Karşılaşıyoruz elbette. Ben kimseyi yargılamak istemiyorum. Sonuçta herkesin kendine göre durumu farklı olabilir. Ama bir taraftan da, daha adı sanı duyulmamış, elle tutulur hiçbir projeye imza atmamış, yaptığı işi ilk defa yüz yüze görüşmede gördüğümüz insanların daha lafı paradan açmalarını da garip buluyorum. Evet hepimiz geçinmek zorundayız, hepimizin paraya ihtiyacı var ancak bu işi yapmayı seçerken bazı su götürmez gerçeklerin farkında olmak gerekiyor. Bunlar piyasa gerçekleri. Çizgi roman şu an için çok para kazandıracak bir iş değil ülkemizde.
Eğer bu işi yapmak istiyorsan paradan önce ön plana çıkarman gereken başka şeyler var. Çalışkanlık, özveri, sabır, kendini geliştirme… Çünkü aslında çizgi romancı olacağım derken şunu diyorsun: Evet geleceğim belli değil, 5 yıl sonra terfi alacağım bir işim yok, önümü rahatça göremiyorum ama bütün bu belirsizliklere rağmen sevdiğim, mutlu olduğum işi yapacağım. Sadece bu bile beni diğerlerinden farklı ve özel kılar. İlk önce parayı düşünen çizerleri anlamıyorum çünkü dünyanın neresine gidersen git, eğer daha işin başındaysan ve kimse seni tanımıyorsa, kendini ispat etmeden (ki bir çizer için esas problem budur) hak ettiğin imkânlara ve paraya kavuşamazsın. Üstelik biz Türkiye’de yaşıyoruz. Yani çizgi romanın henüz bir sektör olmadığı bir ülkede. Ekip içinde Yıldıray Çınar, Mahmud A Asrar gibi yurt içinde ve yurt dışında pek çok çizgi roman hazırlamış ve kendini bu piyasada ispat etmiş çizgi romancılar var. Onların çalışırken gösterdikleri heyecanı ve özveriyi görünce, karşımıza oturur oturmaz para konuşan amatör çizerleri biraz garipsiyoruz.
http://www.seruven.org/roportaj.php?id=52