"Program kullanıyorum, öyleyse grafikerim" demek doğru mudur?

Kayıt
18 Aralık 2007
Mesaj
465
Tepki
5
Bilgisayar araçtır... Bilgisayar yokken tasarımlar kağıt üzerine kalemle yapılıyordu... Bu durumda bilgisayar icadından önce kağıt kalem kullanan herkes grafikerdi mi diyeceğiz?
Bu durumda bilgisayarın icadıyla(grafik programlarının çıkışından sonra), grafiker sayısında bayağı bir azalma olmuş demektir... :D
Aslında neşterde çok kolay kullanılan bir alet, tutup kesiyorsun... Ameliyat falan olacak olan varsa aranızda, eli neşter tutan biri yapıversin, masrafa giripte doktora gitmeyin boşuna...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Burak Güzey


Burakcım, yukarıdaki cümlene bir kelime ilave edersem daha doğru anlaşılır diye düşündüm ve ilave ettim, yanlış mı yaptım?

Ben ne zaman senin gibi grafiker ile doktor örneğini versem, bazı kazmalar, lafa kazmayı vuruyorlar; iki örnek uyuşmamış, biri doktor öteki grafiker. diyorlar. Ve ekliyorlar; neşteri yanlış kullanırsan hasta ölür ama yanlış tasarımdan kimseye bi şeycik olmaz. Tasarım berbat olursa; okunmaz, görülmez, bakılmaz, dikkat çekmez, sattırmaz, imaj yaratmaz yani işe yaramaz diyorum. Olsuuun yine de aynı şey diiil. diyorlar...

Alet kimin elindeyse ona göre çalışır. Tasarım bilen grafikerin elindeyse ona göre coşar, tasarım bilmeyenin elindeyse ona göre çalışır.

Yani AT SAHİBİNE GÖRE KOŞAR.

Alet işler el övünür ama, el olmazsa alet hiç işlemez, hiç de övünmez.

Yılların grafik ustası Mengü Ertel'in Freehand, Illustrator, Corel veya P.Shop bildiğini sanmıyorum. Ama onun çalışması olan inceden kalına giden çizgilerden oluşan TRT logosu (hani R nin dik bacağı yok ve T ile R üstten birbirine bağlı ikinci T harfinin dik çizgisine R nin eğik bacağı bağlı olan muhteşem logo...)

Şimdi o logoyu freehand mi yaptı? Efendim o zaman Freehand yoktu, rapido ve cetvel ile yapıldı. Ha, demek ki rapido yaptı, bunu mu diyeceğiz?

Benim yaptığım İstanbul Metrosu logosunun bilirsiniz. O logoyu 1990 yılnda yaptım ve o zaman bilgisayar kullanmasını bilmiyordum. Şimdi İstanbulun her yerinde ve kimse de bunu ne ile yaptın demiyor.

Yataş PUFFY center logosunu da ben yaptım. Yıl 1987-88 idi. PUFFY yazısı FONT değildir. Ellerimle yazdım. O karakterdeki font dünyada bana aittir. Fırça, çini mürekkebi, daire şablonu ile yaptım.

Program kullanmadım çünkü yoktu, ama kafamı kullandım.

Karikatür neyle çizilir? Çomakla toprağa bile çizilir, yanmış kibrit çöpü ile beyaz peçeteye, kan ile duvara bile çizilir.

Ben 1993 yılında Mecidiyeköyde adı H&H olan grafik studio ve matbaada art direktör olarak çalışırken, macintosh mucize alet olarak yeni yeni yaygınlaşıyordu. Orada 8-9 tane Mac vardı. Ben de mac kullanıcılarına grafik tasarım sırasında yön veriyor, tavsiye ve müdahalelerde bulunuyordum.

Benim görevim bu idi ve art varsa direktör de varsa direktif vermek de olacaktı.

Ama mac kullanan gençler bu karışma ve direktif verme olayından hiç hoşlanmazlar, çok biliyorsa kendi yapsın derlerdi.

