Maaşlı Çalışan Grafiker Günde Kaç Saat Çalışmalı?

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Mesai saati sizin çalıştığınız yerde kaç saat?
Sabah kaçta başlıyor, akşam kaçta bitiyor?
Mesai saati bitiminde işten çıkabiliyor musunuz?
Çıkamıyorsanız fazla mesai ücreti alıyor musunuz?
Almıyorsanız, işyeri ile mesai saati bitimine kadar diye mi, yoksa o günkü işi o gün bitirmek şartıyla mı anlaştınız?

Hafta sonu tatiliniz kaç gün?

Milli Bayramlarda mı dini bayramlarda mı tatil hakkınız var?

Günde kaç saat monitöre bakıyorsunuz?
Dinlenme molanız var mı? Varsa bir günde kaç kere ve ne kadar süreyle.?

Mouse ve klavye kullanmaktan eliniz, bileğiniz, kolunuz veya boyun ve sırtınız ağrıyor mu? Böyle ağrı çeken grafikerleri tanıyor musunuz? Onlar nasıl çare bulmuşlar?

Bazen, KÜREK MAHKUMU gibi çalıştığınızı düşünüyor musunuz?

Bu sitede; https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/13649-grafiker-is-istasyonu-mudur.html
konusuna girip okudunuz mu?

Ailenize, dostlarınıza, yakın çevrenize ve dostlanıza vakit ayırabiliyor musunuz, yoksa mesai saatleriniz onlara zaman ayırmanızı engelliyor mu?

Akşam saat 17,00'de paydos eden bankacılara ve devlet memurlarına özenip imreniyor musunuz?

Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılacak kadar boş zamanınız kalıyor mu?
Yoksa bunları yapacak;
-param olsa zamanım yok,
-zamanım olsa, param yok,
-hem zaman, hem para yok
-ikisi de var ama ben istemiyorum mu diyorsunuz?

Emeğinizin karşılığını aldığınızı düşünüyor musunuz?

Size, birisi "yasal hakkını kullan" derse, yasal hakkınızın ne olduğunu biliyor musunuz?
Yasal hakkınızı bilseniz rahatça kullanır mısınız, yoksa kullanmaktan çekindiğiniz yerler ve anlar olur mu?

İşyerinizdeki çalışma koşullarınızdan memnun değilseniz bunu patrona rahatlıkla bildirebilir misiniz?

İşyerinizdeki çalışma koşullarını patron dışında düzeltecek bir mevkiinin, bir makamın, bir otoritenin olmasını ve adaleti sağlamasını ister misiniz?

Bu otorite sizce ne olabilir?

Mesai saatlerinden veya iş koşullarından memnun değilseniz, bu iş nasıl düzelir? Düzelmez, böyle gelmiş böyle gider mi diyorsunuz?
 

occw

Üye
Kayıt
6 Şubat 2008
Mesaj
78
Tepki
0
"Bu sitede; https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/13649-grafiker-is-istasyonu-mudur.html
konusuna girip okudunuz mu?

İlk bu sorunuzla başlamama izin verin. Bu ve bununla birlikte bu sitedeki tüm yazılarınızı okudum ve gerçekten etkilendiğimi ifade etmeliyim.

"Mesai saati sizin çalıştığınız yerde kaç saat?
Sabah kaçta başlıyor, akşam kaçta bitiyor?"

En son çalıştığım yerde ( 5-6 ay önce) 10 saatti. Sabah saat 9 da başlar ve akşam 7 de biter.

" Mesai saati bitiminde işten çıkabiliyor musunuz?
Çıkamıyorsanız fazla mesai ücreti alıyor musunuz?
Almıyorsanız, işyeri ile mesai saati bitimine kadar diye mi, yoksa o günkü işi o gün bitirmek şartıyla mı anlaştınız? "

Genelde mesai saati bitiminde işten çıkamazdım. Ve bunun için fazla mesai ücreti alamazdım. Anlaşmamıda mesai saati bitimine kadar çalışmak üzere yapmıştım.

" Hafta sonu tatiliniz kaç gün?
Milli Bayramlarda mı dini bayramlarda mı tatil hakkınız var? "

Cumartesi 14.00 mesai bitimidir. Ama bitmediğide vakidir. Bayramlara gelince sadece dini bayramlarda tatil yapardık.

" Mouse ve klavye kullanmaktan eliniz, bileğiniz, kolunuz veya boyun ve sırtınız ağrıyor mu? Böyle ağrı çeken grafikerleri tanıyor musunuz? Onlar nasıl çare bulmuşlar? "

Bu gerçektende en çok sıkıntılı olduğum konulardan biridir. 8 seneyi geçti grafikerlik yaptığım. Son zamanlarda sağ bileğimde ağrılar meydana geldi. Böyle giderse bir doktora göstermem gerekicek. Sırt ve boyun ağrılarıda zaten grafikerliğe başladığımdan beri var.

