danisman
Consultant
- Kayıt
- 27 Nisan 2009
- Mesaj
- 1.504
- Tepki
- 30
Kendiniz gibi düşünmediğiniz sürece, farkınızı hiç kimseye hissettiremez ve milyonlarca insan arasında kaybolur gidersiniz. Çok kabiliyetli bile olsanız, kabiliyetinizi düşünce ve farklı bakış biçiminizle birleştiremediğiniz sürece anlamsız olursunuz. Kabiliyetlerinizi mutlaka bir noktada, yani “hafızanızda” birleştirmeli ve kontrol altında tutabilmelisiniz. Eski bir reklam filmi sloganı vardır, bunu bir çoğunuz bilir “kontrolsüz güç, güç değildir” diye. Peki, tüm bunları nasıl yapacaksınız ve nasıl başaracaksınız. Her zaman söylediğim ve arkasında durduğum bir insan gerçeği vardır “siz istedikten sonra, imkansız diye bir şey yoktur, yeter ki isteyin, sonunda mutlaka başaracaksınız”
Bunu başarabilmenin yolu ise bedeninizi ve zihninizi tamamen kontrol altına almanızdan geçer. Bedeninizi kontrol almaya başladığınız zaman zihin, akıl ve düşünme gücünün de kontrolünü elinize almaya başladınız demektir. Bunu nasıl yapacaksınız? Fazla kilolarınız varsa, kilolarınızdan bir an evvel kurtulun. Zayıfsanız hemen spor yapmaya ve kaslarınızı çalıştırmaya başlayın. Vaktim yok, yapamıyorum, olmuyor gibi mazeretlerin arkasına saklanmayın sakın, unutmayın, bedenin kontrolünü elinize aldığınız zaman, zihin ve akıl kontrolünüzü de elinize almayı çok rahatlıkla başaracaksınız demektir. Peki, bunu sağladığınızı nasıl anlayacaksınız? Bu konuda çalışmalara başladığınız zaman yapmanız gereken en önemli çalışma şu olacak, vücut saatinizi kurmak ve sonuçları her gün takip etmek. Bu ne demektir? Gece kaçta yattığınız hiç önemli değil, kendi kendinize bir saat belirleyecek ve ben şu saatte uyanacağım, diye telkinde bulunun. Bakın bakalım ne zaman bu dediğinizi dinlemeye başlayan bir vücut ve zihne sahip olacaksınız. Bu konuda saati ne zaman tam olarak tutturmaya başlarsanız, işte o zaman artık kontrol sizin elinizde demektir.
Bedeniniz ve zihninize hakim olmaya başladığınız zaman, hayal gücünüzü de kontrol altına almaya ve mantıklı hayallerin peşinden koşmaya başlayacaksınız. Size hayal gücünüz geniş olmalıdır derken, boş hayal gücünden bahsetmedim, boş hayaller uğruna harcayacağınız enerji, sizi daha verimli olarak kullanacağınız ve başarılı olacağınız birçok şeyden alıkoyacaktır. Önceki yazılarımda bahsettiğim “hayal gücünüzün büyük ve sınırsız olması” konusu mantıklı işler için kullanılmalıdır. Bu konuya inanmayan ve başarının bu şekilde gelmeyeceğini düşünen bir kişi, bir şeye inanılarak, nasıl sahip olunabilir diye sorabilir. Güç tamamen kendinizde ve içinizde saklı, bunu unutmayın.
Ben bu tür soruları soran insanlara tek kelimelik bir cevap veriyorum “yoğunlaşma” yani, ne istediğinizi, zihninize kesin bir dille anlatmalısınız. Siz, neyi, nasıl isterseniz ona sahip olabileceğiniz bir yeteneğe sahipsiniz. İstediğiniz her ne ise, bu bir araba olabilir, bu bir ev olabilir bu bir erkek veya kadın da olabilir veya sıkıntılı bir durum da olabilir, hiç fark etmez. Tüm bunların oluşabilmesi için, size düşen, isteğiniz üzerine yoğunlaşmak ve gerçekten sahip olabilmek adına yapılması gerekenleri uygulamaktır. Bir şeye sahip olmaya çalışmak ve çaba sarf etmemek, onu sadece istemiş olmanız olarak kalacaktır avuçlarınızda ve zihninizde. Hayatın bir masal dünyasında yaşanmadığı ve masal dünyası kadar pembe olmadığı kesindir. Yani bir şeyi hiçbir zaman istemekle yetinmeyin, ona sahip olmak için çalışın, emek harcayın, düşünün.