İşte ilk İŞ İSTASYONU gibi grafiker STİLİ ile orada karşılaştım. Şimdi de halen arkadaşım ve dostum olan oradaki patron Halit bey asla grafikerleri kürek mahkumu gibi çalıştırmazdı ama; mac kullanıcıları asla ve asla tepelerinde mac bilmeyen ama tasarım bilen bir şef, bir otorite istemezlerdi.

Niye; çünkü alet kullanıyorlar.

İşte; tekniğin sanata üstünlüğü öyle başladı. Tasarım için icad edilmiş olan alet tasarımcı olmayanların elinde tasarımcıyı tehdit ediyordu.

İstifa ettim, patron bırakmadı. Yerine bir adam bul, bulmadan gitme dedi. Kimi bulurum derken, Mehmet Fuat Avcı adındaki üniversitedeki sınıf arkadaşımı buldum. Ben karikatür çizmek, Avrupaya gitmek gibi şeylerle uğraşırken bilgisayara uyum sağlayamamıştım. Mehmet Avcı aynı dönem mezunlar içinde mac.i en erken öğrenen ve kullanan arkadaşımızdı. H&H için idealdi. Onu buldum. Kabul etti. Anlaştılar.

Sandım ki, diğer mac. çiler ; mac. bilen ve tasarım bilen tecrübeli bir grafiker olarak Mehmete'e saygı gösterirler ve direktör olarak kabull ederler.

Mehmet oradan emekli oldu. Sonradan öğrendim ki Mehmete ayrı bir bölme vermişler, Mehmet orada ayrı bir iş istasyonu olarak daha kaliteli tasarımları yapmak üzere kendi kendinin art direktörü olarak (adı ve maaşı art direktör olarak ama kimseye direktif vermeden) çalışmış.

Diğer mac. çiler de başlarında bir amir, bir müdür olmadan sadece müşterilerden direktif alarak çalışmışlar.

İşte iş istasyonu nun temelleri orada atılmıştı.

O gün bugündür benim gördüğüm yüzde 85 iş yerinde ART DİREKTÖR müşteridir. Buna iş istasyonu tarzı çalışma denir. Tasarımı müşteri belirler, mac. çi uygulayıcı konumundadır. Ama sorsan grafikerim der.

Grafiker programı kullanır, müşteri grafikeri kullanır.

Bu nedenle, bunları tartışalım diye bu sitede, "yanınıza oturan müşterinin işinize karışmasından hoşlanıyor musunuz" diye konu açtım, bir haftadır bir cevap yok. Niye ? nazik konu da ondan !!!

Allahın dediğini yapıyorum, iyi bir Müslümanım...
Müşterinin dediğini yapıyorum, iyi bir grafikerim. desek doğru olur mu?

O günlerde dedim ki kendi kendime; şu mac. denilen şeyi (aslında freehand ve p.shopu) inat edecem, öğrenecem, yoksa durum vahim, öğrenmezem aç kalacam dedim...

Ve öğrendim, gördüğünüz www.farukcagla.com daki çalışmaları yaptım.

Ama yine aç kadım. Nedendir????

Şimdi 2 program daha öğreniyorum, ama biliyorum yine aç kalacam... Adım gibi biliyorum aç kalacam. Oğlum 6 program biliyor, 3 ü grafik 3ü web. Ama aç kalıyoruz...

Nedendir? Bilen var mı?
 
C

canlan

Misafir
@farukcagla


Ben ne zaman senin gibi grafiker ile doktor örneğini versem, bazı kazmalar, lafa kazmayı vuruyorlar

Buyrun bakalım, buradaki KAZMA da sanırım ben oluyorum. Sanırımı da fazla aslında.

Bak sana kaç defadır söylüyorum, anlamıyorsun:

Doktorların, ÖZEL KANUNLA KURULMUŞ meslek kuruluşu vardır.TABİPLER ODASI için, ayrı bir kanun çıkartılmıştır. BARO için ayrı, Mimar-Mühendis odaları için ayrı...

Grafikerler için ÖZEL KANUN ÇIKARTILAMAAAAAZZZZZZZZ!