" Bazen, KÜREK MAHKUMU gibi çalıştığınızı düşünüyor musunuz?
Ailenize, dostlarınıza, yakın çevrenize ve dostlanıza vakit ayırabiliyor musunuz, yoksa mesai saatleriniz onlara zaman ayırmanızı engelliyor mu? "

Bazen değil her zaman KÜREK MAHKUMU gibi çalıştığımı düşünmüşümdür. Aileme dostlarıma yakın çevrerme vakit ayırmak bu mesai saatleriyle imkansız zaten.

" Akşam saat 17,00'de paydos eden bankacılara ve devlet memurlarına özenip imreniyor musunuz? "

Hiç imrenmezmiyim. Memur arkadaşlara bakınca canım sıkılıyo. Grafiker olucağıma memur olsaydım diye düşünüyorum. Geçen sene memurluk sınavlarında giricektim fakat arkadaşlar yaş haddinden giremeyeceğimi söylediler. Meslek işte atsan atılmıyo satsan satılmıyo ne yapıcaz bilmem.

" Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılacak kadar boş zamanınız kalıyor mu? "

Hocam sizde hep can alıcı sorular sormuşsunuz. Genel olarak ben bir grafikerin mevcut piyasa koşullarında mesai saatleri dışında hayat ayıraca vakti olacağını sanmıyorum.

" Size, birisi "yasal hakkını kullan" derse, yasal hakkınızın ne olduğunu biliyor musunuz?
Yasal hakkınızı bilseniz rahatça kullanır mısınız, yoksa kullanmaktan çekindiğiniz yerler ve anlar olur mu? "

Ben şahsen bilmiyorum. Yasal hakkımı biliyor olsam (yasal hakkımın olduğunu varsayarak cevaplıyorum) hiç tereddüt etmeden her ne pahasına olursa olsun kullanırım.

" İşyerinizdeki çalışma koşullarınızdan memnun değilseniz bunu patrona rahatlıkla bildirebilir misiniz? "

Çok açık söylüyorum kesinlikle hayır

" İşyerinizdeki çalışma koşullarını patron dışında düzeltecek bir mevkiinin, bir makamın, bir otoritenin olmasını ve adaleti sağlamasını ister misiniz?
Bu otorite sizce ne olabilir? "

Kesinlikle isterim bu benim son zamanlarda üzerinde çokça düşündüğüm bir konu. Zaten önceki yazılarınızda da bununla ilgili bazı çözümler sunmuşsunuz. Bunuda açıkça söylüyorum eğer böyle bir mevkinin veya makammın veya otoritenin oluşumunda eğer üzerime düşeni sonuna kadar yapmazsam namert olayım. Biz yıllardır sömürülüyoruz bizden sonra gelecek olan grafikerler en azından bizim yaşadığımız sıkıntıları yaşamasınlar.

" Bu otorite sizce ne olabilir? "

İşte asıl soru bu hocam. Sanırım bu sorunun cevabı sizde var. Böyle gelmiş böyle gider diye birşeyi asla ruhum kabul etmez. Yapımda hiç öyle birşey yok. Böyle gelmişse bu bizden öncekilerin yanlışıdır. Ama böyle de giderse bu bizim bizden sonraki nesle yapacağımız bir yanlış olacaktır.

Umarım sorularınızı atlamamşımdır. Ve yine umarım son sorunuzun cevabı sizde vardır.
Bu konulara değindiğiniz içinde ayrıca ne kadar teşekkür etsem az.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Değerli Ömer Çokbilen kardeşim,
Titiz ve ayrıntılı, üstelik dürüst ve içten cevapların için çok teşekkür ederim.

Herkesten bu sorulara senin gibi yanıt vermesini bekliyorum.

Evet bu sorunları çözecek otoritenin ne olduğunu çok şükür artık biliyorum. Geçmişte yaşadığım acı tecrübeler neyin ne olduğunu, neyin nasıl yapılması gerektiğini bana öğretti.

Çok param olsaydı bu işi hemen bitirmiştim. Şimdi herşeyi buradan anlatamam. Çünkü çok can alıcı sorular sormuşsun dediğin adamın canını çıkarmak için görüyorsun sistemli saldırılar yapıyorlar, kişisel menfaat suçlamaları yapıyorlar.

Ben çözümünü biliyorum, bu çözüm için herkesi davet edecek olan adamın kim olması önemli olduğu kadar, onun yanındaki ekibin de kimlerden oluşacağı önemlidir. Bu ekibin içinde bir veya birkaç hukuk adamı, avukat vs olmalıdır. Bu olmazsa kendimiz çalar kendimiz söyleriz.

Hiç bir grafiker bir avukat kadar yasaları, yasaların boşluklarını, genel teamülleri veya hukuk geleneğini bilmez.

