reklamcılık sektörü niye kötü insanların elinde

Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
her zaman söylemişimdir. hak verilmez alınır.
bunun içinde güçlü olmak gerek. haklı olmak her zaman çözüm ve çare değildir.
güçlü olmak içinde bir ve beraber olunmalı. bir birlik, dernek yada cemiyet hayata geçirilmeli ve sonuna kadar destek verilmelidir.
 

Bahtınur YILDIZ

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
19 Haziran 2008
Mesaj
1.141
Tepki
456
Fani Bey'in başına gelen benzer bir olay başıma gelmişti, çalıştığım şirketi ne yazık işe başladıktan sonra araştırmaya kalktığımda pekte hoşnut olunmayan biryer olduğunu öğrenince birsüre devam edip ayrıldım. Biz senden hoşnut olmassak çıkarırız sen bizden hoşnut olmayıp çıkamassın gibi bir polemikten sonra maaşımı alamadım çıktım o iş seneler önce kapandı kafamda , sonuçta ben oparayla zengin olmayacaktım ama hakkım onlarda kaldı hakkımı gasp ettiler. Patronların tabiri ile - piyasada adam akıllı grafiker yok dedikleri halde ellerinde olan işinin doğru yapan insanlarıda kaybetmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Faruk bey'in haklı çabasına bende destek veriyorum. Bu birlik için bize düşen neyse yapmaya hazırım.
 
Kayıt
7 Temmuz 2008
Mesaj
208
Tepki
5
Selam,

Konu dönüp dolaşıp yine " Grafik Tasarımcılar Meslek Birliği " oluşumuna geliyor. İşin bu noktaya gelmesini de normal karşılamak gerekiyor.

Düşünün ki;

Bir işveren ihtiyaç duyduğunda herhangi bir yere ilan verdiğinde veya eş dost arasında söz ettiğinde kapısına günlerce adına Grafik Tasarımcı denen kişilerin geldiğini gördüğünde ya da CV gönderimi nedeniyle sürekli biten fax rulolarına baktığında sizce ne düşünür..?

- Değerli Grafik Tasarımcı arkadaşlarımız bundan sonraki süreçte tasarım yeteneklerini ajansımızda sürdürmek istiyorlar. Yaşasıııın ben de bu değerli insanları bu sayede tanıma fırsatı bulucam...

düşüncesiyle içi içine sığmıyor ve her başvuranla saatlerce konuşuyor mudur acaba..?

Ya da madalyonun diğer bir yüzünü çevirip konuya yaklaştığımızda, ellerini ovuşturup;

- Yeni yolunacak kazlar tüylerini burada bırakmak üzere geliyorlar. Bu gidişle ajansçılığın yanında kaz tüyünden yastık ve yorgan satıcılığına mı başlasak ne yapsak..?

diye mi düşünür...

Günümüz Türkiye'sinde emeğin yemekten ucuz bir duruma geldiği, hak aramanın yalakalık olarak algılandığı, sanatçının bininin bir paraya sudan ucuz bir şekilde kiralandığı düşünüldüğünde yaşanılanların hayretler içerisinde karşılanması yerine vaka-i adiyeden sayıldığı ve olmuş olayların ise;

- Senin başına o gelmiş iyi de sen bir de beni dinle bak sana neler anlatıcam aklın yerinden oynayacak, nabzını sayacak alet bulunamayacak...

türünden açıklamalarla bezendiğine şahit oluyoruz. Herkesin konuya yönelik yaşanmış bir macerası mutlaka vardır. Burada önemli olan yaşanan maceralardan ne tür dersler çıkartılacağıdır. Satışa gelindiyse ki orası kesin o zaman bu ve buna benzer sorunların çözüm noktasının birlikte mücadeleden geçtiğinin bir kez daha kavranmış olması ve bu noktadan hareketle acil olarak gerekli açılımlara yönelinmesi gerekmiyor mu..?

Bence gerekiyor. Peki sizce..?

Saygılar...


Önemli Not: Bu tür sorunlarla karşılaşmış arkadaşlarımızdan ricam haksızlığa uğradıkları işyerlerinin isimlerini açıklamalarıdır. Bu şuna yarayacatır. Bundan sonra aynı işyerine ya da ajansa başvurmak isteyen başkaları bu ismi karalisteye alacak ve bu tür kişileri ortada bırakacaktır. Yaptırım uygulanmadığı zaman karşılaşılacak zorluklar da aşılamaz...
 
Yukarı Alt