Bir arkadaşımı uzun süre görmemiştim, aklıma geldi, onu çok zamandır görmediğim. İş yerine gittiğim zaman son derece morali bozuk ve bir hayli yorgun görünüyordu. Ekonomik olarak oldukça zor durumda olduğu gün gibi aşikardı. O gün sadece kahve içip öylesine bir sohbet ettim kendisiyle ve durumu hakkında en ufak bir görüş belirtmedim. Müsaade isteyip kalkacağım zaman, bu onun da dikkatini çekmiş olmalı ki, bana “durumum hiç iyi değil, eskiden dertleşirdik her konuda” dedi. Evet, eskiden dertleşirdik ama sen eskisi gibi değilsin artık, dedim. Farkındayım ama sen de eskisi gibi değilsin, önceden yardımcı olmak için mutlaka bir şeyler yapardın, dedi. Senin yardıma ihtiyacın yok ki, ben senin için ne yapabilirim, benden her konuda tecrübeli ve büyük bir birikime sahipsin. Ben senin gibi olayları düşünüp değerlendiremem, benim sana yapacağım birkaç iyi dilek temennimin sana bir faydası olmaz. Sen başarılı ve iyi bir yöneticisin ve altından kalkamayacağın hiçbir sorun yok. Çünkü senin adının yanında, başarısızlık diye bir kelime asla olmadı, olamaz, dedim, ayrıldım.
Aradan kısa bir zaman geçmişti, çalan telefonumu açtığımda gayet neşeli ve keyifli bir ses tonuyla merhaba diyen, arkadaşımdı. Oradan, buradan, konuştuk birkaç kelime, hayırdır seni pek bir keyifli buldum, dedim. Evet dedi, hatırlıyor musun, bana geldiğin günü, sana o gün öyle çok kızdım ki, kendi kendime “düşenin dostu olmaz” gördün mü, dedim ardından. Fakat o gece senin söylediklerin kafamda o kadar büyüdü ki, kendime gelmemi sağladın. Her akşam alışkanlık haline getirdiğim alkol şişesini balkondan sokağa fırlattım önce ve sonra hakkımda söylediklerini tek tek yazdım. Fark etim ki, sen bana aslında en büyük hediyeyi bırakıp gitmişsin. Bana, beni tekrar verdiğin için, sana teşekkür ederim. Sen çok iyi bir arkadaşsın, dedi.
Burada yaşadığım olay sonrası size yukarıda bahsettiğim gerçekleri gördüm. İnsan için imkansız olan, sadece ölümden kurtulamamaktır. Aklınıza gelebilecek her türlü sorunun çözümü ve isteklerin oluşmaması için hiçbir neden yoktur. Sadece mantıklı ve akıllı hareket ederek, çalışmayı ihmal etmeyerek, varacağınız noktaya mutlaka ulaşabilirsiniz. Arkadaşıma ben o gün, bir miktar para yardımında bulunabilirdim veya oturup, onu, uzun uzun dinleyerek, onunla birlikte onun gibi düşünerek, sorunlardan ve durumlardan şikayetçi olabilirdim. Bu kolay olan yoldu, oysa arkadaşımın buna, hiç ihtiyacı yoktu, çünkü bunu zaten, ben onun yanına uğrayana kadar yapmıştı. Onun ihtiyacı olan, sadece kendisine ulaşmaktı, kendi gücüne ve yapabileceklerine kavuşmaktı, belki bir süre önce, bir yerlerde bırakmış olduğu kabiliyetlerini, birikimlerini ve düşünce gücünü tekrar avuçlarına almasıydı. Ben kolay olanı değil zor olanı seçtim, ona “onun gerçeğinin bu sindirilmiş kişilik değil, başı dik durması gereken, güçlü ve kuvvetli kişilik” olduğunu hatırlattım. Mesajı alacak kadar akıllı, başarılı ve inançlı oluşu, onun sıkıntılarını aşmasında büyük pay sahibi olacaktı ve sonuçta bunu başardı. Arkadaşımın, burada farkında olmadan yaptığı “olaya yoğunlaşmasıdır”
Sizler de bu anlattığım yaşanmış olayın benzerlerine, belki birçok kez şahit oldunuz. Belki ailenizden birileri, belki çok yakın bir arkadaşınız veya siz, buna benzer bir şeyler yaşadınız. Tüm bunları yaşarken neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Eminim birçoğunuz, birilerinden herhangi bir şekilde yardım eli uzatılmasını beklediniz. Bu yardım alma düşüncesi, tüm insanların ortak bir noktasıdır. Bu istem dışı beklenen ve gerçekleşmesi arzulanan bir durumdur. Oysa unutulan ve atlanan en önemli nokta hiç aklınıza gelmez.
