Grafiker veya Reklam Ajansı Niçin Emir Eri Olmaktadır?

Grafiker veya Reklam Ajansı Niçin Emir Eri Olmaktadır?


  • Toplam katılım
    118

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
"Fogbird Naci Yavuz"
"Fogbird rumuzlu Sayın Naci Yavuz"
------
Sayın Faruk Çağla,
Yukarıdaki hitapların ikisi de size ait. İkisi arasında dağlar kadar fark var.
2. ve son hitabınızdaki üslubu yazının devamında da sürdürmüş olsaydınız keyifli bir fikir alışverişi yapılabilirdi.
Yazımın saldırgan olduğunu söylüyorsunuz. Konuyu siz açtınız. Hem de en tahrik edici ve saldırgan şekilde. Dilim sivridir, saldırgan değil. Durduk yerde kimseye böyle yazı yazmam, yazdırmayın.
İnsanlara saygılı, hoşgörülü, tahrik etmeyen, dediğim dedik, dayatmacı ve ısrarcı olmayan üslupla yazarsanız aynı şekilde karşılık görürsünüz.
Deneyin, yararını göreceksiniz.
...
"Bu sitede biri bana "fogbird" diye hitaben yazıya başlarsa yanlış değildir.
Aynı şekilde "Naci Yavuz" diye hitaben yazmasının yanlış olmayacağı gibi.
"Biri" de diyebilir.
Ama sanki ismim buymuş gibi nick name ile gerçek adımı bitişik yazamaz. Fogbird nickli Naci Yavuz derse olur. Ama bitişik asla.
Bu aşağılamak amaçlıdır, tahriktir, edepsizliktir."
--
Yukarıdaki alıntılanmış yazımdan da net bir şekilde anlaşılacağı üzere size değil, eyleme/hitap şekline "edepsizliktir" denmiştir.
Eylemin yanlış olduğunu kabul ederek son yazınızda bu hitap şeklini düzeltmişsiniz.
Teşekkür ederim.
Bana Fogbird rumuzlu sayın Naci Yavuz diye hitap ettiğiniz sürece "edepsiz" değilsiniz.
Dolayısıyla da özürü gerektirecek bir durum da yoktur.
---

Yazınızın devamı demagoji üzerine kurulu. Bunu çok sık ve inatla yapıyorsunuz.
Cevabını verdiğim halde devam ediyorsunuz.
Gelecekten endişeliyim evet. Artık böyle anlaşılmış olmamda da bir sakınca görmüyorum.
...
Eğitimli ile eğitimsizin birbirine karıştığı, ayakların baş olduğu, eğitimlilerin eğitim görmemiş kişilerin önüne yem gibi atıldığı bir siyasi anlayışta nasıl umutlu olabilirim ki...
Varolan ama kullandırılmayan yasal haklarımız olmuş neye yarar. Hukukun guguk olduğu, hukukun arkasından dolanarak hülle yapmanın bir erdem sayıldığı ortamda mı umutlu olmalıyım.
Yasamanın ve yürütmenin yargıyı kuşattığı, onu beden terbiyesi genel müdürlüğü gibi yapacak anayasa değişikliğinden dolayı mı umutlu olmalıyım.
0.18 cent değerindeki bir işi satın almak yerine çalan, bunu fütursuzca dağıtan insanların hakim olduğu grafik piyasasından kim umutlu olabilir ki?
Bütün dünyada "senior" konumuna gelmiş grafikerlerden maksimum yararlanılırken, bizde 40 yaş üzerinin %80'inin işsiz olması içimi bir açıyor ki anlatamam.

Kapitalizmin hükümet eliyle daha baskın şekilde uygulanması, sert piyasa koşulları, hukukun çalışanı değil sermayeyi kollar şekilde uygulanması her grafikeri bir emireri olmaya iter.
Emireri olmayanı da ya işten atarlar ya da süründürürler.

Umudum vardı bir zamanlar, iki kilo bulgur ve bir çuval kömüre satıldı.

Saygılarımla
Naci Yavuz
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Sayın Naci Yavuz;

1-Bir yıl önceki düşündüğünüzden artık farklı düşünmediğinizi, bir yıl önce nasıl umutsuz olduysanız şimdi de umutsuz olduğunuzu yazmışsınız.

2-Bir önceki mektubunuzda bu umutsuzluğunuzun nedeninin F.Çağla gibi öğretim üyeleri olduğunu belirtmiştiniz. Şimdi ise umutsuzluğunuzun nedeninin tamamen ülkenin siyasal-ekonomik ve kültürel şartlarından kaynaklandığını söylüyorsunuz.

