İnsan olmak adına!

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Güneş okşuyor kirli sakallarımı. Denizin kendine has kokusunu çekiyorum ciğerlerime. Montumun ütüsüzleşen yakasını kaldırıyorum boynuma. Bir de uzanabilsem kayalıkların üzerine, sele serpe…

Karşı kıyıdan gelen bazı kokular da karışıyor deniz ve yosun kokusuna. İçlerinden tanıdıklarım var, tanımadıklarım var ama taze ekmek kokusunu her yerden alırım ben. Yunan köylerinden geliyor bu kokular. Köyümüz aklıma geliyor, hangi evde, ne zaman ekmek yapılacağı belli olmaz ama o sokaktan geçmek yeterli, mutlaka davet edilirsin. Sıcacık, içi peynirli, ince doğranmış kuru soğanlı bir sıkma verirler, yersin.

Zamanı geri alıp orada olmak vardı…

Köyün tozunu solurduk, ciğerlerimiz açılırdı! Şimdi şehrin tüm pisliği doluyor ciğerlerimize, nefes alamıyoruz. Gevşemiş bütün cıvatalarımız, yuları gevşek beygirler gibi, koşuşturuyoruz sağa sola. Ne amacımız belli, ne varmak istediğimiz nokta! Sahipsiz düşünceler gibiyiz her birimiz, hiçbir işe yaramayan!

Dostlukları hatırlıyorum geçmişten bu güne gelen, sıcacık demli çayları…
Ege’nin hafif rüzgârı eşliğinde, “bir gün olsun unutunca, dışımda kalıyorsun, oysa seni düşününce, içime sığmıyorsun zaman, zaman” diye, mırıldanılan eski şarkılar. Var da var, heybem dolu anlayacağınız.

Arkadaşlıklar bile başkalaştı. Eskiden, en azından telefondan aranırdı dostlar, şimdi, ben filanca yerden yazdım görmedin mi’ye dönüşmüş durumda! Görmedim deyip, avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum, ne istediniz insanlıktan, dostluklardan, diye!

İsyankârlığımı da cebime katıp, çekip gidesim geliyor! Usanmışlıklar içinde ne kadar mutlu olunur? Acaba sorun bende mi, yoksa gelinen noktada mı? Sahi siz, siz de şikâyetçi misiniz? Yapay yaşamın kıyılarında dolanmaktan usanmadınız mı?

Gelin bir değişiklik yapalım hayatımızda, ne dersiniz? Öncelikle şehrin en sıkıcı yanı olan, somurtkan maskelerimizi çıkaralım yüzümüzden. Sonra, gülümseyelim belediye otobüsüne binerken karşılaştığımız insanlarla. Şoföre, iyi yolculuklar, iyi mesailer diyelim. Simitçiye, bugün nasılsın diyelim. Çaycımıza iyi gördüm seni, yine formundasın diyelim. Diyelim işte bir şeyler, dostluk adına, samimiyet adına. Paylaşalım elimizde ki simidi, yan koltukta oturan hiç tanımadığımız insanla! Korkularımızı asalım mı bu gün, kıralım mı kalemini, korkularımızın?

Ne dersiniz? Var mısınız?

İnsan olmak adına!


Ozan Muhammet CANDAN
 

Funda

E=mc²
Kayıt
31 Mart 2010
Mesaj
330
Tepki
9
Sevgili Ozan..Ne zamandır bu konuya dair benzer paylaşımlarda bulunmayı arzu ediyordum.Sayende bir kez daha hatırladım..Aklıma "İNSANAT MENİFESTOSU" geldi..

İnsanat Manifestosu

1.İnsan olmak büyük bir sorumluluk gerektirir. Eğer bu sorumluluğu taşıyamayacaksan şimdi bu manifestofuyu okumayı bırakıp teleyizyon izleyebilir, internette "surf" yapabilir ya da faydasız va amaçsız birçok başka şeyle ilgilenebilirsin. Sorumluluğa razıysan okumayı sürdürebilirsin.
Başlıca sorumluluğun kendini canlıların en gelişmişi saymaktan vazgeçip, bunu gerçekten başarabilmek için çalışmaktır. İnsan ırkına dahil birçok gelişmiş canlı olması senin de onlarla aynı seviyede olduğun anlamına gelmez. Zira hayatında hiç kitap okumamış, güzel bir filmin tadına varmamış, dünyayı gördüğü kadarıyla tanıyan bin insanın gelişmişliği şüphe götürür bir olgudur. Sana kalan miraslarla övünmek istiyorsan eğer bunu para konusunda yapabilirsin ancak insan olma yolunda bu sana hiç bir fayda sağlamayacaktır. O yüzden manifestomuzun ilk maddesi "oku, izle, öğren ve anlat" olacaktır.

