farukcagla
Grafik Öğretim Görevlisi
- Kayıt
- 24 Şubat 2008
- Mesaj
- 642
- Tepki
- 23
@Hasan Güner
Sert yazmıyorum, haşin yazmıyorum. Düşünce girdabının dolambaçlı labirentlerine dalmamak ve bazı dipsiz uçurumlara düşmemek için kısa, net ve yalın yazıyorum.
Türkiye insanının tasarımları, Batıdakilerin tasarımlarına benzemiyorsa ve bunu da neyimiz benziyor ki? diye aşağılıyor ve beğenmiyorsak, rahatlıkla şunu söyleyebiliriz; Türk insanı Batıdakiler kadar tartışma edebini, ahlakını ve yöntemini bilmiyor.
Yani batı her konuda bizden ileriyse, yazarak tartışma konusunda da bizden ileri demektir.
Şimdi bakınız; bir batılı ile AYNI KELİMELERDEN KURULMUŞ CÜMLELERLE ve O KELİMELERİN ÇAĞRIŞTIRDIĞI KAVRAMLARLA TARTIŞIRSINIZ.
Ama bizde; aynı konu; tartışan kişilerin herbirinin kendine has kelimeleri ile tartışılır.
Aslında HERKES TÜRKÇE tartışıyormuş gibidir ama entelektüel zenginlikleri farklı olduğu için ve bilgi birikimleri farklı olduğu için ve elbette kelime dağarcıkları da farklı olduğu için aynı konuyu FARKLI KELİMELERLE TARTIŞIRLAR.
O zaman MÜNAZARA, MÜNAKAŞA haline gelir. Çünkü artık iletişim varmış gibi gözükse de artık iletişim kurulamaz noktaya gelinmiştir.
Kelime denilen şey sesler ve harflerden oluşmuş figürler veya semboller veya ideogramlardır.
Aynı konu AYNI kelimelerle tartışılmazsa aynı oyun herkese göre farklı kurallarla oynanmaya başlamış ve oyun olmaktan çıkmış demektir.
AYNI kelimelerle tartışılmazsa, AYNI KONUDAN tartışılmıyor demektir. Farklı semboller; FARKLI ÇAĞRIŞIMLAR YAPAR.
İşte o zaman düşünce girdabında boğulma başlar.
Sorulan soru şudur;
"Niçin Avrupalı grafikerlerin tasarımları birer sanat harikasıdır da niçin sanayi sitelerindeki ortaokul mezunu grafikerlerin tasarımları onlarla eşit düzeyde değildir? Yoksa size göre eşit düzeyde midir?
Avrupalı daha mı yeteneklidir? Yoksa daha mı eğitimlidir?"
Verilen cevap şudur;
"avrupa ile kıyas konusuna girersek içinden çıkamayız
bizim neyimiz onlarla yarışabilecek kapasitede ki tasarımlarımız olsun "
Bu sorunun cevabı bu değildir. Ama cevap niyetine orada durmaktadır.
Farklı sembollerle, farklı mantıkla verilmiş cevaptır.
Bu mantığın devamı şöyle olmalıdır;
O halde hiç bir şeyimiz eşit değilse, Avrupa patronları ile Türkiye patronları da eşit kalitede olmadığına göre;
Türkiyede Diplomalı bir grafikere değer verilmeyişin nedeni; değer vermeyen patronun kusuru olamaz mı?
Diğer bir deyişle; Avrupalı bir patron Avrupalı bir diplomalıya değer veriyorsa Türkiyede kabahat sadece Diplomalıda mı?
Eğer evet diyorsanız; Türkiyede eğitim berbattır, Patronlar iyidir, iyi patron berbat eğitimi istemez ifadesi doğru ve haklı sayılır.
O halde "neremiz doğru?" sorusu haksız ve yanlıştır.
Eğer DİPLOMALI DEĞİL de tecrübeli eleman aranıyorsa, niçin 40 yaşını geçmiş tecrübeli grafikerler daha zor iş bulmaktadır? Niçin genç ve ucuz grafikerler, ÜSTELİK DİPLOMASIZLAR TERCİH EDİLMEKTEDİR? Daha USTA ve tecrübeli TASARIMCI OLDUKLARI İÇİN Mİ?
Yine sert mi yazmış oldum?
