fogbird
Üye
- Kayıt
- 31 Temmuz 2008
- Mesaj
- 76
- Tepki
- 1
3 Eylül 2009 PERŞEMBE Bakanlar kurulu kararı ile “Türk Tasarım Danışma Konseyi Hakkında Karar”ın yürürlüğe konulması; Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 22/5/2009 tarihli ve 948 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 5/8/2009 tarihinde kararlaştırılmıştır.
http://www.resmi-gazete.org/tarih/20090903-10.htm[/url[/B]] bu linke tıklaklarsanız tasarım konseyinin ne olduğunu, kimlerden oluştuğunu görürsünüz. Tasarım konseyine grafik adına sadece ve sadece kim alınmış görün. Hükümetin grafiği ne gözle gördüğüne şahit olun. Grafikerlerin hakları adına bu sitede yaratılan onca toz duman arasında bir haber daha vereyim: Kıdem tazminatlarınız açılım adı altında açılım yapılan bölgeye harcanacak. Bunun da yasasını çıkardı şapşahane demokrasi aşığı hükümetimiz. Gazetecilere kızdılar, 2 yıl önce gazetecilerin yıpranma payı hakkını kaldırdılar. O kadar itiraz edildi, külhanbeyi edasıyla dinlemediler bile. Emeklilik hakkını bir çoğunuzun göremeyeceği yaşa çektiler. Çalışırken öl, emekli maaşı filan alma diyorlar bir çeşit. Zaten 3 otuz paraya çalıştırılıyorsunuz, üstelik bordrolarınız asgari ücretten gösteriliyor (çoğunuzun bordrosu bile yok) Hem birikim yapamayacak, hem de emeklilik yaşının getirdiği hastalıklar nedeniyle hastaneye bile yetiştiremeyecek kadar düşük maaş alacaksınız. Çok iç karartıcı değil mi? Ben karartmıyorum. Olanları özetliyorum. Sen kabul edersen iş istasyonu olmayı, saatler boyu çalışmayı, düşük bordroyu vesaire... Başına gelecekler bunlar. Biraz acımasız ve sert gerçekler. Bayramdan önce 40 yaşına basmış bir arkadaşım daha işten çıkarıldı. Bundan sonra iş bulması çok zor. En tecrübeli zamanında ve en iyi para kazanması gereken bir zamanda emperyalist dişlerin arasında kaldı. Sistem daha ucuzunu bulmuş onu istiyor. Daha ucuzu da her türlü negatif şartı kabul ederek 2 aylık kursla iş bulduğuna seviniyor. Daha ucuz olanlar da -hepsi değil- zamanla tecrübe kazanıp iyi bir "çark döndürücüsü " olacaklar. Ama "çark döndürücüler"de 40'lı yaşlarda aynı cendereyi hissedecek. Sistem okullu-alaylı ayrımı yapmıyor. Sistem ses çıkarmayan [B]ucuzları[/B] istiyor. [B]O ucuz işgücü sensin![/B] Şu işe bir kapağı atayım, zaman içinde işler nasıl olsa düzelir diyenlerin büyük çoğunluk olduğunu biliyorum. Emperyalist düzen alaşağı olmadığı sürece bu bir hayal olarak kalacak. Bir örnek vereyim. Bir yıl önce Letonya'yı ziyaret etmiştim. Letonya taze AB üyesi bir ülke. Euro para birimini kullanmıyor. Kendi para biri LAT'ı kullanıyor. 1 lat 3 lira. Değerli para yani. Ama ekonomi berbat.. Para edecek sanayi ya da endüstrileri yok. Bu yüzden işsizlik resmi rakamlara göre üzerinde olunca erkekler diğer AB ülkelerine kaçmış.. Bir Türk arkadaşım iş kurmuş orada. İşgücünü bu değerli LAT ile nasıl ödüyorsun diye sormuştum. İşgücüm bordrolu değil demişti. Kimsenin bordro ile vergi ödeyerek işgücü istihdamına gücü yok diye de ekledi. E nasıl yapıyorsunuz diyecek oldum. Saatle işçi çalıştırıyorum diyor. Ne işe ihtiyacım varsa, iş gücünün gerektirdiği zaman belli. O kadar saatliğine eleman tutuyorum. Ne yemek verme derdim var ne sigorta yapmak. Üstelik süreyi baştan değişmez şekilde şart koştuğumdan parayı hakedebilmek için belirlenmiş sürede işi bitirmek zorundalar. Bütün ülke bu durumda olduğundan devlet sesini çıkarmıyor diye son noktayı koydu. ... Bizde de gelinecek nokta burası. BU gidişle diye ekliyeyim. Yoksa çalışanlar birer