Arama sonuçları

Bırakın Abdullah bey Allah aşkına, bunlar reklam kokan hareketler :D

@Hüseyin Çalık Çok doğru bir konuya değinmişsiniz, bir insan, konusunda harika olur, süper işler üretir ama iş, insan yönetmeye gelince, dünyanın en başarısız insanlarından farkı kalmaz. Yöneticilik konusunda bir makale yazacağım, sanırım buna ihtiyaç var... Saygılar...

Ben gelmeyeceğim, tütsüden geçilmiyor çadırın içi :)

Günel Hanım, teşekkürler, açıklamalar yerinde ve tam olarak kusursuz, ellerinize sağlık, tabi bu sözlerim renkler için geçerli, Göz-Göz'e gelince, umarım eski gücüne kavuşur, tabi ki, Trabzon için de aynı görüşteyim...

@Emine Şahin Boş ver uymasakta demedim Emine hanım, zaten uyulmadığını ve uyulamayacağını söylüyorum, aynı Ülke'de yaşıyoruz değil mi? O zaman sorun yok demektir :)

Emine Hanım, nedendir bilemiyorum ama bu gün negatif düşünceler üzerine bir kutlama günü müdür? Benim bilmediğim bir karnaval veya festival mi var acaba? Yok varsa haber verin lütfen, hep birlikte kutlayalım. Ağzınızdan bal damlıyor, diyeyim en güzeli :D

Bu konu nereden icab etti acaba? Ayrıca yazısından alıntı yapmış olduğunuz kişi bir çalışandır, proje yöneticisi olması, yönetici olduğu anlamını taşımaz. Yöneticilik yazılmış olan kurallarla yürütülmez, yazılmış kurallara riayet eden çalışnalar varsa, yazılmış kurallarla yönneticilik...

Günel Hanım, tek kelime yeterli sanırım "muhteşem" olmuş... İyi çalışmalar...

Akşam ezanı okunurken İsmail ve Turgut tekrar hastaneye uğradılar, Abdullah’ın vermiş olduğu isimlerden yalnızca birine ulaşabilmişlerdi, Abdullah’a, bu Yusuf nasıl birisidir, sağlam mıdır, dedi. Abdullah, o nasıl söz ortak, ver eline silahı, yolla on kişinin içine öleceğini bilse, verdiği...

Dilek hanım renk uyumu ve kompozisyon çok güzel olmuş, herşey yerli yerinde, şurası olmasaydı diyeceğim bir yer göremedim. Ellerinize sağlık...

Zehra hanım ve Mazlum’du, İsmail diye sarıldı, yok bir şey geçti artık, sen neden geldin, keşke kalsaydın biraz daha dedi Zehra’ya, nasıl kalabilirdim dedi Zehra. Abdullah’a baktı, geçmiş olsun dedi, sağ ol bacım, ucuz atlattık verilmiş sadakamız varmış dedi. Yaklaşık yarım saat kaldı Zehra...

Hoş geldiniz, doğru yerde olduğunuzdan emin olunuz...

Bu gün iki bölüm mü, oynasaydı acaba (:

Sevgili Knave anladığım kadarıyla yolun başındasın, sana bir afiş çalışması için neler yapabileceğin hakkında fikir edinebilmen açısından, https://www.grafikerler.org/afis/13822-afis-calismasi-nasil-olmalidir.html bu konuda yazdığım yazıyı okumanı tavsiye ederim... İyi çalışmalar ve...

Dilek Hanım, sizden senarist olabilir, güçlü bir hayal gücünüz var, bakalım kim gelecek...

Teşekkürler sevgili Kriptonik, beğenmiş olmandan daha çok, deneyecek oluşun beni daha çok mutlu etti, göreceksin çok güzel sonuçlar alacaksın...

Hastanenin önünden geçti ve ileriden ara sokağa girdi, abrasını park etti, bir müddet arabanın içinde kendisini dinledi. Son günlerde hayatında olup bitenlere anlamlar yüklemeye çalıştı, her şey Zehra’nın ateşlediği fitilden sonra gelişmişti. Oysa Zehra hayatına girmeden bir zaman önce, çekmişti...

Silahındaki merminin bittiğini, tetiğine bastığında anladı, karşısındaki adam, silahını İsmail’e doğrulttuğunda, bir el silah sesi duyuldu. Sol taraftan gelen silah sesiyle beraber, adam olduğu yere yığıldı, anlının ortasından yemişti kurşunu, Mazlum canını kurtarmıştı, beyim yaşlanıyor musunuz...

Telefonu kapattığında, Abdullah, ya ortak bir şey diyeceğim, geçen aylarda gündemi uzun süre meşgul eden, telefon dinleme olaylarını hatırlıyor musun, bizde dikkat etsek iyi olur, böcek möcek, diye gülmeye başladı. Gülmesen iyi olur, doğru söylüyorsun, bundan böyle aldığımız nefese bile dikkat...

Evet Dilek hanım, fena karışacak, neler olacağını bende sizler gibi bilmiyorum, bakalım neler olacak... Hakan bey, devamı geliyor, yarın bir aksilik olmazsa, devam edeceğiz...