3-Ülkeyi bu hale ben getirmediğim halde önceki mektubumda beni her kötülüğün sebebi gibi gösterdiniz. Bunun sebebi size Fogbird Naci Yavuz demiş olmam mıdır?

4-Benim için "kanı bitlendi" dediniz. Bu ne demektir? Kanı bitlenmek deyimi genellikle hayvanlar için kullanılan bir kelimenin insanlara uyarlanmış halidir. Kanlandı, canlandı, keyfi yerine geldi demektir. Bu deyimi; bu ortamda benim için kullanmanız sizin yaşınıza, başınıza, kültürünüze ve tahsilinize yakışıyor mu?

5-Benim rumuzum "yaşlı grafiker" olsa, siz de benden bahsederken "Yaşlı Grafiker Faruk Çağla" deseniz, ben sizin bana gösterdiğiniz kadar tepki gösterip sizi "terbiyesizlikle, edepsizlikle" itham etsem, üstelik ayrıca " kanı bitlendi" desem sonra da özür dilemiyorum desem, mesajımı okuyanlar ne düşünür, siz ne düşünürsünüz?

6-Bir kimseye sayın dememek için ya o kişinin gerçekten sayın olup olmadığı konusunda endişeniz var demektir veya o kşişi gerçekten sayın ise sayın olana sayın dememek olsa olsa kabalıktır veya nezaketsizliktir. Ama ASLA TERBİYESİZLİK veya EDEPSİZLİK değildir.

7-Kendisine sayın demeyen kişiyi TERBİYESİZ ve EDEPSİZ ilan etmekle ZORLA SAYIN KELİMESİNE LAYIK OLACAĞINIZI mı DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

8-Size Sayın demediği için EDEPSİZ ve TERBİYESİZ dediğiniz kişiye, daha mektubunuzun başında KANI BİTLENDİ demiş olmanız, onu hayvanla bir tutar şeklindeki yaklaşımınız hangi edebe ve terbiyeye sığar?

9-Sizinle hiç muhatap olmadığım halde facebooktaki bir dostunuzun sitesinde benim için HÖYKÜRÜYOR (SIĞIR GİBİ BÖĞÜRÜYOR) dediniz.

10-Beni hayvana benzetmeye ne zaman son vereceksiniz?

11-Bana olan bu kininiz, bu düşmanlığınız nedendir? Ben size ne kötülük yaptım?

12-Ben bu siteye üye olur olmaz peşimden geldiniz, beni üyelere kötülemeye kalktınız, benim kirli çamaşırlarımı ortaya dökeceğinizi, kralın çıplak olduğunu (çıplak kral diye beni kastettiniz) söyleyip durdunuz, bunları niçin yaptınız?

13-Bu sitede beklediğiniz kadar ilgi bulamayınca ve taraftar toplayamayınca bu kez site üyelerini küçümsediniz.

14-Şimdi ise kendinizi zorla Sayın ve Saygıdeğer ilan etmeye, beni de hayvanlıkla, edepsizlikle bir tutmaya çalışıyor, insana tepeden bakıyorsunuz.

15-Siz; sizlere yapılan eleştiriyi hakaret olarak algılamayı ve göstermeyi pek seviyorsunuz. Dokunmayı sataşma, yergiyi tahrik olarak algılıyor ve gösteriyorsunuz. Neden? Sizin dokunulmazlığınız mı var? Siz prens veya kral mısınız?

16-Ama siz iş istasyonu gibi çalışan grafiker için APTAL, kendi içinde çelişkiye düşenler için SERSEM, beğenmediğiniz görüş ileri sürenlere HÖYKÜRÜYOR, size sayın demeyenlere EDEPSİZ ve KANI BİTLENDİ diyorsunuz.

17-Ve asla bu ifadeleriniz için ÖZÜR DİLEMİYORSUNUZ. Söyler misiniz, bu cesareti, bu kibiri nereden alıyorsunuz? Siz kimsiniz? Bu internet dünyasının şövalyesi misiniz? Beyefendi kılığına girmiş, saygıdeğer gözükmeye çalışan internet kabadayısı mısınız? Nesiniz siz?

