Grafikerler Birlik Olmalı mı?

Kayıt
10 Eylül 2008
Mesaj
15
Tepki
0
Ya da söyle söylemek gerekir. Yaptirtmamak, yapmaktan daha basit, daha kolaydir. Üstelik gönül isi olanlar da gönderdigini geri cevirmek cok zordur.

5 kisiyle gecinmeyi beceremeyenlerin 56 kisiyi biraraya nasil toplayabilecegini cok merak ediyorum dogrusu!

Bekliyorum

Kursun bakalim

Ogrenelim feyz alalim
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@fogbird

@fogbird

@Süleyman Köklü

Naci bey; Ali'nin ifadesine hakaret dedin, senden önce de uygunsuz deyip sansürleyenler oldu... O ifadeyi günlük gazetede bir yazar köşe yazısında yazsaydı bu sitedeki hiç bir üye uygunsuz bulmazdı ama burada belirtememiyeceğim sebeplerle bu sitede uygunsuz bulunuyor maalesef. Sen de aynı o mantıkla, hatta daha ileri giderek o ifadeye HAKARET dedin. Ali açıklayınca çok şükür hakaret olmadığını anladın... Şimdi ise yanlış anladığın Ali'den özür diliyorsun.

Ama ben o ifadenin hakaret olmadığını anlattığım hatta anlamayacak düzeyde olan kişiler için fıkra ile süslediğim o yazıyı okuduğun zaman niçin bana hak vermedin de HAKARETE DESTEK OLUYOR deyip beni HAKARETİN SUÇ ORTAĞI YAPTIN?

Sen o kadar anlamayacak düzeyde misin?
Öyle olmadığına göre gözünü husumet ve önyargı bürümüş ki beni hemen hakaretin destekçisi ve ortağı yapıverdin. Ben hakaret tasdikçisi de oldum sayende.

Beni husumet nedeniyle eleştirdiğini söylediğim zaman bu ifademi haksız ve izansız bulduğunu söylüyorsun.

Hakaret olmadığını anlayıp Ali'den özür dilediğine göre, hakareti tasdik ettiğimi söylediğin için benden de özür dilemelisin ve bana ön yargılı yaklaştığını kabul etmelisin.

Şimdi gelelim Süleyman Köklü kardeşimize;

Atın üzerinde resmi görülen rahmetlinin temsil ettiği alperenler felsefesi kökünü Anadolu Türk Milliyetçiliğinden almakla birlikte İslam kültürü ve Orta Asya Türk kültürünün de bir sentezidir.

Bu kültüre sahip olan kişiler sahip oldukları bu kültürün ve medeniyetin tarihte 16 tane devlet kurduğunu (bazı tarihçilere göre 16 dan da fazla) devlet yıktığını, yeniden kurduğunu bilirler. Hatta birbirleriyle bile savaştığını bilirler.

Süleyman Köklü o zaman yaşadaydı, sahip olduğu düz mantığa göre; siz devlet filan kuramazsınız, çünkü birbirinizle uğraşıyorsunuz diyecekti demek ki.

Bütün Türk otağlarında, memleket meseleleri için toplanılır, ateşli tartışmalar olur, sonunda bir kişinin fikri ya mantık ile ya da rütbe üstünlüğü ile kabul edilirdi. Bazen üstün rütbeli düşük rütbelinin fikrini doğru bulur kabul ederdi. Bu ise oradaki kişilerin olgunluğuna bağlı bir şeydi. Bazen de kılıçlar çekilirdi...

Süleyman kardeşimiz orada olsaydı, bunlardan bir cacık olmaz, baksana birbirini yiyorlar mı diyecekti.

Günümüzde bütün devletlerin parlementolarında; Japonyada, Korede milletvekilleri tekme tokat döğüşüyorlar...

Süleyman Köklü siz de devlet filan kuramaz, kursanız da yönetemezsiniz, baksanıza şu kepazeliğinize mi diyecekti.

Yani önemli meselelerdeki önemli kararlar hep güle oynaya, göbek atarak mı alınmıştır? Ya da sessiz sedasız, hiç münazara ve münakaşa olmadan sessizlik içinde, gülümseyerek, önce siz buyrun, rica ederimsiz buyurun diyerek mi kurulur büyük teşkilatlar?