Hiç bir mac operatörü de bir eğitimli grafiker kadar estetiğin kurallarını, kolay tasarımın yollarını bilmez.

Bu bakımdan her işin bir uzmanı vardır ve bu uzman olmazsa işler el yordamıyla ve yap boz şeklinde yürür. Zaten mac operatörünün yanında oturan müşteriyle de tasarım faaliyeti de böyle deneye yanıla yürür.

Bu da bir oyundur ve bu oyundan kedinin fareyle oynaması gibi grafikçi ile oynayan müşteri büyük zevk alır. (Bu oyundan para kazanan oyunu tezgahlayan grafikerin patronudur.) Hatta bu müşteri, grafikerin başarılı çalışmasını beğenmez ve daha berbat bir şey yaptırır. Adeta tasarımı bozar ve bozduğu şeye para öder.

Bu yüzden bu sitede, yanınıza oturan müşteriden rahatsız olmuyor musunuz diye bir konu açtım.

Bu grafikeri yöneten müşteri olgusunun İŞ İSTASYONU ve KÜREK MAHKUMU grafiker ile DOĞRUDAN İLGİSİ vardır ama bunu göremiyorlar. Böyle grafikere APTAL deyip işin içinden çıkıyorlar.

Bu konular da GRAFİKERİN YASAL veya MESLEKİ HAKLARI konusuna girer. Hiç bir avukat duruşma dilekçesini müvekkilinin dikte ettirmesiyle yazmaz, hiç bir mimar proje çizerken yanında müteahhit bulunmaz, hiç bir doktor ameliyatını hastanın akrabalarının yönetiminde yapmaz.

Grafiker hakları grafikerlere "yasal haklarını kullan", "sendikaya üye ol" demekle korunmaz.

Grafikerin sığınacağı bir sakin liman, güvenli bir çatı olmalıdır, bu kuruluşun kesinlikle avukatı olmalıdır.

Zaten avukatsız bir meslek örgütü kuruluş çalışmaları da kavga döğüş yürür ve geçmişte böyle yürümüş ve it dalaşı haline gelmiştir, at iziyle it izi karışmış, çorba olmuş, toz duman içinde kalınmıştır.

Bu günkü sürtüşmeler, kavgalar, atışmalar hep o günlerin kuyruk acısı ile ve
"ne yerim ne yediririm" mantığı ile (mantıksızlığı ile) yapılmaktadır.

Bunu anlayamayanlar, buna "grafikerleri kullanarak yapılan menfaat çatışması" tanımını şak diye yapıştırmaktadırlar.

Gelinen noktadaki başarısızlığın bir nedeni de iyi niyetle hareket edildiği kadar çok acele edilerek, isyan mantığı ile yola çıkılmış, bu hareketin SADECE SANAT ESERİ SAHİPLERİ olan GRAFİK TASARIMCILARIN hareketi olmasında KESİNLİKLE ISRARCI bir TUTUM İZLENMİŞTİR. O gün onu savunan, onu şiddetle tavsiye edenlerin, bu gün O ANLAMDAKİ GİRİŞİMİN BAŞARISIZ olacağını bas bas bağırmakta olduğunu görüyoruz.

Bu bas bas bağıranlar her cümlesinin içinde yasa, yasal, mahkeme, suç, ceza, hakaret, şantaj vs gibi hep kriminal (suçla ilgili) yasal deyimleri özellikle kullanarak hep HUKUKİ (yasal) zeminde HAKLILIK ARAYIŞI ve İDDİASI içindedir.

Bu çabalar, hem MAHKEMELERDE hem de KAMUOYUNDA meşruiyet çabalarıdır.

Bu gün "meslek birliği kurulamaz" diye bağıranlar, 1 yıl önce de meslek birliği ku ru la maz deselerdi diyeceğim ki helal olsun, kılavuz doğru kılavuz... yanlışlık bizde...

Bu gün bir tiyatro oynanıyor, o günlerde "meslek birliğinin babası benim" diyenler, "tüzük benim, fikir benim, herşey benim, ben herşeyim, ahir benem, evvel benem" diyenler, "önce de haklıydım, şimdi de haklıyım Faruk Çağla haksızdır" diyorlar.

Düşünün; ben hakaret davasından mahkum olsam, yukarıda sizin cevap verdiğiniz soruları sorma yetkim ve hakkım elimden alınmış olur mu? O sorular geçerliliğini yitirir mi?

Düşünün Meslek Birliğinin tüzüğünün bir kişiye ait olduğu mahkemece kanıtlansa, o tüzüğün sahibinin oh olsun meslek birliğini kurdurmadım demesi, grafikerlere fayda sağlar mı?