18-Yukarıda açıkladığım gerekçelerle konuyu saptırmadan tek cümleyle benden özür dilemenizi bekliyorum.
----------------------------------------------------------
(Not; sizin adınıza da site sakinlerinden bu tatsız tartışma nedeniyle özür diliyorum, ama sizin kullandığınız aşağılayıcı deyimleri de site yönetimine şikayet ediyorum)
 
Kayıt
3 Ağustos 2009
Mesaj
604
Tepki
74
Sayın Naci Yavuz,

.......Bütün dünyada "senior" konumuna gelmiş grafikerlerden maksimum yararlanılırken, bizde 40 yaş üzerinin %80'inin işsiz olması içimi bir açıyor ki anlatamam.....

Güzel bir söz, kendimce de onaylamadan geçemedim.

Ayrıca, pek yeri değil ama, yeniden başlattığınız grev ile ilgili yürekten desteğimi sunmak isterim. Maalesef yalnızca bu kadarını yapabiiyorum.

Aydınlık günler dileğiyle.
Tuncer ÖZKAN
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Naci Yavuz'un şu ifadelerine "yiğidi öldür ama hakkını ver" prensibi (kimse yiğit değildir, kimseyi de öldüreceğimiz yoktur, konuyu daha iyi açıklamak için öyle dedik, yanlış anlaşılmasın) gereği (UMUTSUZLUĞU DIŞINDA) ben de katılıyorum;

1-Eğitimli ile eğitimsizin birbirine karıştığı, ayakların baş olduğu, eğitimlilerin eğitim görmemiş kişilerin önüne yem gibi atıldığı bir siyasi anlayışta nasıl umutlu olabilirim ki?...

2-Varolan ama kullandırılmayan yasal haklarımız olmuş neye yarar. Hukukun guguk olduğu, hukukun arkasından dolanarak hülle yapmanın bir erdem sayıldığı ortamda mı umutlu olmalıyım.

3-Yasamanın ve yürütmenin yargıyı kuşattığı, onu beden terbiyesi genel müdürlüğü gibi yapacak anayasa değişikliğinden dolayı mı umutlu olmalıyım.

4-0.18 cent değerindeki bir işi satın almak yerine çalan, bunu fütursuzca dağıtan insanların hakim olduğu grafik piyasasından kim umutlu olabilir ki?

5-Bütün dünyada "senior" konumuna gelmiş grafikerlerden maksimum yararlanılırken, bizde 40 yaş üzerinin %80'inin işsiz olması içimi bir açıyor ki anlatamam.

6-Kapitalizmin hükümet eliyle daha baskın şekilde uygulanması, sert piyasa koşulları, hukukun çalışanı değil sermayeyi kollar şekilde uygulanması her grafikeri bir emireri olmaya iter. Emireri olmayanı da ya işten atarlar ya da süründürürler.

Şimdi; burada N.Yavuz'un yaptığı tespitler doğrudur.

Ama UMUTSUZLUK yaydığı da doğrudur.

Ne yazık ki Sayın Tuncer Özkan, bu umutsuzluğu görmezden gelmiş, Sn. N.Yavuz'un sadece;
"Bütün dünyada "senior" konumuna gelmiş grafikerlerden maksimum yararlanılırken, bizde 40 yaş üzerinin %80'inin işsiz olması içimi bir ACITIYOR ki anlatamam." (herhalde açıyor yerine ACITIYOR olacaktı)
ifadesine destek vermiş ve onayladığını belirtmiştir.

Ben de aynı dertten mustaribim (ıstıraplıyım, şikayetçiyim).

Ama asla yılgınlık gösterilmesine ve umutsuzluk içine girilmesine razı olamam.

Naci bey gibi mektepli ve duayen bir grafik tasarımcısı; çalıştığım gazetede 10 tane mektepli grafikçi varsa 150 tane mektepsiz grafiker var, benim mektepsiz yardımcım bile bana yakın maaş alıyor demişti ve o günkü grubumuzdaki mektepsiz bir grafiker hemen, ne yani sen mektepliyim diye bizi küçümsüyor musun gibilerinden itiraz etmişti ki, bu da; Naci beyin;
"1-Eğitimli ile eğitimsizin birbirine karıştığı, ayakların baş olduğu, eğitimlilerin eğitim görmemiş kişilerin önüne yem gibi atıldığı..." ifadesine denk düşer.

Naci beyin kişiliğine saygı duymasam da sendikalaşma fikirlerine ve teşviklerine hep saygı duydum. Bunu da yine bu sitede ve yine Naci beyle kavga ettiğimiz günlerde sevgili Fatih Çoşkun'a sendikalı olunuz, Naci beyin dediklerini yapınız şeklinde ifade etmiştim.