R.Tayyiple Deniz Baykalın, Bahçeliyle R.Tayyipin atışmaları hep kişisel çekişme midir Köklüye göre? Rahmetli Yazıcıoğlu bu kişilerle tartışmaya hiç mi girmemiştir? Küçük bir parti olduğu için öyledir. İkinci büyük parti olsaydı bak ne biçim gürültü kopardı.

Devlerin tepişmesi bile deprem yaratır Sayın Köklü... Devlerin tepişmesi bir karınca ordusundan daha çok ses getirir, bunu unutmayınız. Kimin karınca kimin dev olduğuna iyice bakıp anlayınız. Yüzbinlerce tüfeğin patlamasından bir bombanın patlaması daha gürültülüdür.

Daha bir hafta kadar önce kanal 7 de gazeteci Rasim Özer Kütahyalı, Alperenler Ocağı Başkanı Kayatuzu tarafından dövüldü... Şimdi biz de kalkıp bu siyasi hareket mensupları iktidara gelseler halkı döverler, bunlardan bi cacık olmaz mı diyelim?

Cevdet Paşa'nın
"Müsademe-i efkârdan barika-ı hakikat doğar"
(yani ancak fikirlerin çatışması ile hakikat şimşeği ortaya çıkar )dediği gibi fikir tartışmaları hakarete varmadıkça faydalıdır ve Allah da istişare ile alınan kararları sever.

Ben Süleyman Köklü'nün yerinde olsaydım kenarda oturup olan biten tartışmaları horoz dövüşü seyreder gibi seyredip, sonra da siz bir şey yapamazsınız demezdim. Kim haklı kim haksız anlamaya çalışır, adaletin tecellisine katkıda bulunurdum.

Soru sorar, anlamaya çalışır, katkım bulunsun isterdim.

Önce büyüklerime saygım var deyip, sonra da sayfalar dolusu yazdıkları için eleştirip siz kuramazsınız, çünkü şahsi çekişmeleriniz var demezdim.

Gerekçeli, şahitli ispatlı konuşurdum. Kimin kiminle ne şahsi çekişmesi var açıkça ortaya koyardım.

Hem saygım var deyip hem de ortaya bir laf atıp kenara çekilmezdim.

Mesleğinize, birikiminize, sanatınıza saygım var deyip karakterinize/kişiliğinize saygım yok manasında konuşmazdım.

Eminim rahmetli Yazıcıoğlu bu tartışmaları okusa, "beyler kim kime dava açmış, niçin açmış, davayı kaybeden kim, kim kime ne isimler takmış, meslek birliği mi sendika mı gelin bunu tartışalım. Bir orta yol bulalım" derdi.

Sayın Köklü gibi konuşmazdı.

Süleyman kardeşimize soruyorum;
1-Sana göre bu ağabeylerin bu birliği kuramaz, peki sen kurabilir misin?
2-Bak o kadar sendika lafı tartışıldı, madem herşeyi satır satır okudun bu sendika meselesine ne diyorsun?
3-GMB kurulmalı mı kurulmamalı mı?

Bak bu sorularda şahsi çekişme yok, cevap verebilecek misin? Yoksa yine yurt savunması için yiğit kalmadı mı diyeceksin? Yiğitliğin bu sorulara cevap verip vermemekle de ilgili olduğunu umarım anlamışsındır.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Sevgili Naci görüyorsun değil mi? Bir geldiniz pir geldiniz, forumu ne hale getirdiniz? Bu gençler bir yıldır bana böyle laf konuşmamışlardı. Sayenizde "şahsi çekişmeleriniz var sizden bi cacık olmaz" dediler. Öğünebilirsiniz! Bir tarafta mahkeme çığlıkları, bir tarafta hakaret iddiaları... Hadi temizle bakalım, hadi düzelt bakalım. Sayenizde şimdi herkes turşu kuramaz hale geldi, senin sendika da güme gitti.

İletişim bilimi diye bi şi var, siz bunu katlediyorsunuz, hedef kitle analizi yapmadan, kültürel ve sosyal basamakları unutarak bir çuval inciri berbat ediyorsunuz.