Size yardımcı olabilecek tek insan “sadece kendinizsiniz”
Ne zaman ve ne durumda olursanız olun, bu gerçeği aklınızdan asla çıkarmayın.
Yeniden görüşmek üzere, hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org
Farklı düşünmek (Hayal Gücü) 1
Farklı düşünmek (Hayal Gücü) 2
Bunu başarabilmenin yolu ise bedeninizi ve zihninizi tamamen kontrol altına almanızdan geçer. Bedeninizi kontrol almaya başladığınız zaman zihin, akıl ve düşünme gücünün de kontrolünü elinize almaya başladınız demektir. Bunu nasıl yapacaksınız? Fazla kilolarınız varsa, kilolarınızdan bir an evvel kurtulun. Zayıfsanız hemen spor yapmaya ve kaslarınızı çalıştırmaya başlayın. Vaktim yok, yapamıyorum, olmuyor gibi mazeretlerin arkasına saklanmayın sakın, unutmayın, bedenin kontrolünü elinize aldığınız zaman, zihin ve akıl kontrolünüzü de elinize almayı çok rahatlıkla başaracaksınız demektir. Peki, bunu sağladığınızı nasıl anlayacaksınız? Bu konuda çalışmalara başladığınız zaman yapmanız gereken en önemli çalışma şu olacak, vücut saatinizi kurmak ve sonuçları her gün takip etmek. Bu ne demektir? Gece kaçta yattığınız hiç önemli değil, kendi kendinize bir saat belirleyecek ve ben şu saatte uyanacağım, diye telkinde bulunun. Bakın bakalım ne zaman bu dediğinizi dinlemeye başlayan bir vücut ve zihne sahip olacaksınız. Bu konuda saati ne zaman tam olarak tutturmaya başlarsanız, işte o zaman artık kontrol sizin elinizde demektir.
Bedeniniz ve zihninize hakim olmaya başladığınız zaman, hayal gücünüzü de kontrol altına almaya ve mantıklı hayallerin peşinden koşmaya başlayacaksınız. Size hayal gücünüz geniş olmalıdır derken, boş hayal gücünden bahsetmedim, boş hayaller uğruna harcayacağınız enerji, sizi daha verimli olarak kullanacağınız ve başarılı olacağınız birçok şeyden alıkoyacaktır. Önceki yazılarımda bahsettiğim “hayal gücünüzün büyük ve sınırsız olması” konusu mantıklı işler için kullanılmalıdır. Bu konuya inanmayan ve başarının bu şekilde gelmeyeceğini düşünen bir kişi, bir şeye inanılarak, nasıl sahip olunabilir diye sorabilir. Güç tamamen kendinizde ve içinizde saklı, bunu unutmayın.
Ben bu tür soruları soran insanlara tek kelimelik bir cevap veriyorum “yoğunlaşma” yani, ne istediğinizi, zihninize kesin bir dille anlatmalısınız. Siz, neyi, nasıl isterseniz ona sahip olabileceğiniz bir yeteneğe sahipsiniz. İstediğiniz her ne ise, bu bir araba olabilir, bu bir ev olabilir bu bir erkek veya kadın da olabilir veya sıkıntılı bir durum da olabilir, hiç fark etmez. Tüm bunların oluşabilmesi için, size düşen, isteğiniz üzerine yoğunlaşmak ve gerçekten sahip olabilmek adına yapılması gerekenleri uygulamaktır. Bir şeye sahip olmaya çalışmak ve çaba sarf etmemek, onu sadece istemiş olmanız olarak kalacaktır avuçlarınızda ve zihninizde. Hayatın bir masal dünyasında yaşanmadığı ve masal dünyası kadar pembe olmadığı kesindir. Yani bir şeyi hiçbir zaman istemekle yetinmeyin, ona sahip olmak için çalışın, emek harcayın, düşünün.