Hatta; bu sitede;

https://www.grafikerler.org/grafiker-ve-hukuk/11407-hukuk-ile-ilgili-soru-ve-sorunlariniz-3.html#post97562

linkinde yazdığım bir iletide ;

"Avukat Ali beye şunu sorduk;

Grafikerler;
a_ işçi ve emekçi olarak nasıl örgütlenmelidirler?
b_esnaf ve serbest meslek sahibi olarak nasıl örgütlenmelidirler?
c_ Fikir ve sanat eseri sanatçı olarak nasıl örgütlenmelidirler?
d_Bunların hepsi olarak nasıl örgütlenmelidirler? (meslek odası, dernek, esnaf odası, sendika, meslek birliği, federasyon vs, vs??? )

Bu konularda bizlerin sizin aydınlatıcı ve yol gösterici görüşlerinize ihtiyacımız vardır"

şeklinde bir sorum vardır.

Bu soruyu sormaktaki amacım; ister sanat eseri temelinde meslek birliği olarak, isterse işçi temelinde sendikada örgütlensin, YETER Kİ GRAFİKER ÖRGÜTLENSİN ve UMUTSUZ OLMASIN şeklindeki amacımızdı.

O soruma Av. Ali Eşki'nin (bakın burada da Sayın demedim ve Avukat Ali bey bana edepsiz demedi) cevabını okuyanlar;

a)- Sendikal Grafiker örgütlenmesinin çok faydalı olacağı.
b)- Ayrı bir grafiker sendikası kurmak yerine var olan işçi - memur sendikalarında grafikerlerin eriyerek örgütlenmeleri gerektiğinin daha avantajlı olacağı...
c)- Avukatların da ayrı bir Avukatlar sendikası kurmaktansa diğer çalışanların içinde karışıp eriyerek onların sayısal gücünden yararlanması gerektiğini,
d)- Grafikerlerin, grafik emekçilerinin FİİLİ (de fakto)(zoraki-oldu bitti ile) TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ (TİS) yapacak güçlerinin ve HAKLARININ bulunduğunu,
e)- Kültür bakanlığına bağlı Grafik Sanatçısı Meslek Birliği kurmanın da elbette faydalı olduğunu,
f)- Sendikanın ve Meslek Birliğinin mesleğin çok özel ve çok önemli püf noktalarıyla ilgilenemeyeceğini, en yaygın, en kucaklayıcı ve hareket alanı en geniş örgütlenmenin GRAFİKERLER DERNEĞİ olacağını,
g)-Bu derneğin; sendikalardaki grafikerlerin ve Meslek Birliğindeki Grafik Sanatçılasrınının (eser sahiplerinin) haklarını korumada da etkin rol oynayacağını bildirmiştir.

Dolayısı ile;
Tuncer bey gibi dostlardan, bu gibi yazıları da okumalarını ve oluımlu-olumsuz görüş beyan etmelerini rica ediyorum.

Özellikle YAŞLI GRAFİKER HAKLARI gibi Tuncer beyin, Naci beyin ve benim içimizi acıtan konulara duyarlı olmak; Av. Ali beyinki gibi emek harcanmış yazıları GÖRMEZDEN GELMEYİ değil, aksine GÖRMEYİ gerektirir.

Ayrıca UMUTSUZ olmadığımız için bu konularda klavye takırdatıyoruz.UMUTSUZLUK yaymaya kimsenin hakkı yoktur. Aksi takdirde bu kirli oyunu tezgahlayanların ekmeğine yağ süreriz.

Paylaşamadığımız hiç bir şey yoktur. Birbirimize sarfettiğimiz her kötü söz, şer odaklarının artı hanesine, biz grafikerlerin eksi hanesine yazılır.

Sistemle uğraşamayanlar, yılgınlık içinde sessiz kalırlar ve bu yılgınlık ve sessizlik de sisteme hizmet etmektir.

Sistemle uğraşamaylar kişilerle uğraşırlarsa, sistemin ekmeğine yağ sürerler...

Şimdi soruyorum:

Şu EDEPSİZ, şu KANI BİTLENMEK deyimlerinden grafikerler ne kazanmışlardır?

Yine soruyorum;

Naci beye; "bir yıl önce yazacağım dediğin yazıyı yaz, halen umutsuz musun" diye sormasaydım, Naci bey ; Tuncer beyin beğendiği ifadeleri kaleme alır mıydı?