Sadece bir kişiyi mahkum etmek adına bel altı vurarak kötü örnek oluyorsunuz ve grafikerlerin dayanışmasına ihanet ediyorsunuz.
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Faruk Bey'e
Bana cevap yazmadan önceki ve sonraki açıklamalarınız yine iç çekişmelere yönelik açıklamalar. Sonra bana soruyorsunuz kimin kiminle çekişmesi var diye!. tutarsızlık...
Siyasi görüşüme gelince bana cevap olarak ta olsa o at üzerindeki şahsın görüşlerini benimseyen açıklamalar yapmanız beni sevindirdi açıkçası. Rahmetli sağ iken büyük ihtimalle bundan bir cacık olmaz demişsinizdir. Soruyorum size "bu çocuklar grafiği katletti" sözünüz ile "bunlar bi işi beceremez" sözü arasında ne fark var? Yılların ustası olabilirsiniz fakat bu size girdiğiniz her platformda sözün sadece size ait olduğu anlamına gelmez. Sorularınıza cevabın şudur:
1- Ağabeylerim bu birliği kurabilir (kuramazsınız dememdeki asıl sebep bırakın birbirinizi eleştirmeyi zaman kaybediyorsunuz böyle yaparsanız tabii kuramazsınız şeklinde kinayeli anlatımımdır. Siz bunu anlayamamışsınız sanırım)
2- Ben grafik tasarımcı olma yolunda ilerliyorum. Herkesin her konuda bilgi sahibi olmasına gerek yok. Sendika işlerinden anlamam. Anlamadığım işlerde de yorum yapmam
3- GMB kurulmalı


Sizin gibi düşünmeyen herkesi eleştirmeye devam ettiğiniz sürece Nasrettin Hoca'nın fil hikayesine dönersiniz. Bu mesleğin her aşamasında bulunmuş olabilirsiniz ama bu sizin herkesten akıllı olduğunuz anlamına gelmez. Ben daha açıkça söyleyeyim belki Ömer Bey çekinir. Sizin yüzünüzden siteden çok ayrılan oldu. Gül'e ulaşmak isterken çok papatya ezdiniz. Şapkanızı alın önününüze bir düşünün!...

Saygılar
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Süleyman Köklü



------------------------

Sorduğum soruya;

"- Ben grafik tasarımcı olma yolunda ilerliyorum. Herkesin her konuda bilgi sahibi olmasına gerek yok. Sendika işlerinden anlamam. Anlamadığım işlerde de yorum yapmam"

Şeklinde cevap vermişsiniz. Sorum anlaşılmamış. Şu sendika meselesine ne diyorsun demekle; grafikerler sendikaya üye olmalı mı olmamalı mı, sen sendikaya üye olacak mısın demek istemiştim. Sorumun yeni haline cevap verirseniz memnun olurum.


Saygılar.

--------------------------

Not; Bu çocuklar grafiği katlediyor ifademi sizin gibi kardeşlerimizin polemik konusu yapacağını sezinlediğim için yazımı düzeltmiştim. Siz ilk haline cevap vermişsiniz. Ama bu sitedeki yazılarımı okuyanlar tasarım bilmeyen ve kendini grafiker diye öne süren grafik işçilerinin grafik tasarım adına çok düzeysiz işler yaptığını, böylelikle hem sanatı hem piyasayı düşürdüklerini defalarca anlattığımı bilirler.

Buna o zaman karşı çıkmadınız da şimdi mi karşı çıkıyorsunuz?

------------------------------------------

Dikkat ederseniz sizinle bu yazışmalarımız da kişisel polemik oluyor ve sanıyorum siz bundan hoşlanmıyorsunuz. Oysa bilim ve sanat böyle gelişiyor. Siz bilgiden rahatsız oluyor musunuz?

-------------------------------------------

Benim yüzümden siteden ayrılanlara üzüldüğünüzü biliyorum. Onların niçin ayrıldığını yöneticiler biliyor.
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Faruk Hocam,
Tüm samimiyetimle söylüyorum ki siz benim ustamsınız, büyüğümsünüz ve tecrübe sahibisiniz ve ben sizi bu hasletlerinizden dolayı seviyorum. Fakat sizin görüşünüzde olmayanları bazen acımasızca da olsa eleştirmenizden dolayı bu tutumunuzu sevmiyorum..
Sorunuzun yeni cevabı şudur: Grafikerler sendikaya üye olmalı ve ben üye olurum.