Neden, çünkü doktorlor veya avukatlar gibi "ayrıcalığı olan" bir iş yapmazlar, GENEL SANAT kategorisi içinde değerlendirilmeleri gerekir ve yasalar önünde öyle de değerlendirilirler. Bu durum, doğru ve bugünün koşullarına cevap veriyor mudur, vermiyordur elbette ama bunun yolu, grafikeri doktora eşitlemek değil, grafiğin bir sanat disiplini olarak yapılmasını sağlamaktır. Üçüncü sınıf merdiven altı işi gibi değil.

Bu arada, "At sahibine göre koşar" değil, "kişner". Hakarete girmesin diye lafı evirip çevirmeye öyle alışmış ki!
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@canlan

1-At sahibine göre kişner, deyimi daha doğrudur, düzeltir özür dilerim.
2-At sahibine kişner de desem, koşar da desem, hakarete girecekse girer, koşmak ile kişnemek arasındaki fark hakaret ile hakaret olmamak arasındaki fark kadar önemli değildir.
3-Kastettiğim bilgisayardır. At dediğim bilgisayardır. Atın sahibi de atı kişnetecek olan veya koşturacak olan bilgisayarı kullanacak kişidir. Eğer hakaret edeceksem bilgisayara AT deyip bilgisayara HAKARET edecek kadar MANYAK değilim.
4-Hangi küfürü nasıl yazarsam hakaret olmaz, diye özel bir hakaret uzmanlığı ve avcılığım yoktur. Ben kafamı daha hayırlı işlere yorarım.
5-At sahibine göre koşar(kişner) sözündeki koşan da kişneyen de Levent Elpen değil Bilgisayardır. Sanırım gereksiz alınganlıktır. Aksini iddia eden mahkeme açar, hakaret olup olmadığını bilirkişi ile tespit ettirir.Yasal yollar açıktır.
6-Kazma deyimiyle Levent Elpeni kastetmedim. Sanırım yine gereksiz alınganlıktır. Aksini iddia eden mahkeme açar, hakaret olup olmadığını bilirkişi ile tespit ettirir.Yasal yollar açıktır.
7-Kelimelerle takılıp öküz altında buzağı aramayalım ( öküzün de buzağının da bu mektuptaki kişilerle ilgisi yoktur. Kimseyi kastederek söylenmemiştir, teşbihtir, mecazdır, bunu azıcık edebiyat okumuş olanlar bilir)
8-Tüzük maddesi şeklinde madde madde yazıyorum, ancak öyle anlaşılacağını umuyorum.
9-Öküz altında buzağı arayanlar, dam üztünde saksağanı ararlarsa kazmayı da sapını da göreceklerdir.
10-Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı deyimini bilen bilir. Tekrar söylüyorum; kazmanın da küreğin de, saksağanın da, damın da, bilmemneyin de bu mailin muhataplarıyla bir ilgisi yoktur. Bunları açılacak davalardan korkumdan değil sinirimden yazıyorum.

Le havle...

Faruk Çağla

( bu arada; grafikerliğin AYRICALIĞI olmayan bir meslek olduğunu öğrenmiş oldum, Atatürkün; efendiler siz milletvekili, bakan hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız dediğini hatırladım, ve sanatçılara ayrıcalık veren bu sözleri ile ne kadar yanıldığını, oysa siz her şey olursunuz ama doktor gibi ayrıcalıklı olamazsınız deseymiş daha isabetli olacağını GRAFİKERİN FİKİR ve SANAT ESERİ sahibi olduğunu savunanların ağzından öğrenmiş oldum.)
 
C

canlan

Misafir
@farukcagla

İkide bir işine geldiği yerde Atatürk'ü kullanmıyor mu... Atatürk seni kurtarmayacak eyy...

Atatürk, sanatçıya nasıl değer verilmesi gerektiğini açıkça söylemiştir. Onun sözlerini çarpıtıp kendine göre ikide bir uyarlaman da ayrı bir suç aslında...

