- Kayıt
- 19 Aralık 2011
- Mesaj
- 1.154
- Tepki
- 164
Türkçe'miz.. Bize özgü.. Bizim dilimiz..
Türkçe = Zeka
Türkçe, son yıllarda dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan dillerden bir tanesidir. Türkçe'nin gramer yapısının mantığa uygunluğu, dilin ezber metodu ile değil, mantık yürütülerek öğrenilmesi bilim adamlarını Türkçe'nin mükemmelliği konusunda hayrete düşürmektedir.
Amerika’da, Viskansın Üniversitesinde görev yapan Prof. Dr. Kemal Karpat Amerika’da dil bilim ile ilgili bölümü bulunan bütün üniversitelerde Türkçe'ye büyük önem verildiğini, gramatikal yapısının büyük bir hayret ve beğeni ile incelendiğini ve bir dilin nasıl bu kadar sağlam bir mantığa, mükemmeliyete sahip olabileceği düşüncesinin Türklere ve Türkçe'ye karşı bir hayranlık (yanı sıra kıskançlık) uyandırdığını belirtiyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün 1 Kasım 1928 yılında Arapça'yı kaldırıp yerine Latin harflerinden oluşan Türk Alfabesi'ni getirdiğini biliyoruz. Bu devrim Türkiye'nin gelişmesi ve dünyaya ayak uydurması adına yapılmış en büyük hareketlerden biriydi. Burada düzeltmemiz gereken bir şey vardır. O da "alfabe" kelimesinin bile nasıl dilimizde yer bulduğudur. Alfabe alfa ve beta ile başlayan lisanı temsil eder. Bizim kullanmamız gereken ise "abece" dir. Çünkü bizim dilimiz a,b ve c harfleri ile başlıyor.
Atatürk'ün bütün ümidi olan gençlerimiz Türkçe'mizi tanınmaz hale sokmaya başladılar. Gerek sanal ortamda gerek günlük hayatta Türkçe'mizi bitirmeye başladılar. Gençlerimizin ergenlik döneminde kendini bir şekilde ispatlamak amacıyla belli yollara başvurduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yollar gerek giyim tarzı gerek hal ve hareketler gerekse konuşma şekli olarak karşımıza çıkıyor. Gençler bu hareketleri yaparken karşısındakini etkilediğini düşünüyor. Fakat oturup sağlıklı düşünseler aslında ne kadar yanlış bir şey yaptığının farkına varacaktırlar.
21. yüzyıla girdiğimiz şu günlerde elimizdeki değerlerin en önemlilerinden biri olan Türkçemizin nasıl katledildiğini hepimiz görüyoruz. Görüyoruz ama bunun için bir şey yapıyor muyuz ? Hayır.
Günümüzde artık Türkçe öylesine yozlaşmış ki artık insanlar aralarında konuşurken "ok" "yes" gibi kavramları kendi dillerinde sanmaya başlamışlar. Bir ulusu kontrol altına almanın veya yok etmenin silah kuvveti hariç en etkili yolu kültürünü bozmaktır. Oktay Sinanoğlu bir kitabında batı uluslarının Türkiye'deki oyunları arasında en önemlisinin Türkçe'ye saldırı olduğunu belirtmiştir. Bu görüş kanımca yüzde yüz doğrudur.
Hepimiz sosyal paylaşım sitelerinde denk geliyoruz böyle durumlara. Daha 13 yaşında depresyona giren bir kızlarımız, 15 yaşında aşık olmaktan bıkan erkeklerimiz, 16 yaşında ne olduğunu bilmediği biriyle her şeyini paylaşan çocuklarımız...
Biraz düşünelim.. Nereye gidiyoruz.. Hani Ata'mın Vatan'ı emanet ettiği gençler..
Bu nesil mi bizi ışığa kavuşturacak..
Neden yabancıları övüyoruz.. 'Elin oğlu yapıyor ya helal olsun' demekten başka bir şey bilmeyiz ki zaten. Belki de bu yüzden yerimizde sayıyoruz. Başarılı insanları sadece övüyoruz. Onları örnek almıyoruz. Bakın İngilizlere, ufak bir ada parçası olan İngiltere'nin dilini bütün dünya kullanmak için eğitimler alıyor. Herkes İngilizce anlaşmak istiyor. Neden mi ? Çünkü dillerine sahip çıkıyorlar. Hiç bir şekilde varyasyona uğratmıyorlar. İşte bu yönden örnek alınması gereken bir millet aslında.
Öyle bir hale geldik ki insanımız artık yabancı dille anlaşmayı övünç sanıyor. İnsanlar kurdukları cümlelerde bazen tamamen İngilizce kelimelerle bazen de Türkçe kelimeler arasına İngilizce serpiştirerek konuşmayı tercih ediyorlar. Bu durumdan da hiç rahatsız olmamaları nasıl bir durumda olduğumuzu gözler önüne seriyor.
Dilimizin kurallarını hiçe sayan konuşma tarzları sergileyen insanların yeri geldiğinde büyük milliyetçi oldukları gözlerden kaçmayan trajikomik bir durum. Kendileri ile çelişkiye düşen ama bunu onlara söylemedikçe asla farkına varamayan insanlar var. Türkçe'yi basit ve sıradan bir dil gibi yorumlayan bu kişilerin kendilerini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak nitelemeleri açıkçası üzücü bir durum.
Türkiye Cumhuriyeti nin resmi dili Türkçe'dir ve bu ülkede yaşayan insanların da kendi dillerini özenle korumaları gereklidir. Eminim ki bir çoğu anayasada yer alan bu maddenin kaldırılmasından rahatsız duymayacaklardır. Böyle düşünmemin sebebi ise Türkçe'yi kullanış biçimlerinden başka bir şey değildir.
Türkçe kullanımında yapılan hataların en başlıcaları bağlaçların yanlış kullanımıdır. "de" "ki" bağlaç ve ekleri bilhassa en yanlış kullanılanlardır. Bir diğer olumsuzluk da İngilizce kelimeleri cümlelerinin arasına serpiştirmektir. "yes geliyorum" veya "ok" gibi artık kendi dilimizde bir kelime olduklarına bile inanmak üzere olduğumuz bu tür kullanımlarla sıkça karşılaşmaktayız. Bir diğer karşılaştığımız şey de kelimeleri değiştirerek kullanımdır. Sonu z ile biten kelimeleri s ile kullanmak,ı veya i harfleri yerine 1 sayısını koymak,v yerine w kullanmak gibi.
Bu tür kullanımlarda kişinin savunması ise kurduğu cümle kadar komik ve düşündürücüdür:
"Napalım ya böyle alıştık" , "Benim tarzım böyle" , " Böyle daha şekil oluyor " ?? !!
Aslında bu konu hakkında konuşacak pek çok şey vardır fakat konunun aslı "Türkçe'nin yok oluyor olmasıdır". Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözü eksik biliniyor. Doğrusu "Türk demek Türkçe demektir"
Hasan YILDIZ...