mantıksız bir durum olurdu. Siz, siz olun “ Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışmayın”

Her işin eğitimli olan tarafı, ilişkide olduğunuz insanlar açısından ve kendiniz açısından, bu ticari olabilir veya kişisel ilişkileriniz olabilir, güzel ve keyiflidir. Burada da yeni bir dönemece geliyoruz. Ben bu işin okuluna gidemedim, o dönemlerde karşıma böyle bir seçenek çıkmamıştı, bir şekilde okul olayını düşünemedim, ailevi nedenler vardı gibi, birçok serzenişi daha şimdiden duyar gibiyim, o zaman ben size şunu tavsiye edeceğim. O dönemlerde yapamamış olduğunuz eğitim konusunu şimdilerde mutlaka yapınız. Bu sadece üniversite veya başka eğitimler anlamında değil. Sektöre ait ne buluyorsanız okuyun, ne kadar konferans ve toplantı varsa hepsine katılın, web üzerinde ne kadar, bilgi, makale varsa okuyun ve araştırın. Kendinizi sektör bilgileri ile donatın ki, bu eğitimi almış olanlarla yarışacak konuma gelebilesiniz. Yarışmakla kalmayın, onlardan çok daha ileri seviyede bir tasarımcı olun, unutmayın, bu güç zaten sizin içinizde mevcut, sadece açığa çıkarılmayı bekliyor, siz harekete geçtiğinizde o da ortaya çıkacaktır.

Buraya geldiğimizde başka bir dönemece daha gelmiş bulunuyoruz, yeni bir yol ayrımı. Bu bahsettiğim kişiler, belki onlarca yıl veya daha uzun süreler sektörde hizmet vermeye çalışan insanlar. Kimseyi okuyamadığı için veya sektör okullarında yer alamadığı için yok sayamayız. Sonuç itibariyle bahsettiğimiz sektör, insanların sağlıklarını, geleceklerini ve yaşamlarını doğrudan etkileyebilecek bir meslek dalı değil. Siz hiç duydunuz mu bu güne kadar, tasarımı kötü olduğu için sağlığından olan bir insan, ben duymadım. En kötüsü nedir bir miktar para kaybedilebilir veya yeni bir tasarımcı bulunur ve işler yeniden yapılır.

Bir örnek daha vermek istiyorum sizlere. Bazen ekranlarda tartışmalara rastlarsınız, özellikle ses sanatçıları arasında yaşanan bir tartışma konusudur. Ben konservatuar mezunuyum beste yapmayı, nota yazmayı ve birçok müzik aletini kullanabiliyorum ama X sanatçı tüm bunları yapamaz, çünkü onun nota bilgisi yok, nasıl olur da beni onunla aynı kefeye koyuyorsunuz, ben ondan daha başarılıyım tarzındadır bu tartışmalar. Doğrudur, X sanatçı beste yapmayı, nota yazmayı bilmez ama halkın gözünde daima zirvededir. Sizce bunun nedeni nedir?

Birincisi, onun içinde yer alan “itici güç” ikincisi ise “irade ve istektir” konservatuar mezunu olan sanatçı elindeki diplomaya güvenirken, aslında yapması gerekenleri yapmamakta ve kendisini diplomalı olduğu için birincilik kürsüsüne koymaktadır ve gerçekleri unutmaktadır. Herhangi bir maça çıkıyorsanız ve iyi olan tarafsanız maçı kazanabilirsiniz, kağıt üzerinde favori olmanız size hiçbir müsabakayı kazandırmaz. Sahaya çıkıp performansınızı en iyi şekilde kullandığınızda maçı kazanan taraf olursunuz. X sanatçı, hiçbir şeye güvenmemektedir ve içindeki itici güç, irade ve başarma isteği onu her zaman zirvede tutmaktadır. Çünkü onun güvendiği ve arkasına saklanacağı bir diploması bulunmamaktadır. Onun sahip olduğu tek şey irade ve başarma isteğidir. Eğitimini alamadığınız tasarım mesleğinde başarılı olmak için sizin de, itici gücünüzü kullanmanız ve iradeli bir şekilde başarıya doğru koşmanız gerekmektedir.

Herhangi bir konuda diploma sahibi olmak sizi bir iş kolunda başarılı kılmaya yetmez, iyiler arasında olmanıza da yetmez, daima çalışmak ve kendinizi eğitmek durumundasınız.

Gelelim şimdi okul yıllarını henüz kaçırmamış ve elinde bu fırsatı olan arkadaşlarımıza. Tasarım işine ve grafikerliğe karşı sempatiniz, sevginiz ve isteğiniz varsa eğer, henüz okul çağlarındaysanız şanslısınız. Önünüzde okuyabilme şartları mevcut demektir, yani kapılar sizin için sonuna kadar açık bir vaziyette duruyor demektir, korkmayın ve ertelemeyin, girin içeriye ve bu işin eğitimini sonuna kadar götürün. İyi ama benim bu işin okulunu okumama ne gerek var zaten bu işi yapıyor, çok güzel de kazanıyorum, diyebilirsiniz. Elbette ki yapıyorsunuz ve beklide artık para bile kazanıyorsunuzdur ama unutmayın, elinizde bir diplomanız olduğu zaman çok daha güzel yerlere, daha az gayret sarf ederek ulaşabilirsiniz.

Bir tarafta zamanında eğitim almayıp/alamayıp sürekli eğitim almak durumunda kalmak ve çok yorulmak var, diğer tarafta zamanında almış olduğunuz temel eğitim ile zaten içinizde yer alan irade ve başarı isteğiyle çok daha hızlı bir şekilde basamaklardan yukarıya çıkmak var. Yani zirveye tırmanmak var.

Sizce hangisi daha mantıklı?

Saygılar…

Ozan Muhammet CANDAN
 

yakan

Üye
Kayıt
15 Haziran 2009
Mesaj
232
Tepki
0
Çok güzel bir yazı kaleme alınmış.Kaleminize sağlık Ozan Muhammet bey.
 

yakan

Üye
Kayıt
15 Haziran 2009
Mesaj
232
Tepki
0
Quıck reply'ın azizliğine uğradım. 2. mesaj için özür
 
Yukarı Alt