Grafikerlik yolunda ilerleyebilmek için neler yapmalıyım ?

Kayıt
7 Eylül 2012
Mesaj
21
Tepki
0
Öncelikle Merhaba adım Harun 15 yaşındayım Grafiğe çok fazla ilgi duyduğum için Grafikerlik bölümü okumak istiyorum. 1 hafta önceye kadar grafikerliği sadece Photoshop zannediyordum ama bu konuda araştırmalar yaptım sitede bu konuda bulduğum her şeyi okudum ve Photoshop vb. programların sadece birer araç olduğunu anladım. Lafı uzatmadan soruma geçeyim. Üniversiteye kadar önümde 4 sene var Grafiker olmak için ne gibi çalışmalar yapmalıyım ? Tevfik Fikret Uçar'ın Araç ve Amaç Ayırımı videosunda Ufku Genişletmek bahsetmişti ben ufkumu genişletmek için neler yapmalıyım ? Kendimi grafikerliğe hazırlamak için neler yapmalıyım ? Tavsiyelerinizi bekliyorum.
 

Hasan Güner

.com
Bronz Üye
Kayıt
14 Şubat 2009
Mesaj
3.128
Tepki
45
grafik programlarını inceleyin
sektörel terimleri öğrenin (cmyk nedir - punto nedir - bıçak payı nedir vs.)
bol bol örnek inceleyin (belli başlı benzer yönleri vardır... bunları görmeye çalışın)
yazı karakterlerinin ve renklerin kullanım alanlarını anlatan makaleler okuyun
bir de bol bol deneme çalışma yapıp foruma ekleyin yorum alın :)
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
@HEG

Yanlış anlamalara mani olmak sevindirici... Öncelikle -eğer incelemediyseniz- aşağıdaki satırları tekrar hatırlatmak,

@muratamam
https://www.grafikerler.org/grafiker-ve-egitim/45621-motion-grafiker.html

@muratamam
https://www.grafikerler.org/grafiker-ve-egitim/45895-14-yasindayim-grafiker-olmak-istiyorum-bana-yol-gosterebilir-misiniz-2.html#post205015

sonrasında da bu çok derin meseleye cevap olarak kalem erbabından birkaç alıntı nakletmek isterim. Umarım fikir verir:

...En anlayamadığımız, kabuğunu bir türlü kıramadığımız, duvağını asla kaldıramadığımız mefhumlardan birisi de irfân. Şu "kültür" diye anlatmaya çalıştığımız nesne... İrfân, arşın veya okka hesabıyla bir şahsın yüklendiği kuru malûmat değil; sahibinde fikir ve ruh bünyesi hâline gelmiş bilgidir. Gıdanın, döne dolaşa damarlarımızda kan hâline gelişi gibi... Kimse bize, kilerindeki erzakı gösterip o mikyasta kan sahibi olduğunu iddia edemez. Kimse de kamûs ezberlemekle irfân sahibi olamaz. Evet evet; irfân, bilgi sahibi olmaktan ziyâde, bilinen şeyler vasıtasıyla bilme hassasına ermektir. Bilme hassasına eren, bilmediği şeylerin de bir nevî âlimi olur. Nasıl ki parası olan, satın almadığı şeylerin de bir nevî mâliki sayılır. Demek ki, şu veya bu bilgi malından ziyâde, mallar arasında müşterek kıymet vâhidi olan paraya, yâni ruh ve akıl kıvamına irfân demek lâzım... Bütün bilgilerin kaynağı idrak çilesini çekmiş ve gerçek bir dünya görüşüne varmış her insan irfânlıdır. Bunun içindir ki, üniversitelerde ve bilhassa mücerret ilim şubelerinde, talebe, bir şey öğrenmekten ziyâde, nasıl öğrenileceğini öğrenir. Üniversite, öğrenme usulleri öğreten ocak olmak gerek. Bir de bizimkileri düşünün!..
(Neci Fazıl Kısakürek)

Eski Türk filmlerinde Cüneyt Arkın’ın “Naayır! Benim oğlum nokuyacak, büyük adam olacak!” nidaları kulaklarınızda çınlayacaktır. “Okuyup adam olmak” düşüncesi Türk kültür kodları arasında sağlam bir yer teşkil eder. Bence burada, “okuma”nın niteliğinden çok sonuçları önemsenmektedir. Nitekim bugün de, okullarımızın niteliği pek tartışılmaz, ama üniversite kapılarında yığılma, yani “okuyamama” daha fazla gündemimizi işgal eder. Aslında “okumak” Türk toplumu için iş sahibi olmak demektir.
***
Türk ekonomisinin de neden bu kadar üretim odaklı, fabrikaperest, fuarsever, hacimlere ve büyüklüklere bu kadar takıntılı olduğunun cevabı bence burada gizlidir. “Soft power” yerine “hard power”, zeka yerine kurnazlık, ikna yerine iddia, iletişim yerine propaganda, birey yerine kitle, insan gibi çalışmak yerine ölümüne çalışmak, pazarlama yerine satış, adil ve serbest rekabet yerine münhasırlık anlaşmaları, eşdüzeyli ilişki yerine tahakküm, özgünlük yerine taklit, soyut yerine somuta neden bu kadar meraklı olduğumuzu da cevaplıyor bu...
http://selimtuncer.blogspot.com/2009/06/beni-ne-doktorlar-ne-muhendisler-ne.html

