En son ne zaman öldün?

Kayıt
3 Ağustos 2009
Mesaj
604
Tepki
74
En son ne zaman öldün!


Ya da şöyle sorayım, sen hiç öldün mü?


Yine ben yanıtlayayım, sen hiç ölmedin.
Ölümü hiç bilmedin. Bilemezsin.


Ama ben öldüm..


Hem de kaç defa. Çeşit çeşit.
Bir defasında boğularak öldüm. Bunu hiç bilemezsin, ama ben bilirim. Herkesin bildiğinin aksine en güzel ölümdür o.
Hele bunu gece yaptıysan, hele bunu karanlıkta, suların o dipsiz karanlığında denediysen, en güzel ölümü bilirsin o zaman.


Hiç kımıldamadan, uçar gibi kollarını açıp suların karanlığına batışın var ya... Hani nefesini tutmuşsundur, karanlığa... daha karanlığa inerken, soluğunun bittiği anda birden çekmek istersin ya nefesini.


Ama nefes yoktur.


Bir anda soğuk suların, karanlık o suların içini doldurmaya başladığı an çırpınmazsın bile.
Saniyeler içinde aklın durur.
Sadece karanlığı görürsün.


En güzel ölüm budur işte! Acı çekmezsin, ağlamazsın bile.


Oysa ağlayışlar insanı insan yapar.
Bir türlü engelleyemezsin dudaklarının bükülmesini.
Zaptedemezsin nefesini.


İşte asıl ölüm odur, acı çektirir.


Ya en son ne zaman ağladın?


Ah bu ayrılıklar... Bu ayrılıklar ağlatır en çok insanı. En çok ayrılıklar insanı öldürür.
Ölümü o an gerçekten hissedersin.


Bu çok acıdır. Seni bu büyütür.


En son ne zaman büyüdün?
Acılar insanı büyütür, mutluluklar çocuklaştırır. Gençleştirir.


En acılar yer tutar yaşamda. En çok ve en canlı onları hatırlar insan.
Neruda'nın dediği gibi;


"Yeryüzünde acılardan daha büyük bir yoktur,
Tek bir yer var, o da kanayan evren"




Tuncer ÖZKAN, Kasım 2013 İSTANBUL
 
Yukarı Alt