Hayata tebessümle bakmalı

Murat Vardar

Uzman Üye
Uzman Üye
Kayıt
14 Ocak 2012
Mesaj
4.332
Tepki
1.051
Hayat akışımız, bizi her ne kadar belirli yerlere götürmüş olsa da, bir gün bir şekilde yolun kenarında eskiyi yansıtan çocukluğumuza gidebiliyoruz. Yaşımız ve mevkiimiz ne olursa olsun gün gelipte bir gün geçmişimizle konuşabiliyoruz. Bakın o anlardan birine çok güzel bir örnek;

Ünlü basketbolcu Hidayet Türkoğlu eşiyle birlikte Eminönü'de geziyordu. Önce akvaryumcuları dolaştılar, Kapalıçarşı, Nuriosmaniye, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı derken Yeni Cami'nin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı. Basketbolcu birden durakladı. Sonra simitçiye yaklaştı:

- Simit'in kaça koç ?
- 300 bin abi. Çıtır çıtır.
- Tezgahta kaç simit var ?
- 70-80 tane var herhalde...
- Hepsini alsam ne tutar ?
- Seksen desek 24 milyon.
- Al sana 30 milyon... Farzet ki hepsini aldım...
- Sağol abi... sağol...

Basketbolcu üç onluk çıkartıp simitçinin önüne bıraktı. Eşi şaşkındı. Üç beş adım yürümüşlerdi ki eşine yaklaşıp fısıldadı.

- Hidayet sen deli misin ?
- Yooo
- Peki yemediğimiz simitlerin parasını niye verdin ?
- Boşver sorma.
- Diyelim ki soruyorum. Hem de ısrarla soruyorum.
- Öyleyse söyleyeyim.
- Lütfedersiniz beyefendi.
- Tablanın kenarı dikkatini çekti mi ?
- Hayır.
- Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı.
- Nasıl bir isim ?
- Hidayet !
- Yoksa ?
- Evet o tezgah, eskiden benimdi.

Bu hikayeyi Hidayet Türkoğlu katıldığı bir programda kendisi anlatmıştı. Türkoğlu yıllar sonra kendi çocukluğunu bir an da olsa o an tekrar yaşamıştı.

Melvin D. Saunders bir makalesinde; "Aslında yaşam düşündüğümüzden daha zor. Parasızlık, kötü geçen çocukluk ya da çevremizdeki diğer insanlar dış etken olarak insanın kişiliğini etkiler. Ama tüm olumsuzluklara rağmen kötü başlangıç yapıp sonra da istikrarlı, mutlu bir yasam kuran insanlar da vardır. Bu kişiler kendini yetiştirmenin ve sürekli geliştirmenin faydalarını fark etmiş, öğrenmiş insanlardır. Kişi kendini tanıma sürecini geliştirdikçe aslında içinde bulunduğu konumu veya durumu ile ilgili gerçeğin tamamen kendi bilinçli, içgüdüsel veya tepkisel seçimlerinden kaynaklandığını fark eder" der.

"Yaşamak yavaş yavaş doğmaktır" der St.Exupery. Yaşantımızın her evresinde tekrar tekrar doğmak, yapılan kıyasıya yaşam mücadelesi sonunda yinede özüne sahip çıkmak…

Gün geldiğinde illaki hepimiz belirli yollardan geçeceğiz. Yaşamı anlamlı kılan bir an da olsa hoş bir tebessümle anımsayabilmek o geçmiş güzel anıları. Olumsuzu yaşamış olsak dahi olumluya çevirmeye çalışan güzel çırpınışlarımızı.

Ali Poyrazoğlu'nun mizahi üslubuyla belirttiği hayat hikayesi her yaşın kendine özgü anlamını çok güzel ve farklı bir hoş üslupla ifade etmekte.

"Şunları bir araya toplayayım.
Bir güzel muhabbet edelim" diye düşündüm.
Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.
Mumları da yaktım. Bak hepsi Erick Satie severdi. Hatırladım.
Müziği de ayarladım. Geldiler.
20 yaşında ben, 35 yaşımda ben, 40 yaşımda ben ve bugünkü ben dördümüz.
Birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.
Yirmi yaşım otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
"Sen karışma moruk" dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler. Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın meçhuldür.
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.. "(Funda Taşdemir'den alıntıdır)
 

Funda

E=mc²
Kayıt
31 Mart 2010
Mesaj
330
Tepki
9
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür..

Pek güzel ve yalın bir ifade...Çok sevdim. Teşekkürler Murat bey :)
 

Murat Vardar

Uzman Üye
Uzman Üye
Kayıt
14 Ocak 2012
Mesaj
4.332
Tepki
1.051
@Funda Arıcı

Rica ederim, beğendiğim içi dolu bir makale idi,
sizlerle paylaşmak istedim.
 
Yukarı Alt