İşte hareket olan yerde bereket olur bu demektir.

Naci bey sendikacılıkla, ben dernekçilikle, başka biri Meslek Birliği ile bir yerlerden ve bir biçimde zalime karşı, şer odaklarına karşı mücadele edeceğiz, etmeliyiz, böyle olursa UMUT doğar, UMUTSUZLUK olmaz.

Ama birbirimizin kirli çamaşırlarını dökmeye uğraşırsak gerçek umutsuzluk böyle doğar ve gençler; bunların birbirine faydası yok der... ki demişlerdir.

Kendimize gelelim...
EDEP dediğimiz şey bu noktada gereklidir.
 

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
Sayın Faruk Çağla,
Bu başlık altındaki ana konuya ilişkin sorunuzun cevabını verdim. Yetinmiyor, üste çıkmaya çalışıyorsunuz. Hoş üste çıkacak bir durum da yok. Ama kendi yarattığınız tatsız durumu bu şekilde demagojiyle örtmeye çalışıyorsunuz.
Bir kere hata yaptığınızı kabul etmiş olmanız sizi küçültmez. Aksine yüceltir. Ki, hatayı da kabul ettiniz zaten. Ama laf kalabalığı ile bunu örtmeye çalışıyorsunuz.
Kendime sayın dedirtmek gibi bir zorlamam hiç olmadı. Bilinen terbiye ve görgü kurallarını beklemek internetin şövalyesi olmak demek değildir. Kavramları karıştırmayın.
Taraftar toplamak gibi bir egom hiç olmamıştır. Ne için, neye taraftar toplayacağım?
Kin, kültürsüz, bir adım sonrasını düşünemeyen insanların güdüsüdür. İşim olmaz.
Size karşı böyle güdüm olduğunu düşünüyorsanız, yanılmışsınız. Üzgünüm. Benim için TC kimlik numarası sahibi her hangi bir Türk vatandaşından farkınız yok. Bu kin ise, kin tanımınızı gözden geçirin.
Eski tartışmaların ya da sözlerin içinden cımbızla alıntı yapıp, buradaki çoğu kişinin anlamayacağı cümleler kurmak konuyu saptırmaktır.
Sivri dilim sizi rahatsız ediyor. Biliyorum. Dilimi sivriltmeme siz sebep oluyorsunuz. Nasıl karşılık görmek istiyorsanız, öyle yazın.
Yani ne ekerseniz onu biçersiniz. Aynaya bakmayı bir kez olsun deneyin.
Bir önceki yazımda ayrıntılarına girmediğim umutsuzluk konusunda," herkese örnek olması gereken bir öğretim görevlisi de böyle yaparsa" anlamındadır.

Eski defterleri kapattım. Açmak istemiyorum. Çünkü bir sonuca varılamadığı ortada. Israrla eski tartışmalara gönderme yapmanızı anlamakta zorlanıyorum.
Sizinle bir tartışma yapılabilmesi bana göre olanaksız.
Bu yüzden;
Sizinle mesleki ve sosyal açıdan bir konu içinde olmamaya özen gösteriyorum. Biraraya gelmek, aynı havayı solumak istemiyorum.
Yolunuz daim olsun.
Konularınızda beni ve fikirlerimi olumlu/olumsuz kullanmayınız.
Bana cevap hakkı doğuracak bir eylem ya da söylemde bulunmayınız.
İstemiyorum.
Sanırım açıkça dile getirebildim.

Çok basit bir konunun bu kadar ilgisiz ve gereksiz şekilde uzamasının sorumlusu da sizsiniz.
Site sakinlerinden benim adıma özür dilemeyiniz. Kabul etmiyorum.

