Grafikerlikte usta çırak ilişkisi nasıl olmalı, alaylı mektepli ilişkisi nasıl olmalı

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Zeynep Tüfekçi


Zeynep hanım,
Akşamları gideceğiniz bir grafik programı kursu kesinlikle bulursunuz. Dikkat ediniz onlar grafik programı öğretirler, tasarım öğretmezler.

Tasarımı iş yerinde ve bir ustanın yanında öğrenirsiniz.

Başarılı olacağınıza olan inancımı tekrar eder, saygılar sunarım.

@Nihat Çınar

Nihat bey, iyi dileklerinize ve takdir duygularınıza teşekkür ederim.

Sizin gibi düşünenler bana güç, kuvvet ve moral veriyor.
Faydalı olduğumuzu gördükçe daha istekle yardımcı olmaya çalışıyoruz ve bildiklerimizi paylaşıyoruz.

Teşekkür eder, başarılar dilerim.
 
Kayıt
21 Ekim 2008
Mesaj
15
Tepki
0
Grafikerlikte usta çırak ilişkisi nasıl olmalı, alaylı mektepli ilişkisi nasıl olmalı ?

Hocam Yazdığınız yazılar gerçekten güzel olmuş herkes kendisine göre yorumda bulunmuş onlarda sizde kendize göre haklısınız. Yalnız konu başlığımızda usta çırak ilişkisi yazıyor biz türkiyedeki iş düzeyinden tutun üniversiteleri felan .... Hocam bence burda kim ne konuşursa konuşsun Sonuçta konuşulan konu türkiye olduğu sürece konuşulanlar her zaman havada kalıyor. Bizim toplumumuz bilgiye değil paraya aç bir toplum . Artık meslek dalı diye birşey yok. Eğer elin klavye tutar ve sağlam bir tanığın var ise en baba yerlerde müdürlük alabilirsin . Ama olayın derinlerine indiğinde o şahısın yaptığı işler kendine ait değil ustaların çalınmış eserleridir. Peki bu nedemektir Ustalarda istemeden dahi olsa kendi kuyularını kazması demektir. Sonucta Kendi emeğini ona vererek iyilik değil kendi mesleğini öldürmüş oluyor. Bu sayede herkes grafiker olmuş oluyor... Oyüzden bence bu konu ne kadar tartışılırsa tartışılsın değişen hiç birşey olamaz.

Hocam en basitinden bir kurul kurulsa turkiyede bu kurulun onayı olmadan grafikerler iş bulamasa sizce kaç kiş profesyonel olarak ordan iş bulur. Bence işin rengi değişmez parayı basan usta olur parası olmayanda tanıdıkları sayesinde usta olur.

Hocam hatalarım varsa kusura bakmayın ama bence olaylar bu şekilde saygılarımı sunarım.....
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Mehmet Öztürk

Mehmet bey;
Türkiye'de hiç bir şey düzelmez. Böyle gelmiş böyle gider mi diyorsunuz?
 
Kayıt
21 Ekim 2008
Mesaj
15
Tepki
0
Hocam biz he nekadar düzelmesi için uğraşsakta yinede düzeleceğini sanmıyorum yada düzelebilmesi için çok kişinin aklanması gerekiyorki bu şuanda imkansız gibi duruyor bundan 2- 3 sene önce olmus olsaydı belki düzelebilme ihtimalinin olabileceğini düşünebilirdim. Fakat şuanda biz her nekadar kendimizi türkiye' de yaşıyor sanıyorsakta kendimizi kandırıyoruz artık buranın sadece adı turkiye . Bugun turkiyenin butun yarısı veya bir kısmı değil butun onemlli ticaret kolları özelleşti ve yabancılara ait bu yabancıları işletmelerine bile adamları özellikle seçiyorlarki içlerinde türklük sevgisi olmayan parayı seven insanlara veriyorlar yöneticilikleri. Durum böyle olunca bizde ne bir vatan dolayısı ile nede bir iş ahlakı kalıyor. Sizinde değinmiş oldugunuz ustalar sadece bakmak ile yetiniyor iş bile bulamıyorlar neden çünki yabancılar akıllı turkiye hala paraya aç yığınla insan var bir usta örnek veriyorum "2000 ytl maaş" alıcaksa adam bunun yerine 4 tane işten göz ucu ile anlayan adam çalıştırıyor kar ettiğini sanıyor. Bizim ülkemizde özellikle işyerlerinin patronlarında bu zihniyet olduğu sürece bu iş düzelmez. Allah hakkımızda hayırlısını versin... Saygılarımla
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
@Mehmet Öztürk

Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.



14 Mart 1913
Mehmet Akif Ersoy​
 
Kayıt
21 Ekim 2008
Mesaj
15
Tepki
0
Mehmet Akif Ersoy 'un bu güzel eserini bizimle paylaştığınız için teşekkürederim. Yalnız burada bir yalnış anlaşılma olmasın...