Saygılar
 

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
Sendikaya üye olup sendikal haklardan yararlanmak için çalıştığınız işyerindeki çalışan sayısının yarısından bir fazlasının sendika üyesi olması gerekiyor.
Örneğin 10 kişinin çalıştığı bir işyerinde en az 6 kişinin üye olması gerekir.
İşyerindeki herkes bu sayıya dahil değildir. Örneğin insan kaynakları müdürü, muhasebe müdürü gibi ünvanlar patronun sağ kolu gibi sayıldığından sayıya dahil edilmezler.
Bu konuyla ilgili sorularınızı Basın iş sendikası başkanı sayın Kamil Kartal cevaplamaya hazır.
İşyerinde örgütlenme aleni ve uluorta yapılmamalı.
Gizli gizli ve patron yakınları duymadan çoğunluğu ele geçirmelisiniz.
İşverenler sendikadan hoşlanmazlar.
Çünkü çalışanlar sendikalı olduğu zaman onları günde 7.5 saatten, haftada toplam 45 saatten fazla çalıştıramaz. İstediği gibi at koşturamaz.
İşin gerektirdiği zorunlu haller dışında (örneğin ertesi sabah baskıya ya da sunuma iş yeteştirilmesi gibi) kimseyi rızasını almadan fazla çalışmaya zorlayamaz.
Günde 3 saatten fazla mesai yaptıramaz. Her fazla çalışma süresini %50 fazlasıyla ödemek zorunda kalır. İşyerinde 12 saat çalışmış birini işyerinden ayrıldığı saatten itibaren 12 saat geçmeden tekrar işe başlatamaz.
Yılda en 2 ikramiye ödemek gibi işverenin canını bir hayli sıkacak yaptırımlar vardır.
Bunun için sendikal örgütlenmeniz gizli, sessiz ve hızlı olmak zorunda.
Sendikaya üye olmak için sendikadan edineceğiniz formu doldurup 6 nüsha halinde notere onaylatıyorsunuz.
Sonra bu formları sendikaya teslim ediyorsunuz.
Bu kadar.
Gerekli çoğunluğa ulaşılıp ulaşılmadığını sendika takip eder.
Çoğunluk elde edildiğinde Çalışma Bakanlığına başvurur, "ben filan işyerinde şu kadar kişiyle örgütlendim, sendikal yetki istiyorum" der.
Bakanlık kendisindeki kayıtlarla sendikanın verdiği kayıtları karşılaştırır ve çoğunluk sağlanmışsa resmi yazışmayla bunu işverene de bildirerek sendikayı yetkillendirir.
Sendika ve işveren 30 iş günü içinde toplu iş görüşmesine başlamak zorundadır.
...
Bu sürece yaşamamak için işveren elindeki bütün kozları oynar.
İşten atmakla tehdit eder. 3-5 kişiye göstermelik yüksek zamlar yapar.
Amaç sendika üyelerini istifa ettirmektir.
Bu süreç birlik ve beraberliğin en üst seviyede olması gereken süreçtir.
Burada çözülmezseniz, işveren toplu iş sözleşmesinden kaçamaz.
.
Naci Yavuz
 

İsmail Ev

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
29 Temmuz 2008
Mesaj
84
Tepki
1
Ortada bir bir hasta var. Hastanın başında ise bir sürü doktor. Teşhis aşağı yukarı belli. Ama doktorlar bir türlü müdahale konusunda fikir birliğine varamıyorlar. Çünkü literatüre yeni eklenen bu hastalığın tedavisi ile ilgili kesinleşmiş bir yöntem yok. Her doktor kendi tecrübesine dayanarak bu hastalığa müdahale etmek istiyor. Ancak bir doktorun tecrübesi, diğer doktorların tecrübeleri ile çatıştığından; kendi aralarında tartışadursunlar; hasta masada kıvranmaya devam ediyor.
Burada bir baştabip eksikliği vardır. Baştabip ise, bütün tabip ve asistanların tabi olacağı, fikir ve tecrübelerinin harmanlanıp (hastayı zarar vermeyecek önlemleri aldıktan sonra) ortak görüşü netleştirerek literatüre geçirebilecek selahiyette olması gereklidir.
Bu baştabiplik müessesesini oluşturmak işi her ne kadar tabiplerin görevi gibi gözükse de; hastalar için hayati bir zorunluluktur. Bu yüzden hastalar, tabiplerden daha çok bu Baştabiplik müessesesinen kurulması için çalışmalıdır.
Tabiplerin kavgalarına bakıp yatakta ölümü mü beklemek mantıklıdır? Yoksa tabiplerin kavgalarını önleyebilecek bir üst makamın ihdası için çalışmak mı?
İmkansız değilse, mutlaka olur.
Zaten zor olmayan hiçbir işin sonu hayırlı olmaz.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Süleyman Köklü