"Yapılan işin niteliği bakımından ayrıcalık" tanımını da böyle çarpıtıp hemen güçlü görünmek için Atatürk'e sarılma. Sana göre aynı Atatürk'ün temelilerini attığı Türkiye Cumhuriyeti, doktorlar veya avukatlara "ayrıcalık" tarımış ve onları "ayrıcalıklı sınıf" haline getirmiştir. Demedim deme, işte burada (belgesi var) (!)

Türkiye Cumhuriyeti, sanatçıyı tanımış ve sanatçıların haklarını korumak için Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nı çıkartmıştır. Bu yasa, günümüz koşullarında yetersiz kalsa da, sanatçının ve fikir adamının kendini korumak için sığınacağı tek yerdir. T.C., doktorların hem haklarını korumak hem de onları tek bir çatı altında disipline ederek niteliği bakımından herkesin yapamayacağı mesleklerini icra etmelerini sağlamak için bir takım kurallar getirmiştir. T.C., doktorlar için ayrı bir meslek kuruluşunu kanunla kabul etmiş ama SANATIN SINIRLARININ KESİN KURALLARA BAĞLANAMAMASI VE SANATÇININ ÖZGÜR OLMASI GEREKTİĞİNİ BİLDİĞİ İÇİN (ATATÜRK'ÜN İŞARET ETTİĞİ GİBİ) ONLARI FSEK SINIRLARI İÇİNDE KURULABİLECEK FİKİR VE SANAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ ÇATISINI UYGUN GÖRMÜŞTÜR.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
AZ ÖNCE;

Grafikerler için ÖZEL KANUN ÇIKARTILAMAAAAAZZZZZZZZ!

Neden, çünkü doktorlor veya avukatlar gibi "ayrıcalığı olan" bir iş yapmazlar...


--------------------------------------------------------------------------------------

ŞİMDİ;

Türkiye Cumhuriyeti, sanatçıyı tanımış ve sanatçıların haklarını korumak için Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nı çıkartmıştır.

Bu yasa, günümüz koşullarında yetersiz kalsa da,.......

-------------------------------------------------------------------------------------


SONUÇ;

SANATIN SINIRLARININ KESİN KURALLARA BAĞLANAMAMASI VE SANATÇININ ÖZGÜR OLMASI için....Grafikerler için ÖZEL KANUN ÇIKARTILAMAAAAAZZZZZZZZ! çünkü doktorlor veya avukatlar gibi "ayrıcalığı olan" bir iş yapmazlar...

------------------------------------------------------------------------------------
 
C

canlan

Misafir
HA ŞUNU BİLEYDİN diyecem ama muhtemelen TERSİNDEN anlıyorsun...

"Deterministik ilişki" ile "deterministik olmayan ilişki" hakkında en ufak bir fikrin yok değil mi?
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@canlan

Soru şu;
"Program kullanıyorum, öyleyse grafikerim" demek doğru mudur?
Cevabınızı bekleriz. Determinist olsun. Yanına da Makyavelist ekleyin azıcık, seversiniz.
 
C

canlan

Misafir
Hakaret etme, haddini bil. Makyavelist, sana derler. Hatta Makyavelist'in feriştahı desem yeri.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@canlan

Bana açıktan Makyavelist diyor, hakaret ediyor. Hem de Makyevelistin feriştahı diyor. Hem de haddini bil diyerek tehdit ediyor. Haddimi bilmezsem ne olur demem için tahrik ediyor.

Ey millet şahitsiniz. Gördünüz değil mi?

"Program kullanıyorum, öyleyse grafikerim" konusu değil, hakaret konusu ilgilendiriyor bu arkadaşı. Yatıyor kalkıyor, hakaret arıyor, aslında hakaret ediyor, tehdit ediyor, tahrik ediyor.

Konuyla ilgisi olmayan mesaj yazıyor, yazma diyorlar uyarıyorlar, dinlemiyor. Sonra da ban'lanırsa haksızık yaptılar diyecek.

fe süphanallah.
 
Yukarı Alt