O tüzük sahibi, gelin artık bu dava kazanmış tüzüğümün altında birleşelim dese, herkese dava açmış, herkesi de dava açmakla tehdit eden bu kişinin kuracağı kuruluşa kimse gelir mi? Hem de artık bu birlik kurulamaz dediği halde...

Hangi grafiker, ezilen grafikerlere "siz aptalsınız, haklarınızı kullanmıyorsunuz" der. Sizi sömüren patron da aptal" der. Hangi grafiker, "ben tasarım bilmiyorum ama mac operatörü değilim, sadece tasarım bilmeyen grafikerim, grafikerin tasarım bilmesi gerekmez, patron ve müşteri çalışmalarımı beğeniyorsa öyleyse ben grafikerim" der? (bakınız; "program biliyorum öyleyse grafikerim" adlı açtığım konu).

Bu; oyun değil de nedir? Bu traji komik bir oyundur, tiyatrodur.
Bu oyunun bozmak isteyenler ve istemeyenler vardır. Bir de bu oyunu bozmak isteyenleri BOZMAK isteyenler vardır.

Ama ne üzücüdür ki, siz, yazılarımı ve mücadelemi takdir ettiğinizi söylediğiniz halde, takdir ettiğiniz kişinin tahrik ve tehdit edilmesine seyirci kaldınız ve kalıyorsunuz.

Bir MEŞRUİYET tiyatrosu oynanmakta ve seyirciler bunu liderlik kapışması ve menfaat çarpışması diye seyretmektedir, bu zihniyetle birlik, beraberlik kurulabilir mi?

Bu oyunu diplomalı-diplomasız grafiker çatışması gibi gösterip asıl sömürü odaklarını gizleyenler bile vardır.

Bakınız; benim de tüm sorularım Grafikerin yasal hakları üzerine odaklanmıştır.
Benim sorıularımdan rahatsız olan zihniyet vardır.

Demek ki yasal olarak hakkımızı koruyacak bir kişiye (AVUKATA), bir merciye (Devlete) ve bir kuruma, kuruluşa, örgüte yani GRAFİKER SİVİL HAREKETİNE ihtiyaç vardır.

Bunun liderinin kim olduğu önemli değil, bu hareketin niteliği ve amaçları önemlidir, örgütlenme biçiminin haklı yasal dayanakları önemlidir. Kurmak önemli olduğu kadar devam ettirebilmek de önemlidir. Binayı eğimli araziye kurarsın çöker, sulak araziye kurarsın çöker.

Yani sorduğum sorular nasıl haklı sorular ise, örgütlenmenin temeli de haklı temele oturmalıdır.

Hak deyince de yasal haklar gündeme gelmektedir.YASA ADAMI (avukat) olmadan bu grafiker örgütü kurulamaz, kurulmamalıdır... Avukatsız kurulursa hukuğu kötüye kullananlar tarafından yıpratılır.

Onun için tüm yazılarımda, AVUKATI bulan bu birliği kurar, diyorum.
Avukat; benim işaret ettiğim ve sizin cevap verdiğiniz tüm soruların ve sorunların üstesinden gelecek kişidir.

Kocasından dayak yiyen kadınlara ; " kocanı polise şikayet et, yasal hakkını kullan" demek vardır, bir de ona dilekçe yazıp eline vermek, ona yatacak yer temin etmek vardır.

Hangisi kocayı caydırır ve aile birliğini kurtarır?

Ben bunu 1 yıl önce yazdığımda; TUZU KURU GRAFİKERLER İÇİNDEN "grafikere mor çatı" (kadın sığınma evi) aranıyor diye benimle dalga geçenler olmuştu.

Konuyu uzatmak mümkün.
Sorularımıza kim ne kadar çok cevap verirse o kadar çok çözüme ilerleriz diye düşünüyor ve teşekkür ediyorum.
 
C

canlan

Misafir
@farukcagla

faruk çağla, bu sitede bana ve Naci Yavuz'a HAKARET etmeye devam edecek misin? Şimdi bir de Ömer Durmaz'ı katmışsın o hakaret zincirinin içine. Allah'ından kork! Ömer Durmaz sana öyle bir laf söylemedi, öyle bir yazı yazmadı. O dönem genel olarak hepimizi eleştirdi, görüntünün böyle ortaya çıktığını söyledi ama sana hiç bir zaman "Mor çatı aranıyor diyor" demedi. Bu çarpıtmalar bitsin artık. Hem Ömer Durmaz ile ikide bir dost olduğunu söylüyorsun, hem de her fırsat eline geçtiğinde adama giydirip duruyorsun.

Kelimelerine, üslubuna, dikkat etmeden yazıyorsun, ısrarla, aynı şeyleri, insanları bıktırana kadar temcit pilavı gibi tekrarlıyorsun, sonra da "İmdaat beni mahkemelere veriyorlar, haksız yere yargılıyorlar" diye ortalığı velveleye veriyorsun.