2. İnsan olmak adına yaptığım her şey siyasetten arınmıştır. Sistemlerden azade bir yolda yürümekteyim,ister beni takip eder ve insanlığa ulaşırsın istersen siyasete bulaşır ve asla nereye varacağından emin olamazsın. Okuduğum kitapların, izlediğim filmlerin yazar ve yönetmenin siyasi duruşlarıyla ilgilenmiyor değilim ama benim için yapılan işin sanatsal kalitesi önemlidir. O yüzden bu manifestonun ikinci maddesi "Sanatla siyaseti birbirine karıştırma" olacaktır.

3. İnsan olmak; zor bin zanaattır. Bunun bilincindeyim, eğer beni takip edeceksen sen de bunu aklında tutacaksın. Ben Nazım Hikmet Peyami Safa kavgasında taraf olmaktansa "Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim" ve "Biz İnsanlar"ı okumayı tercih ederim. Roman Polanski'yi savunanları da aşağılayanları da anlarım ama bu Piyanist filminden zevk almamı engellemez. Attila İlhan, Garip Akımı için ne derse desin, benim için "An Gelir"le "Telgrafhane" arasında niteliksel bir fark yoktur. O yüzden bu manifestonun üçüncü maddesi " tarafsız kal" olacaktır.

4. İnsan olmak olağana boyun eğmemektir. Bu yüzden popüler kültürün boyunduruğuna girmeye reddediyorum. Benim için önemli olan Oscar değil Altın Palmiye, Nobel değil Pulitzer'dir, şimdilik. Çok satan yazarları okumaktansa kıyı da köşede kalmış büyük yazarlarla tanışmayı tercih ederim. Orhan Pamuk Türkiye'nin çok büyük bir yazarı değildir ama İhsan Oktay Anar için aynı şeyi söyleyemem. Tarantino'dan daha etkileyici olan Buster Keaton'dır. O yüzden bu manifestonun dördüncü maddesi "sana sunulanla yetinme" olacaktır.

5.İnsan olmak düşünceyi kalıplar dışına taşımakla mümkündür. Eleştiri yapmaktan kaçınma, sana verilen bilgileri kurcalamaktan çekinme, hele ki benim de içinde bulunduğum internet aleminin sanal sözlüklerinde, söylenenler yalan olabilir ve büyük bir ihtimalle yalandır. Kitap karıştırmaktan vazgeçme, kendi fikirlerini oluştururken birinci sıradaki yardımcın ya da duruma göre yol göstericin kitaplar olacaktır. O yüzden bu manifestonun beşinci maddesi " şüphe et " olacaktır.

6. İnsan olmak düşünürken dogmalardan arınmaktır. Bence "önce söz vardı" ve "Oku"nmalıydı. Ama bunlar düşünme tarzımı ve hızımı olumsuz etkilememedir. Ben Salman Rüştü ile de Sadık Yalsızuçanlar'la da birlikteyim, ama zekası bir elbise askısı kadar olan fason yazarlardan çok uzaklardayım, tevazuya gerek duymuyorum, onlardan çok ilerdeyim. Jose Saramago gibi kiliseye karşı durabilirm ama Tolstoy kadar ilgimi çeker kilise de. O yüzden bu manifestonun altıncı maddesi "fikrini serbest bırak" olacaktır.

7. İnsan olmak adına benimle aynı yolda yürümek isteyenler zaten gerekli bilinç ve sorumluluğa sahiptir, yürümek istemeyenlerinse bu manifestoya ihtiyacı yoktur. O yüzden bu manifesto tüm iyi niyetine rağmen hükümsüzdür...


Birde bu pencereden mi bakmalı yoksa ?? :)


Not: Bana ait değil,bana yakın ..
 

Ozgul

Üye
Kayıt
2 Eylül 2010
Mesaj
808
Tepki
57
Varım! :) Bir süredir yapıyorum da. Hamlaşmış düşüncelerim ve hareketlerim beni caydırmak için var güçleriyle çabalasa da yok olmaya inat, belki biraz da bana yapılan inada inat çabalamaya devam edeceğim.:)

Değerlerin hiçbir zamanda yok olmaması dileğiyle...

Teşekkürler Ozan Bey, teşekkürler Funda.:)
 
Yukarı Alt