Sanat Terimleri Sözlüğü ' A ' Harfi ( Görsel )

Yasemin Ertosun

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
21 Haziran 2009
Mesaj
768
Tepki
39
Abak: Sütun başlıkları üzerine konan ve kenarları başlıktan dışarı taşan plaka.




Abakı: İlkel kavimlerde kötü ruhlardan korunmak için evlerin önüne dikilen heykeller.



Abanoz: Hindistanda yetişen çok sert , dayanıklı, kesif siyaha yakın bir koyulukta, güzel cila kabul eden, tesbih, çekmece gibi eşyaların yapımında kullanılan kıymetli bir ağaç.




Abstraksiyon: Soyutlama ya da soyutlaştırma. 1911 yılından itibaren nesne biçimini resme uygun hale getirmek için yapılan biçim değiştirmenin ( deformasyon ) giderek tanınmıyacak hale getirilmesi, soyutlaştırma.




Acaibi-Sebai-Alem: ( bknz.Dünyanın yedi harikası )


Zeus Heykeli


Halikarnas


Mısır Piramitleri


Babil'de Semiramis'inyaptırdığı asma bahçeleri


Artemis Tapınağı


Rodos Heykeli


İskenderi Feneri

Kaynak: Grafikerler.org / Yasemin Uyar
 

Yasemin Ertosun

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
21 Haziran 2009
Mesaj
768
Tepki
39
Açık kompozisyon: resmedilen şeylerintüm olarak tablo sınırı içine sığmadığı kompozisyon türü. Özellikle barok ve çağdaş resimlerin birçoğu açık kompozisyonludur.




Açık-Koyu: Resimde belirtilecek önemli yerlerin açık koyu lekeler zıtlığı içinde anlatımı. Işık-gölge sözcüğü de aynı anlamda kullanılır.


Açıt: Bir odayı salondan ayıran kapısız fakat pervazlı kısım olup kapı ve pencere gibi, binalarda çeşitli şekildekapatılan ve açılan boşluklara denir.



Aditum: Romalıların mabetlerinde bulunan gizli bir odaya verilen isim. Burası apsid’in arkasında yada altında yapılırdı. Buraya gaipten haber verecek olan kimseler alınırdı.


Adonis: İbranice Tammuz’un ( Türk. Temmuz ) Yunanca adı. Adonis çok güzel bir delikanlıdır. Tanrıça Venüs kendisine aşık olur. Bunu kıskanan diğer tanrıçalar arasındaki kavgayı yatıştırmak isteyen Zeus, Adonis’in yılın bir kısmını yer altında, bir kısmını yer üstünde geçirmesine karar verir. Kışın yer altında saklanan, baharda yeryüzüne dönen bitkisel zenginliği simgeler. Adonis bayramında doğanın yeşerme ve sararması sembolik olarak canlandırılır.




Adorant: Tablo ve heykel kompozisyonlarında İsa’nın ayaklarına kapanan figürler.




Afiş: Afiş ilk olarak makine endüstrisi ürünlerinin pazarlanmasında bir gerek olarak 1890 yılında ortaya çıktı. Fransız Cheret’nin ilk denemesini, Lautrec’in sanat eseri niteliğindeki renkl taş basmaları izledi. Afiş sanatı, 1910 yıllarına değin en büyük gelişmesini gösterdi. Ancak gittikçe büyük miktarda afişe gereksinme duyulması, bu alandaki sanat çalışmalarının kalitesini düşürdü. Bugünkü modern afiş sanatı kübist soyut anlatım olanakları ile fotoğraf ve baskı tekniklerinin olanaklarından büyük bir oranda yararlanarak yapılan bir sanat dalı olmuştur.



Afrodit: latincede afrodit’e Venüs denir. Aşk tanrıçasıdır. Kıbrıs’ta doğduğu sanılıyor. Afrodit’e Asya’da inanılmış olup, Grekler onu kendilerine mal etmişlerdir. Afrodit Greklerin klasik dönemlerinde giyinik olarak şekillendirilmiştir. İlk kez M.Ö 4 yy.’da Praxiteles tarafından çıplak heykeli yapılmıştır. Zamanımıza kadar çıplak Afrodit ününü korumuştur. Yunan edebiyatında sözü edien Afrodit heykellerinden bize bir tek örnek kalmıştır. Biz Afrodit’in Romalılar tarafından yapılmış kopyalarını biliyoruz. Halen Floransa’da Uffizi Müzesindeki Afrodit heykeli Helenistik çağın eseridir. Louvre’deki Milo Venüsü M.Ö 1 yy. eseridir.


Agora: Eski Yunan’da Pazar yeri olarak kullanılan çevresi revaklı meydan.



Ağtonoz : Gotik mimarlığında kullanılmış, ağ biçiminde parçalı tonoz.