Bir arkadaşımı uzun süre görmemiştim, aklıma geldi, onu çok zamandır görmediğim. İş yerine gittiğim zaman son derece morali bozuk ve bir hayli yorgun görünüyordu. Ekonomik olarak oldukça zor durumda olduğu gün gibi aşikardı. O gün sadece kahve içip öylesine bir sohbet ettim kendisiyle ve durumu hakkında en ufak bir görüş belirtmedim. Müsaade isteyip kalkacağım zaman, bu onun da dikkatini çekmiş olmalı ki, bana “durumum hiç iyi değil, eskiden dertleşirdik her konuda” dedi. Evet, eskiden dertleşirdik ama sen eskisi gibi değilsin artık, dedim. Farkındayım ama sen de eskisi gibi değilsin, önceden yardımcı olmak için mutlaka bir şeyler yapardın, dedi. Senin yardıma ihtiyacın yok ki, ben senin için ne yapabilirim, benden her konuda tecrübeli ve büyük bir birikime sahipsin. Ben senin gibi olayları düşünüp değerlendiremem, benim sana yapacağım birkaç iyi dilek temennimin sana bir faydası olmaz. Sen başarılı ve iyi bir yöneticisin ve altından kalkamayacağın hiçbir sorun yok. Çünkü senin adının yanında, başarısızlık diye bir kelime asla olmadı, olamaz, dedim, ayrıldım.
Aradan kısa bir zaman geçmişti, çalan telefonumu açtığımda gayet neşeli ve keyifli bir ses tonuyla merhaba diyen, arkadaşımdı. Oradan, buradan, konuştuk birkaç kelime, hayırdır seni pek bir keyifli buldum, dedim. Evet dedi, hatırlıyor musun, bana geldiğin günü, sana o gün öyle çok kızdım ki, kendi kendime “düşenin dostu olmaz” gördün mü, dedim ardından. Fakat o gece senin söylediklerin kafamda o kadar büyüdü ki, kendime gelmemi sağladın. Her akşam alışkanlık haline getirdiğim alkol şişesini balkondan sokağa fırlattım önce ve sonra hakkımda söylediklerini tek tek yazdım. Fark etim ki, sen bana aslında en büyük hediyeyi bırakıp gitmişsin. Bana, beni tekrar verdiğin için, sana teşekkür ederim. Sen çok iyi bir arkadaşsın, dedi.
Burada yaşadığım olay sonrası size yukarıda bahsettiğim gerçekleri gördüm. İnsan için imkansız olan, sadece ölümden kurtulamamaktır. Aklınıza gelebilecek her türlü sorunun çözümü ve isteklerin oluşmaması için hiçbir neden yoktur. Sadece mantıklı ve akıllı hareket ederek, çalışmayı ihmal etmeyerek, varacağınız noktaya mutlaka ulaşabilirsiniz. Arkadaşıma ben o gün, bir miktar para yardımında bulunabilirdim veya oturup, onu, uzun uzun dinleyerek, onunla birlikte onun gibi düşünerek, sorunlardan ve durumlardan şikayetçi olabilirdim. Bu kolay olan yoldu, oysa arkadaşımın buna, hiç ihtiyacı yoktu, çünkü bunu zaten, ben onun yanına uğrayana kadar yapmıştı. Onun ihtiyacı olan, sadece kendisine ulaşmaktı, kendi gücüne ve yapabileceklerine kavuşmaktı, belki bir süre önce, bir yerlerde bırakmış olduğu kabiliyetlerini, birikimlerini ve düşünce gücünü tekrar avuçlarına almasıydı. Ben kolay olanı değil zor olanı seçtim, ona “onun gerçeğinin bu sindirilmiş kişilik değil, başı dik durması gereken, güçlü ve kuvvetli kişilik” olduğunu hatırlattım. Mesajı alacak kadar akıllı, başarılı ve inançlı oluşu, onun sıkıntılarını aşmasında büyük pay sahibi olacaktı ve sonuçta bunu başardı. Arkadaşımın, burada farkında olmadan yaptığı “olaya yoğunlaşmasıdır”
Sizler de bu anlattığım yaşanmış olayın benzerlerine, belki birçok kez şahit oldunuz. Belki ailenizden birileri, belki çok yakın bir arkadaşınız veya siz, buna benzer bir şeyler yaşadınız. Tüm bunları yaşarken neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Eminim birçoğunuz, birilerinden herhangi bir şekilde yardım eli uzatılmasını beklediniz. Bu yardım alma düşüncesi, tüm insanların ortak bir noktasıdır. Bu istem dışı beklenen ve gerçekleşmesi arzulanan bir durumdur. Oysa unutulan ve atlanan en önemli nokta hiç aklınıza gelmez.
Size yardımcı olabilecek tek insan “sadece kendinizsiniz”
Ne zaman ve ne durumda olursanız olun, bu gerçeği aklınızdan asla çıkarmayın.
Yeniden görüşmek üzere, hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.org
Farklı düşünmek (Hayal Gücü) 1
Farklı düşünmek (Hayal Gücü) 2