Sevgili Süleyman;
1- Benim görüşümde olmayanlara karşı nasıl bir eleştiri yöntemi bulmalıyım? Acımasızca değil, acıyarak;daha hoş görülü daha şefkatli bir eleştiri mi yapayım?
2-Acımasızca demekle neyi kastediyorsun?
3-Bazen diyorsun. Yani bazen mi acımasızca eleştiriyorum, yoksa her zaman mı?
4-Benim bu acımasızca eleştirilerim yüzünden bazı üyelerin siteden ayrıldığı şeklinde iddialar var, bunlara katılıyor musun?
5-Eğer öyleyse bu, siteden ayrılmak için haklı bir gerekçe midir?
6-İnsan, kendisini eleştirip yanlışlarını gösteren kişi sevmemeli mi, yoksa hatasını düzelttiği için teşekkür mü etmeli?
7-Eleştiri sadece yanlışı göstererek yapılırsa eleştireni sevmemek normal karşılanabilir ama doğrusunu da göstererek eleştiri yaplırsa bunun neresinden nefret edilir, bunu açıklar mısın?
8-Bu sitedeki 27 bin üyeyin kaç tanesi tasarım bilen tasarımcıdır sence?
9-Bu sitedeki 27 bin üyenin eğitim durumları nedir, mesela kaç tamnesi ilk okul, kaç tanesi lise, kaç tanesi üniversite mezunudur, böyle bir anket yapılmasını ister misin?
10-Bu sitedeki üniversite mezunlarının kaç tanesi grafik tahsili almıştır, kaç tane meslek lisesi grafi mezunu vardır, böyle bir anket yapılsa faydalı olur mu?

11- Sen Naci beyin dediği adrese gidip sendikaya üye olacan mı, olmayacan mı?

12-Göktürk kağanı Mete Han'ın eline tek bir çomak alıp kolayca kırdığını, sonra bir sürü çomak alıp birleştirip kırmaya uğraşıp ama kıramadığını, sonra ulusuna seslenip; Bütün Türk kavimleri ve ulusu bu çomak gibi tek kalırsa çinlilerin kolayca kıracağını, ama toplanıp bir araya gelip BİRLİK OLURLARSA gÖK KUBBE ÇATLAMADAN, YER KUBBE PATLAMADAN KİMSENİN BU BİRLİĞİ BOZAMACAĞINI söylediğini biliyor musun?

13-Bunu biliyorsan ve inanıyorsan, kendin de sendikalı olup, tüm grafikerleri de sendikalı yapmak için uğraşacağına burada herkesin huzururunda söz veriyor musun, yoksa köşene çekilip büyüklerinin horoz dövüşünü mü seyredeceksin?

14-Bu yazdıklarımda hoşuna gitmeyen acımasızca eleştiri var mı?



Saygılar.
 

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
Sayın Faruk Çağla,
Sendika, meslek birliği, dernek vs gibi kuruluşlar için insanları herkesin huzurunda fikrini açıklamaya zorlayamazsınız.
Bu suçtur.
Sendikayı desteklediğini söylemiştir arkadaş. Bu yeterlidir.
Üye olup olmayacağı onun yasal hakkı ve tercihidir.
Bunu açıklamak zorunda olmadığı gibi zorlanamaz.
Saygılar
Naci Yavuz

Not: Benim gösterdiğim adres değil, Basın iş Sendikası'nın adresi demelisiniz.
Benim sendikam değil.
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
@fogbird


Faruk Bey,
Anlas›lan uzun uzun yazacak hatta hikaye anlatacak kadar vaktiniz var demekki ama benim yok. Sizin suç işledeğinizi belirtmiş Naci Bey.. Hayret siz de suç işlermiydiniz !..

Saygılar..
 
Yukarı Alt