AICA: ( Association Internationale des Criques d’Arts) Uluslar arası sanat eleştirmenleri derneği’nin kısaltılmış adı.


Ajur: Mermer, tahta vb. malzemeyi kafes gibi delikli olarak oyup süsleme. Kafes oyma.



Akademi: Eski yunan’da, Atina’da Platon’nun öğrencilerine ders verdiği bir ağaçlık yerdir. Sonraları bu isim, ilim kurumu anlamına akademya olarak değiştirilmiştir. Bugünkü anlamı altında Güzel Sanatlar Akademiler anlaşılmaktadır. Akedemi, çıplak modelden yapılan çalışmalara da denmektedir.




Akademik: geleneksel anlamda, güzel sanat alanında, belli bir görüşün dışına çıkılmadan yapılan kişilikten yoksun çalışmalara denir.


Akademizm: akademik,yani belli kurallara göre çalışmaya inanma.


Akantus: Yaprakları eski Yunan’da Korent sütun başlıklarında stilize edilerek kullanılmış olan bir bitki. Akantus bilhassa Roma tapınaklarının sütun başlıklarında kullanılan bir motif olmuştur.


Kaynak: Grafikerler.org / Yasemin Uyar
 

Yasemin Ertosun

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
21 Haziran 2009
Mesaj
768
Tepki
39
Akım: Fovizm, kübizm ya da sürrealizm gibi sanat görüşleri.


Akik: özellikle Yemen’de çıkan sert bir taş. Mühür, fincan, kutu gibi eşyaların yapılmasında kullanılmıştır. Eski Yunan’da ve Roma’da mühür olarak üzerine çeşitli rölyefler kazınır ve sonra yüzük halinde parmakta talınırdı.




Akkubitum: Romalıların İmparatorluk çağında üzerine uzanılarak oturulan divan..


Akrilik: akrilik reçinesinden elde edilen sentetik boya. Yağlıboya yoğunluğunda, suluboya parlaklığında, çabuk kuruyabilen bir boyadır. Dış etkenlere yağlı boyadan daha dayanıklıdır.



Akrolit: Baş, ayak ve elleri memerden, vücudu yaldızlanmış tahtadan yapılmış heykellere verilen addır.


Akropodium: yunanca akropolis kelimesinin kısaltılmışıdır. Yüksek tepe üzerine kurulan kale anlamına gelir. Bu kale içinde tapınak ve kralın sarayıda inşa edilirdi. Bugün özellikle Atina’da bir tepe üzerinde eski Yunan tapınaklarının bulunduğu yere verilen addır. Atina akropolünün en eski kısımları Mikenler zamanında yapılmıştır. Kale ‘ Atik denizciler cemiyeti’ nin yardımı ile perikles tarafından omarılmış ve yeniden düzenlenmiştir.


Akroter: Tepelğik anlamına gelir. Yunan tapınaklarında alınlığın saçak tepesine konulan heykel ve süslere denir.




Aksesuar: Detay, ayrıntı anlamına gelir. Sanat eserinde ikinci derecede gelen şeyler için kullanılan bir sözcüktür.


Aksiyal: belli bir eksene uygun olarak düzenlenmiş yada yerleştirilmiş.


Akuadukt: Antikite’da Romalılar zamnında üstünde su yolu taşıyan kemerli köprü. İlk kez Appius Claudius tarafından Roma’da ( M.Ö 305 ) bir akuadukt ina edilmiş, sonradan bu yapı şekli bütün Akdeniz ülkelerinde taklit edilmiştir. Biz de Silifke taraflarında Roma döneminden kalma akuaduktlar vardır.



Akuatinda: Bir derin baskı yöntemidir. Akuatinda, 1768 yılında Jean Baptiste Le Prince tarafından bulunmuştur. Çinko yada bakır üzerine yapılan siyah ile beyaz arasındaki ara değerleri elde etmek için uygulanan bir tekniktir.Akuatinta yapmak için önce üzeri gayet iyi perdahlı çinko ya da bakır bir plaka alınır. Bu plakanın üzerine çok ince dövülmüş reçine tozu, istenilen tonu elde etmeye yeterli bir tabaka halinde elenir. Bundan sonra hafif ateşe gösterilen reçine, plaka yüzeyine yapışır. Bu işlemin ardından plaka, ara tonlu olması istenilen yerler hariç klişe asfaktı ile kapatılarak bir kısım nitrik asit , sekizkesim su karışımı sulu asit içne batırılır. Asit, reçine yapışmamış ince kısımlardan metale girerek oyar. Böylece çok ince delikli bir yüzey meydana gelir. Bu işlemden sonra madeni plaka terebentin içine batırılarak yıkanır. Plaka üstünde asitin oluşturduğu deliklere baskı mürekkebi yedirilerek plakanın yüzeyi temizce silinir. Sonra üzerine su ile tavlanmış baskı kağıdı konularak pres makinesinde ( gravür presi ) basılır. Akuatinta çağımızda çok kullanılan bir grafik baskı tekniğidir. Özellikle ressamlar bu alanda ilgi çekici çalışmalar yapmaktadırlar.