Avukatını bulmuşsun işte, ne kuracaksan kur... Hem senin özel avukatın, hem de birliğini kuracak avukatın, daha ne? Benim karşıma dikip "Baaak benim ne cici avukatım var, çatla da patla" diye bir de bu siteye yazmıyor musun? Daha ne avukatı arıyorsun ki? Birliği kurmak için avukat ordusu mu istiyorsun?

Birliğin ne olduğunu, nasıl bir şekil altında kurulacağını anlamamışsın. Bir ara anladığını sandım ama yok, gene aynı terane...

"Gelinen noktadaki başarısızlığın bir nedeni de iyi niyetle hareket edildiği kadar çok acele edilerek, isyan mantığı ile yola çıkılmış, bu hareketin SADECE SANAT ESERİ SAHİPLERİ olan GRAFİK TASARIMCILARIN hareketi olmasında KESİNLİKLE ISRARCI bir TUTUM İZLENMİŞTİR. O gün onu savunan, onu şiddetle tavsiye edenlerin, bu gün O ANLAMDAKİ GİRİŞİMİN BAŞARISIZ olacağını bas bas bağırmakta olduğunu görüyoruz."

Sadece isyan mı? İlk toplantıda "Başkan olmak istemiyorum ama yan cebime koy" mantığı ile gidilince de, "geçici" olması gereken ama her nedense "ömür boyu başkan gibi davranan" bir tipleme ortaya çıkmamış mıydı?

Şimdi şimdi, AJİTASYONUN ZARARLARINI anlıyorsun ama hâlâ ajitasyon yapıyorsun. Kendi kişisel meselelerini, gelip bu konunun altına yazmaya cesaret eden bu arkadaşımıza (Ömer Bey) ille de empoze etmeye çalışıyorsun. Adamın kolundan tutup, "Arkadaşım, gel bana saldırıyorlar, iki kelime de ona et" diye ısrar üstüne ısrar ediyorsun. Adam "Bırak kolumu" dese, sanki bırakacaksın.

O gün, benim için SADECE SANAT ESERİ SAHİPLERİNİN BİRLİĞİ önemliydi, bugün de... Grafikerlerin tamamen "sanat eseri sahibi" sayılmasına ilişkin, şüphelerim o zaman da vardı, şimdi de var. O yüzden, eser (ve fikir) sahibi sayılması gereken "grafik tasarımcı"yı vurguladık. Ama gördük ki, Kültür Bakanlığı, "grafik tasarımı" bir alan olarak kabul etmiyor. Biz ise ısrarla, ha babam de babam, grafik tasarım diyoruz. Ne olacak? Nasıl uzlaşacağız? 31 Mayıs 2008'de senin evinde söyledim, "Bakanlık, bu haliyle bize izin vermez, başvuru yaparız ama kabul etmez, grafik tasarımı değiştirmemiz gerekir, sadece grafik tasarımcılarla kuramayız" dedim mi, demedim mi? Sen ise "Yok başkan olmak istemiyorum, yan cebime koy" derdinden bunu anlayamadın. Bunun belgesini de bütün yönetim grubuna yazdım mı, yazmadım mı? Belge belge diye bunları da yazsana.

ESER SAHİPLERİ BİRLİĞİ konusunda elbette KESİNLİKLE ISRARCI bir TUTUM izleyeceğim. Çünkü yola çıkış gerekçesi oydu. Çünkü bu birliği, ASLINDA KARİKATÜRCÜLER için düşünmüştük.

O gün onu savundum, onu şiddetle tavsiye ettim ama bakanlık engellerinin de ancak Danıştay'a veya AİHM'ne gitmekle aşılabileceğini bas bas bağırdım. O günlerde bas bas bağırınca, "Ünlemli cümlenizdeki buyurgan şiddeti aynen iade ederim" diye yazıanlar bulunduğu için sanırım anlaşılamadı. Demek ki, bu gün değil, o gün de, sadece "grafik tasarımcılar" için kurarsak BAŞARISIZ oluruz, AİHM'ne gitmezsek, diye, bas bas bağırmışım ama dertleri başka olanlar duymamış!
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
GRAFİKERLER DAYANIŞMA DERNEĞİ MANİFESTOSU


GRAFİKERLERİN HUKUKSAL STATÜSÜ 1 YILDIR ÇEŞİTLİ ETKİLERLE SALLANTIDA KALMIŞTIR.

1 yıl önce iyi niyetli birlik olunması çabalarıyla Grafikerler Meslek Birliği düşüncesi ortaya atılmış, daha sonra yaşanan olumsuz gelişmelerle grafikerlerin bir çatı altında toplanması sallantıda kalmıştır.

BU sallantı, bu muğlaklık sona erdirilmeden Grafikerler Haklarını koruyamazlar.