Ben sadece türkiyede şuan olayların nasıl işlediğini anlattım bu şekilde devam etmesi gerektiğini söylemedim. Bu eser sanki bana hitaben oraya yazılmış gibi duruyor...
Fakat herkes bu eseri bence kendine yazılmış gibi defalarca okumalı ve anlamalıdır.

Saygılar...
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
@Mehmet Öztürk
bu eseri şahsınıza alıntı yaparak koydum.
ama dediğiniz gibi. herkes üzerine düşeni almalıdır.
her anlamda bu eserden ders çıkarılabilir.
sadece vatan savunması ile ilgili düşünmemekte gerekir.
saygılar...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Mehmet Öztürk

Vatan şairi M.Akif'in bu müthiş şiirini okuduktan sonra;
Grafikerlikte usta çırak/alaylı-mektepli ilişkisi nasıl olmalı,
sorusuna vereceğimiz cevap bu şiirle bağlantılı olarak nasıl olmalı?

Usta-çırak/alaylı-mektepli ilişkisiyle ilgili olarak, kim nasıl bir ders çıkardı?
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
aslında şiirin bir kısmını kırpıp kelaynak kuşu gibi buraya koymak istemedim. ilk mısra son mısranın özetidir.
azmini kaybeden en başta kaybetmiştir. kaybolup gitmeye kurtlar sofrasında yem olmaya mecburdurlar, mahkumdurlar...
bu şiirle bağlantılı olarak "nasıl olmalı" değil azmi elden bırakmamalıdır.
uygulanacak metod, yol, yordam zaten tartışılmaktadır. bu gün azimle atılan adımlar netice vermese bile yarım tohum yarılıp çimlenecektir. sonuç itibari ile...
"Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma! "

yarınlarımız için...
saygılar...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Emine Şahin

ATATÜRK'ün BURSA NUTKU HAKKINDA;

1975 yılında; ilk kez yazılı metin olarak, Cafer Tanrıverdi tarafından halka dağıtılmasından sonra, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan kovuşturmada, dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdim’in katkılarıyla da, Atatürk’e ait olduğu kesinleşen nutkun, mahkemedeki orijinal metni aşağıdaki gibidir.Sonradan bulunan, mahkeme dosyasına da konulan, 1935 yılı yayını bir dergide vardır. Bursa’da bir gerici ayaklanma sonrası, Bursa’ya giden, Atatürk tarafından söylenen bu nutuktan bir bölüm de, Celal Bayar tarafından meclis kürsüsünden okunmuştur. Bu mahkeme kararından sonra, nutkun tamamı, serbestçe okunur, söylenir ve dağıtılır hale gelmiştir.

BURSA NUTKU

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır.Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” Diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

Kaynak; http://tr.wikisource.org/wiki/Atat%C3%BCrk'%C3%BCn_Bursa_Nutku
xxxxxxxxxxxxxx

BU konu başlığı altında Grafikerlikte usta-çırak/alaylı-mektepli ilişkisini tartışmaya devam etmeyi çok isterdim. Lakin konu ister istemez bu ülke koşullarında bir şey yapılamaz, bunun mücadelesi verilmez, grafikerler birlik olamaz, elden bir şey gelmez noktasına geldi veya getirildi...

Sanırım bunun üzerine Emine hanım mücadeleye devam, yılmak yok anlamında vatan şairimiz o büyük insan M.Akifin muhteşem şiirini yolladı..

Ben de Vatan Şairimizin TBMM den mebusluktan arkadaşı, aynı kürsüden birbirlerine defalarca hitap etmiş olan, diğer bir büyük adam M.Kemal Atatürk'ten yukarıdaki alıntıyı Emine hanım'a karşı çıkmak için değil, destek olmak için aldım...

Cumhuriyetimizin kuruluşunda emeği geçenler işte böyle YILMAZ ve AZİMLİ kişilerdi.

Örnek olması temennisiyle...


Not;
Ben 51 yaşındayım ve kalp hastasıyım. Ne kadar yaşayacağım belli değil. Türkiye koşullarında akranlarım birer birer ya kalpten ya kanserden gidiyor... Grafikerlerin birlik olmasını, grafikerlik mesleğinin ilkelerinin ve sınırlarının çizilip, hak ettiği onurlu yere kavuşturulmasını kendim için değil, 15 yaşındaki grafiker oğlum Erdem ÇAĞLA için ve tüm genç grafikerler için istiyorum. Bunun böyle bilinmesini saygılarımla rica ederim.

Bütün çabam bunun içindir !!!

Bu vesileyle de; Grafikerlerin Birlik olması konusunda olumlu yaklaşanları, destek sözü verenleri de sözlerini hatırlamaya davet ediyorum.
 
Yukarı Alt