Kime göre sert? Avrupalıya göre mi? Size göre mi?
Yine görüşelim.
Sert yazmıyorum, haşin yazmıyorum. Düşünce girdabının dolambaçlı labirentlerine dalmamak ve bazı dipsiz uçurumlara düşmemek için kısa, net ve yalın yazıyorum.
Türkiye insanının tasarımları, Batıdakilerin tasarımlarına benzemiyorsa ve bunu da neyimiz benziyor ki? diye aşağılıyor ve beğenmiyorsak, rahatlıkla şunu söyleyebiliriz; Türk insanı Batıdakiler kadar tartışma edebini, ahlakını ve yöntemini bilmiyor.
Yani batı her konuda bizden ileriyse, yazarak tartışma konusunda da bizden ileri demektir.
Şimdi bakınız; bir batılı ile AYNI KELİMELERDEN KURULMUŞ CÜMLELERLE ve O KELİMELERİN ÇAĞRIŞTIRDIĞI KAVRAMLARLA TARTIŞIRSINIZ.
Ama bizde; aynı konu; tartışan kişilerin herbirinin kendine has kelimeleri ile tartışılır.
Aslında HERKES TÜRKÇE tartışıyormuş gibidir ama entelektüel zenginlikleri farklı olduğu için ve bilgi birikimleri farklı olduğu için ve elbette kelime dağarcıkları da farklı olduğu için aynı konuyu FARKLI KELİMELERLE TARTIŞIRLAR.
O zaman MÜNAZARA, MÜNAKAŞA haline gelir. Çünkü artık iletişim varmış gibi gözükse de artık iletişim kurulamaz noktaya gelinmiştir.
Kelime denilen şey sesler ve harflerden oluşmuş figürler veya semboller veya ideogramlardır.
Aynı konu AYNI kelimelerle tartışılmazsa aynı oyun herkese göre farklı kurallarla oynanmaya başlamış ve oyun olmaktan çıkmış demektir.
AYNI kelimelerle tartışılmazsa, AYNI KONUDAN tartışılmıyor demektir. Farklı semboller; FARKLI ÇAĞRIŞIMLAR YAPAR.
İşte o zaman düşünce girdabında boğulma başlar.
Sorulan soru şudur;
"Niçin Avrupalı grafikerlerin tasarımları birer sanat harikasıdır da niçin sanayi sitelerindeki ortaokul mezunu grafikerlerin tasarımları onlarla eşit düzeyde değildir? Yoksa size göre eşit düzeyde midir?
Avrupalı daha mı yeteneklidir? Yoksa daha mı eğitimlidir?"
Verilen cevap şudur;
"avrupa ile kıyas konusuna girersek içinden çıkamayız
bizim neyimiz onlarla yarışabilecek kapasitede ki tasarımlarımız olsun "
Bu sorunun cevabı bu değildir. Ama cevap niyetine orada durmaktadır.
Farklı sembollerle, farklı mantıkla verilmiş cevaptır.
Bu mantığın devamı şöyle olmalıdır;
O halde hiç bir şeyimiz eşit değilse, Avrupa patronları ile Türkiye patronları da eşit kalitede olmadığına göre;
Türkiyede Diplomalı bir grafikere değer verilmeyişin nedeni; değer vermeyen patronun kusuru olamaz mı?
Diğer bir deyişle; Avrupalı bir patron Avrupalı bir diplomalıya değer veriyorsa Türkiyede kabahat sadece Diplomalıda mı?
Eğer evet diyorsanız; Türkiyede eğitim berbattır, Patronlar iyidir, iyi patron berbat eğitimi istemez ifadesi doğru ve haklı sayılır.
O halde "neremiz doğru?" sorusu haksız ve yanlıştır.
Eğer DİPLOMALI DEĞİL de tecrübeli eleman aranıyorsa, niçin 40 yaşını geçmiş tecrübeli grafikerler daha zor iş bulmaktadır? Niçin genç ve ucuz grafikerler, ÜSTELİK DİPLOMASIZLAR TERCİH EDİLMEKTEDİR? Daha USTA ve tecrübeli TASARIMCI OLDUKLARI İÇİN Mİ?
Yine sert mi yazmış oldum?
Kime göre sert? Avrupalıya göre mi? Size göre mi?
Yine görüşelim.