Gün geçtikçe; Grafikerlerin bölünmesi, parçalanması ve ezilmesi kolay lokma olması hızlanmaktadır.

F.Çağla diyor ki;

Grafikerler Dayanışma Derneği ( veya bu isime benzer isimli bir DAYANIŞMA derneği) derhal kurulmalıdır.

Hukuksal yaptırım gücü var mıdır, yok mudur, bu tartışmalara girilmemelidir.

Grafikerlerin hepsi grafik sanatçısı değildir ve kendilerini sanat eseri sahibi olarak görmemekte, dolayısı ile sanat eseri sahipliği temeli üzerine kurulacak Meslek Birliği çatısı altında birleşmeye sıcak bakmamaktadır.

Grafikerlerin büyük bir çoğunluğu grafik zenaatçisi, grafik emekçisi ve grafik işçisidir. Ama sendikalı değillerdir.

Grafikerlerin bir kısmı ise serbest olarak ya esnaf, ya da patron olarak çalışmaktadır ve onların da meslek odası filan yoktur. Matbaacı gibi, emlakçı gibi vergi mükellefidir ama yine dayanışma içinde değillerdir.

Herkes, DERNEK dışında çözüm aramaktadır, oysa dernek çok daha kucaklayıcı, ayrılıkları giderici ve birleştirici olacaktır.

GDD’nin 30 bin üyesi olursa 300 üyeli Grafikerler Meslek Kuruluşundan çok daha etkili ve yetkili olacaktır.

Bu gün grafikerlerin en büyük sorunu haklarının yenmiş/gasp edilmiş olmasıdır. Her gün çeşitli internet forumlarda bunun şikayetlerine rastlamaktayız.

Grafikerler kendilerini ifade edememekte; birlik, beraberlik ve dayanışma içine girememektedir.

1-Kendilerini sanatçı gören grafikerlerin Fikir ve Sanat Eseri hakları gasp edilmektedir.

2-Kendilerini zenaatçi ve grafik işçisi olarak görenlerin çalışma saatleri, ücretleri ve fazla mesaileri, sigorta hakları gasp edilmektedir.

3-Kendisini hem sanatçı hem zenaatçi gören grafikerin 1 ve 2 no lu maddelerdeki hakları bazen kısmen, bazen de bir bütün olarak gasp edildiği gibi kendisini esnaf veya işadamı olarak gören vergi mükellefi olan işyeri sahibi grafiker de gerek müşterileriyle olan fiyatlandırma ve tahsilat sorunları nedeniyle, gerekse devletle olan vergi meseleleri nedeniyle hem hukuksal hem ekonomik sorunsal yaşamaktadır.

4-Meslekteki kariyer hiyerarşisi bakımından ister sanat yönetmeni, ister grafik tasarımcı, ister yardımcı grafiker ister bilgisayar operatörü olsun tüm grafik çalışanları işsizlik, düşük ücrete çalıştırılma, köle muamelesi görme, meslek onur ve haysiyetine aykırı olarak sadece istenileni yapma gibi çağdaş olmayan baskı ve tehditlerle maddi ve manevi haklarının gasp ve tecavüzü ile karşı karşıyadır.

5- İster sanatçı, ister zenaatçi, isterse esnaf olsun tüm grafikerlerin her türlü sanat ve fikir hakkı, çalışma ve sosyal güvenlik hakkı, serbest çalışma ve ticaret hakkı, fikir ve sanat adamı olarak vergi indirimi hakkı, mesleki eğitim ve gelişim hakkı, KISACA HER TÜRLÜ maddi ve manevi hakları ayaklar altındadır.

Tüm Grafikerlerin acilen HUKUK DESTEĞİNE ve YARDIMINA ihtiyacı vardır.

6-Grafikerler meslek ilke ve sınırlarını YASALAR İLE TESPİT EDİP, bu ilke ve sınırları HUKUK YOLUYLA KORUMAK zorundadırlar.

Bunu hem dışarıdaki hak ihlal edicilere karşı, hem de içlerindeki mesleği bozan meslektaşlarına karşı yapmak zorundadırlar. Yoksa grafikerlik mesleği yerlerde sürünmekten kurtulamaz.

7-Önceleri Meslek Birliğinin ateşli savunucuları olup bu birliğin garantörüyüm diyenler şimdi bu cahil grafikerlerle ya işçi sendikasına girilir ya da meslek esnaf odası kurulur demektedirler. Meslek Odası veya Sendikayı şimdi savunur hale gelmiş olan bu kişiler, grafikerler sanatçı değil, onlarla Meslek Birliği kurulmaz, DERNEK örgütlenmesini ise hiç ağzınıza almayın, hiçbir işe yaramaz demektedirler.