birer hakkını aramaya başlarsa bir süre daha -belki sürekli- hakları korumak mümkün. Boşa geçireceğiniz her vakit, gemi azıya almış işveren ve bürokratlarla başka bir hakkınızın kaybı yolunu açacaktır. Yeni düzenlemelerle sendikaların etkisizleştirilmesi çalışması kapıda, geliyor. Bunun meali: bireysel olarak hakkını aramayan çalışanlarımız ola ki örgütlenir mörgütlenirse onun da önünü keselim. İlk iş sendikaları zayıflatalım. Kısaca önce kendi çalıştığınız işyerlerinde yasal haklarınızın peşine düşerek başlayacağınız hak savaşı, kolaylık açısından yerel, bölgesel örgütlenmelerle devam etmeli. Yok Türkiye genelinde tek bir örgütlenme fikri daha cazip derseniz onu yapın. Ama yapın. icraate geçin. Ve ne olursa olsun hak arayanlarınızı yalnız bırakmayın. Örgütsüz de olsa gizli birlik olun. Yoksa, daha çooook Don Kişot hikayeleri dinlersiniz burada. Naci Yavuz Not: İlla sendikalı olun demiyorum. Ki sendikaların da kuyusu kazılıyor. Örgütten kastım ama sendika, ama dernek, ama birlik ama odadır. Çözümü nerede görüyorsanız onu oluşturun. Her ne oluşturursanız oluşturun, kişisel sorununuz olduğu zaman yine bireysel olarak olarak ön plana çıkmanız, şikayetinizi bireysel olarak yapmanız gerektiğidir. Örneğin bir derneğiniz var. İşvereniniz size haksızlık yapıyor. Bunun için derneğinize bireysel şikayette bulunmanız gerekiyor. Dernek işverenin karşısına gelip "sen benim şu isimli çalışanıma böyle böyle yapıyormuşsun" diyecek. Bunu kimse yapmıyor. Gördüğüm kadarıyla işimi kaybederim korkusuyla da yapılmayacak. Asıl sorun bu. Kişisel hak takibi. Yoksa örgütlenmeseniz bile kişisel şikayetlerinizle sonuç alabileceğiniz bir merci bugün var zaten: işyerinizin bağlı olduğu bölge çalışma müdürlüğü. 2. NOT: Bu başlık altında beni düşman ya da siyam ikizi ilan edenlerin görüşlerini istemiyorum. Bu not dikkate alınmadığı takdirde yöneticilerden bu başlığın tümden silinmesini talep ve rica ediyorum.
http://www.resmi-gazete.org/tarih/20090903-10.htm[/url[/B]] bu linke tıklaklarsanız tasarım konseyinin ne olduğunu, kimlerden oluştuğunu görürsünüz. Tasarım konseyine grafik adına sadece ve sadece kim alınmış görün. Hükümetin grafiği ne gözle gördüğüne şahit olun. Grafikerlerin hakları adına bu sitede yaratılan onca toz duman arasında bir haber daha vereyim: Kıdem tazminatlarınız açılım adı altında açılım yapılan bölgeye harcanacak. Bunun da yasasını çıkardı şapşahane demokrasi aşığı hükümetimiz. Gazetecilere kızdılar, 2 yıl önce gazetecilerin yıpranma payı hakkını kaldırdılar. O kadar itiraz edildi, külhanbeyi edasıyla dinlemediler bile. Emeklilik hakkını bir çoğunuzun göremeyeceği yaşa çektiler. Çalışırken öl, emekli maaşı filan alma diyorlar bir çeşit. Zaten 3 otuz paraya çalıştırılıyorsunuz, üstelik bordrolarınız asgari ücretten gösteriliyor (çoğunuzun bordrosu bile yok) Hem birikim yapamayacak, hem de emeklilik yaşının getirdiği hastalıklar nedeniyle hastaneye bile yetiştiremeyecek kadar düşük maaş alacaksınız. Çok iç karartıcı değil mi? Ben karartmıyorum. Olanları özetliyorum. Sen kabul edersen iş istasyonu olmayı, saatler boyu çalışmayı, düşük bordroyu vesaire... Başına gelecekler bunlar. Biraz acımasız ve sert gerçekler. Bayramdan önce 40 yaşına basmış bir arkadaşım daha işten çıkarıldı. Bundan sonra iş bulması çok zor. En tecrübeli zamanında ve en iyi para kazanması gereken bir zamanda emperyalist dişlerin arasında kaldı. Sistem daha ucuzunu bulmuş onu istiyor. Daha ucuzu da her türlü negatif şartı kabul ederek 2 aylık