Bu konu benim için bitmiştir. Gerisi ajitasyon ve demagojidir

Saygılarımla
Naci Yavuz
 

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
Tuncer Bey,

40 yaş üstü grafikerlerin durumu hakikaten ibretlik bir olaydır. İşini kaybeden bir daha iş bulmakta zorlanıyor. Senior olmanın getirdiği avantajları ve ücret durumunu gözardı etmesi durumunda iş sansı yükseliyor. Ama bir çok arkadaşım gururuna yedirip bunu yapamıyor.
Bir çok işveren ücret durumundan dolayı tecrübelilerden kurtulma yolunu arıyor.
İşin kalitesi onlar için önemli değil. Çürkü çalma ve apartma yoluyla zaten işi götürdüklerini düşünüyorlar.
Bir örgütlenme gerekir ama bu Türkiye koşullarında oldukça zordur. Sayın Av. Ali Eşki'nin mesleki örgütlenmelerle ilgili yazısı güzel bir yazı olmakla birlikte konunun asllında ne kadar dağınık olduğunun da göstergesidir. Örgütlenmeden korkan bir toplum haline getirildik.
Bunu Türkiye'nin en büyük medya kuruluşlarından birinde, eğitim seviyesi yüksek insanların içinde bizzat yaşadım.
Cebe 1 kuruş fazla girecekse haklardan birinden vazgeçmeye hazır insanlarız.
Grevimiz ile ilgili düşüncelerinize grevdeki arkadaşlarım adına teşekkür ederim.
Bir yargı süreciydi. Yasanın arkasından dolanan bir yığın uygulamalar var.
Ama bu koşullarda ancak bu kadar olabildi. Bu uzun ve karmaşık bir öyküdür. Yazmaktansa anlatmayı tercih ederim.
Bir gün karşılıklı kahve içmek nasip olursa ve siz de isterseniz anlatırım.
Saygılarımla
Naci Yavuz
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Naci bey siz bana cevap yazdığınız sırada, ben bundan önceki cevabımı uzun ve derleyici toparlayıcı olarak yazıyordum.

Dikkat edilirse oradaki barışçı ve umut dolu ifadelerim görülecektir.

Ama açıkça ifade ediyorum ki; sizin karakterinize, kişiliğinize, adalet ve hukuk karşısında aldığınız tavırlara, kullandığınız kelimelerdeki hayvanı çağrıştıran ifadelere saygı duymuyorum.

Sendikacılık ve örgütçülüğünüzün ne kalitede olduğunu da görmedim ve bilmiyorum.

Yaptığınız tasarımları da görmedim...

Ama hastalığın teşhisindeki tespitlerinize katılıyorum, şikayetlerinize hak veriyorum, sizin şikayetiniz benim şikayetlerimle örtüşüyor.

Çözüm yolları veya tedavi metodlarında anlaşmazlığımız olduğu bir gerçek.

Kişilik olarak da anlaşamıyoruz.

Geçmişte birlikte yaşadığımız tecrübeler; kimin ne yaptığını, kimin kimlerle işbirliği içine girdiğini, kimin hangi göstergenin ibresi olduğunu bize yeteri kadar gösterdi.

Bu saatten sonra; benim içinde bulunacağım bir oluşumda sizinle zaten bir arada olamayacağımız apaçık bellidir ve olursak da bundan o oluşuma fayda gelmez. Siz ancak beni devirmek için o oluşuma gelirsiniz, tıpkı buraya aynı amaçla geldiğiniz gibi.

Ben kendi adıma şunu söyleyebilirim ki;
Bu sitede;
-Yanınıza oturan müşteriden memnun musunuz?
-Maaşlı çalışan grafiker kaç saat çalışmalı?
-Niçin emir eri oluyoruz?
-İş istasyonu gibi çalışmak doğru mudur?
-Hem kaptan hem tayfa olmak doğru mudur?
-Program bilen tasarım da bilir mi?
-Grafikerler Birliği kurulmalı mıdır?
-Yaşlı grafikerden anılar,
gibi konuları ben açtım, ve UMUTSUZLUK değil UMUT aşılamaya, kapalı gözleri açmaya çalışıyorum.

Siz ise bu sitede (hatta diğer sitelerde) ne yazdınız, ne kadar emek verdiniz? Niçin buradasınız? Dönüp bir bakın...

Siz ne derseniz deyin, benim vicdanım rahattır.

Öğrencilerime de burada açtığımı belirttiğim konuları anlatıyorum ve okuldan sonra dış dünyada onları neyin beklediğini ve nasıl davranmaları gerektiğini öğretmeye çalışıyorum. Sadece program menüleri öğretmiyorum...

Hatıralarımda bile hep kıssadan hisse vermeye çalışıyorum.

Bunları anlayan; çok ama çok az okuyucu var, ama olsun, biri anlasa bile o da yeter diyorum.

Siz ise bana kanı bitlendi, edepsizlik yapıyor diyorsunuz.

Ne diyeyim? Edepsizin kim olduğunu millet görüyor ama edepli olduğu için söylemiyor.

Bir daha karşıma çıkmayın; höykürüyor, kanı bitlendi gibi bir kreatif direktöre yakışmayan (ama ne yazık ki size yakışan) kelimeler kullanmayın.

