danisman
Consultant
- Kayıt
- 27 Nisan 2009
- Mesaj
- 1.504
- Tepki
- 30
İnsanlar yaşadıkları sürece, yani, nefes alıp verdikleri müddetçe, başarılı olmak, para kazanmak ve iyi yaşamak için çabalar dururlar. Bazı araştırmalara göre, bir insan, ömrünün yarısından fazlasını uyuyarak geçirmekte denilmekte, ne şekilde olursa olsun, her insan, yukarıda saydıklarımızı yapmak amacıyla öğrenim görür, çaba sarf eder, emek harcar.
Siz de bu insanlardan birisiniz. Peki, başarılı olmanın kıstası nedir? Nedir başarılı olmak? Gerçekten iyi yaşamak, nedir? Tüm bunların yanıtını, kendimize gerçekten verebilmekte miyiz?
Diyelim ki, gerçekten, iş yaşamınızda her şey yolunda gitmekte ve siz birçok insanın amacı ve hedefi olan yerlere, hızlı bir şekilde ilerlemektesiniz. Çalışmanızın ve fedakarlıklarınızın karşılığını almaktasınız.
Nedir bu fedakarlıklar? Hayatta yaşanması gereken birçok şeyden fedakârlık etmek zorundasınız, en başta uykunuzdan, sonra hakkınız olan dinlenme saatlerinizden, belki dostlarınızla bir cafede oturup, kahkahalar atarak içilecek bir fincan kahveden, buna benzer bir sürü şeyden fedakarlık ederek, istediğiniz yere ulaşmaktasınız.
Mücadeleniz hiç kolay değildir, sadece bulunduğunuz sektör içerisinde yaşanan olumsuzluklarla değil, ülkenin ekonomik şartlarıyla, dünyanın ekonomik şartlarıyla, olurlarla, olmazlarla, çarpışmak zorundasınız. Birisi darbe vurmazsa, diğeri mutlaka bir şekilde size dokunur bu koşulların ve ister istemez, sizde etkilenmek durumunda kalırsınız.
Bu noktaya geldiğiniz zaman, aklınıza mutlaka geçmişiniz gelir, geçmişte her şeyin daha kolay, daha keyifli ve daha kolay olduğunu hatırlarsınız. Eskiden size bir ekmek, birazda yanında tüketeceğiniz erzak oldu mu, yeterliyken, artık tüm bunların size yetmediğini hissetmeye başlarsınız. Çünkü omuzlarınıza aldığınız sorumluluk denen yük, öylesine ağırlaşmıştır ki, kendinizden daha çok, taşıdığınız sorumlulukları düşünmeye başladığınızı hissedersiniz. Artık personelleriniz, iş veya iş yerleriniz, araç veya araçlarınız, belki eşiniz, çocuklarınız, onların geleceği ve sıraladıkça kabaran bir listeyle burun buruna yaşamaya çalışırsınız. Artık bu noktada, sizi, sizden başka hiç kimsenin anlamadığını, anlarsınız.
Tüm bu listede olması gerekenler, aileniz ve çok yakınlarınızken, bakarsınız ki, dışarıdan da birçok insan ve insanların sorumluluğu size ait olmaya başlamıştır. Deyim yerindeyse “dağda bir kuzuyu kurt kapsa, siz sorumlu tutulursunuz” tüm bunları idare etmek ve mücadele gücünü kendinizde bulmanız hiç kolay değildir.
Düşünceler, ne yapabilirimler, nasıl yapabilirimler, sizin aklınızı meşgul eden sorular olarak yaşamınızı doldurmaya fazlasıyla yeterlidir.
Burada, en önemli hususlardan birisi, karşımıza çıkmıştır veya çıkmak üzeredir ve şayet bunu düşünmeye zamanınız olursa, kendinize, şu soruyu sorarsınız. Ben ne yapıyorum? Evet, gerçekten de, ne yapıyorsunuz? Ne yapıyoruz? Yaşamanın bedeli, bu kadar ağır mıdır? Yoksa kendi kendimize mi, yaşamı bu denli zorlaştırmaktayız?
Şimdi tekrar düşünelim, hani, o bir lokma ekmeğin bize yettiği ve daha fazlasına hiç gereksinim duymadığımız o dönemleri. Üniversite yıllarını hatırlayın veya ilk iş hayatınıza başladığınız zamanları. Ne güzeldi değil mi? Sadece o gün için ne yiyeceğimizi, akşama ne yesek, kahvaltıda ne yesek diye düşünürdük, düşünürdünüz. Bu veya buna benzer düşünceler içindeyken, şimdi hangi noktalara gelindiğine şahit olursunuz. Belki en fazla aşk acısı yorardı aklımızı, sevgililer veya ufak tefek borçlarımız. Şimdi gelinen nokta, çok daha farklıdır artık ve siz, ne geriye dönebilirsiniz, ne de çok ileriye gidebilirsiniz. Çünkü yaşamın en önemli özelliği geriye dönüşün olmamasıdır. Zaten hayatta neyi yapamazsın sorusuna verdiğim tek yanıt budur, geriye dönüş yapılamaz.
Kimi zamanlar filleri ve sincapları düşünürüm, öylesine heybetli, öylesine güçlülerdir ki filler, bakan herkes, beklide imrenerek bakar. Fakat hayatta fil olabilmek hiç kolay değildir bir defa karnını doyurması için bile bir samanlık yiyeceğe ihtiyaç duyar. Oysa sincap olmak öyle midir? Önünde bir avuç yiyecek olduğu zaman, doyurur karnını…
Çalışırken, gelecek hakkında planlar yaparken, çok iyi düşünmek gerek, fil mi olmalı? Sincap mı?