Mesela her öğretmeni şu soru içten içe huzursuz kılar: Az önce sınıfta anlatılan basit şeyler bile öğrencilerin aklında kalmazken, nasıl oluyor da geçen hafta seyrettikleri bir film ya da diziyi bütün ayrıntılarıyla hatırlıyorlar?

***
Günümüz okullarının "merak" duygusuyla en küçük bir alışverişi yok!
Düşünce ortamı da yok!
Var olan şey, yıkıcı rekabet atmosferi, üst üste yığılan bilgi parçacıkları ve berbat test mantığı...
Söyleyin; bir çocuk bunları gerçekten sevebilir mi? Seviyorsa, asıl tam da burada bir terslik bulmak gerekir ama sakın, bu "cısss" konulardandır.
Bilişsel ilke açıktır: İnsan doğası merak üzerine kuruludur. Fakat merak kendi başına "düşünmek" demek değildir. İnsan, koşullar uygun değilse, düşünmeyi savsaklar.
Willingham diyor ki, müfredat ve öğretmenler çocukları düşünmeye özendirmiyorsa, bir süre sonra merak duygusu ölür, ortama kayıtsızlık egemen olur.
Nitekim günümüzde olan şey budur. Geriye standart testlerin gerektirdiği ezberler kalmıştır.
O ezberlerin çocuklara özgü neşeyle, heyecanla, katılımla ne ilgisi olabilir!
Şimdi durup biz yetişkinleri bütün bunları biraz daha derinden düşünmeye çağırıyorum.
Sonra devam edeceğim.

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2013/09/23/okul-cocukluksuz-cocuklar

Aynı zamanda bir üniversitede öğretim görevlisiniz. Yeni neslin sizin çalışmalarınızı algılayabildiğini düşünüyor musunuz?
Hayır algılayamıyorlar. Çok iyi çocuklar ile karşılaşıyorum ama kendilerini geliştirmiyorlar. Biz üniversitedeyken ülke nasıl değişir diye tartışırdık. Ünlü filozofları bilir, felsefe kitabı okurduk. Gerçekten apolitik bir gençlik var. Bu derginin önemini bilmiyorlar. Standart bir şey onlar için. Ancak tarif etmeniz lazım, araştırmıyor yeni gençlik. Eğer televizyonda yayınlanıyorsa onlar için önemli. Okula öğrenmek için değil sadece diploma almaya gelenlerle karşılaşıyorum.
http://pazarvatan.gazetevatan.com/haberdetay.asp?hkat=1&hid=17179

Geçmişine samimi gözlerle bakma cesaretini gösteren her insan, yüzünü kızartacak kimi mahcubiyet durumları ile karşılaşır. Mesela her insanın iki kitap okuyunca hayatın daha önce hiç kimse tarafından keşfedilmemiş sırlarına ulaşayazdığını sandığı bir zihin acemiliği dönemi vardır. Kimileri kısa zamanda atlatır bu adı konmamış ikinci ergenlik dönemini... Kimisi atlatamaz; kurbağalama tekniğiyle ömür boyu sürdürür sığ sularda bu tatlısu bilgeliğini. Yüzmekle çimmek arasındaki farktan zerre kadar haberdar olmamanın getirdiği acınası bir coşkuyla. Öyle ki şaşırırsınız cehaletten nasıl böyle sağır, korunaklı ve kurumsallaşmış bir ego inşa edilebildiğine.
Çoktur böyleleri, her köşede rastlarsınız. Rastlar ve "bilmediğini bilenler"den olduğunuza şükredersiniz. "Bilenler" tamamen ayrı bir kategoridir; "bilenler"den olmak her yönüyle istisnaî bir durumdur, herkese nasip olmayan, herkesin harcı da olmayan bir şeydir. Bizim gibiler için uygun kategori bilmediğinin bilincinde olmaktır ve bu da az şey değildir aslında. Bizi bir ego palyaçosu olarak ortalıkta dolaşmaktan korur. Bu sayede; "bilenler"in ilminden, hikmetinden, feyzinden tabağımıza birşeyler konur, açlığımız gıdalanır, insanlığımız tatlı tatlı titreşir diye bir "ihtimal" sahibi oluruz. Umutlarını kendi cilalı ve fakat kof olmuşluklarına bağlayanlar için böyle bir ihtimal de yoktur; çünkü bu kapı kapalıdır, sımsıkı sürgülüdür, arkasından dayaklıdır. Güneş girmeyen penceresiz bir oda gibidir onların halleri.
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=08.03.2012&y=GokhanOzcan