kursla iş bulduğuna seviniyor. Daha ucuz olanlar da -hepsi değil- zamanla tecrübe kazanıp iyi bir "çark döndürücüsü " olacaklar. Ama "çark döndürücüler"de 40'lı yaşlarda aynı cendereyi hissedecek. Sistem okullu-alaylı ayrımı yapmıyor. Sistem ses çıkarmayan [B]ucuzları[/B] istiyor. [B]O ucuz işgücü sensin![/B] Şu işe bir kapağı atayım, zaman içinde işler nasıl olsa düzelir diyenlerin büyük çoğunluk olduğunu biliyorum. Emperyalist düzen alaşağı olmadığı sürece bu bir hayal olarak kalacak. Bir örnek vereyim. Bir yıl önce Letonya'yı ziyaret etmiştim. Letonya taze AB üyesi bir ülke. Euro para birimini kullanmıyor. Kendi para biri LAT'ı kullanıyor. 1 lat 3 lira. Değerli para yani. Ama ekonomi berbat.. Para edecek sanayi ya da endüstrileri yok. Bu yüzden işsizlik resmi rakamlara göre üzerinde olunca erkekler diğer AB ülkelerine kaçmış.. Bir Türk arkadaşım iş kurmuş orada. İşgücünü bu değerli LAT ile nasıl ödüyorsun diye sormuştum. İşgücüm bordrolu değil demişti. Kimsenin bordro ile vergi ödeyerek işgücü istihdamına gücü yok diye de ekledi. E nasıl yapıyorsunuz diyecek oldum. Saatle işçi çalıştırıyorum diyor. Ne işe ihtiyacım varsa, iş gücünün gerektirdiği zaman belli. O kadar saatliğine eleman tutuyorum. Ne yemek verme derdim var ne sigorta yapmak. Üstelik süreyi baştan değişmez şekilde şart koştuğumdan parayı hakedebilmek için belirlenmiş sürede işi bitirmek zorundalar. Bütün ülke bu durumda olduğundan devlet sesini çıkarmıyor diye son noktayı koydu. ... Bizde de gelinecek nokta burası. BU gidişle diye ekliyeyim. Yoksa çalışanlar birer birer hakkını aramaya başlarsa bir süre daha -belki sürekli- hakları korumak mümkün. Boşa geçireceğiniz her vakit, gemi azıya almış işveren ve bürokratlarla başka bir hakkınızın kaybı yolunu açacaktır. Yeni düzenlemelerle sendikaların etkisizleştirilmesi çalışması kapıda, geliyor. Bunun meali: bireysel olarak hakkını aramayan çalışanlarımız ola ki örgütlenir mörgütlenirse onun da önünü keselim. İlk iş sendikaları zayıflatalım. Kısaca önce kendi çalıştığınız işyerlerinde yasal haklarınızın peşine düşerek başlayacağınız hak savaşı, kolaylık açısından yerel, bölgesel örgütlenmelerle devam etmeli. Yok Türkiye genelinde tek bir örgütlenme fikri daha cazip derseniz onu yapın. Ama yapın. icraate geçin. Ve ne olursa olsun hak arayanlarınızı yalnız bırakmayın. Örgütsüz de olsa gizli birlik olun. Yoksa, daha çooook Don Kişot hikayeleri dinlersiniz burada. Naci Yavuz Not: İlla sendikalı olun demiyorum. Ki sendikaların da kuyusu kazılıyor. Örgütten kastım ama sendika, ama dernek, ama birlik ama odadır. Çözümü nerede görüyorsanız onu oluşturun. Her ne oluşturursanız oluşturun, kişisel sorununuz olduğu zaman yine bireysel olarak olarak ön plana çıkmanız, şikayetinizi bireysel olarak yapmanız gerektiğidir. Örneğin bir derneğiniz var. İşvereniniz size haksızlık yapıyor. Bunun için derneğinize bireysel şikayette bulunmanız gerekiyor. Dernek işverenin karşısına gelip "sen benim şu isimli çalışanıma böyle böyle yapıyormuşsun" diyecek. Bunu kimse yapmıyor. Gördüğüm kadarıyla işimi kaybederim korkusuyla da yapılmayacak. Asıl sorun bu. Kişisel hak takibi. Yoksa örgütlenmeseniz bile kişisel şikayetlerinizle sonuç alabileceğiniz bir merci bugün var zaten: işyerinizin bağlı olduğu bölge çalışma müdürlüğü. 2. NOT: Bu başlık altında beni düşman ya da siyam ikizi ilan edenlerin görüşlerini istemiyorum. Bu not dikkate alınmadığı takdirde yöneticilerden bu başlığın tümden silinmesini talep ve rica ediyorum.