Siz hangisi olmak isterdiniz?
Yeni bir yazımızda, yine buluşmak üzere, hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.Org
Siz de bu insanlardan birisiniz. Peki, başarılı olmanın kıstası nedir? Nedir başarılı olmak? Gerçekten iyi yaşamak, nedir? Tüm bunların yanıtını, kendimize gerçekten verebilmekte miyiz?
Diyelim ki, gerçekten, iş yaşamınızda her şey yolunda gitmekte ve siz birçok insanın amacı ve hedefi olan yerlere, hızlı bir şekilde ilerlemektesiniz. Çalışmanızın ve fedakarlıklarınızın karşılığını almaktasınız.
Nedir bu fedakarlıklar? Hayatta yaşanması gereken birçok şeyden fedakârlık etmek zorundasınız, en başta uykunuzdan, sonra hakkınız olan dinlenme saatlerinizden, belki dostlarınızla bir cafede oturup, kahkahalar atarak içilecek bir fincan kahveden, buna benzer bir sürü şeyden fedakarlık ederek, istediğiniz yere ulaşmaktasınız.
Mücadeleniz hiç kolay değildir, sadece bulunduğunuz sektör içerisinde yaşanan olumsuzluklarla değil, ülkenin ekonomik şartlarıyla, dünyanın ekonomik şartlarıyla, olurlarla, olmazlarla, çarpışmak zorundasınız. Birisi darbe vurmazsa, diğeri mutlaka bir şekilde size dokunur bu koşulların ve ister istemez, sizde etkilenmek durumunda kalırsınız.
Bu noktaya geldiğiniz zaman, aklınıza mutlaka geçmişiniz gelir, geçmişte her şeyin daha kolay, daha keyifli ve daha kolay olduğunu hatırlarsınız. Eskiden size bir ekmek, birazda yanında tüketeceğiniz erzak oldu mu, yeterliyken, artık tüm bunların size yetmediğini hissetmeye başlarsınız. Çünkü omuzlarınıza aldığınız sorumluluk denen yük, öylesine ağırlaşmıştır ki, kendinizden daha çok, taşıdığınız sorumlulukları düşünmeye başladığınızı hissedersiniz. Artık personelleriniz, iş veya iş yerleriniz, araç veya araçlarınız, belki eşiniz, çocuklarınız, onların geleceği ve sıraladıkça kabaran bir listeyle burun buruna yaşamaya çalışırsınız. Artık bu noktada, sizi, sizden başka hiç kimsenin anlamadığını, anlarsınız.
Tüm bu listede olması gerekenler, aileniz ve çok yakınlarınızken, bakarsınız ki, dışarıdan da birçok insan ve insanların sorumluluğu size ait olmaya başlamıştır. Deyim yerindeyse “dağda bir kuzuyu kurt kapsa, siz sorumlu tutulursunuz” tüm bunları idare etmek ve mücadele gücünü kendinizde bulmanız hiç kolay değildir.
Düşünceler, ne yapabilirimler, nasıl yapabilirimler, sizin aklınızı meşgul eden sorular olarak yaşamınızı doldurmaya fazlasıyla yeterlidir.
Burada, en önemli hususlardan birisi, karşımıza çıkmıştır veya çıkmak üzeredir ve şayet bunu düşünmeye zamanınız olursa, kendinize, şu soruyu sorarsınız. Ben ne yapıyorum? Evet, gerçekten de, ne yapıyorsunuz? Ne yapıyoruz? Yaşamanın bedeli, bu kadar ağır mıdır? Yoksa kendi kendimize mi, yaşamı bu denli zorlaştırmaktayız?
Şimdi tekrar düşünelim, hani, o bir lokma ekmeğin bize yettiği ve daha fazlasına hiç gereksinim duymadığımız o dönemleri. Üniversite yıllarını hatırlayın veya ilk iş hayatınıza başladığınız zamanları. Ne güzeldi değil mi? Sadece o gün için ne yiyeceğimizi, akşama ne yesek, kahvaltıda ne yesek diye düşünürdük, düşünürdünüz. Bu veya buna benzer düşünceler içindeyken, şimdi hangi noktalara gelindiğine şahit olursunuz. Belki en fazla aşk acısı yorardı aklımızı, sevgililer veya ufak tefek borçlarımız. Şimdi gelinen nokta, çok daha farklıdır artık ve siz, ne geriye dönebilirsiniz, ne de çok ileriye gidebilirsiniz. Çünkü yaşamın en önemli özelliği geriye dönüşün olmamasıdır. Zaten hayatta neyi yapamazsın sorusuna verdiğim tek yanıt budur, geriye dönüş yapılamaz.
Kimi zamanlar filleri ve sincapları düşünürüm, öylesine heybetli, öylesine güçlülerdir ki filler, bakan herkes, beklide imrenerek bakar. Fakat hayatta fil olabilmek hiç kolay değildir bir defa karnını doyurması için bile bir samanlık yiyeceğe ihtiyaç duyar. Oysa sincap olmak öyle midir? Önünde bir avuç yiyecek olduğu zaman, doyurur karnını…
Çalışırken, gelecek hakkında planlar yaparken, çok iyi düşünmek gerek, fil mi olmalı? Sincap mı?
Siz hangisi olmak isterdiniz?
Yeni bir yazımızda, yine buluşmak üzere, hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN
Grafikerler.Org