Öfke Baldan Tatlıdır.

Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
Öfke Baldan Tatlıdır.

Öfke: ruhen, incinme neticesindeki etki tepkidir. Duygu yoğunluğu ve duygu kabarmasıdır.
Kızgınlık, hışım, hiddet, gazap, intikam içerir ki; içeriğe göre öfkenin şiddeti açığa çıkar.
Çatacak yer bulana kadar bu şiddet azalma eğilimi gösterir.
Öfke, bir kriz ortamıdır. Gelir geçer.
Çatacak yer bulan öfke artık ruhun bir emaresi değil, hayat bulmuş bir eylem haline gelmiştir.
Gerek “reel” gerekse “sanal” hayatımızda bunun örneklerine çok sık rastlarız.

Bu tarifi, yani öfkenin tarifini ben mi yaptım? Evet, ben yaptım. Düşündüm, olsa olsa böyle bir şeydir dedim. Yanlışım varsa düzeltin lütfen…

Öfke; insanın en zayıf halidir. Öfke aklın erozyona uğraması, aklın yitip gitmesine sebeptir. En aklı başında kişiyi bile mecnuna çevirip vahşi bir hayvana dönüştürebilir.
Öfke insanın bedenine girdiğinde önüne geçilemeyen bir sel gibi yıkar geçer.
Tıpkı, iradesi elinden alınmış ölü gibi. Bir ceset yığını gibi teslim olmuştur artık.
Öfke, engel tanımaz. Bu sebepledir ki atalarımız; öfke baldan tatlıdır demişlerdir.

Bu arada bir şey söyleyeyim mi? Ben bu kadar uzun yazmasını hiç sevmem.
Bilenler bilir. Sık sık derim bunu…
Öfkemden midir nedir? Baldan tatlıya bu meret, yazdıkça yazasım geliyor...

Hitabet sanatıdır öfke nede olsa...
Biri çıkıp da geniş aile dizisinin (benimde çok sevdiğim) Cevahir’i gibi, Koyu Bilal’e bağırır gibi, “ananı da al git, artizlik yapma laaan” derse. Bir de balet edasıyla etrafında dönse sanat yapmış olur mu?
Ya da eline alsa bir boya fırçası. Bütün duvarlara en estetiğinden sıralasa argo lafları. He söyleyin sanat yapmış olr mu? El cevap, olmaz herhalde.
Sonra birileri çıkıp “haddini bil haddini” derse. Hudutlarımızı çiziverse. Siz ne anlardınız. “Hattini bil hattini” Trabzonsell reklamı değil ya. Sonra bir sanatçı edasıyla gözünün taa ortasına... tövbe tövbe...


Hiç düşündünüz mü öfke kontrol edilir mi? Ben pek düşünmedim desem yeridir.
Ama şunu diyebilirim ki öfke, kontrol edilebilir. Öfkenin önüne geçilebilir, sabredilebilir. Engin dalgalar gibi coşmuş tufanlarınızın, sıkışıp kaldığınız ruh dehlizlerinizden bir çırpıda kurtulabilirsiniz. İşte bu ruh hastalığı bedene girdiğinde abdest alın ve Allah’a sığının.

Ashab-ı Kiram efendilerimiz iki cihan serverimize gidip nasihatte bulunmalarını isterlermiş.
Hazreti Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği şu hadis-i şerifte de: Bir adam Allah Resulü’ne "Bana nasihat et!" dileğinde bulundu Resûlullah ona, "Gazaba kapılma, öfkelenme! " buyurdu Bunun üzerine, o şahıs, Resulü Ekrem'den tekrar tekrar nasihat etmesini istedi; Efendimiz de her defasında ona "Gazaplanma!..." öğüdünü verdi.
Peygamber Efendimizin ısrarla öfkelenmeyin demesinde bir hikmet bir sır yok mudur?
Yaşayarak tecrübe etmek mi gerekir? Tabii ki, hayır!

Rabbim sen aklımı koru...
 
Kayıt
10 Haziran 2009
Mesaj
363
Tepki
4
@Emine Şahin

çok tşkler emine hanım güzel bir yazı olmuş
ama çok güldüğüm şeyde şu;
Rabbim sen aklımı koru... bu cümle oldu he he süper ya:)
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
@Abdullah YİĞİT
Evet, öfke geldiğinde aklı gider. Öfke ile ayağa kalkan (eylem hali) zararla oturur.
Yapmış olduğu işte, davranış ya da sözde hesapsız davranır.
Sonradan duyulan pişmalık için de atalarımız "çivi çıkar izi kalır" demişler.
Öfke, güç ve kudretin değil, zayıflığın ve aczin bir alametidir.
 
Yukarı Alt