Al: parlak kırmızı renk


Alabastr: Eski Yunan ve Roma’da içine güzel kokuları olan sıvıların konulduğu arnut biçiminde ya da uzun boyunlu vazolara denir.



Alaca: birbirini tutmayan renklerin yan yana yada üst üste gelişi ile insanın gözünü alan, cicili-bicili etkisi olan resimlere denir.



Albatr: Su memeri, kaymak taşı adları ile anılan taş.



Alçı kazıma resim: alçı üzerine yapılan kazıma resim.



Alegori: Tasavvurların kişileştirilerek doğada olamayan biçimde tasvirine denir. Resim ve heykelde alegoriler çok görülür. Antikite’de ve bilhassa orta çağ’da anlaşılması için uzun açıklamalara ihtiyaç gösteren alegoriler yapılmıştır. Rönesans döneminde yapılan alegorilerde ise Antik mitolojinin konularından faydalanılmıştır. Orta çağ kiliselerinde saçak oluklarında da Antik mitolojiden kaynaklanan boynuzlu, acayip dişli, canavar biçiminde alegorik heykeller yapılmıştır.barok dönemim resim ve heykellerinde de alegoriler konu edilmiştir.


Alem: Araplarda sancak anlamında kullanılırdı. Eskiden orduların başında, o ordunun sembolü olan bir işaret olarak taşınırdı. Mısır, Mezepotamya ve Hititlerde bunların çeşitli örneklerini görüyoruz. Alem, minare ve kubbe tepelerindeki aylı madeni tepeliğe denir. Alemlerin uçlarına çeşitli biçimler verilmiştir.



Alemci: Minare ve kubbe tepelerine alem takan kimse.


Alınlık: Antik yapıların cephelerinde çatı ile korniş arasında yer alan üçgen biçimdeki kısma verilen bu ad bugün bir portalin ya da bir pencerenin çerçeve içine alınmış bulunan üst kısmına da denmektedir.



Alizarin: Fransızcada ‘ garange’ adı verilen bir bitkiden çıkarılan boya. Kumaş boyası olarak ve resimde yağlıboya imalatında kullanılmaktadır. Ancak şimdi maden kömürü katranından da bu boya çıkarıldığından, bitkiden çıkarılan boya piyasadan kalkmış gibidir. Bitkisel alizarin,solmayan mükemmel bir boyadır. Yağlıboyalarda kullanılan alizarin ise çabucak bozulmayan, sağlam bir renktir. Alizarin krapplack cinsi ise yapay olarak elde edilmekte olup, doğal kök bitkisinden elde edilen çok daha fazla dayanıklı ve parlak renktedir.



Alle: İki yanı ağaçlı cadde.




Alt boyama: yağlı boya ve tempera resimlerde dayanıklılığı artırmak için, resme başlamadan önce sürülen astar boyasından sonra yapılan ilk resim çalışması. Çeşitli ve belirli renklerle yapılan bu alt boyama resmin bozulmasını önlüyor ve iyice kuruduktan sonrada üzerine esas çalışma yapılıyordu. Alt boyama sonradan üzerine yapılan çalışmanın renk uyumunda, alt yansıma olarak önemli bir etki yapıyordu. Özellikle Barok Avrupa resminde ( Hollandalılar ) ve Venedik reminde ( Tiziano ) itibar görmüş bir çalışma yöntemidir. Alt boyama tempera resmin yer aldığı Proto-Rönesans ve olgun Rönesans’ta da kullanılmıştır. Alt boyama resim sanatının en önemli bir teknik olanağıdır.

Kaynak: Grafikerler.org / Yasemin Uyar
 
Kayıt
3 Ağustos 2009
Mesaj
604
Tepki
74
Yasemin Hanım, bu güzel çalışma için tebrikler..

Oldukça sürükleyici, ilgi çekici ve verimli bir çalışma.

Şimdiden "B" harfini sabırsızlıkla bekliyorum.

Başarılar..
T.Ö.
 

Yasemin Ertosun

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
21 Haziran 2009
Mesaj
768
Tepki
39
@Hasan Güner

Kesinlikle :) Çünkü ne internet ortamında ne de basılı yayında böyle bir kaynak yok

@semira

Rica ederim..., umarım faydalı olur :)


@Tuncer Özkan

Teşekkür ederim Tuncer bey..., yorumlarınız benim için çok önemli.

En kısa zamanda ' B ' ve alfabenin diğer harfleri de yerlerini alıcak bu bölümde.
 
Yukarı Alt