 
Kayıt
7 Eylül 2012
Mesaj
21
Tepki
0
@muratamam
Öncelikle verdiğiniz değerli bilgiler için çok teşekkür ederim. Bir şey daha sormak istiyorum. Güzel Sanatlar'a girmek için sadece yetenek sınavlarını geçmek yeterli oluyor mu ? yoksa YGS - LYS gibi sınavlarada girmek ve belli bir puan almak gerekiyor mu ?
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Rica ederim... Bu konuları çok iyi bilmiyorum, üniversitelerin sitelerinde gerekli bilgiler bulunabilir:

Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesinin Özel Yetenek Giriş Sınavlarına katılabilmek için adaylar, 2013 yılı YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) puanlarının herhangi birisinden, Müzik Bölümü için en az 180 (yüz seksen) diğer bölümler için en az 225 (iki yüz yirmi beş) ham puan almış olmak zorundadır.

YGS ve LYS sonucunda herhangi bir öğretim programına girmeye hak kazanmış olmak Özel Yetenek Giriş Sınavlarına katılmayı engellemez.
http://gsf.marmara.edu.tr/aday-ogrenci/ozel-yetenek-sinavlari/
http://www.msgsu.edu.tr/data/doc/akademiktakvim/yonetmelik.pdf

MADDE 2- Güzel Sanatlar Fakültesi Özel Yetenek Sınavlarına katılabilmek için adayın, ilan edilen süre içinde ön kayıt işlemlerini tamamlamış olması zorunludur. Adayların ön kayıt yaptırabilmeleri için; Dokuz Eylül Üniversitesi Senatosu tarafından o öğretim yılı için belirlenerek ilan edilen taban puanını veya daha yüksek bir puanı, puan türü fark etmeksizin YGS’den almış olmaları gerekir.
http://www.deu.edu.tr/DEUWeb/Icerik/Icerik.php?KOD=5682

2011 tarihli bir habere göre:
BU arada Güzel Sanatlar Fakülteleri başta olmak üzere Mimarlık Fakülteleri, Devlet Konservatuvarı, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Eğitim Fakülteleri YGS puanlarını dikkate alarak, özel yetenek sınavı ile öğrenci alacak. Bunun için de YGS puanlarından en az birinin 180 ve üzerinde olması gerekiyor. Özel yetenek sınavıyla öğrenci alan programlar arasında ise iç mimarlık, endüstri ürünleri ve tasarımı, görsel sanatlar, grafik sanatlar, moda ve tekstil tasarımı, opera, modern dans, tiyatro, bale gibi programlar bulunuyor. Bu programlar için YGS'ye girmek yeterli. İşte özel yetenek sınavıyla öğrenci alacak bu programlar için başvuruda üniversitelerin kendilerine yapılıyor. Geçen yıl özel yetenek sınavı ile öğrenci alacak programların kontenjanları 22 bin 120'ydi.
http://www.sabah.com.tr/Egitim/2011/04/01/guzel-sanatlara-ygs-puani-yeterli

Ayrıca:
http://www.uzmantv.com/kimler-guzel-sanatlar-fakultesine-girmek-icin-basvurabilir
 

MoNaTouR

Üye
Kayıt
28 Eylül 2009
Mesaj
15
Tepki
0
@HEG

sanırım bunu ben cevaplayabilirim öncelikle grafiker ile grafik tasarım arasında uçurum kadar fark var grafiker olmak istiyorsan program bilmen yeterli kimse işe alırken sen sanat biliyormusun sen renk konusunu biliyormusun falan filangibi sormuyor onların aradığı sürekli copy paste yapacak insan bunun için okumanada gerek yok internette ve kurslarda herşey kolay

ama tasarımcı olacam diyorsan farklı bir durum ortaya çıkar.tasarımda yetenek değilde hayal gücü ve bilgelikönplana çıkar çünkü ne kadar çok bilirsen ne kadar çok hayal edersen aklındakini okadar çok iyi çizersin.güzel sanatlar fakültesi özel yenetek ile alır bununiçin barajı(180) geçmen yeterli amma velakin el çizimin ne kadar iyi olsada ygs puanın özel yetenek sınavı puanına çok çok etkisi var bunu sakın unutma.. kursa gidersin çizimini yaparsın ama okul derslerinide ihmal etme sakın çok çok önemli yüksek puanalman.. örneğin ben anadolu lisesi çıkışlıyım 2 senelik grafik tasarım okudum grafiker oldum ama bu yetmedi dgs ile güzel sanatlar fakültesini kazandım ve şimdi ise o verdiğim 2 seneye çok pişmanım çünkü fakülte ile meslekyüksekokul arasında baya baya fark var ben o 2 senemi yüksekokul yerine kursa verseydim şimdi da vinci kadar iyi izimim olurdu ama şuan 2.sınıftayım ve sınıfın en kötü çizeneyim...
 
Yukarı Alt