8-Oysa F.Çağla’ya göre en kolay, en esnek ve en kucaklayıcı örgütlenme biçimi DERNEK olarak görünmektedir ve dikkat edilirse grafikerlerin ezilmesine karşı olan bir çok üye de DERNEKTEN BAŞLANMALI ve AVUKAT DESTEĞİ alınmalıdır demektedir.

9- Faruk Çağla diyor ki; Avukatı bulan bu derneği kurar. Dernek kurulunca da MAĞDUR EDİLEN binlerce grafiker buraya katılır.

10-BU konuda müstakbel avukatımız ve ekibinin Dernek kuruluş çalışmalarında ve Mağdur grafikerlerin haklarının savunulması konusunda verecekleri HUKUKİ desteğe grafikerlerin ekmek-su-hava gibi ihtiyaçları vardır.

F.Çağla
Görsel İletişim Tasarımcısı
Haziran 2009
-------------------------


Bu manifestoda yazılanları beğenen, onaylayan ve “bu dernek kurulsun, ben desteklerim, ben üye olurum” diyenler varsa;

Lütfen bu sayfaya ister nick name ile, isterse gerçek adı ile yazsın. Destek ne kadarmış görelim, sonra toplantımızı yaparız.

F.Çağla

--------------------------
Not; Levent Elpen ile aramızdaki Meslek Birliği TARTIŞMASINI TEK TARAFLI OLARAK bitiriyorum. Çok istediği ve BABASI olduğunu savunduğu Meslek Birliğini ona bırakıyorum..
https://www.grafikerler.org/grafiker-ve-egitim/13311-grafik-tasarimci-icin-diploma-belge-sertifika-4.html#post76797

linkine gidiniz. Okuyunuz…

Benim işim üzüm yemektir. Bağcı dövmek bize yakışmaz...

Grafikerin çalışma saatleri konusunun da çözülmesi Meslek Birliğinin değil, Grafiker Dayanışma Derneğinin işidir diye düşünüyorum. Atatürk ve yiğit arkadaşları da Anadolu ve Rumeliyi Savunma Derneğini kurmuşlardı, sonra DEVLET kurdular!

Bundan sonra amacım DERNEK KURMAKTIR. Bu amacı destekleyenleri , manifestoda yazılanları onaylayanları bu sayfaya bekliyorum.
Saygılarımla.

Faruk Çağla

 
C

canlan

Misafir
DERNEK KURMA yoluyla Atatürk ve silah arkadaşlarının DEVLET kurması BAŞKA bir olay, dernek kurma yoluyla faruk çağla ve silah arkadaşlarının (pardon ama özellikle söyletiyor) büyük bir yapılanma kurması BAŞKA bir olaydır. Yok, DEVLET filan kuracaksanız, söyleyin de bilelim. O devleti, hangi topraklar üzerinde kuracaksınız, ANAYASASI ne olacak, merak ederim şimdi!

Grafikerlerin -ki grafikerlerin değil, GRAFİK TASARIMCILARIN olacak- Fikir ve Sanat haklarının GASP edildiğini dernek yoluyla söyleyebilirsin, güzel olur. Yalnız o hakların TAKİBİNİ yapmaya kalkma e mi! Söylemedi deme.

Grafikerin çalışma saatleri konusu ile bu dernek ilgilenebilir. Ama çalışma saatleri ile ilgili herhangi bir müdahalede bulunamaz. Eğer dernek yerine SENDİKA kurulmuş olsaydı, çalışma saatleri konusuna doğrudan müdahil olabilirdi.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@canlan

Levent bey,

Size sormadığımız , yardım rica etmediğimiz konular hakkında fikir beyan ederek kendinizi yormayınız, enerjinizi hasımlarınıza açtığınız veya açacağınız davalara saklayınız.

Hukuk danışmanlığı yardımınıza ihtiyacımız olursa ücreti karşılığında sizden elbette yardım alabiliriz. Yalnız; danışmanlık ücreti faturanızı ne sıfatla keseceksiniz ,"avukat" olarak mı ?

Saygılar.
 
C

canlan

Misafir
@farukcagla

Terbiye sınırlarını zorluyor ve hâlâ hakaret ediyorsun. Rüzgâr eken, fırtına biçer!

Not: Canlandırmacı (klasik animasyon), Karikatürist, İllüstratör, Grafik Tasarımcı, Yayıncı, Gazeteci ve İktisatçıyım. Bu meslek nitelendirmeleri dışındaki her türlü AŞAĞILAMA girişimi, HAKARET olarak varsayılacak ve hukuken takibata uğrayacaktır.

Ayrıca Çizgi Flmciler Derneği Yönetim Kurulu üyesiyim. Herhalde dernek işlemlerini ve prosedürünü biliyorum.