Herkes birbirine zarar vermeden doğru bildiği yolda ilerlesin.

Yoluma çıkmadığınız müddetçe yolunuz açık olsun.

Sendikal mücadelenizde başarılar dilerim.
 

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
Faruk Bey,
Barışçıl dediğiniz saldırgan ifadenizi gördüm.
Ben tartışmaya girmek istemiyorum.
Bu bitmeyen anlamsız didişmeden bıktım.
Saygılarımla
Naci Yavuz
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@fogbird

Naci bey;
Saldırganlığı barışı, tribünleri hakemi, oyunu , maçı bir kenara bırakalım.

Tuncer beyin görmediği Av. Ali beyin yazısını nihayet görmüşsünüz ve demişsiniz ki;

"Bir örgütlenme gerekir ama bu Türkiye koşullarında oldukça zordur. Sayın Av. Ali Eşki'nin mesleki örgütlenmelerle ilgili yazısı güzel bir yazı olmakla birlikte konunun asllında ne kadar dağınık olduğunun da göstergesidir. Örgütlenmeden korkan bir toplum haline getirildik."

Amacım size muhalefet değil, şirin gözükmek de değil.

Sizin aracılığınızla; kavga eden iki insan (siz ve ben) arasında anlaşmazlıklar olsa da anlaştıkları ortak noktalar vardır, gerçeğini gençlere göstermek ve onları umutsuzluğa sevketmemek.

Şimdi;

1-Örgütlenmeden korkan bir topluluk haline getirilmemiz, bu günkü iktidarın işi değildir. Kabul edersiniz ki temeli 12 Eylul'de atılmış, günün iktidarı da zirveye çıkarmıştır.

2-Ne yazık ki bu konularla bu sitenin üyeleri fazla ilgili değildir ve bizim onlar için can sıkıntısı kaynağı olma ihtimalimiz hayli yüksektir.

3-Bunun böyle oluşunun nedenleri arasında örgütlenmekten korkmak olduğu kadar, örgütlenmeyi gereksiz bulmak hatta örgütlenmenin ne olduğunu bilmemek de vardır.

4-Bunlar da 12 Eylul ürünüdür.

5-Gençlerin hakkını yemeyelim; bu sitedeki gençlerin babası-dedesi sayılacak yaştaki koca koca grafiker ve art direktörler bile 1 kuruş çıkarları için mesleki dayanışmayı satıyorlar dediğinize göre, demek ki grafikerler için ÖNCE KÜLTÜREL AYDINLANMA GEREKLİDİR.

6-İşte bu KÜLTÜREL AYDINLANMAYI (veya MESLEKİ BİLİNÇLENMEYİ) yapmadan sendikalı olunursa , meslek birliğine girilirse veya dayanışma içine girilirse... AYDINLANMAMIŞ, İNANMAMIŞ BİRİSİ gerektiği gibi MÜCADELE ETMEZ, edemez, davayı satar, yılar, umutsuz olur, döner, dönek olur... (Ben bunu geçmişte GMB döneminde gördüm, acısını yaşadım... Polemiğe girmek için değil, mesleksel bilinç ve aydınlanmaya ve mücadeleye inanç temeline vurgu için söylüyorum.)

7-Dolayısıyla; Av. Ali bey de BU AYDINLANMAYI ANCAK DERNEK yapar, sendika değil demek istedi.

8-Zaten Ben de bu amaçla MESLEKİ BİLİNCİN YERLEŞTİRİLMESİ için BİLMEYEN GRAFİKERİ BİLEN GRAFİKER haline getirmek için bıkmadan usanmadan yazıyorum.

9-Naci bey diyor ki; "Av. Ali Beyin yazısı güzel bir yazıdır ama örgütlenme konusunun aslında dağınık bir konu olduğunu gösteriyor..."

10-Evet doğrudur, çünkü GRAFİKERLİK ASLINDA ÇOK DAĞINIK, ÇOK GENİŞ, ÇOK YÖNLÜ, ÇOK DALLI BUDAKLI ve GENİŞ ve de DERİN KÖKLERİ olan DEV BİR AĞAÇ GİBİ OLAN bir MESLEKTİR.

11-Böyle olduğu için; örgütlenme yolları arasında her kafadan ses çıkmakta, meslek birliği kurulmalı, yok asla kurulamaaaz, sendika iyidir, dernek işe yaramaz, yarar, en iyisi meslek odası, yok en iyisi esnaf birliği, hayır efendim grafiker fedrasyonu iyidir, gibi çeşitli çözüm yollarının tartışmaları yapılmaktadır.