Levent Elpen
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@canlan

------------------

Sayın üyeler;

Levent Elpen adlı bu kardeşimiz;
1-Biz kendisinden fikir istemediğimiz halde fikrini sormuşuz gibi fikir beyan edip işimize karışmak istemiş, bize yardım etmek ister gibi yapıp
"Yalnız o hakların TAKİBİNİ yapmaya kalkma e mi! Söylemedi deme." diyerek terbiye sınırlarını aşan ikaz ve tehdit cümleleri kullanmıştır.
2-"Yok, DEVLET filan kuracaksanız, söyleyin de bilelim. O devleti, hangi topraklar üzerinde kuracaksınız, ANAYASASI ne olacak, merak ederim şimdi!" cümleleriyle Dernek kurma amacımızla AÇIKTAN DALGA geçmiş ve bizi DEVLET kurar gibi göstererek AŞAĞILAMIŞTIR.
3-Kendisinin fikrini sormuşuz gibi; "Grafikerin çalışma saatleri konusu ile bu dernek ilgilenebilir. Ama çalışma saatleri ile ilgili herhangi bir müdahalede bulunamaz." demiş ve kendisini illa da dikkate almamız gerektiğini isteyen haller ve sözler sarfetmiştir.

Bunun üzerine kendisine yazdığım cevaba sinirlenmiş ve gördüğünüz gibi;

1-"Terbiye sınırlarını zorluyor ve hâlâ hakaret ediyorsun. Rüzgâr eken, fırtına biçer!" diyerek beni TERBİYESİZLİKLE itham etmiştir. Rüzgar eken fırtına biçer deyimi ile de AÇIKÇA TEHDİT etmiştir.

2-"Bu meslek nitelendirmeleri dışındaki her türlü AŞAĞILAMA girişimi, HAKARET olarak varsayılacak ve hukuken takibata uğrayacaktır." Bu cümleleri ile de her zaman her yerde ve herkese yaptığı gibi AŞAĞILANDIĞI gerekçesini uydurarak DAVA ve MAHKEME ile TEHDİT etmiştir,

3- Karşılıklı fikir tartışmalarını BU YÖNTEMLE KAZANMAYA ÖZEL BİR ÇABA HARCADIĞINI GÖRMÜŞ olduğunuz bu kardeşimiz, ben Grafikerler Meslek Birliği konusunu kapattığım halde Grafikerler Dayanışma Derneği konusunda yine sataşmalarına ve gereksiz huzursuzluk vermelerine devam etmektedir.

4-Hakaret tehditi ve mahkemede yargılanma şantajı almadan, üstelik kendisi tarafından hakarete uğramadan kendisiyle neredeyse tartışmanın mümkün olmadığını gördüğünüz bu kardeşimiz, dernekçi olduğunu ve meslek mensubu olanların hakkını savunduğunu ısrarla belirtmekte ama gerek geçmişte bana yaptıklarından, gerekse şu sitedeki tutumlarından dolayı ben ona inanmamaktayım.

5-Bu kardeşimizin akıllara zarar bu davranışına ben isteyerek cevap vermiyorum. Bu konuda beni anlayışla karşılamanızı rica ediyor, takdiri okuyuculara ve site yönetimine bırakıyorum.


F.Ç.
 
C

canlan

Misafir
@farukcagla

Berimle tartışmayı GERÇEKTEN bitirdiysen, BANA CEVAP YAZIP LAF YETİŞTİRMEZ VE SOKUŞTURMAZSIN.. Bu kadar basit.

Sana burada DAYATMADA bulunmuyorum. Dernek, fikir hakkı takibi yapmaz ve çalışma saatlerini düzenlemeye kalkmaz. Bunlarla ilgilenir ve fikir ve beyan eder, o kadar. Bunlar, benim fikrim değil, YASAL prosedürdür. Yok, bunun aksini iddia ediyorsan, sorarsın hukukçulara, sana söylerler. Bunlar hakkında yapacağın her beyan, her attığın adım, seni sendikalarla ve meslek birlikleriyle (dolayısıyla Kültür Bakanlığı ile) karşı karşıya getirecektir -ki bana ne, bunu söylerken....

İlle de bana burada giydirip duracaksan, bu tartışma bitmez, böyle uzar gider.

Mahkeme veya dava açmakla TEHDİT edilmez. bir kere bu, HUKUKA SAYGISIZLIK! Hakkını hukuk ile arayacağını ilân eden adama daha da büyük saygısızlık... Ne yani, hakkımızı hukuk dışında arayalım, ille de beni itham ettiğin gibi "Mafya babası" olayım (Bunu faruk çağla burada yazınca, HAKARET olmuyor) ve seni eşkiya yöntemleriyle susturayım. Bunu mu istiyorsun? Beni bu şekilde lanse edince, AŞAĞILAMA olmuyor mu?

Burada her fırsatta hakkımda madde madde beş kilometre manifesto yazıyorsun, bu, tartışmayı sürdürmek ve site ahalisinin zamanını çalmak değil mi?
 
Yukarı Alt