12-Bunları seyreden genç grafiker adayları ise; ya bunlar mı bizi yönetecek demektedir. Zaten yıldırılmış ve sindirilmişler veya örgütlenmenin gereksiz olduğuna inandırılmışlar veya örgüt kelimesini hiç duymamışlar, duymuşlarsa da terörist örgüt sanmışlar...

13-Bu ortamda; bir taraftan bu tip gençler varken, bir taraftan da 1 kuruşluk çıkarı için mesleki çıkarlarını satan büyükler varken... biz öylemi olmalı böyle mi olmalı, vay fikrimi çaldın vay bana şunu dedin kavgasını yapıyoruz.

14-İşte kısacası; GRAFİKERLİK zenaat ve İŞÇİLİK olduğu kadar SANAT ve KÜLTÜRDÜR diye İDDİA EDİP DURUYORUM. Derslerimde, öğrencilerime GRAFİKER KÜLTÜRLÜ OLMALIDIR deyip duruyorum. ( Kültürlü olmayan grafiker iyi tasarımcı olamaz, iyi tasarımcı olamayan da mac operatörü olur diyorum, benim öğrencilerim çok şükür bunu anlayabiliyorlar)

15-Grafikerin KURTULUŞU, ZALİMİN ZULMÜNÜN FARKINA VARMAKLA BAŞLAR. BUNUN İÇİN GRAFİKERin AYDINLANMASI GEREKİR.

16-AYDINLANMA OLMADAN, DAYANIŞMA OLMAZ; BİRLİK OLMAZ.

17-Aydınlanma için, birlik için, dayanışma için DERNEK en akıllı, en kolay, en esnek ve en ETKİLİ MODELDİR.

18-Dernek kurulup; aydınlattıkça BİLİNÇLİ GRAFİKERLER ÇOĞALACAK ve 1 kuruş için koskoca meslek çıkarından vaz geçen grafiker sayısında azalma olacaktır. Ustalarından daha ucuza çalışıp daha kalitesiz tasarım üretmeyi marifet sanan çırak grafikerler, bunun marifet olmadığına inanacaklar ve kötü niyetli patronların gaz vermesine inanmayacaklardır.

19-Dernek; yayınlarıyla, eylemleriyle GRAFİKERLERİ BİLİNÇLENDİRMEKLE KALMAYACAK, Grafiker PATRONLARINI ve MÜŞTERİLERİNİ de bilinçlendirecektir. Sendikalar bunu yapamaz, Meslek Birliği bunu yapamaz.

20-SON OLARAK; DERNEK dergahından çıkmış düzgün grafikerler ( Tıpkı Taptuk Emre'nin dergahından çıkmış düzgün Yunus Emre gibi) SENDİKALARA veya MESLEK BİRLİĞİNE veya GRAFİKER ODASINA girdiklerinde doğru düzgün, aydınlanış adamlar olarak gideceklerdir. DERNEK DİĞER ÖRGÜTLERE DE DÜZGÜN ADAM YETİŞTİRMEK gibi BİR İŞLEVE SAHİP OLACAKTIR.

KURTULUŞ; Tüm GRAFİKERLERİN AYDINLANMASI, BİLİNÇLENMESİ ve DAYANIŞMA içine GİRMESİDİR...

Benim çabam bu yöndedir. İlan ve ispat ediyorum.

Bu yönde grafikerler.org da ve facebook'taki gendi grubumda yazıyorum. İlgilenen dostları aşağıdaki linke beklerim:

http://www.facebook.com/group.php?gid=129818752791&ref=ts#!http://www.facebook.com/pages/Apacileri-Koruma-ve-Yasatma-Cemiyeti/108472415857358#!/group.php?gid=129818752791&ref=ts
 
Kayıt
3 Ağustos 2009
Mesaj
604
Tepki
74
Faruk Bey,

Bunu yazmak bana düşmez ama, yine de söyleyeceğim.
Naci Bey yazısında "kanı bitlendi" demiyor. "Biti kanlandı" diyor. Bu söz hakaret yerine geçmez sanırım. Bir yanlış anlama var galiba.

İşler iyiye gittiğinde ben bile kendim için "bitimiz kanlandı" diye sohbetimde kullanırım.

İyi günler dileğiyle.
T. Özkan
 
Yukarı Alt